Search
English Turkish Sentence Translations Page 22166
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What gotten you? | Ağzından yel alsın. | Gilane-1 | 2005 | |
| To visit he husband's grave. | Kocasının mezarını ziyaret etmek. | Gilane-1 | 2005 | |
| That's more loyalty than you'll find around here. | Buralarda bulacağından daha fazla sadakattir bu. | Gilane-1 | 2005 | |
| Nana Gilaneh, that's not fair. | Gilane nine, bu haksızlık. | Gilane-1 | 2005 | |
| I still wanted to marry him. Even after he came back like this. | Ben hâlâ onunla evlenmek istiyorum. Bu duruma gelmiş olsa bile. | Gilane-1 | 2005 | |
| The sting of your mother's tongue still weighs on my heart. | Annenin dilinin bana soktukları, hâlâ kalbime acı veriyor. | Gilane-1 | 2005 | |
| When she sent back your engagment ring, she told me | Senin nişan yüzüğünü geri gönderdiğinde bana dedi ki: | Gilane-1 | 2005 | |
| "Would you give Maygol to a cripple?" | "Maygol'u bir sakata vermek ister misin?" | Gilane-1 | 2005 | |
| I said "The unfair." As if my son was like before he left for the war. | Ben de, "Adil değil" dedim. Oğlum da savaşa gitmeden önceki gibi olsaydı. | Gilane-1 | 2005 | |
| He was so young and strong. | Çok genç ve güçlüydü. | Gilane-1 | 2005 | |
| All girls wanted to marry him. | Bütün kızlar onunla evlenmek istiyordu. | Gilane-1 | 2005 | |
| Oh. Ismael, eagle of this valley. | Ismael. Bu vadinin şahini. | Gilane-1 | 2005 | |
| He was so full of joy. | Neşe doluydu. | Gilane-1 | 2005 | |
| What have you done to yourself?! | Ne yaptın kendine? | Gilane-1 | 2005 | |
| Some people just aren's meant to be together. | Bazı insanlar birlikte olmak için varlar. | Gilane-1 | 2005 | |
| That's why I know Atefeh came for a reason | Atefeh gelecek, biliyorum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Who would believe it? Her husband killed in the south and... | Kim inanır buna? Kocası güneyde öldürülmüş ve on yıl sonra... | Gilane-1 | 2005 | |
| ...ten years later she find out he was mistakenly buried here. | ...yanlışlıkla buraya gömüldüğü ortaya çıkmış. | Gilane-1 | 2005 | |
| Let them take me. | Bırak onlar götürsün beni. | Gilane-1 | 2005 | |
| Have you forgotten how you came back last time? | Geçen sefer nasıl geri döndüğünü unuttun mu yoksa? | Gilane-1 | 2005 | |
| Is your mother dead for you to be neglected like that? | Annen senin için öldü mü de ihmal ediyorsun onu? | Gilane-1 | 2005 | |
| Over my dead body will I let them take you again. | Cesedimi çiğnemeleri lazım seni tekrar götürmeleri için. | Gilane-1 | 2005 | |
| Your hands are the best cure for my aching bones, dear. | Senin ellerin benim sızlayan kemiklerim için en sağlıklı tedavi. | Gilane-1 | 2005 | |
| What happend? | Ne oluyor? | Gilane-1 | 2005 | |
| You nag so much a guy can't think Even the flat tire is my fault? | Öyle çok dırdır ediyorsun ki, Sana göre lastiğin patlaması benim suçum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Were do you think you're going? Bathroom do I need permission? | Nereye gittiğini sanıyorsun? Tuvalete. İzin mi almalıyım? | Gilane-1 | 2005 | |
| I can't even get a phone signal. | Telefon sinyali bile yok. | Gilane-1 | 2005 | |
| It's bad luck to fight on new year. | Yıl başında kavga etmek uğursuzluktur. | Gilane-1 | 2005 | |
| Let me try Auntie's already said she wouldn't come. | Dur bakalım. Teyzen diyor ki, zaten gelmek istemiyormuş. | Gilane-1 | 2005 | |
| Your aunt's stubborn to stay near where they're bombing | Teyzen ısrarla bombaların yakınında durmak istiyor. | Gilane-1 | 2005 | |
| Daddy don't worry so much. | Baba, bu kadar sinirlenme. | Gilane-1 | 2005 | |
| She'd never leave her house anyway. | O asla evini terk etmedi sonuçta. | Gilane-1 | 2005 | |
| Worry about your son's military exemption instead. | Oğlunun askerlik muafiyeti ile iilgili endişe yapsan iyi edersin. | Gilane-1 | 2005 | |
| His compulsory duty starts soon What if another war broke out? | Zorunlu görevi başlamak üzere. Ya başka bir savaş patlak verirse. | Gilane-1 | 2005 | |
| On top of teaching do you want me to drive the school bus?! | Bunca yıl öğretmenlikten sonra, okul servisi mi sürmemi istiyorsun? | Gilane-1 | 2005 | |
| Daddy, your heart? | Baba, kalbin. | Gilane-1 | 2005 | |
| Don't get upset, lady I'm expecting someone from Bahmanshir? | Bayan, üzülmeyin bu kadar. Bahmanshir'den birisini bekliyorum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Is the bombing in Iraq near there? | Irak'taki bombalamalar oraya yakın mı? | Gilane-1 | 2005 | |
| Keyvan. Stop yelling! | Keyvan. Bağırma artık. | Gilane-1 | 2005 | |
| I'll wash you with holy water, dear. | Seni okunmuş suyla yıkayacağım, oğlum. | Gilane-1 | 2005 | |
| A wedding bath... for your health and happiness. | Düğün banyosu. Sağlık ve mutluluğun için. | Gilane-1 | 2005 | |
| You've got to look nice for the bride... | Gelin için iyi görüneceksin... | Gilane-1 | 2005 | |
| with your golden hair and beautiful eyes. | ...altın saçların ve güzel gözlerinle... | Gilane-1 | 2005 | |
| Let me wash your hair, my child. | İzin ver de saçlarını yıkayayım, çocuğum. | Gilane-1 | 2005 | |
| I told Maygol and Delavar to visit after the holiday. | Maygol ve Delavar'a tatilden sonra ziyaret etmelerini söyledim. | Gilane-1 | 2005 | |
| I hope her husband lets her. | Umarım kocası bırakır da. | Gilane-1 | 2005 | |
| Who the hell does he think he is! | Kim olduğunu sanıyor ki. | Gilane-1 | 2005 | |
| She wants to see her brother's wedding To see her dear brother. | Kardeşinin düğününü görmek istiyor. Sevgili kardeşini görmek. | Gilane-1 | 2005 | |
| My beautiful child... my future groom... | Benim güzel çocuğum... damat olacak... | Gilane-1 | 2005 | |
| Let me comb your hair, my handsome son. | İzin ver da saçlarını tarayayım, benim yakışıklı oğlum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Italy, Spain and France... Anti war demonstrations... | İtalya, İspanya ve Fransa'da savaş karşıtı gösteriler... | Gilane-1 | 2005 | |
| Why didn't anyone protest when our young were being killed?! | Bizim genç insanlarımız ölürken neden kimse protesto yapmıyor? | Gilane-1 | 2005 | |
| I hope there's a wedding in this house. | İnşallah bu evde düğün olacak. | Gilane-1 | 2005 | |
| God, watch over all the young and heal my Ismael. | Allahım, gençlere gözkulak ol ve Ismael'imi iyileştir. | Gilane-1 | 2005 | |
| Have you got winston cigarettes? They're in the stand, son. | Winston sigaranız var mı? Stantta var, oğlum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Have they gotten cheaper? Only human life gets cheaper. | Ucuz mu bari? Sadece insan hayatı ucuzdur. | Gilane-1 | 2005 | |
| I left the money. Thanks, dear. | Parayı bıraktım. Sağol, yavrum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Guys, they aren't cheaper. Relax. The US has to come first. | Beyler, ucuz değilmiş. Rahat ol. Önce ABD bir gelsin. | Gilane-1 | 2005 | |
| They'll be down with Iraq in a week. Then, we're rescued. | Bir hafta içinde Irak'a geliyorlar. O zaman kurtuluruz. | Gilane-1 | 2005 | |
| You really think they care about us? It won't be worse than this. | Gerçekten bize yardım ederler mi sence? Şu ankinden kötü olacak değil ya. | Gilane-1 | 2005 | |
| What difference, When your own people don't understand you? | Ne fark eder. Kendi insanların bile seni anlamıyorsa. | Gilane-1 | 2005 | |
| Sellout. Like we have a choice. | İhanet. Sanki seçim şansımız var da. | Gilane-1 | 2005 | |
| Just sit tight and wait. | Sadece sıkı dur ve bekle. | Gilane-1 | 2005 | |
| When they come, you could go fight and get killed or something. | Geldikleri zaman, gidip savaşabilirsin ya da ölürsün. | Gilane-1 | 2005 | |
| But in your will leave us all your veterans benefits. | Ama senin bu isteğinle bize gazi yardımı verilecektir. | Gilane-1 | 2005 | |
| Hello, Nana Gilaneh. Hello, dear. | Selam, Gilane nine. Selam, canım. | Gilane-1 | 2005 | |
| Is he any better? | Daha iyi mi? | Gilane-1 | 2005 | |
| Like spring weather. One moment good, another bad. What happened? | Bahar ayı gibi. Bir an iyi, başka bir an kötü. Ne oldu? | Gilane-1 | 2005 | |
| At the hospital they told me he left for the day to visit patients. | Hastaneden bana, doktorun hasta ziyareti için çıktığını söylediler. | Gilane-1 | 2005 | |
| God, bring him here. | Allahım, buraya gönder onu. | Gilane-1 | 2005 | |
| Nana Gilaneh, Here's your change. I bought this for Atefeh. Do you like it? | Gilane Nine, bak bunu Atefeh için aldım. Beğendin mi? | Gilane-1 | 2005 | |
| Give it to her when she comes. | Geldiği zaman ona verirsin. | Gilane-1 | 2005 | |
| Thank you. Put it inside so it doesn't get dirty. | Sağolasın. İçeri koy da kirlenmesin. | Gilane-1 | 2005 | |
| Setareh. | Setareh. | Gilane-1 | 2005 | |
| Hello, Doctor! I've been searching high and low for you. | Selam, Doktor. Her yerde seni arıyordum. | Gilane-1 | 2005 | |
| Very nice of you to come. Welcome | Gelmiş olman çok güzel. Hoş geldin. | Gilane-1 | 2005 | |
| How is our friend? | Adamımız nasıl? | Gilane-1 | 2005 | |
| In terrible pain since last night. | Geçen gece korkunç sancısı oldu. | Gilane-1 | 2005 | |
| We were out of pills, so I only gave him two a day. Is it because of this? | İlacımız kalmadı. Ben de ona sadece günde iki tane verdim. Bu yüzden mi acaba? | Gilane-1 | 2005 | |
| Ive brought him plenty of medicine. For that, I'll cook you two eggs! | Onun için fazlaca ilaç getirdim. Öyleyse ben de iki yumurta kırayım sana. | Gilane-1 | 2005 | |
| Mrs. Gilaneh, have you been taking your medicine? | Bayan Gilane, ilaçlarını alıyor musun? | Gilane-1 | 2005 | |
| How can I be expected to remember such things?! | Böyle şeyleri hatırlamamı nasıl beklersin benden? | Gilane-1 | 2005 | |
| You look weak. | Zayıf görünüyorsun. | Gilane-1 | 2005 | |
| Better to be a dog than a mother. You shouldn't say that. | Anne olmaktansa köpek olmak daha iyidir. Böyle şeyler söylememelisin. | Gilane-1 | 2005 | |
| If there was someone to take care of him I wouldn't want to live another day. | Eğer ona bakacak biri varsa, bir gün daha yaşamak istemem. | Gilane-1 | 2005 | |
| If Atefeh comes, I won't let get away. | Atefeh gelirse. Gitmesine izin vermeyeceğim. | Gilane-1 | 2005 | |
| Don't torture yourself. Who knows if she comes every year. | Kendine eziyet etme. Kimbilir her yıl geliyordur belki de. | Gilane-1 | 2005 | |
| Doctor, what if she doesn't come? | Doktor, ya gelmezse? | Gilane-1 | 2005 | |
| Life has many ups and downs. | Yaşamın iniş ve çıkışları vardır. | Gilane-1 | 2005 | |
| There's a war taking place near her home. | Evine yakın savaş sürüyor. | Gilane-1 | 2005 | |
| Put yourself in her shoes. Would you leave your family to come all this way? | Kendini onun yerine koy. Aileni bırakıp onca yolu gelir miydin? | Gilane-1 | 2005 | |
| You're still in bed?! | Yatakta mısın hâlâ? | Gilane-1 | 2005 | |
| You sleep too much, champ. | Çok fazla uyuyorsun, şampiyon. | Gilane-1 | 2005 | |
| What beautiful flowers! | Ne güzel çiçekler. | Gilane-1 | 2005 | |
| How you doing, champ? | Nasıl gidiyor, şampiyon? | Gilane-1 | 2005 | |
| You bit your tongue again. | Yine dilini ısırmışsın. | Gilane-1 | 2005 | |
| What happened to your head, champ? | Başına ne oldu, şampiyoın? | Gilane-1 | 2005 | |
| Let's check your pulse. | Nabzına bakalım. | Gilane-1 | 2005 | |
| Like cloc work. | Saat gibi çalışıyor. | Gilane-1 | 2005 | |
| Help me get you up. Let see how you're doing. | Seni kaldırmama yardım et. Bakalım nasılmış durumlar. | Gilane-1 | 2005 |