Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158091
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Hey! Where are you running to? | Hey! Nereye koşuyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey, Tahaan! | Hey, Tahaan! | Tahaan-1 | 2008 | |
| I'm your friend. Idris. | Ben İdris. Senin arkadaşınım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Won't you tell your friend? | Arkadaşına söylemeyecek misin? | Tahaan-1 | 2008 | |
| What do you mean you lost everything? | Her şeyimi kaybettim de ne demek? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I'd gone to bring him back. | Onu geri getirmek için gitmiştim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal.. who Birbal? | Birbal... Birbal kim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal. My donkey. He is like my bother. | Birbal. Eşeğim. Onunla kardeş gibiyiz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Lalaji took away everything. | Lalaji her şeyi alıp götürdü. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What if you get back your Birbal? | Ya Senin Birbal'ı geri getirirsem? | Tahaan-1 | 2008 | |
| How will you bring him? By stealing? | Bunu nasıl yapacaksın? Çalarak mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| No. why should I steal? I'll ask Baba. | Hayır. Niye çalayım ki? Baba'dan isteyeceğim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Baba! Baba who? | Baba! Baba da kim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| He is one who has solution to every problem. | Her derde deva bulan biri. | Tahaan-1 | 2008 | |
| So let's go to him. | Öyleyse ona gidelim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Not now. We'll go tomorrow. | Şimdi olmaz. Yarın gideriz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Where will you meet me tomorrow? | Yarın nerede buluşacağız? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Perhaps tomorrow I'll come to your home. | Belki yarın sizin eve gelirim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| My home? | Bizim eve mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Look, don't tell anybody about our friendship. | Bak, arkadaş olduğumuzu kimseye söyleme sakın. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I'll go. Remember it. | Ben gidiyorum. Unutma. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Idris! Idris! | İdris! İdris! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Baba can really get back my Birbal? | Şu Baba, Birbal'i sahiden de geri getirebilir mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| He surely can. | Elbette getirebilir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Is he any magician? He knows magic? | Büyücü falan mı? Büyü biliyor mu? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Will I have to work for him? | Onun için çalışmam gerekecek mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Will he give me money? | Benden para alacak mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Then why would he do this for me? | O zaman bu iyiliği bana neden yapsın? | Tahaan-1 | 2008 | |
| He does this for everybody. | O herkese iyilik yapar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But he'll ask a question to you. | Ama sana bir sorusu olacak. | Tahaan-1 | 2008 | |
| A question? To me? What question? | Soru mu? Bana mı? Ne sorusu? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Like, who owns these mountains, valley and this jungle | Bu dağların, bu vadinin, bu ormanın sahibi kim türünden sorular. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Who do they belong to? | Onlar kime ait? | Tahaan-1 | 2008 | |
| It is your job to find this out. | Onu bulmak sana düşüyor. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Brother ldris, I'll come back. | İdris kardeş, geri döneceğim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But this girl came with her parents. | Yalnız bu kız anne babasıyla birlikte geldi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| She looked very eager to talk to junior boss. | Küçük patron ile konuşmaya pek hevesli görünüyordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| She has brought the sweets from Mumbai. | Mumbai'den tatlı getirmiş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I saw your junior boss. He had put on such a fine dress. | Senin küçük patronu gördüm. Çok şık giyinmişti. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Shut up! Why is he my junior boss? | Sus! Neden benim küçük patronum oluyormuş? | Tahaan-1 | 2008 | |
| You do this, you eat all this sweet. | Bu tatlının hepsini yiyorsun hemen. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Aunt, all these mountains and the jungle.. | Teyze, tüm bu dağlar ve ormanlar var ya... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Forget all that. She was not looking so bad. | Boş ver onu. Kız öyle fena görünmüyordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But there was too much make up on the face | Ama yüzü aşırı makyajlıydı... | Tahaan-1 | 2008 | |
| And the shoes had high heels. | ...ve yüksek topuklu giyiyordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I don't think junior boss will marry her. | Küçük patronun onunla evleneceğini zannetmiyorum. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Aunt, tell me who do these mountain.. | Teyze, söylesene bu dağar... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Aunt, tell me, who do these mountain belong to? | Teyze, söylesene bu dağlar kime ait? | Tahaan-1 | 2008 | |
| All of you come out. | Herkes dışarı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| How many people are there in your home? | Evinde kaç kişi var? | Tahaan-1 | 2008 | |
| What is inside this? | İçinde ne var? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Nothing. Just rice. | Yok bir şey. Pirinç sadece. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What is your name? Tahaan. | Adın ne senin? Tahaan. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What is your age? | Yaşın kaç? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan means kind hearted. | Tahaan iyi yürekli anlamına gelir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Listen! Listen! Every male member is requested that.. | Dikkat! Dikkat! Bütün erkekler... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. to gather at the school building. | ...okul binasında toplanmasın. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Listen! Listen! Every male member is requested that.. | Dikkat! Dikkat! Bütün erkeler... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Gentlemen! Gentlemen! | Dikkat! Dikkat! | Tahaan-1 | 2008 | |
| What are they going to do? | Bize ne yapacaklar? | Tahaan-1 | 2008 | |
| All of you stand up in queue. | Herkes ayağa kalkıp sıraya geçsin. | Tahaan-1 | 2008 | |
| In a queue! C'mon. | Sıraya! Çabuk. | Tahaan-1 | 2008 | |
| C'mon. Get up. | Hadi. Kalkın. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Move back. | Arkaya geç. | Tahaan-1 | 2008 | |
| C'mon, go. | Sıra sende. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Oh, why have you come here? | Sen niye buradasın? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Just now you announced that all males should come here. | Daha demin tüm erkekler buraya gelsin diye anons ettiniz ya. | Tahaan-1 | 2008 | |
| So I came here. | Ben de geldim işte. | Tahaan-1 | 2008 | |
| OK It doesn't matter. Now go home. | Sorun değil. Hadi evine. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes. We found one. | Evet. Birini bulduk. | Tahaan-1 | 2008 | |
| We are bringing him. Over. | Onu getiriyoruz. Tamam. | Tahaan-1 | 2008 | |
| We'll soon be there. | Birazdan orada oluruz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What? Are you afraid? | Ne var? Korkuyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I'm not afraid of anybody. Not even the army people. | Kimseden korkmuyorum. Askerlerden bile. | Tahaan-1 | 2008 | |
| They had come to our home yesterday. | Dün bizim eve gelmişlerdi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| With big guns. | Büsbüyük silahlarla. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Aunt was afraid. But I wasn't afraid. | Teyzem korktu. Ama ben korkmadım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Not a gun. With guns. | Büsbüyük silahlar ha! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do you know how many types of guns are there? | Kaç çeşit silah olduğunu biliyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Made in China. Made in Russia. | Çin malı. Rus Malı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Made in America. | Amerikan malı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Rocket launcher! Grenade! | Rocketatar! El bombası! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Here. Made in Kashmir. | Al sana. Bu da Keşmir malı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| When these big guns are shot then you can see smoke everywhere. | O büyük silahlar ateş ettiğinde dumanını her yerden görebilirsin. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Your ears will explode listening to their sound. | Çıkardıkları seslerden kulağının zarı patlar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I saw it when a rocket fell on my home. | Evimize bir roket isabet ettiğinde bunu yaşadım. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Since then I can hear sounds in my ears. | O günden beri kulağımın içinde sesler duyuyorum. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Even in my sleep. | Hatta uykumda bile. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Didn't you get hurt? | Yaralanmadın mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I was hurt. But Baba came on time and saved my life. | Yaralandım. Ama Baba hızır gibi yetişip beni kurtardı. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Your Baba is a nice man. Isn't he? | Senin şu Baba iyi bir adam. Değil mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| He can bring back your Birbal. | Senin Birbal'i geri getirebilir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| C'mon. Let's go to Baba. | Hadi. Baba'ya gidelim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Do your family members know that you've come with me? | Sizin evdekiler benimle olduğunu biliyorlar mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Don't tell anybody about me. | Kimseye benden bahsetme. | Tahaan-1 | 2008 | |
| How many times will you repeat it? | Kaç kez daha bunu söyleyeceksin? | Tahaan-1 | 2008 | |
| You know what Baba says about these mountains and valleys? | Baba, dağlar ve vadiler hakkında ne diyor, biliyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| What does your Baba say about them? | Baba onlar hakkında ne diyor? | Tahaan-1 | 2008 | |
| At some time all this was sold. | Onların hepsi bir vakitler satılmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Including us everything was sold cheaply. | Biz de dahil olma üzere, her şey yok pahasına satılmış. | Tahaan-1 | 2008 |