Search
English Turkish Sentence Translations Page 15901
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
36 years of age, spent most of those years in federal prisons. | 36 yaşında ve hayatının büyük bir kısmını hapislerde geçirmiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Last time he was inside, Sparrow claimed a conversion experience. | Son kez içerde olduğunda din değiştirdiğini iddia etmişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Upon release,he joined up with the Zion Ranch. | Salınır salınmaz Zion Çiftliğine katılmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Formed a splinter group. | Kendi grubunu kurup... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They grew in number... and set up shop here. | ...sayıca büyüdükten sonra burada şube açtılar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What kind of shop? | Nasıl bir şube? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Given Sparrow's history, it could be anything from gun running to human trafficking. | Sparrow'un geçmişini göz önüne alırsak silah ya da insan kaçakçılığı olabilir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
One thing I can promise you: he is not up at that ranch putting hay in a manger. | Ama o çiftliğe saman taşımak için gitmediğine emin olabilirsiniz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Our problem has been we haven't been able to show cause for a warrant. | Sorunumuz bir arama izni çıkartmak için yeterli bir sebep bulamamaktı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sparrow never leaves the compound himself. | Sparrow arazisini asla terk etmiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But once a month, he sends some minions into town to buy supplies. | Ama ayda bir ihtiyaçlarını almak için kasabaya yardakçılarını yolluyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They go in groups to watch each other. | Birbirlerini izlemek için grup halinde gidiyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well,someone wasn't watching closely enough | Ama birileri gözetlemeyi savsaklamış... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
because one of the faithful managed to scribble this on the back of a shopping list. | ...çünkü iman sahibi arkadaşlardan biri alış veriş listenin arkasına... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
"Save me." | BENİ KURTARIN. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
These two words have opened a crack in the door. | Bu iki kelime bize bir kapı araladı. Çok küçük bir aralık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A judge has agreed to let us do a sneak and peek. | Bir yargıç içeriyi gözetlememiz için izin verdi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We have 48 hours to show cause for further action. | Daha fazlası için 48 saat içinde geçerli bir gerekçe bulmamız gerekecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then the door shuts again. | Yoksa o aralık yine kapanacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
48 hours to penetrate a closed group? | 48 saat içinde içine kapalı bir gruba sızmak mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
To gain their confidence, to get inside? | Güvenlerini kazanıp, kabul edilmek mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'd like you all to meet Boyd Langton. | Boyd Langton'la tanışın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Private contractor recommended to us by Senator Boxbaum. | Senatör Boxbaum tarafından bize tavsiye edilen özel arabulucu. Senatör Boxbaum tarafından bize tavsiye edilen özel arabulucu. Senatör Boxbaum tarafından önerilen özel bir güvenlik danışmanı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He's been vetted at the highest level. | En yüksek merciden tavsiye edildi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll let him tell you what he does. | Ne yapacağını bize anlatsın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's not a law enforcement officer. | Resmi bir güvenlik görevlisi değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's not an undercover agent. She's just a girl. | Gizli bir ajan değil. Sıradan bir kız. Bize yardım edecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Her name is Esther Carpenter, and she knows these people. | Adı Esther Carpenter ve bu insanları yakından tanıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She knows them like she knows herself. | Kendinden emin olduğu gibi tanıyor hem de. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did she escape from a cult? | Bir tarikattan mı kaçmış? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She didn't escape from anything. | Hiçbir şeyden kaçmadı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Esther's talent is not in getting out, but getting in. | Esther'ın yeteneği kaçmak değil, istenilen yerlere girmek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And because of this talent, because of who she is, that is what she will do. | Bu yeteneği sayesinde, benliği sayesinde, bu işi başaracak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She will not arrive there a stranger or an intruder. | Bir yabancı ya da davetsiz bir misafir olarak oraya gitmeyecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She will walk through the gates of that compound, and she will be accepted as one of them. | O arazinin kapısından geçip onlardan biri olarak kabul görecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Through a miracle. | Bir mucize sayesinde. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I can feel the sun. | Güneşi hissedebiliyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're headed south now. You made the turn. | Güneye gidiyoruz. Dönmüşsün bile. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It means we're getting closer. | Yani yaklaştık. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I really want to thank you for going out of your way. | Yolunun dışına çıkıp beni bıraktığın için teşekkürler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's not as far out of my way as you might think. | Sandığın kadar yolumdan sapmadım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I admire your courage. Hitchhiking across country. | Ülkenin ucundan ucuna otostop çektiğin için cesaretine hayran kaldım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Because I'm blind? | Sırf körüm diye mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Nah,'cause you're a girl. | Tek başına bir kız olduğun için. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm a girl? | Ben bir kız mıyım? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Wow,I've been blind longer than I thought. | Vay be, düşündüğümden uzun süredir körmüşüm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do I hear a smile? | Bir gülümseme mi duyuyorum? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You do. | Evet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So,you weren't always blind? | Yani doğuştan kör değil miydin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No,the Lord saw fit to take my vision when I was nine. | Hayır, Rabbim gözlerimi dokuz yaşımdayken almayı uygun görmüş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The Lord,huh? And you don't blame him? | "Rabbim" demek. Yani onu suçlamıyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Blame him? No,I praise Him. | Suçlamak mı? Hayır O'na şükrediyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Saul of Tarsus made it all the way to Damascus after he was struck blind, and he became a new person. | Tarsuslu Saul kör olduktan sonra Şam'a kadar gitmeyi başarmış... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You want to become a new person? | Yeni biri mi olmak istiyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
More than anything. | Hem de her şeyden çok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are we here? | Geldik mi? Sanırım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
There's a gate. It looks like it's open. I could walk you there. | Açık gibi gözüken bir kapı var. Geçirmemi ister misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No,thank you. I made it this far. | Hayır, teşekkür ederim. Buraya kadar tek başıma geldim zaten. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Is the path close? | Yol yakın mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Open the door; you'll step right on it. | Hemen kapının önünde. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And God bless you. | Tanrım seni kutsasın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
KEEP OUT | GİRİLMEZ | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Please... I know you're there. | Lütfen, orada olduğunuzu biliyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Jonas Sparrow. | Jonas Sparrow. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'd know your face anywhere. | Yüzünü nerede olsa tanırım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You broke in? Okay. | Girdin mi? Tamam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So then here's what I want you to do. | Benim için şunu yapar mısın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Bring the drugs to this address. You ready? | İlacı şu adrese getir. Hazır mısın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
9000 Temple Street. Downtown. | Şehir merkezindeki 9000 Temple Sokağı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That was my neighbor. | Komşumu aramıştım. Yeni bir aday geliyor. Boştaki tüm amirler lütfen kata gelsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I forgot my pain medication at home. | Ağrı kesicilerimi evde unutmuşum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's gonna run it down here for me. | Buraya getirecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Please tell me we've made some progress? | Lütfen bir gelişme olduğunu söyle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sorry. I tried every biometric I know. | Üzgünüm. Bildiğim tüm arama parametrelerini denedim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Your Caroline doesn't exist. | Böyle biri yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll leave it active and in the system,at least for now. | Aramayı sistem içinde aktif olarak ayarladım. En azından şimdilik. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If I get any hits off the face recog, I'll let you know. | Eğer yüzü bir yerlerde çıkarsa sana haber veririm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Esther Louise Carpenter. | Esther Louise Carpenter. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
From Raymond, New Hampshire. | Raymond, New Hampshire'dan. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A blind hitchhiker. | Kör bir otostopçu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And you got all the way here by yourself? | Kadın ticareti yapıyorlar. Kadın ticareti yapıyorlar. İnsan kaçakçılığı yapıyorlar. Buraya kadar tek başına mı geldin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I was led. By God. | Kılavuzum sayesinde. Tanrım sayesinde. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And was that God in the car that dropped you off? | Tanrı mı seni arabayla bıraktı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Just one of his instruments. | O'nun aracılarından biri bıraktı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Who told you about this place, Esther Louise Carpenter? | Buradan kim bahsetti, Esther Louise Carpenter? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You did. | Sen bahsettin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've never seen you before. | Seni daha önce hiç görmemiştim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But I've seen you. | Ama ben seni gördüm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You appeared to me in a vision. | Rüyamda bana göründün. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You spoke to me. | Benimle konuştun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You said a place had been prepared for me. | Benim için bir mekânın hazırlandığını söyledin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You told me to walk out my door, to not be afraid. | Kapına gelmemi ve korkmamamı söyledin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You said,"Come to your brothers and sisters at the Temple." | "Tapınak'daki kardeşlerinin yanına gel." dedin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You said I would be carried here. | Buraya nail olacağımı söyledin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
As if on the wind. | Aynı rüzgârmışım gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And then you took my hand, | Sonra da elimi tutup... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and you held it to your face so that I would know it. | ...yüzüne götürdün ki seni tanıyabileyim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Amen. Praise be to God. | Amin. Tanrımıza şükürler olsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're taking her inside. | Onu içeri alıyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
As advertised. | Reklamı doğru çıktı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |