Search
English Turkish Sentence Translations Page 15896
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Give... | Ver... Çantayı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
me... the bag. | ...şu çantayı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've got a buyer who... | Bana iki kat fazla ödeyecek bir müşterim var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He pays me twice as much | ...bana iki misli ödeme... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
as whoever, so... Okay. Okay. | ...yapacak olan, yani... Tamam, tamam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You and me we go in together, 50 50. | Sen ve ben. Paylaşabiliriz. Yarı yarıya. İkimiz yarı yarıya kırışabiliriz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna drop this. I'll shoot you. | Atarım. Seni vururum. Yere çarparım. Ben de seni vururum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The is a piece of the Parth... | Parthenon'un bir parçası... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do you know how much that's worth? | Ne kadar değerli olduğunu biliyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna turn it into dust, I swear to God. | Yemin ederim, tuz buz ederim. Yemin ederim, tuzla buz ederim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then you don't get paid or breathe. | O zaman para da alamazsın, nefes de. O zaman ne paranı alırsın ne de nefes. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Okay. | Evet, tamam. Tamam, anladım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You shot me. | Beni vurdun. Beni vurdun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Barely. | Kesinlikle. Sıyırdım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't know where Boyd is. | Boyd'un nerede olduğunu bilmiyorum. Boyd'un nerede olduğunu bilmiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Handler Man is MIA, and Echo's vitals are... | Denetçi MIA ve Echo'nun hayati fonksiyonları... Amiri kayıplarda. Echo'nun hayati göstergeleri... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're off it. | Fonksiyonları bozulmuş durumda. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Boyd checked in with Central eight minutes ago. | Boyd merkez ile 8 dakika önce iletişime geçti. Boyd merkezimizle en son 8 dakika önce irtibata geçmişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and locked the rest of the team in the vault. | ...geri kalanları kasa dairesine kilitledi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Explains the change in vitals. | Bu hayati fonksiyonlarındaki değişimi açıklıyor. Göstergelerin neden değiştiği belli oldu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is a special skills felony engagement. | Bu özel yeteneklerin suç işlediği bir görev. Bu görev özel yetenekler isteyen bir suç görevi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo could have an exploding belly bomb, | Echo patlamak üzere olan bir bomba olabilir... Echo'nun beline bir bomba bağlı olsa bile kalp atış hızı dakikada 65'i geçmez. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Something's wrong. | Bir şeyler yanlış. Bir şeyler yolunda gitmiyor. İletişime geçeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll initiate contact. | İletişime geçiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo's not picking up her cell. | Echo telefonunu açmıyor. Echo telefonuna cevap vermiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You reached out to an Active | Ben söylemeden görev sırasında... Benim iznim olmadan görev sırasında... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It makes me forget my protocols and "q"s. | Protokolleri unutmama sebep oluyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Echo was talking to Boyd | Echo hayati organlarında değişme başladığında... Göstergeleri sapıtmadan önce Echo Boyd'la konuşuyordu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Which is irrelevant if the job's a wash. | ...ama işi başaramazsak bir anlamı olmaz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll finish the job. Just get out of there. | Ben işi bitireceğim. Sen yeter ki oradan çık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What was that? | Bu da neydi? Bu ses de neydi? Bir daha çal. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Play it again. | Tekrar oynat. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll finish the job. Just get out of there. | Ben işi bitireceğim. Sen yeter ki oradan çık. Ben işi bitiririm. Siz oradan çıkmaya bakın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's not... | Bu olam.. Bu sakın... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That didn't happen. | Bu olmadı. Böyle bir şey olmuş olamaz. Olmayan bir şeyi nasıl bilebilirdim ki? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How do I know that didn't happen? | Bunun olmadığını nereden mi biliyorum? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
??? | Bu iyiye gitmiyor. Bu işin sonu pek iyi olmayacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm pretty sure... | Eminim... Eminim ki... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm kind of positive, actually, that | Bir şey olduğu konusuna katılıyorum. Bir şeylerin olduğu konusunda şüphem yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The exact same thing happened, except without the chair. | Sandalye'de olmasa da, tam olarak aynısı oldu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You've stated that remote wipes aren't possible. | "Uzaktan silme" işleminin mümkün olmadığını söylemiştin. Uzaktan silme işleminin olamayacağımı söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've said they're untested. | Denenmediğini, çok kötü bir fikir olduğunu söylemiştim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've said they're a very bad, bad idea. | Kötü, çok kötü bir fikir olduğunu söylemiştim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We... don't? | Alamayız. Alamayız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Somebody out there figured out our frequency, | Dışarıdan birisi frekansımızı buldu... Dışarıdan birisi kullandığımız iletişim frekansına girmiş... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and that's not even the hard part. | ...telefon görüşmemizin içine sızdı ve... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I mean, we're talking about someone... | Demek istediğim öyle birinden bahsediyoruz ki... Burada bahsettiğimiz kişi... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I could not have seen this coming! | Bunun olacağını göremezdim. Bunu önceden tahmin edemezdim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is not my fault! | Posta odasından küçük Stevie. Posta odasından küçük Stevie. Postadan Küçük Stevie. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We'll parcel out the blame later. | Suçlamaları sonraya bırakalım. Sonradan suçluyu buluruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What matters now is the reputation of this company. | Şu anda önemli olan bu şirketin prestiji. Şimdi önemli olan bu şirketin itibarı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll confirm that Boyd retrieved the target item. | Boyd'un hedefi geri aldığını teyit edeceğim. Boyd'un görev objesini alıp almadığını teyit edeyim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
About Echo, | Peki ya Echo? Echo'nun durumu ne kadar kötü? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Being wiped is not unlike being born. | Anılarının silinmesi, yeniden doğmaktan farklı değil. Hafızanın silinmesi doğum anına benzer. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I mean, in here, we minimize the trauma | Yani, burada çeşitli işlemlerle... Buradayken onlara el bebek gül bebek bakarak bu sarsıcılığı en aza indirgiyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
fluorescent lights and forceps. | ...floresan lambaları ile dolu. ...parlak ışıklar, garip cisimler var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Right now, | Şu anda Echo, aşırı duyusal yüklenme yaşıyor. Şu anda Echo'nun algıları çevresel etkiler yüzünden aşırı yükleniyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That could lead to a coma state. | Bu onu komaya sokabilir... Bu yüzden bir komaya girebilir... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Or it could turn her into "Carrie at the prom. " | ...ya da "Balo'daki Carrie" ye dönüştürebilir. ...ya da iyice ipini koparabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Either way... | Her iki durumda da... Hangisi olduğunun pek önemi yok... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
we have to help her. | ...ona yardım etmeliyiz. Ona yardım etmeliyiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She can't help herself. | Şu an kendine bir yararı dokunamaz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay... | Tamam... Tamam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
now you say it. | ...şimdi söyle. Şimdi de sen söyle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm Taffy. | Ben Taffy'yim... Ve? Adım Taffy... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I know how to get us out of here. | ...buradan nasıl çıkacağımızı biliyorum. ...bizi buradan nasıl çıkaracağımı biliyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What else? | Başka ne diyeceksin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I try to be my best. | Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You remember? Bonnie and Clyde? | Bonnie ve Clyde'ı hatırlıyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay, all right, | Pekâlâ tamam, bir kaç dakika geri saralım. Peki... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
let's rewind a few minutes. | Bir daha baştan alalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You were talking and you said | Konuşurken kapıyı açabileceğini söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
that you could open the door. | ...kapıyı açabileceğini söyledin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, open it. | Hadi aç o zaman. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I try to be my best? | Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Taffy's gone, man. | Taffy gitmiş, adamım... Taffy uçmuş, oğlum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And she's not coming back. | ...ve geri gelmeyecek. Bir daha geri gelmez. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hello, Taffy. | Merhaba Taffy. Merhaba, Taffy. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm Adelle DeWitt. | Ben Adelle DeWitt. Ben Adelle DeWitt. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I need your help. | Yardımına ihtiyacım var. Yardımına ihtiyacım var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Blue skies. | Yardımına ihtiyacım var. Mavi gökyüzü. Mavi gökyüzü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Lots of people would die to see this stuff. | Pek çok insan bunları görmek için ölebilir. Bir sürü insan sırf bunları görmek için bile ölür. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now it looks like we're going to. | Görünüşe göre biz öleceğiz. Bu gidişte biz de öleceğiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This one's broken. | Bu yaralanmış. Bu kırılmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, look who's talking. | Evet. Bakın kim konuşuyor. Bak sen şu konuşana. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
On the inside. | İçeriden. İçeriden. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, you like... art? | Yani sanattan hoşlanıyorsun. Demek sanattan hoşlanıyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It doesn't look right. | Bu doğru gözükmüyor. Düzgün gözükmüyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's not about looking right. | Bunun doğru gözüküp gözükmemesi ile bir ilgisi yok. Sanatta önemli olan düzgün gözükmesi değil doğru hissettirmesidir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and you... have no idea | Neden bahsettiğim hakkında... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She makes me feel... | Benim acayip hissetmemi... Kendimi garip hissettirdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
funny. | ...sağlıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, that's 'cause these other guys... | Çünkü diğer adamlar... Çünkü diğer sanatçılar... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
they painted what they saw. | ...gördüklerini çizmişler. ...sadece gördüklerini resmeder. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But this guy, | Ama bu adam olanı çizmiş. Ama bu adam... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
he painted what is. | ...olduğu gibi çizmiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's what art's for: | İşte sanat bunun içindir... Zaten sanatın amacı budur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
to show us who we are. | ...kim olduğumuzu göstermek için. Bize kim olduğumuzu gösterir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This one it's saying how we start off whole, | Bu parça, nasıl bir bütün olarak başladığımızı... Bu resim, yola önce bir bütün olarak başladığımızı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
then somewhere along the line, | ...ve sonra bir yerlerde... ...ama ilerledikçe parçalarımızın nasıl da dağıldığını anlatıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |