Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158199
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It could also be the end result of all those fifths of vodka | Eskiden içtiğim onca votkanın etkisi de olabilir. Sekiz yıl boyunca her gece bayılana kadar içtim. | Taken-3 | 2002 | |
| Captain Keys, how are you feeling? | Yüzbaşı Keys, nasılsınız? | Taken-3 | 2002 | |
| Why don't you tell me, doc? | Neden siz söylemiyorsunuz doktor? Nereden çıktı bu? Bilmiyorum. | Taken-3 | 2002 | |
| This kind of thing ever happen to you before? | Daha önce başınıza böyle bir şey geldi mi? | Taken-3 | 2002 | |
| Yeah, once. | Evet, bir kez. | Taken-3 | 2002 | |
| I was home, and next thing I knew, it was two hours later, | Evdeydim. Sonra kendime geldiğimde iki saat geçmişti. Ve bazı mobilyaların yerini değiştirmişim. | Taken-3 | 2002 | |
| Headaches are pretty constant, though. | Ama baş ağrısını sürekli çekiyorum. | Taken-3 | 2002 | |
| I'd like to take you down to x ray, see if we can find anything. | Röntgen çekelim. Bakalım bir şey çıkacak mı? | Taken-3 | 2002 | |
| You need to lie very still. | Kıpırdamadan yatmalısın. | Taken-3 | 2002 | |
| ALLIE: We all like to think that we have some control | Hepimiz, hayatımızdaki olayları kontrol etmek isteriz. | Taken-3 | 2002 | |
| and a lot of the time. | Çoğu zaman kontrol bizde diye kendimizi kandırırız. | Taken-3 | 2002 | |
| But then something happens to remind us | Sonra, hayatın kendi kurallarını hatırlatacak bir olay yaşarız. Bu olay bize aslında hayatımızın kontrolünün bizde olmadığını hatırlatır. | Taken-3 | 2002 | |
| May I speak frankly in front of your son? | Oğlunuzun yanında açık konuşabilir miyim? | Taken-3 | 2002 | |
| You have a tumour. | Sizde tümör var. | Taken-3 | 2002 | |
| It's in the frontal lobe of your brain. | Beynin ön lobunda. | Taken-3 | 2002 | |
| It's very, very small, | Çok küçük. Ama beynine tuhaf bir baskı uyguluyor. | Taken-3 | 2002 | |
| Can you take it out? | Çıkarabilir misiniz? | Taken-3 | 2002 | |
| So what happens? | Peki, ne olacak? | Taken-3 | 2002 | |
| I've never seen anything quite like this on an x ray before. | Daha önce röntgende böyle bir tümöre rastlamamıştım. | Taken-3 | 2002 | |
| You might live a long and happy life, | Arada bir gelecek kriz ve baş ağrıları dışında uzun ve mutlu bir hayat yaşayabilirsin. | Taken-3 | 2002 | |
| Or it might kill you tomorrow. | Ya da yarın seni öldürebilir. | Taken-3 | 2002 | |
| I'm sorry. | Bayan Crawford Üzgünüm. | Taken-3 | 2002 | |
| JESSE: Doctor? | Doktor? | Taken-3 | 2002 | |
| Can you give me the same test you just gave my dad? | Babama yaptığınız testi bana da yapabilir misiniz? Bakalım babamdaki tümörden bende de var mı? | Taken-3 | 2002 | |
| Exactly the same size in exactly the same place. | Tam olarak aynı boyda ve aynı yerde. | Taken-3 | 2002 | |
| What are the odds? | Bunun olma ihtimali nedir? | Taken-3 | 2002 | |
| The nature of the encounter seems to have changed. | Karşılaşmaların şekli değişiyor. Kaybolan zamanla ilgili hikâyeler anlatıyorlar. | Taken-3 | 2002 | |
| People are losing several hours of their lives. | İnsanlar hayatlarının birkaç saatini kaybediyor. | Taken-3 | 2002 | |
| In a few cases, hypnotherapy has filled in those missing hours, | Bazı vakalarda hipnoz ile bu kayıp zamanları bulmayı başardık. Küçük adamlarla karşılaştıklarını anlatıyorlar. | Taken-3 | 2002 | |
| that is reminiscent of some of my country's experiments during the war. | Bu benim ülkemin savaş zamanında yaptığı bazı deneyleri anımsatıyor. | Taken-3 | 2002 | |
| But these are more than mere meetings. | Ama bunlar basit tanışma toplantıları değil. | Taken-3 | 2002 | |
| These are, for lack of a better word...abductions. | Daha çok..Nasıl söylesem. Kaçırma gibi. | Taken-3 | 2002 | |
| That's new. | Bu yeni bir durum. | Taken-3 | 2002 | |
| In the past, exposure for more than ten minutes was fatal. | Önceden 10 dakikadan fazla maruz kalmak öldürücüydü. | Taken-3 | 2002 | |
| So we know they've learned from their mistakes. | Şimdi biliyoruz ki hatalarından ders almışlar. Teknolojileri gelişiyor. Maksatlarında değişiklikler olmuş. | Taken-3 | 2002 | |
| Or if not their overall view, certainly in their, uh, methodology. | Ya da, genel anlamda metotları değişmiş. Sizin deyiminizle "Bahsi artırıyorlar" da denebilir. | Taken-3 | 2002 | |
| Why now? Why not? | Neden şimdi? Neden olmasın? | Taken-3 | 2002 | |
| Can we prove this? Well, we are working | Bunu ispatlayabilir miyiz? Uğraşıyoruz. | Taken-3 | 2002 | |
| I need the most credible of these people. | Bu insanların en güvenilebilir olanları bana lazım. Bizim fişi çekmeden önce Kennedy'nin kucağına koyabileceğim bir kanıt lazım. | Taken-3 | 2002 | |
| What do you have for me? | Benim için ne getirdiniz? | Taken-3 | 2002 | |
| Well, I went in to get some ice cream, | Dondurma almaya gitmiştim. Mutfak penceresinde bir ışık gördüm. Orada genç bir kadınla bir ilişkisi olmuş. Yıllar sonra tekrar o kasabaya gittim. | Taken-3 | 2002 | |
| Refrigerator falls over, plates start flying off the shelves. | Buzdolabı devrildi. Tabaklar raftan uçmaya başladı. | Taken-3 | 2002 | |
| It was like sitting on the back of a wet dog shaking himself dry. | Kendimi silkelenen bir köpeğin sırtında gibi hissettim. | Taken-3 | 2002 | |
| It was the same in the living room. | Salonda da durum aynıydı. Her şey düşüyor, ev sallanıyordu. | Taken-3 | 2002 | |
| I managed to crawl back in through the kitchen, and... | Sürünerek mutfağa gitmeyi başardım...Hepsi bu. | Taken-3 | 2002 | |
| Next thing Susan and I know, | Susan'la daha sonra hatırladığımız, sabah 2'de koltukta oturuyor olduğumuz. | Taken-3 | 2002 | |
| That's 3 1 /2 hours we lost. | 3,5 Saat kaybettik. Ben, bu 3,5 saati geri getirmeye çalışacağım. | Taken-3 | 2002 | |
| This is wonderful coffee. SUSAN: Oh, thank you. | Bu kahve harika. Teşekkürler. | Taken-3 | 2002 | |
| They're not coming back for these people. | Bu insanlar için tekrar gelmeyecekler. | Taken-3 | 2002 | |
| Call it a gut instinct, whatever you like. | Altıncı his deyin. Ne derseniz deyin. | Taken-3 | 2002 | |
| They're one timers, | Bunlar bir seferlik. Balıkçıların geri attığı ufaklıklar gibi. | Taken-3 | 2002 | |
| What you have to find me are the keepers, | Bana sürekli olanları bulmalısınız. Ve bunu çoktan yapmış olmanız gerekiyordu. | Taken-3 | 2002 | |
| I know I've threatened you both in the past | Ama yüzü için bir şey söyleyemediler İkinizi de geçmişte tayin ve daha kötü şeylerle tehdit ettiğimi anımsıyorum. | Taken-3 | 2002 | |
| and I'm sure I don't need to tell you how hard it'll be | Ve eminim ki başkan bizi kapatmaya karar verirse, normal orduya geri dönmenin ne kadar zor olacağını da söylememe gerek yok. | Taken-3 | 2002 | |
| But at least for me, there's the comfort that I will have a rank, | Benim en azından rütbem ve buna bağlı bazı avantajlarım olacak. | Taken-3 | 2002 | |
| When I took over this operation from my wife's father, | Karımın babasından bu operasyonu devraldığım zaman, benimle çalışacak kişiler konusunda bazı tedbirler aldım. | Taken-3 | 2002 | |
| Your names, ranks, and serial numbers no longer exist | İsimleriniz, rütbeleriniz ve seri no'larınız artık ordunun hiçbir personel dosyasında kayıtlı değil. | Taken-3 | 2002 | |
| You are, in effect, non people. | Sizler aslında yoksunuz. | Taken-3 | 2002 | |
| Without this organization, | Bu iş olmazsa, korkarım hayatınız bayağı zorlaşacak. | Taken-3 | 2002 | |
| I've said this before, Marty, but that is one nasty bastard. | Sana daha önce de söyledim Marty. Bu herif adi bir piç. | Taken-3 | 2002 | |
| You remember Jacob Clarke? | Jacob Clarke'ı hatırlıyor musun? | Taken-3 | 2002 | |
| The only person I've ever heard of that scared the colonel. | Albayı korkutmayı başarmış tek kişi. Ölmüş olması çok kötü. | Taken-3 | 2002 | |
| What if he isn't? | Ya ölmediyse? | Taken-3 | 2002 | |
| His brother left for Montana | Erkek kardeşi, annesinin kulübesindeki yangından bir gün sonra Montana'ya gitmiş. | Taken-3 | 2002 | |
| He had no business dealings there, no known friends, nothing. | Orada hiçbir tanıdığı, hiçbir iş bağlantısı yokmuş. Belki kayak yapmayı seviyordur? | Taken-3 | 2002 | |
| But let's just say Jacob Clarke is still alive. | Diyelim ki Jacob Clarke hala yaşıyor. | Taken-3 | 2002 | |
| Wouldn't you like to know what it is about him | Albayı bu kadar korkutan özelliğinin ne olduğunu bilmek istemez misin? | Taken-3 | 2002 | |
| Well, Becky, he turns out to be a colonel in intelligence. | Becky. O İstihbaratta albaymış. Owen Crawford. | Taken-3 | 2002 | |
| He's the head of a classified operation | Tanımlanamayan uçan cisimlerle ilgili gizli bir operasyonun başındaymış. | Taken-3 | 2002 | |
| Flying saucers? Uh huh. | Uçan daireler mi? | Taken-3 | 2002 | |
| Remember those guys? | Bu adamları hatırlıyor musun? | Taken-3 | 2002 | |
| This is what you've been doing? | Bütün hafta sonu gezilerinde bunu mu yapıyordun? Bu adamları mı gözlüyordun? | Taken-3 | 2002 | |
| The last 3 1/2 years. | Son 3,5 yıldır. | Taken-3 | 2002 | |
| You could get locked up for this, Tom. | Bu yüzden tutuklanabilirsin Tom. | Taken-3 | 2002 | |
| They do that. Only if they can catch me. | Bunu yaparlar. Beni yakalarlarsa. | Taken-3 | 2002 | |
| Listen, Becky... | Dinle Becky... | Taken-3 | 2002 | |
| Whatever else may have happened to Mum, | Annemin başına bir sürü şey geldi, ama bu adam onun kalbini kırdı. Mezarda bulduğunuz yazılardan ne çıkarıyorsunuz? | Taken-3 | 2002 | |
| My life is not gonna be complete until I ruin his. | Onun hayatını mahvetmeden rahat etmeyeceğim. | Taken-3 | 2002 | |
| It's as simple as that for me. | Benim için bu kadar basit. | Taken-3 | 2002 | |
| In this year alone, we have put two men, | Sadece bu yıl yörüngeye iki astronot gönderdik. John Glenn ve Scott Carpenter. | Taken-3 | 2002 | |
| and the Telstar Satellite has successfully telecast from outer space. | Ve Telstar uydusu dış uzaydan başarıyla yayın yapmaya başladı. | Taken-3 | 2002 | |
| Your world is different than the world of your parents and teachers | Sizin dünyanız, aile ve öğretmenlerinizin dünyasından, hiçbirimizin hayal edemeyeceği kadar değişiktir. | Taken-3 | 2002 | |
| Dr Greenspan. | annem bana çocuk şeyleri söylerdi. Dr. Greenspan. | Taken-3 | 2002 | |
| Sorry to bother you. Please go on with your class. | Rahatsız ettiğim için bağışlayın. Lütfen derse devam edin. Sağ olun. | Taken-3 | 2002 | |
| Do you mind staying under there a while longer? | Orada biraz daha kalır mısın? Arkadaşlarımızın, senin gitmiş olduğuna inandıklarından emin değilim. | Taken-3 | 2002 | |
| I'm not sure I convinced our friends that you were already gone. | Sarışın... | Taken-3 | 2002 | |
| Dr Greenspan? | Dr. Greenspan? | Taken-3 | 2002 | |
| Those men are following us. | O adamlar bizi takip ediyor. | Taken-3 | 2002 | |
| Go a little bit farther. | Biraz daha devam et. Korkma, sana zarar vermelerine izin vermem. | Taken-3 | 2002 | |
| U.S. 12 West. | U.S. 12 West. | Taken-3 | 2002 | |
| If she hits 87 and goes north, she'll be heading for Canada. | Eğer 87'ye çıkıp kuzeye devam ederse Kanada'ya gidiyor demektir. | Taken-3 | 2002 | |
| I hate driving in the dark. It makes me nervous. | Bunu benim için yapmalısın. Gece araba sürmeyi sevmiyorum. Beni strese sokuyor. | Taken-3 | 2002 | |
| If she goes south... she could be heading for Billings. | Eğer güneye giderse... Billings'e gidiyor olabilir. | Taken-3 | 2002 | |
| What if we hit a deer or go off the road? | Ya bir geyiğe çarparsak veya yoldan çıkarsak? | Taken-3 | 2002 | |
| It's really dark. I I have an astigmatism, you know. | Çok karanlık. Bende astigmat var. Geceleyin gözlerim pek iyi görmez. | Taken-3 | 2002 | |
| Do you want me to drive, Marty? | Ben mi süreyim Marty? Senin gece görüşün nasıl? | Taken-3 | 2002 | |
| Pull up alongside the car... so I can shoot her. | Arabanın yanına yaklaş, kadını vurayım. Çocuğa zarar gelmez. | Taken-3 | 2002 | |
| Okay, on three, stop the car and lay down flat on your seat. | Tamam. Üçe kadar sayacağım. Arabayı durdur ve koltuğa yat. Her şey düzelecek. | Taken-3 | 2002 | |
| Good evening. my fellow citizens. | İyi akşamlar değerli vatandaşlarım. | Taken-3 | 2002 | |
| This government. as promised. has maintained the closest surveillance | Hükümetimiz söz verdiği gibi, Küba adasındaki Sovyet ordu yapılanmasını mümkün olduğu kadar yakından izledi. | Taken-3 | 2002 |