Search
English Turkish Sentence Translations Page 15897
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
the pieces start to slide. | ...nasıl parçalara ayrıldığımıza anlatıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We get broken. | Yaralanıyoruz. Kırıldığımızı anlatıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's sad. | Bu üzücü. Üzücüymüş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, it's weak. | Hayır, bu zayıflık. Hayır, bu güçsüzlük. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You can either get broken, | Ya yaralanan olursun... Ya kırılan olursun... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No mystery which way you went. | Senin hangisi olduğun bir gizem değil. Senin hangisi olduğun çok belli. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Ten months of research. | On aylık çalışma. 10 ay araştırma yaptım... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Blueprints, security systems, | Ayrıntılı planlar, güvenlik sistemleri... ...planları, güvenlik sistemlerini, polislerin ne kadar zamanda... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The Parthenon job was supposed to be mine. | Parthenon işi benim olmalıydı. Partenon işi benim olmalıydı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You were running two ponies all along. | İki midilliyi yan yana yarıştırıyorsun. Başından beri iki adayınız vardı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It was the client's decision. | Müşterinin isteği bu yöndeydi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, I figured out on my first job, | Hafızamı biraz zorlayınca... Daha ilk işimde kafama göre hareket ettiğim için... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
almost got me not paid: | ...bana hemen hemen hiç ödeme yapılmadı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
never second guess a client. | Bir müşterinin ikinci tahmini olma... Bu yüzden asla müşterinin isteklerini sorgulamam... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And wear comfy shoes. | ...ve rahat ayakkabılar giy. ...ve hep rahat ayakkabılar giyerim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But I learned how to lap dance. | Ama nasıl kucak dansı yapılacağını öğrendim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We'll pay double your usual fee to extract the team. | Ekibi çıkarman için sana ödediğimizin iki katını ödeyeceğiz. Eğer takımımızı çıkarırsan ücretinin iki katını öderiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Getting sidelined by some girl | Son dakikada "öylesine bir kız" için açığa alınmak. Herhangi biri için son anda benden vazgeçilmesi duygularımı incitti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
my feelings are hurt. | Duygularım incindi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I assure you that Echo is not "some girl. " | Sana temin ederim ki Echo "öylesine bir kız" değil. Echo'nun herhangi biri olmadığımı temin ederim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've never gotten amnesia during a gig, | Ben görev sırasında hafızamı kaybetmem... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
but whatevs. | ...hafıza kaybı yaşamadım. Ama her neyse. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Three of your peers are locked in that vault | Meslektaşlarından üçü o kasada sıkıştı kaldı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
with nothing between them | SWAT ekibi ile aralarında senin dışında... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There is no balm for a bruised ego | Yaralanmış bir ego için günü kurtarmak gibisi yoktur. Yaralı bir egoyu düzeltmenin en iyi yolu günü kurtarmaktır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll need to see the cash. | Parayı görmem gerek. Parayı bir göreyim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're a bit pressed for time. | Zamanımız kısıtlı. Zamanımız kısıtlı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Of course. | Elbette. Pekâlâ. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This remote wipe, | Şu "uzaktan silme"... Bu uzaktan silme olayı 5 saniyelik bir gürültüden ibaret olamaz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
it's not about just creating | ...sadece beş dakikalık bir... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He had to break into our system, which is impossible. | Sistemimize girmek zorunda ki bu imkansız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He had to get Echo's cell number. | Echo'nun cep telefonu numarasını almış olmalı. Echo'nun cep numarasına ulaşması lazım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It has to be a "they. " | Birden fazla kişi olmalılar. Mutlaka bir ekip işi olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's not even science. It's art! | Ya da onlar. Bu sadece bilim değil. Aynı zamanda sanat. Buna bilim değil, sanat denir! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You saw the firewalls. | Güvenlik duvarlarını sen de biliyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There are many. | Bir sürü var. Bir sürü var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I defy another | Bir başka programcıyı... Kullandığımız her bir kişilik parçasına ayrı bir nörotrofik etmen... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
programmer to put that much | ...bu kadar çok nörotrofik faktörü... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
neurotrophic factor around each and every | ...her kişilik bileşenine ayrı ayrı koyabileceği... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This isn't a lone gunman. | ...her kişilik bileşenine ayrı ayrı koyabileceği... Bu sadece silahlı bir soyguncu değil. Bu, tek kişinin yapacağı bir iş değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is a conspiracy. | Bu bir komplo. Bu bir komplo. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A gigantic, | Devasa, dallı budaklı bir komplo hem de. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
multi pronged, conspiracy. | ...çok amaçlı bir komplo. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What is it, Topher? | Ne oldu, Topher? Ne var, Topher? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
When you took Echo out tonight, did she seem normal? | Echo'yu dışarı çıkardığında, normal görünüyor muydu? Bu gece Echo'yu götürürken o normal miydi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You don't know. | Sen bilmiyorsun. Bilmiyorsun tabii. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo's been wiped. | Echo'nun anıları silindi. Echo'nun kişiliği silindi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Remotely. | Sen bilmiyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's not my fault. | Benim hatam değil. Benim hatam değildi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Mr. Langton. | Bay Langton. Bay Langton. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I talked to Topher. | Topher'la konuştum. Az önce Topher'la konuştum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If there were anything you could do, | Yapabileceğin bir şey olsaydı... Eğer yapabileceğin bir şey olsaydı zaten sana yaptırırdım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'd already have you doing it. | Topher'la konuştum. ...çoktan yapman için gerekli talimatı verirdim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I didn't think remote wipes were even possible. | Uzaktan silme işleminin mümkün olduğunu düşünmedim bile. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You retrieved the target item? Yeah, I got it. | Hedefi geri aldın mı? Evet, aldım. Görev objesini aldın, değil mi? Evet, aldım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
getting her out of there? We're working the problem. | ...nasıl çıkarmayı planlıyorsun? Sorun üzerinde çalışıyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It means I'm hopeful of a happy outcome. | "İyi bir sonuçtan umutluyum" demek. İyi bir sonuç umduğum anlamına geliyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then you should prepare yourself. | O zaman kendini ona göre hazırlamalısın. O zaman kendini hazırlasan iyi olur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The crew's access point to the vault. | Ekibin kasa dairesine giriş noktası. Nerede? Kasaya giriş noktanız nerede? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh, a security office. | Güvenlik ofisinde. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Draw me a map. | Bana bir kroki çiz. Bir harita çiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The place is a maze! | Burası labirent gibi. Orası labirent gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't remember... Try. | Hatırlayamıyorum. Dene. Hatırlamıyorum ki. Dene. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
As if your life depended on it. | Hayatın buna bağlıymış gibi. Hayatın buna bağlıymış gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We believe, with the right equipment, | Doğru ekipmanla binaya... Doğru ekipmanları kullanırsak binaya çatısından girebilirsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
you could get inside the building through the roof. | ...çatıdan girebileceğini düşünüyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Equipment's not the issue. | Sorun ekipman değil. Sorun doğru ekipmanda değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The Gray Hour's going to end in nine minutes. | Karanlık saat dokuz dakika içinde bitecek. Görünmez saat 9 dakika sonra bitecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We won't even make it out of the parking garage. | Sorun ekipman değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But if this Echo chick is as good as you say, | Ama Echo dediğiniz kadar iyi ise... Ama bu Echo denilen hatun dediğiniz kadar iyiyse... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
brain fry aside, | ...beyin kızartması bir yana... ...tabii kısa devre yaptığını saymıyorum... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't need to get inside. | ...içeri girmeme bile gerek kalmaz. ...içeri girmeme gerek yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
All I need is a phone. | Tek ihtiyacım bir telefon. Tek ihtiyacım olan bir telefon. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I like sky. | Gökyüzünü severim. Gökyüzüne bayılırım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, the blue kind. | Evet, mavi olanını. Evet mavi olanına. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You mentioned. | Daha önceden söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's a mountain. Yep. | Bu bir dağ mı? Evet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What's my name? | Bahsetmiştin. Benim adım ne? Adım neydi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Taffy. | Taffy. Taffy. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
When I'm there, | Oradayken ismim daha farklı. Oradayken adım... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
my name is something else. | ...başka bir şeydi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hand me that bag. | Çantayı uzatır mısın? Çantayı uzatsana. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What are you looking for? | Ne arıyorsun? Ne arıyorsun? Bir çıkış yolu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A way out of here. | Buradan çıkış yolu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not to play with. | Onunla oynama. Bununla oyun olmaz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There's an air duct back here. | Bu tarafta havalandırma kanalı var. Arkada bir havalandırma kanalı varmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He's gonna find a way out of here. | Buradan çıkış yolunu bulacaktır. Buradan bizi çıkaracak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Vitas isn't gonna open that door. | Vitas o kapıyı açamaz. Vitas o kapıyı açamayacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I'm not gonna open that door. | Ben de açamam. Ben de o kapıyı açamayacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And you're definitely not gonna open that door. | Sen hiç açamazsın. Zaten senin açamayacağım ortada. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They are gonna open the door. | Kapıyı onlar açacak. Onlar kapıyı açacak... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're gonna take us to Prison. | Bizi hapishaneye atacaklar. ...ve bizi hapse atacaklar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What's prison? | Hapishane de ne? Hapis ne demek? Gökyüzünün olmadığı yer demek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's a place with no sky. | Gökyüzünün olmadığı bir yer. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're bad guys. | Biz kötü adamlarız. Bizler kötü adamlarız ve kötü adamlar yakalanınca... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
When bad guys get caught, | Kötü adamlar yakalandığında, gökyüzünü göremezler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
we don't get to see sky. | ...gökyüzünü görme haklarını kaybederler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You... | Sen konuşan bir salatalıksın... Senin aklın beş karış havada. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
are a talking cucumber. | Ben kötü biri miyim? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I'm... | Ben de tedavi edilemeyecek kadar yaralıyım. Ben ise... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |