Search
English Turkish Sentence Translations Page 22169
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's nothing to fear, just because you're different from other people. | İnsanlardan farklı olman korkmanı gerektirecek bir durum değil. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| This is a special power. | Bu özel bir güç. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Special power? | Özel güç mü? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Yes, special. | Evet, özel. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Kiyoko... | Kiyoko... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| All finished? | Bitti mi? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Look! | İşte al bakalım! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| No fair! Look! | Hile yapıyorsun! Al bakalım! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| No fair! | Bu hiç adil değil! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Over here! | İşte burda! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Hurry up and take it! | Gel de al bakalım! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Whoa... wait! | Heey... beklesene! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Here it is, Toru. | Al bakalım, Toru. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Give it to me, hurry! | Ver şunu, çabuk! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Isamu! | Isamu! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| It's nothing. I guess it was just my imagination. | Önemli bişey değil. Sanırım hayal görüyordum. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| The ball... | Topu atar mısın... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| What was that, just now? | Bu da neydi şimdi? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I just put Dynamis into him. | Ona Dynamis aktardım. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Dynamis? | Dynamis? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| If you do this, power passes to the other person. | Bunu yaparsan güç başka kişiye geçer. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Will you try doing it for me? | Benim üstümde de deneyecek misiniz? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Nothing... | Hiçbirşey olmuyor... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You don't seem to have a fever. | Hiç de ateşin varmış gibi börünmüyor. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| That's why I told you, that kind of stuff is a trick. | İşte sana böyle şeyler hileden başka birşey değil diyorum. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Yeah... | Hmmm... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Hey, it's a new piano! | Şuna bak, yeni bir piyano! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You had one of those, the same as that. | Sende de bundan bir tane vardı değil mi. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| A tuning fork? | Akort çatalı mı? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| What does that sound mean? | Bu ses ne anlama geliyor? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You use that as a standard for tuning. | Bu alet akort yapmak için referans olarak kullanılır. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| It's an "A" tuning fork, so you match the "la" sound to it, and then... | Bu "A" akort çatalıdır, yani bu sesle "la" sesini eşlertirirsin, ve sonra... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| That's it, you check the tones one by one as you make chords, like that. | İşte böyle tüm notaları akort yaparken tek tek eşleştirirsin. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Huh... | Hmm... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Hey, when the piano's done, teach me to play, okay? | Hey, piyanonun akordu yapıldığında, bana çalmayı öğret, olur mu? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You said you'll teach me, right? | Öğreteceğini söylemiştin, değil mi? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Oh, but... | Ah, ama... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You're worried about what happened last time? | Geçen sefer olanlar yüzünden endişelisin öyle mi? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| There's no reason to worry about each little thing SHE says. | Onun söylediği herşeye bu kadar kafanı takmana gerek yok. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Toru? | Toru? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| The kid's been wound tight nonstop recently. | Çocuk son zamanlarda çok yara aldı. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I never told him to keep himself hyper aware around the clock. | Ondan süper dikkatli olmasını istemedim. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| But Toru knows you're hoping for that from him, | Ama Toru ondan bunu beklediğinizi biliyor, | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| because he's that kind of kid, more than you know. | çünkü Toru böyle bir çocuk, siz benden daha iyi tanıyorsunuz. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Certainly, to say I don't expect a lot from Toru's sensing abilities would be a lie. | Aslında, Toru'nun algılama yeteneklerine ihtiyaç duymadığımı söylesem yalan olur. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I gave him power to replace what was depleted, but that's about all I can do. | Ona kaybettiği gücü karşılayacak kadar güç verdim, ama tüm yapabileceğim bu kadar. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| If he keeps it up, he'll go completely to pieces before Gilgamesh comes. | Eğer böyle devam ederse, Gılgamış gelmeden mahvolacak. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| What a fine big brother! | Ne iyi bir abi ama! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Will you show me the data on that wing? | Bana şu kanatla ilgili verileri gösterir misin? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| All of it, even what we looked over before. | Hepsini, önceden baktıklarımızı bile. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| As you wish, my lady. | Nasıl isterseniz, Hanımım. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Music, my lady? | Müzik mi, Hanımım? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Only during the night will be fine. | Sadece gece sorun olmaz. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Just for while the children are sleeping, | Sadece çocuklar uyurken olabilir, | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I want you to create a sound field to surround the hotel. | Senden oteli çevreyelecek bir ses bariyeri yapmanı istiyorum. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Also, arrange for measuring devices that search for changes in frequency. | Ve, şu ses frekansındaki değişiklikleri algılayan cihazlardan hazırlatmanı isteyeceğim. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| As many as possible, ones that can gauge minutely. | Şu 1 dakika içinde dolabilenlerden, bulabildiğin kadar çok olsun. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| If their physical structure is this different, | Eğer fiziksel yapıları bu kadar farklıysa, | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| their absorption and dispersion of various frequencies | çeşitli frekansları alma ve dağıtmaları da | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| will naturally differ too. | doğal olarak farklılık gösterecektir. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| By those changes we'll detect intrusions? | Bu farklarla dışarıdan gelecek saldırıları mı tespit edeceğiz? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| My lady, what music shall we play? | Hanımım, hangi müziği arzu edersiniz? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I leave that to you. Work it out with the hotel's people. | Sana bırakıyorum. Oteldekilere uygun bir müzik seç. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Just don't play that piece. | Şu parçayı çalma yeter. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| That concerto from before. | Geçen seferki konçertoyu. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You don't have to press that hard, more gently. | Bu kadar sert basmana gerek yok, biraz daha hafif. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| This is hard. Oh, whatever. | Çok zormuş. Ah, herneyse. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Good, huh? | İyiydi, değil mi? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Shall we gather at the river | Işıldayan meleklerin ayak bastığı o nehirde | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Where bright angel feet have trod | toplanalım mı hep birlikte | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| With its crystal tide forever | Tanrı'nın tahtından buraya akan | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Flowing by the throne of God 1 | o sonsuz gelgitle birlikte 1 | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| This was originally a hymn. It's a song that sings of the joy | Aslında bir ilahidir bu. İnsanların cennetteki | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| of being reunited with loved ones near a beautiful river in Heaven. | güzel bir ırmağın yanında sevdikleriyle buluşmasının zevkini anlatan güzel bir ilahi. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| It is? | Demek öyle? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| This should make things a bit easier for you. | Bu işleri senin için biraz daha kolaylaştırır. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Okay! | Peki öyleyse! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Yeah, I wanted to know what Dynamis is. | Evet, Dynamis'in ne olduğuna bakıyordum. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| There's nothing written in books about us. | O kitapta bizimle ilgili hiçbirşey yazmaz. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| In Greek it's "Dynamis." In English it's "power." | Yunanca "Dynamis" Türkçe "Güç" anlamına gelir | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Power... Why is that kind of power... | Neden... Böyle bir güç neden... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| It seems certain that there's a causal relationship with Twin X. | İkiz X'le yakından alakası olduğu kesin. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You don't wonder about it? | Merak etmiyor musun? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| We were born this way. There's nothing we can do about it. | Biz böyle doğduk. Yapabileceğimiz hiçbirşey yok. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| The Countess was saying that fighting with Gilgamesh is your appointed task. | Kontes bana Gılgamış'la savaşmanın sana verilen görev olduğunu söylemişti. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| She said if you died doing that, it would fulfill your greatest wish. | Ve eğer bu yolda ölürsen, en büyük isteğini gerçekleştirmiş olacağını söylemişti. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I wish she wouldn't take it upon herself to kill us off like that. | Umarım bizi öldürme işini kendisi gerçekleştirmeye kalkmaz. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| It's not my greatest wish. | Bu benim en büyük arzum falan değil. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Maybe it's because I have nothing better to do. | Belki de yapacak başka bir işim olmadığındandır. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Compared with us, aren't you the one for whom it's inevitable? | Biz değil de, bu yolda yürümesi kaçınılmaz olan kişi sen değil misin? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Inevitable? | Kaçınılmaz mı? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You have a reason to take them on. Them, and the one who's behind them. | Onları yoketmek için bir sebebin var. Onları ve arkasındaki kişiyi. | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Welcome back. Where were you? | Hoşgeldin. Nerelerdeydin? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Oh, you know... | Ee önemli bişey değildi bilirsin ya... | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| What are you thinking about? | Ne düşünüyorsun sen? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| Shall we see if I can guess? | Bakalım tahmin edebilecek miyim? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You were thinking about Dad! | Babamı düşünüyordun! | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| You could tell? | Görebiliyor musun? | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| I understand everything about you, Tatsuya, | Seninle ilgili herşeyi anlayabilirim, Tatsuya, | Gilgamesh-1 | 2003 | |
| even without using that kind of power or anything. | özel güçler veya hiçbirşey kullanmadan bile. | Gilgamesh-1 | 2003 |