Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 150600
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You know, Lois, I think we should drop this story. | Lois sanırım bu hikayenin peşini bırakmalıyız. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You sound like you want it all to yourself. | Kulağa hepsini kendine istiyorsun gibi geliyor. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Wait. Is there something about that tower | Bekle, bu kule ile ilgili bana söylemediğin bir şey mi var? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| It's Valentine's day. | Sevgililer günündeyiz. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| We should be out having dinner together, by candlelight. | Mum ışığında yemek yememiz gerekiyordu. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Clark, Valentine's day is just a smarmy Hallmark holiday | Clark, sevgililer günü saçma günlerden biri. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| engineered by corporate executives | Bir çok aktivite yapıp insanları ölü çiçek ve... Bir çok aktivite yapıp insanları ölü çiçek ve pahalı yemekler almaya ikna ediyorlar ama sizi değil. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, you're kind of overreacting, even for you. | Lois, senin için bile fazla tepki gösteriyorsun. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| History has proven that if I embrace V day | Tarih gösteriyor ki eğer sevgililer gününde duygusal bir şey yaparsam... Tarih gösteriyor ki eğer sevgililer gününde duygusal bir şey yaparsam sonu felaket oluyor. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Valentine for the lady? | Bayana bir tane alır mısınız? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| No, thank you. She doesn't really... | Hayır teşekkürler. O gerçekten... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Actually... what? I didn't have any dinner. | Aslında, ne? Akşam yemeği yemedim. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Easy with the pixie dust there, Tinker Bell. | Peri tozuna dikkat et, Tinker Bell. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Looks like it's too late to follow that story anyway. | Hikayeyi izlemek için geç kaldık. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| It's never too early for nachos, | Asla bir dürüm için erken ve asla bir hikayeyi sıkı takibe almak için geç değildir. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, maybe we should put our relationship before our work, | Lois, bu gece belki ilişkimizi işimizin önüne alıp... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Hold hands? | El ele mi tutuşalım? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You could come a courtin' on your horse and buggy. | Atınla gelip bana kur yapabilirsin. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| All we need is a chaperone. | Tek ihtiyacımız olan eşlik edecek biri. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Sounds mighty traditional. | Bu kulağa çok geleneksel geliyor. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| And what's wrong with that? | Bunda yanlış olan ne? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| With all of our crossed text messages lately, | Son zamanlarda birbirimize attığımız mesajlardan sonra belki de... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I thought maybe sometimes... | Düşünüyorum da belki bazen... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I want... | Daha geleneksel bir ilişkimiz olmasını istiyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| The R.A.O. has scheduled a ribbon cutting | R.A.O güneş kulesini iki gün içinde açacağını açıkladı. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I'm gonna need the exposé now. | Fotoğraflara ihtiyacım olacak. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, maybe I should check on those building permits | Lois, belki ben şu söylediğin binanın izinlerine bakarım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You wanted to avoid | Bu sevgililer günü olayından kaçmaya çalışıyorsun değil mi? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Anything for your career, sweetie. | Hepsi senin kariyerin için tatlım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Here's the scoop, buddy. | Sana bir şey söyleyeyim dostum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| A traditional woman does not spend her time in the office | Geleneksel bir kadın evinde erkeğine bakacakken çalışmayı seçmez. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I was gonna ask you | Tam sana Lois ile sevgililer günü nasıl gitti diye soracaktım ama... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| but something about you being here with me | ...burada olduğuna göre içinden bir ses iyi gitmediğini söylüyor. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Do you have the passports and I.D. cards ready? | Pasaport ve kimlik kartları hazır mı? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Or we could get right down to business. | Ya da direk iş konuşmaya geçebiliriz. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| All the materials you would ever need | Önceki hayatından kurtulup yeni bir hayat kurmak için gereken her şey burada. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Thanks, Chloe. You're a life saver. | Teşekkürler Chloe. Kurtarıcımsın. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| If by that you mean | Bununla kastın iş için kullanıp gerisine bakmamaksa ben de aynen öyle hissediyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I realize you're not on board | Kandorialılara yardım etmekte yanımda olmadığını fark ettim. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Yeah, well, you know how it is. | Evet nasıldır bilirsin. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You find out that one of them skewers you to death | Eğer birinin seni kıyamet gibi bir gelecekte öldüreceğini bilirsen ilgini kaybediyorsun. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Yeah, well, I know it seems like | Evet onların yaptığı hataları önceden gördüğümü biliyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Mistakes? By "mistakes" do you mean them building a tower | Hata mı? Hatadan kastın kendilerine dünyayı işgal edebilecek... Hata mı? Hatadan kastın kendilerine dünyayı işgal edebilecek gücü veren bir kule yapmaları mı? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I want to lead them to a better place. | Onları daha iyi olmaları için yönlendirmeye çalışıyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| The tower will be completed in two days. | Kule iki gün içinde tamamlanacak. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Granted, they haven't got the satellites up and running | Atmosferi değiştirecek uydulara sahip olmadıklarını biliyoruz ama bir düşün Clark. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| We both know one of them killed your father. | İkimizde aralarından birinin babanı öldürdüğünü biliyoruz. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Look, maybe it would just be safer | Belki Kandorialıları Phantom Zone'a göndermek daha güvenli olacaktır. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I know that you're saying that | Bunu insanlara yardım etmek için söylediğini biliyorum ama şuan... Bunu insanlara yardım etmek için söylediğini biliyorum ama şuan arkamı kollamaya odaklanmanı istiyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Leave the rest of The Planet to me. | Geri kalan işleri bana bırak. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I will protect you... | Ne pahasına olursa olsun seni koruyacağım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Faora. | Faora. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Alia. | Alia. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I have the papers. | Kağıtları getirdim. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| It's your new life. | Yeni hayatlarınız. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You'll have your own identities. | Artık kendi kimlikleriniz var. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I misjudged you, Kal El. | Seni yanlış tanımışım, Kal El. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I was born into the military. | Ben orduda doğdum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I never had a choice to live as a civilian. | Bir sivil olarak yaşama fırsatım hiç olmadı. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| We can't repay you. | Hakkını ödeyemem. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Tell me who killed my father. | Babamı kimin öldürdüğünü söyle. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I know that Zod took him from Tess. | Tess'in yanından onu alanın Zod olduğunu biliyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| And was he the last one to see Jor El alive? | Jor El'i son gören o muydu? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I know you want justice, but be careful. | Adalet istediğini biliyorum ama dikkatli ol. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Zod has a lot of loyal followers, | Zod'un bir çok sadık takipçisi var ve peşinden gidersen savaş olur. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Hey, sweetie pie! | Merhaba tatlım! | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I moved in. | Buraya taşındım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| But don't worry, I'm camped out into the guest room | Merak etme nişanlanana kadar konuk odasında kalacağım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Engaged? | Nişanlanmak mı? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Move over, Betty Crocker. | Çekil kenara, Betty Crocker. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I have got this cooking thing down. | Bu şeyi pişirmem gerekiyor. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| How's your pot roast? | Roston nasıl? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Oh, it's delicious. | Çok lezzetli. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| It was really sweet of you to do all of this. | Bunları yapman çok hoş. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Well, I am just so proud of you for bringing home the bacon. | Eve yiyecek getirdiğin için seninle gurur duyuyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| The least I can do is cook it up in a pan. | Ben de en azından onu pişireyim. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| And, well... | Ve erkeğin sen olduğunu asla unutmuyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, did something happen? | Lois, bir şey mi oldu? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You just seem so cheerful, I... | Çok neşeli görünüyorsun ben... | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Well, you said you wanted a more traditional relationship, | Daha geleneksel bir ilişki istediğini söyledin ve oldukça ikna ediciydin. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| What if I miss the old Lois? | Ya eski Lois'i özlersem? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I... quit my job at The Planet. | Planet'deki işimden ayrıldım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Now, instead of being chained to a desk all day, | Her gün masaya bağlı kalmak yerine senin yanında olacağım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, you can't quit reporting. | Lois, muhabirliği bırakamazsın. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| That job is your life. | Bu iş senin hayatın. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| And now my life is with you, | Şimdi hayatım seninle olmak. İyi ya da kötü günde, zenginlikte ve yoksullukta. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Lois, what are you talking about? | Lois, sen neden bahsediyorsun? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You're absolutely right. | Kesinlikle haklısın? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| What kind of adjective is "poorer"? | "Fakirlik" nasıl bir kelime? | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Somebody is gonna need an editor... | Birinin yeminini yazması için bir editöre ihtiyacı olacak. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You know, Lois, there's something at the office | Lois ofiste incelemem gereken bir şey vardı. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| All right, Mr. Cold Feet. | Tamam Bay Korkak. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I'll keep the home fires burning. | Ben evde kalırım. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Rain check on talking about the big event for now. | Büyük olayı sonra konuşacağımıza söz verdin. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You better make an honest woman out of me, Clark Kent. | Benim dürüst bir kadın olmamı sağlasan iyi olur Clark Kent. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I'm afraid they're otherwise engaged. | Korkarım ki onlar meşgul. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| I like you just where you are. | Seni bu halinle seviyorum. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Then maybe you'd like to join me. | Belki o zaman bana katılmak istersin. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| You're already in bed with someone else. | Sen yatağına çoktan birini almışsın. | Smallville Persuasion-1 | 2010 | |
| Wrong choice of bedfellows. | Yatak arkadaşı olması için yanlış bir seçim. | Smallville Persuasion-1 | 2010 |