Search
English Turkish Sentence Translations Page 22109
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| How are you, Jeongyeon? | Merhaba Jeong Yeon. | Giant-1 | 2010 | |
| Fine. | Merhaba. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll see you again, then. | Görüşmek üzere. | Giant-1 | 2010 | |
| Enjoy the evening. | Yemeğinizin tadını çıkarın. | Giant-1 | 2010 | |
| I'd like to use your new boilers in our apartments. | Yeni ürettiğiniz kazanları bizim apartmanlarda kullanmayı düşünüyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| We'll be sure to give you a discount. | İndirim yapacağımızı garanti verebilirim. | Giant-1 | 2010 | |
| So let's leave business at that. | İş meselesini bir yana bırakalım... | Giant-1 | 2010 | |
| Actually, I wanted to have a word with you. | Aslında seninle başka bir konuda konuşmak istiyordum. | Giant-1 | 2010 | |
| As you well know, I have two daughters. | Bildiğin üzere, benim iki kızım var. | Giant-1 | 2010 | |
| The older one married a doctor, | Büyüğünü doktorla evlendirince... | Giant-1 | 2010 | |
| and I'm left with her. | ...küçüğü başıma kaldı. | Giant-1 | 2010 | |
| Let me tell him. | Bırak ben söyleyeyim. | Giant-1 | 2010 | |
| I kept pestering my father that I wanted to marry you. | Babama seninle evlenmek istediğimi söyleyip baskı yapıyordum. | Giant-1 | 2010 | |
| He wants a son in law who can later take over the company. | İleride şirketi devralabilecek bir damat istiyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I told him I liked you, | Senden hoşlandığımı söyleyince... | Giant-1 | 2010 | |
| and he gave me his consent without a single hesitation. | ...hiç düşünmeden kabul etti. | Giant-1 | 2010 | |
| Can you take care of my daughter and the company for me? | Benim yerime hem kızıma hem de şirketime bakabilir misin? | Giant-1 | 2010 | |
| Can you give us an answer here? | Hazır bir aradayken cevabını verebilir misin? | Giant-1 | 2010 | |
| Both as an entrepreneur and a man, | Hem bir girişimci, hem de adam gibi adam olarak... | Giant-1 | 2010 | |
| I believe you won't refuse our offer. | ...teklifimizi reddetmeyeceğine inanıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll be honest, then. | Açık konuşayım o halde. | Giant-1 | 2010 | |
| As a businessman, getting the chance to take over Gwangmyeong Construction... | Bir iş adamı olarak, Gwangmyeong İnşaat'ı devralma şansını yakalamak... | Giant-1 | 2010 | |
| is a very alluring offer. | ...cezp edici bir teklif. | Giant-1 | 2010 | |
| And as a man, marrying with a woman as beautiful as Suyeon... | Erkek olarak, Su Yeon gibi dünyalar güzeli bir kadınla evlenmek ise... | Giant-1 | 2010 | |
| would be a true blessing. | ...insanı kutsanmış hissettirir. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, are you giving us your consent? | Evet mi diyorsun yani? | Giant-1 | 2010 | |
| But, you'll have to forgive me. | Kusura bakmayın. | Giant-1 | 2010 | |
| Because, for a very long time, | Uzun zamandır... | Giant-1 | 2010 | |
| I've been in love with someone. | ...başkasına aşığım ben. | Giant-1 | 2010 | |
| Excuse me just a moment. | Müsaadenizle. | Giant-1 | 2010 | |
| You idiot. | Aptal kız... | Giant-1 | 2010 | |
| It would be so great for Gangmo... | Gang Mo nasıl sevinmiştir... | Giant-1 | 2010 | |
| Guess I had one drink too many. | Sanırım şarabı fazla kaçırdım. | Giant-1 | 2010 | |
| The more I see her, the more Suyeon grows on me. | Su Yeon'u her gördüğümde daha fazla seviyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| She's so affable, | Hem cana yakın... | Giant-1 | 2010 | |
| pretty... | ...hem alımlı... | Giant-1 | 2010 | |
| Tonight my father kept pestering me about getting married. | Gece boyunca babam evlenme konusunda baskı yapıp duruyordu. | Giant-1 | 2010 | |
| I guess he was setting up some meetings with matchmakers. | Beni birileriyle görücü usulü tanıştıracak sanırım. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll spend the rest of my life alone instead. | Kadehlerimizi kaldıralım mı Milletvekili Oh? Ben ömrümün kalanında yalnız yaşayacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| I won't get married. | Kimseyle evlenmeyeceğim. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll live alone for the rest of my life. | Ömrümün sonuna dek bekar kalacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| Until I'm old enough to die. | Kendimi tanıtayım. Ölecek yaşa ulaştığım ana dek... | Giant-1 | 2010 | |
| That's nasty. | Ayıp ediyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| Getting married by yourself, and all. | Sadece kendi başını bağlamayı umursuyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| Will you do me just one favor? | Bana bir iyilik yapar mısın? | Giant-1 | 2010 | |
| Just like me, | Tıpkı benim gibi... | Giant-1 | 2010 | |
| can't you just live alone and not get married? | ...evlenmeden, bir başına yaşasan olmaz mı? | Giant-1 | 2010 | |
| You know... | Sadece... | Giant-1 | 2010 | |
| Then, | ...sadece o zaman... | Giant-1 | 2010 | |
| I think I'd feel a little less bored. | ...canım daha az sıkılır. | Giant-1 | 2010 | |
| Can you do that for me? | Bana bu iyiliği yapar mısın? | Giant-1 | 2010 | |
| Ohh.... Give me the paper. | Ver gazeteyi. | Giant-1 | 2010 | |
| Ministry of Finance Announces 21 Ailing Companies [Stock Exchange in Turmoil] | Maliye Bakanlığı 21 Hastalıklı Şirketi Açıkladı / Borsa Karıştı | Giant-1 | 2010 | |
| Wh... What is this? | Ne... Ne lan bu? | Giant-1 | 2010 | |
| Come on in, Congressman Jo. | Buyur, Milletvekili Jo. | Giant-1 | 2010 | |
| Why is it just 21 companies? | Niye sadece 21 tane şirket açıklandı? | Giant-1 | 2010 | |
| Where did Hangang Construction and the remaining ten companies go? | Hangang İnşaat ile geri kalan 10 tanesi neden yok? | Giant-1 | 2010 | |
| I consulted with specialists, and we compiled a new list. | Uzmanlara akıl danıştım. Birlikte yeni liste hazırladık. | Giant-1 | 2010 | |
| What's wrong with giving a few promising companies another chance? | Geleceği parlak şirketlere ikinci bir şans vermenin nesi yanlış? | Giant-1 | 2010 | |
| We worked on this together from the start! | Bu işte en başından beri birlikte çalışmıştık! | Giant-1 | 2010 | |
| You weren't supposed to decide this all on your own! | Tek başına karar vermeye hakkın yoktu! | Giant-1 | 2010 | |
| I received the president's consent before we announced the list. | Listeyi açıklamadan önce başkanın rızasını aldım. | Giant-1 | 2010 | |
| If you want to bring that up, head to the Blue House and ask him. | Israrla o konudan konuşacaksan, Mavi Ev'e gidip bizzat kendisine sor. | Giant-1 | 2010 | |
| Congressman Oh, you... | Milletvekili Oh, sen... | Giant-1 | 2010 | |
| See how long you last here after showing me such contempt. | Beni hor görmeyi ne zamana dek sürdüreceksin bakalım. | Giant-1 | 2010 | |
| Watch what you say, Jo Pilyeon. | Ağzından çıkanı kulağın duysun, Jo Pilyeon! | Giant-1 | 2010 | |
| Already forgot when you walked into my office with those shabby military boots, | Yırtık pırtık asker botlarıyla ofisime girip... | Giant-1 | 2010 | |
| groveling at my feet and begging me to make you a big shot? | ...seni önemli biri haline getireyim diye ayaklarıma kapandığın günleri unuttun mu? | Giant-1 | 2010 | |
| Let this be a warning. | Bu sözlerimi uyarı say. | Giant-1 | 2010 | |
| Watch it. | Hareketlerine dikkat et. | Giant-1 | 2010 | |
| I still haven't mentioned all the skeletons in your closet to the top brass. | Üst rütbedeki yönetime henüz kirli çamaşırlarından bahsetmedim. | Giant-1 | 2010 | |
| Skeletons?! | Kirli çamaşır mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Out of the thirty one companies on that list, | Listede adı bulunan 31 şirketten... | Giant-1 | 2010 | |
| I omitted exactly the ten you and those loan sharks made a move on. | ...o tefeci ile beraber biletini kestiğiniz 10 şirketin hepsini çıkardım. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm sure you understand what that means?! | Ne demek istediğimi gayet iyi anlamışsındır umarım! | Giant-1 | 2010 | |
| Insolent prick... | Terbiyesiz herif... | Giant-1 | 2010 | |
| It's Noh Gapsoo's list of assets, | Noh Gap Soo'nun varlığının listesi ile... | Giant-1 | 2010 | |
| along with his management plans for the organization. | ...organizasyon için hazırladığı yönetim planlarını buldum. | Giant-1 | 2010 | |
| Send these via fax to each member. | Bunları her üyeye faksla yolla. | Giant-1 | 2010 | |
| Are you ready, Jeongyeon? | Hazır mısın, Jeong Yeon? | Giant-1 | 2010 | |
| Look, President Noh. | Bana bak, Müdür Noh. | Giant-1 | 2010 | |
| Why should I be held responsible for that? | O hatadan beni niye sorumlu tutuyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| If you really want to bring that up, go talk with my father! | O konudan yakınacaksan eğer, git babamla konuş! | Giant-1 | 2010 | |
| You son of a bitch... | Şerefsizin evladı... | Giant-1 | 2010 | |
| I'd like to speak with Congressman Jo Pilyeon. | Milletvekili Jo Pilyeon ile konuşacaktım. | Giant-1 | 2010 | |
| When does that goddamned meeting end? | Lanet toplantısı ne zaman bitecek peki?! | Giant-1 | 2010 | |
| I'm Noh Gapsoo! | Benim adım Noh Gap Soo! | Giant-1 | 2010 | |
| President. | Müdürüm! Tüm üyeler toplanmış. | Giant-1 | 2010 | |
| The cartel... I am the cartel, you idiot! | Birlik... Birlik benim, kuş beyinli! | Giant-1 | 2010 | |
| Who gave the order? | Emri veren kimmiş? | Giant-1 | 2010 | |
| So... Who organized this meeting? | Bu toplantıyı kim düzenledi? | Giant-1 | 2010 | |
| Why aren't you answering me? | Niye cevap vermiyorsunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| I asked who called for this meeting! | Toplantıyı kim düzenledi diye sordum! | Giant-1 | 2010 | |
| I did. | Ben düzenledim! | Giant-1 | 2010 | |
| And how can someone who's been expelled from this organization sit there? | Organizasyondan atılan birinin ne işi var burada? | Giant-1 | 2010 | |
| The report you've been given lists Noh Gapsoo's remaining assets. | Önünüze koyulan raporlarda Noh Gap Soo'nun kalan varlığının listesi bulunuyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll let President Noh answer firsthand. | Müdür Noh'a bizzat cevap verme hakkı tanıyacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| How much capital do you have left? | Geriye kalan paranın miktarı nedir? | Giant-1 | 2010 | |
| I never imagined your cash flow situation was in this state. | Çektiğin nakit sıkıntısının böylesine ciddi olduğunu düşünmemiştim. | Giant-1 | 2010 | |
| You disappoint me, President Noh. | Beni hayal kırıklığına uğrattın, Müdür Noh. | Giant-1 | 2010 |