Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156649
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What we gonna do with you, Shaun? | Seninle ne yapacağız, Shaun? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Alright? | "Müsait mi?" Nasılsınız? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
How's your mam? She's alright. | " Hoş geldin. Annen nasıl? İyi. Teşekkürler." Annen nasıl? İyi, teşekkürler. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Tell her I'll see her on Friday. | "Ona, cuma günü uğrayacağımı söyle." Cumaya görüşeceğimi söyle. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I will do. | "Söylerim." Söylerim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Don't forget. I won't. | " Unutma ama. Unutmam." Unutma. Unutmam. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Give us a chip. | Bir lokma versene. Bize yok mu? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Do you ever stop fucking eating? Give me the brown sauce. | Yemeden duramaz mısın sen? Et sosunu uzatsana. Yemeden duramaz mısın? Sosu versene. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, that is disgusting. How can you eat that? | Bu çok iğrenç. Nasıl yiyebiliyorsun bunu? Ne de berbat. Nasıl yiyebiliyorsun bunu? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Do you want one? You are sick. | Bir tane ister misin? Hastasın sen. İster misin? Sen kafayı yemişsin. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That's what my mum said last night. | Dün gece annem de aynısını söyledi. Annem de geçen gece böyle demişti. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She thinks I've got worms cos I'm not eating her vegetables. | Sebze yemediğim için barsak kurdum olduğunu düşünüyor. Sebze yemediğim için kurtlandığımı düşünüyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
They're fucking foul though. | Gerçi berbatlar. Çok iğrençler. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Where are we going, then? To rob a bank. | Nereye gidiyoruz? Banka soymaya. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Smartarse. Fanny. | Ukala. Amcık. Ukalâ dümbeleği. Götlek. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Three months? | "Üç ay mı?" Üç ay mı? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I don't go back till I start secondary. | "Liseye başlayana kadar dönmeyeceğim." Orta okula başlayana kadar geri dönmem. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Lucky bastard. I should've broke his neck. | " Şanslı piç. Boynunu kırmalıydım onun." Şanslı piç. Veletin boynunu kırmalıydım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Three months off school? I fractured his skull. | " Okulsuz üç ay mı? Kafatasını çatlattım." Üç ay okuldan uzaklaştırma? Kafatasını çatlatmışım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I need to hit someone. Hit Smithy, he wouldn't notice. | " Ben de birisine vurmalıyım. Smithy'ye ne dersin? Fark etmez bile." Birilerini vurmam gerek. Smithy'yi vurabilirsin, farkına bile varmaz. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What did your mam say? She's not bothered. | " Annen ne diyor peki? Dert etmedi." Annen ne diyor bu işe? Kılını bile kıpırdatmadı. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Really? Weren't my fault anyway. | " Gerçekten mi? Zaten benim suçum değildi." Yapma ya? Sonuçta benim hatam değildi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You coming? Fuck it, come on. | Var mısın? Boş versene. Haydi. Geliyor musun? Siktir et, hadi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You fucker! | Göt oğlanı! Adi herif! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fuck! Shaun! | Ağzına sıçayım e mi! Shaun! Siktir! Shaun! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fuck! Fucking hell! | Siktir! Hassiktir! Siktir! Hay lânet! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Jesus fucking hell! | Ebenin örekesi! Lânet olsun! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
So what I want to try today is a basic job application letter. OK? | "Bugün en basit şekilde işe başvuru formu hazırlayacağız, tamam mı?" Bugünkü dersimizin konusu temel iş başvurusu mektubu. Tamam mı? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
So off you go. Any problems, just give us a shout. | "Başlayabilirsiniz. Herhangi bir sorun olursa seslenin yeter." Başlayabilirsiniz. Sorunuz olursa, seslenin yeter. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That's very good. | "Hiç fena değil." Çok iyi gidiyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Good. Good stuff. | "Güzel çalışma olmuş." Güzel. Güzel cümleler. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shaun? Are you OK? | "Shaun? Nasıl gidiyor?" Shaun, iyi misin? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Do you want a hand? Yeah. | Yardım ister misin? İyi olur. Yardım ister misin? Evet. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
OK. Let's have a look. | Peki, bir bakalım. Pekâlâ, bir bakalım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Good. Not a bad start. | Güzel, fena bir başlangıç değil. Güzel. Başlangıç için fena değil. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Now, why don't you try the other kind of "would"? | Niye farklı bir ifade kullanmıyoruz? Neden daha "ince" bir ifade kullanmıyorsun? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Yeah? | Olur mu? Gördün mü? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Half right, then? You'll get there. | O hâlde daha yolun yarısındayım. Hâlledersin sen bu işi. Yarısı doğru yani. Başaracaksın. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Is that a promise? | Garantisi var mı? Söz mü? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shaun, are you online? No. Well, aye. | Shaun, internete bağlanmışsın. Hiç farkında değilim. Shaun, çevrimiçi misin? Hayır. Şey, evet. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You're meant to be learning. I know. | Öğrenmeye odaklanmalısın. Biliyorum. Öğrenmen gerekmekte. Biliyorum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's not porn again, is it? No, that was an accident. | Yine porno site değildir umarım. Yok, aslında yanlışlıkla girmiştim. Gene mi porno? Hayır, kazara oldu. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You were printing it out. In colour. | Renkli çıktısını almışsın. Çıktısını alıyordun. Renklisini. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Well, it looks crap in black and white. | Siyah beyaz olunca bir şeye benzemiyor. Siyah beyazı berbat görünüyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Two minutes and I want that letter finished off. | İki dakikan var. Mektubu bitmiş istiyorum. İki dakika içinde mektubun bitmesini istiyorum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Yes, miss. | Peki, efendim. Peki hocam. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Stop it. You'll put the fucker out. I won't. | Kes şunu, ateşi dağıdatacaksın. Dağıtmam. Kes şunu. Söndüreceksin şimdi. Söndürmem. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
God, it's freezing. | Donuyorum. Tanrım, hava buz gibi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Get closer to the fire. Lend us your jumper. | Ateşe doğru yanaş. Hırkanı uzatsana. Ateşe yaklaş. Kazağını ver de giyeyim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Ta. | Al. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
That's it now. You two are gonna have to get married. | Şimdi oldu. Yakında ikiniz evlenirsiniz de. İşte bu kadar. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shut up. | Kes be. Kapa çeneni. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Swot. Thicko. | Çok bilmiş. Sen nesin, koca kafa. İnek. Kalın kafa. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What are you smiling about? Nowt. | Sen neye sırıtıyorsun? Hiç. Neye gülüyorsun? Hiç. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Love you. | Seviyorum seni. Seni seviyorum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You're meant to say you love me. | Senin de beni sevdiğini söylemen gerekiyor. Sen de söylemelisin beni sevdiğini. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Aye, apart from this fucking bramble up my hole. | Yabani otlar kıçımı dağladı. Kıçıma batan dikenleri saymazsak, iyiyim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Don't! | İtme! Yapma! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oi, Shaun. | "Shaun." Shaun. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Hey up, they've come up for air. | Baksana, hava almaya gelmişler. Naber? Hava almaya çıkmışlar. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She doesn't look that happy about it. | Manzaradan memnun kalmış görünmüyor. Pek o kadar da mutlu değil gibi. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Let's be serious, it's hardly winning the jackpot, | Ciddi olmak gerekirse Daz'la çalılıklarda çiftleşmek... Hadi ama, Daz'la çalıların arasında çiftleşmek... | Summer-1 | 2008 | ![]() |
mating in a bush with fucking Daz. | ...insana artı puan kazandırmaz. ...bahsi zar zor kazanmak gibidir. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shit! Fucking hell, Shaun, leg it. | "Hassiktir oradan Shaun, topla donunu." Siktir! Hapı yuttuk, Shaun, topukla. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on. Come on! | Kaç çabuk. Gel hadi! Acele et. Hadi! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Come on! | "Çabuk ol!" Çabuk! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What the hell are you doing? | Ne haltlar karıştırıyorsunuz siz orada? Ne bok yiyorsunuz? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Shaun, fucking hurry up! | "Shaun, topukla çabuk!" Shaun, acele et! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
The fucking bastard's got a gun. | Koduğumun herifinde silah vardı. Pezevengin silahı var. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, fuck! | Ebem sikildi! Hassiktir! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fuck. Do you think he was watching us? You know. | Sence de bizi gözetliyor muydu? Bizi takip etti mi dersin? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Dirty bastard. | Sapık herif. Pis hödük. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I'll be late. | Geç kalacağım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oi. Any of you lot seen Tracy's pants? Her pants? | Tracy'nin pantolonunu gören oldu mu? Pantolonunu mu? Tracy'nin donunu gören var mı? Donunu mu? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
My mam'll kill me. I only got them last week. | Annem öldürecek beni. Daha alalı bir hafta olmuştu. Annem beni öldürür. Daha geçen hafta almıştım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Daz'll go back for them. | Daz aramak için geri döner. Daz almaya gider. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, and get a shotgun up my arse. Don't be stupid. | Ya tabii, kıçıma yerim sonra tüfeği. Manyaklaşma. Tabii, sonra da tefi deldiririm. Kafayı mı yedin? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I'd go back for Katy's. | Ben Katy için dönerdim. Ben olsam Katy için giderdim. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Katy doesn't wear any. Daz! | Katy pantolon giymiyor ki. Daz! Katy giymiyor zaten. Daz! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fucking hell! | "Siktir oradan!" Kahretsin! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Why didn't you fucking tell me? I'm still your dad, you know! | "Ne sikime bana bir şey söylemedin? Senin babanım ben hâlâ!" Bana ne hakla söylemezsin? Hâlâ senin babanım! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's no big deal. Why didn't you tell me? | Büyütecek bir şey yok. Niye söylemedin bana? Önemli bir şey değil ki. Neden söylemedin? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You don't fucking care if I go! I do care! | Sanki gitsem çok umurunda olacak! Olacak tabii! Gitsem aklına bile gelmez! Elbette gelir! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
It's only a warning. Your fucking last warning, it says. | Sadece bir ihtar. Son ihtarın olduğu yazıyor. Alt tafarı bir uyarı. Yazıya göre son uyarınmış ama. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Where have you been? Hanging out. | Nerelerde sürtüyorsun? Takılıyordum. Hangi cehennemdeydin? Takılıyordum. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Right. I'll have the fucking bus fares back, then. | İyi öyleyse, sana verdiğim yol paralarını geri istiyorum. Tamam. Ben de otobüs paranı geri alırım o zaman. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I've spent it. On fucking drink, I'll bet. | Parayı harcadım. İçkiye yatırmışsındır kesin. Harcadım. Kesin ziftlenmişsindir. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
You want to lecture me on drink? You fucking cheeky little bastard! | İçki konusunda sen mi bana nasihat vereceksin? Arsız piç kurusu! Beni içiyorum diye mi azarlayacaksın? Seni koduğumun veledi seni! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
I'll have you! Yeah, fuck you, Dad. | Sana haddini bildireceğim! Siktir git, baba. Canına okuyacağım! Siktir git baba. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fuck you too, you little twat! | Sen siktir git, gavurun dölü! Sen de siktir, tembel teneke! | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fucking bastard! What's the matter? | Yavşak herif! Ne oldu, neyin var? Bacaksız velet! Sorun ne? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
College has given the little bastard a written warning. | Kolejden ihtar mektubu yollamışlar, koduğumun çocuğuna. Velete okuldan yazılı uyarı vermişler. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What for? I thought he'd been fucking going. | Ne için? Herhâlde okulu kırıyormuş. Ne için? Ben sandım ki okula gidiyor. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
So did I. | Ne olmuş? Ben de kırardım. Ben de öyle sanmıştım. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Fucking little sod. He'd be better off with his fucking mam! | Siktiğimin hödüğü. Anasıyla kalsa daha hayırlı olurdu! Bok kadar boyuyla! Anasının yanında daha iyi olurdu. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Probably. | Muhtemelen. Galiba. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
What's up with you? | Senin neyin var? Senden ne haber? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Oh, nothing. | Yok bir şeyim. Hiç işte. | Summer-1 | 2008 | ![]() |
Weren't she pleased to see you? | Seni gördüğüne memnun olmadı mı? Seni görmek istemedi mi? | Summer-1 | 2008 | ![]() |
She's busy. Busy? Doing what? | İşi vardı. İşi mi vardı? Ne işi varmış? Meşgulmüş. Meşgul mü? Neyle uğraşıyormuş? | Summer-1 | 2008 | ![]() |