• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156653

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
On behalf of the family, can I welcome you all to our service? Aile adına buraya gelen herkese hoş geldiniz demek istiyorum. Ailesi adına, hepiniz hoş geldiniz. Summer-1 2008 info-icon
Thank you for coming and sharing this special occasion Buraya gelip, arkadaşımız Darren'a elveda diyeceğimiz... Sevgili Darren'in son yolculuğunda burada bulunmanız... Summer-1 2008 info-icon
as we say farewell to our dear friend Darren. ...bu özel günde bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederim. ...ve bu olaya tanıklık etmenizden ötürü teşekkür ederiz. Summer-1 2008 info-icon
Saying goodbye is always painful, but I hope the pain will be eased Vedalaşmak her zaman acı vericidir ama umuyorum ki onunla ilgili güzel... Veda etmek her zaman acı vericidir, fakat umarım bu acı onun bize bıraktığı... Summer-1 2008 info-icon
by the very special and positive memories we have of him. ...anılarımızı paylaşırsak, acımız biraz daha azalacaktır. ...çok özel ve pozitif hatıraları sayesinde hafifleyecektir. Summer-1 2008 info-icon
It's freezing. Yeah. Buz gibi. Evet. Summer-1 2008 info-icon
Do kids still swim here? Too dangerous now, they say. Çocuklar hâlâ burada yüzüyor mu? Artık çok tehlikeli diyorlar. Çocuklar burada hâlâ yüzüyor mu? Artık çok tehlikeliymiş. Summer-1 2008 info-icon
Yeah, well, it probably is. Evet, muhtemelen öyledir. Evet, öyledir herhâlde. Summer-1 2008 info-icon
Nobody needs the woods any more. Artık kimsenin ormanlık alana ihtiyacı yok. Artık kimsenin ormanlara ihtiyacı kalmadı. Summer-1 2008 info-icon
All the kids have got cars to shag in now. Artık herkesin içinde oynaşabileceği bir arabası var. Şimdiki çocukların sevişmek için arabaları var artık. Summer-1 2008 info-icon
Still the romantic, then. Yine de çok romantik. Hâlâ romantikler yani. Summer-1 2008 info-icon
Why do I have to do this? Shut up moaning. " Bunu neden yapmak zorundayım ki?" Sızlanmayı kes. Bunu neden yapmak zorundayım? Sızlanmayı kes. Summer-1 2008 info-icon
What are you up to, Shaun? You'll see. Ne yapıyorsun, Shaun? Göreceksin. Neyin peşindesin, Shaun? Göreceksin. Summer-1 2008 info-icon
I really should be getting back. Katy... Gerçekten geri dönmeliyim. Katy... Dönsem gerçekten iyi olacak. Katy... Summer-1 2008 info-icon
Look. I've wanted to say... Bak. Şey demek istiyordum... Bak. Seni özlediğimi... Summer-1 2008 info-icon
...that I've missed you. Seni özledim. ...söylemek istemiştim. Summer-1 2008 info-icon
Well, I've missed you, Shaun. Ben de seni özledim, Shaun. Summer-1 2008 info-icon
I still think about you... Hâlâ seni düşünüyorum... Seni hâlâ düşünüyorum... Summer-1 2008 info-icon
...like we were back then... before. Tıpkı eski günlerdeki gibi... ...eskisi gibi. Summer-1 2008 info-icon
Oh, Shaun. Ah, Shaun. Summer-1 2008 info-icon
Just cos I'm here now, it doesn't mean... Sırf buradayım diye, başka bir şey anlama. Burada olmam eskisi gibi olacağımız... Summer-1 2008 info-icon
No. I'm not expecting you to rip your gear off or anything like that. Senden üstünü başını çıkarmanı veya o tarz bir şeyler yapmanı istemiyorum. Hayır. Affetmeni ya da her şeyi unutmanı beklemiyorum zaten. Summer-1 2008 info-icon
I just wanted you to know... Sadece geçirdiğim en güzel yazın... Sadece bilmeni isterim ki... Summer-1 2008 info-icon
...back then... ...o olduğunu... ...seninle geçirdiğim yaz... Summer-1 2008 info-icon
...was the best summer I ever had. ...bilmeni istiyorum. ...en güzeliydi. Summer-1 2008 info-icon
It's done. You want to fuck it or float it? Bitti. Bununla yüzecek misin yoksa yatacak mısın? Tamamdır. Becermek mi yoksa yüzdürmek mi istiyorsun? Summer-1 2008 info-icon
Yeah, alright. Pekâlâ. Peki, tamam. Summer-1 2008 info-icon
Bollocks. Siktir! Deli saçması. Summer-1 2008 info-icon
It's not even that deep. Just go in! "O kadar da derin değil. Hadi atla." O kadar derin değil ki. Hadi dalalım. Summer-1 2008 info-icon
Everyone says it's 50 foot deep. "Herkes burasının 15 20 metre derinlikte olduğunu söylüyor." Derinliği 15 metreymiş. Summer-1 2008 info-icon
Everyone says aliens run the chip shop. "Fast foodcuları uzaylıların yönettiğini de söylüyorlar." Söylediklerine göre, uzaylılar burada kızarmış balık satıyormuş. Summer-1 2008 info-icon
There's pikes in here that bite your bollocks off. "Burada balıklar var, hayalarımı ısırırlar." Taşaklarını ısıran turnalar varmış. Summer-1 2008 info-icon
You're full of shit! "Korkak tavuğun tekisin." Ödleğin tekisin! Summer-1 2008 info-icon
Lovely and warm. "Sıcak ve güzel." Çok güzel ve ılıkmış. Summer-1 2008 info-icon
Look! There's sharks. Fucking sharks! "Bak! Köpekbalığı. Lanet köpekbalığı." Bak! Köpekbalıkları var. Köpekbalıkları. Summer-1 2008 info-icon
It was big. "Kocaman." Kocamandı. Summer-1 2008 info-icon
Shaun! Shaun! Come on! Shaun! Shaun! Hadi, Shaun! Shaun! Shaun! Hadi! Shaun! Summer-1 2008 info-icon
Shaun! "Shaun!" Shaun! Summer-1 2008 info-icon
The bastard's got a gun! "Koduğumun herifinde tüfek var." Pezevengin silahı var. Summer-1 2008 info-icon
Come on. "Hadi." Hadi. Summer-1 2008 info-icon
Shaun, come on! "Shaun, acele et." Shaun, hadi! Summer-1 2008 info-icon
Oh, my shoe. Ayakkabım... Ah, ayakkabım. Summer-1 2008 info-icon
Wait! Bekle. Bekle! Summer-1 2008 info-icon
Daniel! "Daniel!" Daniel! Summer-1 2008 info-icon
What? Nothing. Ne var? Hiçbir şey. Ne var? Hiç Summer-1 2008 info-icon
I'll have to pay for that now. Şimdi de bunun parasını ödemek zorundayım. Bunun bedelini ödemek durumunda kalacağım. Summer-1 2008 info-icon
I bet this is the first thing to go down on you in a while. Eminim uzun zamandır üstüne bindiğin ilk şey buydu. Bahse girerim bir anda başına gelen tek tatil fırsatı bu. Summer-1 2008 info-icon
Cheeky bastard. Arsız piç. Ukala velet. Summer-1 2008 info-icon
Alright. See you. See you. Görüşürüz. Görüşürüz. Pekâlâ, görüşürüz. Görüşürüz. Summer-1 2008 info-icon
Sorry if I pissed you off earlier. You didn't. Bugün seni kızdırdığım için kusura bakma. Seni daha önce kızdırdıysam üzgünüm. Kızdırmadın. Summer-1 2008 info-icon
I'm quite house trained these days. Well, most days. Bu günlerde oldukça evcilim. Aslında çoğu zaman öyleyimdir. Tuvaletimi bugünlerde dışarıya yapıyorum. Hatta çoğu zaman. Summer-1 2008 info-icon
What's going happen to Dan now? He'll stay with me. Dan'e ne olacak? Benimle kalacak. Dan'ın durumu ne olacak? Benimle kalacak. Summer-1 2008 info-icon
You should go. Gitmelisin. Gitmen gerek. Summer-1 2008 info-icon
You know where I am if you fancy a bit of rough. For old times' sake. Eski günlerin hatrına biraz yaramazlık yapmak istersen... Eski günleri yâd etmek istersen, beni nerede bulacağını biliyorsun. Summer-1 2008 info-icon
You really haven't changed, have you? Hiç değişmeyeceksin, değil mi? Hiç değişmedin, değil mi? Summer-1 2008 info-icon
You can't blame a guy for trying, not now you're driving a car like that. Böyle bir araba kullanırken, sana yaklaşmaya çalışan... Değişmeye çalışan birini suçlayamazsın, hele böyle araba kullanırken. Summer-1 2008 info-icon
Zoe's staying for tea. Alright. Zoe çaya kalacak. Tamam. Zoe çay içmeye kalacak. Tamam. Summer-1 2008 info-icon
What are you making? Ne hazırlayacaksın? Ne pişireceksin? Summer-1 2008 info-icon
Nothing till you clean up your bloody room. Odanı temizleyinceye kadar hiçbir şey. Lânet odanı temizleyene kadar hiçbir şey. Summer-1 2008 info-icon
Seen that. Görmedim sanma. Yaptığını gördüm. Summer-1 2008 info-icon
(Daz) For fuck's sake! (Shaun) Is it hurting you? Good. Hay ebesini! Canın mı yanıyor? Aman ne güzel. Hassiktir! Canını mı yakıyor? Güzel. Summer-2 2008 info-icon
(Daz) Oh, that's better. Şimdi rahatladım. Şimdi daha iyi. Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) How's your dad? Baban ne yapıyor? Baban nasıl? Summer-2 2008 info-icon
(girl) Come on. "Hadisene." Hadi. Summer-2 2008 info-icon
(boy) Come on, you lazy twat. Come on. "Hadisene, uyuşuk dangalak. Kıpırda." Hadi, seni tembel teneke. Hadi. Summer-2 2008 info-icon
(laughs) Leave him. Gelmezse gelmesin. Bırak onu. Summer-2 2008 info-icon
(Daz) Shaun? (boy) Shaun? " Shaun? Shaun?" Shaun? Shaun? Summer-2 2008 info-icon
(Daz) Shaun? (girl) Come on, Shaun. " Shaun? Hadisene, Shaun." Shaun? Hadi, Shaun. Summer-2 2008 info-icon
(Daz) Shauny? "Shauny?" Shauny? Summer-2 2008 info-icon
(girl) Don't be rotten. Terbiyesizleşme. Öküzleşme. Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) Daz, do you need a hand there, mate? Daz, desteğe ihtiyacın var mı? Daz, yardıma ihtiyacın var mı dostom? Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) You coming? (girl) No, too cold for me. Suya geliyor musun? Hayır, çok soğuk. Yüzecek misin? Hayır, çok soğuk. Summer-2 2008 info-icon
(Katy) You'll have to catch me first. Önce beni yakalaman gerekecek. Önce beni yakalamalısın. Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) Come on, Katy! Come on. Aman be, Katy! Hadi. Hadi, Katy! Hadi. Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) Hey! Hey! (Katy laughs) Hey! Hey! Summer-2 2008 info-icon
(woman) Katy. "Katy." Katy. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Get yourself inside now. Coming. "Hemen içeri gir." Geliyorum. Hemen içeri giriyorsun! Geliyorum. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Now! "Hemen!" Çabuk! Summer-2 2008 info-icon
Come on, Daz. Hurry up. (yells) Hadi, Daz. Hızlan biraz. Hadi, Daz. Yetiş. Summer-2 2008 info-icon
(Katy) Shaun, slow down! Katy! Shaun, yavaşlasana! Katy! Shaun, yavaşla! Katy! Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) Whoa, yeah! Oley! Summer-2 2008 info-icon
(Shaun) Come on, Daz! "Haydi, Daz!" Hadi, Daz! Summer-2 2008 info-icon
(woman) Have you been feeling sick? Yeah. " Kendini kötü hissediyor musun?" Evet. Kendini epeydir hasta mı hissediyorsun? Evet. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Worse than usual? Yeah, I suppose. " Her zamankinden daha mı kötü?" Evet, sanırım öyle. Normâlden daha mı kötü? Evet, herhâlde. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Is there blood in the vomit? No. " Kusmuğundan hiç kan geldi mi?" Hayır. Kusmuğunda kan oluyor mu? Hayır. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Well, the cirrhosis is very advanced. "Siroz bayağı ilerlemiş." Siroz epey ilerlemiş. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Darren. Sorry, sorry. " Darren." Özür dilerim, kusura bakmayın. Darren. Üzgünüm, üzgünüm. Summer-2 2008 info-icon
(woman) You might have between four and eight weeks. "4 ila 8 hafta kadar vaktin var." Dört ilâ sekiz haftalık ömrün kalmış olabilir. Summer-2 2008 info-icon
(woman) We need to focus on getting you through the next few weeks. "Önümüzdeki birkaç haftayı atlatmaya odaklanmalıyız." Gelecek bir kaç hafta için hayatın üzerine yoğunlaşmalıyız. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Darren needs specialist help now. "Darren'ın uzman yardımına ihtiyacı var." Darren'e artık uzman kontrolü gerekiyor. Summer-2 2008 info-icon
(woman) Well, we could think about a hospice. "Bakımevi olabileceğini düşündük." Yani, özel bakımevi düşünebiliriz. Summer-2 2008 info-icon
Oi! Daz! (groans) Daz! Summer-2 2008 info-icon
Right, you ready? One, two, three... (groans) Tamam, hazır mısın? Bir, iki, üç... Hazır mısın? Bir, iki, üç... Summer-2 2008 info-icon
(laughter) What the fuck are you laughing at? Sen neye gülüyorsun be? Neye gülüyorsun be sen? Summer-2 2008 info-icon
Fucking arsehole! (grunts) Adi pislik! Göt herif! Summer-2 2008 info-icon
Get off! (yells) Yürü! Kıpırda! Summer-2 2008 info-icon
(man) He assaulted three boys, Janice. Üç çocuğa saldırdı, Janice. Üç öğrenciye saldırdı, Janice. Summer-2 2008 info-icon
(Daz) Alright? "Müsait mi?" Nasılsınız? Summer-2 2008 info-icon
(Janice) How's your mam? (Daz) She's alright. " Hoş geldin. Annen nasıl? İyi. Teşekkürler." Annen nasıl? İyi, teşekkürler. Summer-2 2008 info-icon
(Janice) Tell her I'll see her on Friday. "Ona, cuma günü uğrayacağımı söyle." Cumaya görüşeceğimi söyle. Summer-2 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156648
  • 156649
  • 156650
  • 156651
  • 156652
  • 156653
  • 156654
  • 156655
  • 156656
  • 156657
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim