Search
English Turkish Sentence Translations Page 22061
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| KGB and CIA agents reply while thinking of times tables and the like. | ...çarpım tablosunu falan düşünerek cevap verir. | Giant-1 | 2010 | |
| So they avoid any such alteration by thinking of something else. | Yani başka konuları düşünerek vücuttaki değişikliği önlüyorlar. | Giant-1 | 2010 | |
| Is that it? That's right. | O kadar mı? Evet. | Giant-1 | 2010 | |
| Or else they stimulate a meridian point under their feet... | Veya ayaklarının altındaki meridyen noktasını stimüle ederek... | Giant-1 | 2010 | |
| to deliberately lower their blood pressure. | ...kan basınçlarını kasten düşürüyorlar. | Giant-1 | 2010 | |
| Let's give it another try, then. | Tekrar deneyelim o halde. | Giant-1 | 2010 | |
| Do you want to get revenge against Jo Pilyeon? | Jo Pilyeon'a karşı intikam almak istiyor musun? | Giant-1 | 2010 | |
| I trained him extensively, | Ağabeyini uzun süre boyunca eğittim. | Giant-1 | 2010 | |
| so most polygraph tests won't work. | O yüzden yalan testleri işe yaramaz. | Giant-1 | 2010 | |
| Entrusting the account to me was a good move. | Defteri bana bırakırken akıllıca davrandı. | Giant-1 | 2010 | |
| Without any material evidence on their hands, they can't do anything to him. | Ellerinde kati bir delil bulunmadıkça ona zarar veremezler. | Giant-1 | 2010 | |
| Who is behind all this? | Kimin işi bu? | Giant-1 | 2010 | |
| It has to be Jo Pilyeon. | Muhtemelen Jo Pilyeon'undur. | Giant-1 | 2010 | |
| I saw Go Jaechun in the hallway of the ANSP offices. | ANSP ofisinin koridorunda Go Jae Chun'a rastladım. | Giant-1 | 2010 | |
| Give me that account. | O defteri bana ver. | Giant-1 | 2010 | |
| If Jo Pilyeon is suspecting him, my brother won't get out so easily. | Jo Pilyeon ağabeyimden şüpheleniyorsa, kolayca serbest bırakmazlar. | Giant-1 | 2010 | |
| Not to mention that if they even bugged your phones... | Üstelik telefonlarınızı dinliyorlarsa... | Giant-1 | 2010 | |
| Do anything reckless and you could get hurt as well. | Düşüncesizce davranırsan sen de zarar görürsün! | Giant-1 | 2010 | |
| The account is in a safe place, | Defter güvenli bir yerde. | Giant-1 | 2010 | |
| Should anything happen to my brother, call me right away. | Ağabeyimin başına bir şey gelirse, hemen bana haber ver. | Giant-1 | 2010 | |
| You saw wrong. | Yanlış görmüşsün. | Giant-1 | 2010 | |
| It wasn't Lee Seongmo. | Lee Seong Mo değilmiş. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll just release him. | Serbest bırakacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| You must get a confession out of him. | Fazla uzun sürmez, burada bekle. Zorla itiraf etmesini sağla. | Giant-1 | 2010 | |
| Even if all the allegations we throw at him are unfounded? | Üzerine yıktığımız bütün suçlamalar asılsız çıkmışken mi? | Giant-1 | 2010 | |
| He's way too good at this. | Bu işte oldukça iyidir. | Giant-1 | 2010 | |
| It almost feels as if someone trained him on how to deceive polygraphs. | Sanki testi yanıltması için biri tarafından eğitilmişe benziyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Seongmo is an agent with years of specialized training under his belt. | Seong Mo yıllar boyu tecrübe edinerek uzmanlaşan bir ajandır. | Giant-1 | 2010 | |
| Even if they brought him up north, he wouldn't start talking so easily. | Kuzey'den gelip kaçırsalar bile kolayca itiraf etmez. | Giant-1 | 2010 | |
| You do have a point, | Dediğin mantıklı. | Giant-1 | 2010 | |
| but to be really honest, | Fakat doğrusu... | Giant-1 | 2010 | |
| this secret fund account is way too big an issue for me to handle. | ...bu gizli fon defteri, benim halledemeyeceğim büyüklükte bir mesele. | Giant-1 | 2010 | |
| Lee Seongmo earned the respect of most ANSP agents. | Lee Seong Mo çoğu ANSP ajanının saygısını kazanmış biri. | Giant-1 | 2010 | |
| If people learn of this, we would have to deal with plenty of headaches. | Diğerlerinin kulağına giderse, milletin yakınmasını çekmek zorunda kalırız. | Giant-1 | 2010 | |
| What's wrong, Chief Oh? This is a tug o' war. | Sorun ne Şef Oh? Şu an mücadele içindeyiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Are you already letting Lee Seongmo gain the advantage? | Lee Seong Mo'nun şimdiden avantajı ele geçirmesine izin mi vereceksin? | Giant-1 | 2010 | |
| But should our guesses be wrong... | Fakat tahminlerimiz yanlış çıkarsa... | Giant-1 | 2010 | |
| At times, intuition can beat reason. | Zaman zaman, sezgi sebebe ağır basar. | Giant-1 | 2010 | |
| This is like fishing. | Tıpkı balık tutmak gibi. | Giant-1 | 2010 | |
| It's a fight requiring time and patience. | Zaman ve sabır gerektiren bir savaştayız. | Giant-1 | 2010 | |
| Manbo Construction Boiler Factory | Manbo İnşaat Kazan Fabrikası | Giant-1 | 2010 | |
| Here is where Manbo Construction's boiler factory will be built. | Manbo İnşaat'ın kazan fabrikasını buraya inşa edeceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Our negotiations with subcontractors are proceeding smoothly. | Taşeronlarla anlaşma sürecimiz sorunsuz ilerliyor. | Giant-1 | 2010 | |
| The most evident flaw of ondol based Korean style boilers... | Eski Kore tarzı yerden ısıtmalı kazanların en belirgin kusuru... | Giant-1 | 2010 | |
| is their inter floor water pressure gap. | ...katlar arası su basınç boşluğunda ortaya çıkar. | Giant-1 | 2010 | |
| Should water reach boiling point between two floors, | Eğer su, iki kat arasında kaynama noktasına ulaşırsa... | Giant-1 | 2010 | |
| it would make the pipes expand, which is one of the problems we must deal with. | ...katların genişlemesini sağlar, ki bu da halletmemiz gereken bir sorun olur. | Giant-1 | 2010 | |
| We already solved that problem. | O sorunu çoktan çözdük. | Giant-1 | 2010 | |
| Because of the height of inter floor space in Korean apartments, | Kore apartmanlarının iki kat arasındaki yüksekliği nedeniyle... | Giant-1 | 2010 | |
| we developed a mechanism enabling us to keep water at a uniform pressure. | ...suyu üniform basınçta tutabilecek bir mekanizma geliştirdik. | Giant-1 | 2010 | |
| All we need to do is adding an expansion tank to be used... | Tek yapmamız gereken, su kaynama noktasına ulaştığı anda kullanılacak... | Giant-1 | 2010 | |
| whenever water reaches the boiling point. | ...yedek su deposunu eklemek. | Giant-1 | 2010 | |
| That's impressive. | Etkileyici. | Giant-1 | 2010 | |
| That's all good, | Her şey güzel... | Giant-1 | 2010 | |
| but you should also research some kind of mechanism... | ...fakat gaz kaçağı durumunda, kendi kendine aktifleşen... | Giant-1 | 2010 | |
| set up like a sprinkler, activating itself in case of gas leaks. | ...bir çeşit püskürtme mekanizması araştırmalısınız. | Giant-1 | 2010 | |
| Manbo Construction already found a building lot for their boiler factory. | Manbo İnşaat kazan fabrikalarını inşa edecek arsayı çoktan bulmuş. | Giant-1 | 2010 | |
| If they're already at that stage, | Şimdiden o noktadalarsa... | Giant-1 | 2010 | |
| doesn't it mean they're proceeding at a much faster pace than us? | ...bizden daha hızlı ilerliyorlar demek değil mi? | Giant-1 | 2010 | |
| Like it would be that easy?! | Kolay işti sanki. | Giant-1 | 2010 | |
| Even someone like Director Yang is having trouble finding a solution. | Müdür Yang gibi biri bile çözüm bulmakta zorlanıyor hem. | Giant-1 | 2010 | |
| But if they stole our core technology, it is more than likely. | Temel teknolojimizi çaldıklarına göre, bizi geçmeleri mümkün. | Giant-1 | 2010 | |
| If only Factory Manager Lee Seonggu was still with us... | Eğer fabrika müdür Lee Seong Gu hala bizimle çalışsaydı... | Giant-1 | 2010 | |
| Why look for someone who stole our own technology on his way out? | Elini kolunu sallayarak teknolojimizi çalıp giden adamı niye arayalım? | Giant-1 | 2010 | |
| I ought to just beat that sorry ass cunt to a pulp... | Lanet kancığı eşek sudan gelene kadar dövmek vardı... | Giant-1 | 2010 | |
| Did Lee Seonggu join Manbo Construction? | Lee Seong Gu, Manbo İnşaat'ta çalışmaya başladı mı? | Giant-1 | 2010 | |
| I think he is still unemployed to avoid any suspicion. | Sanırım şüpheyi önleyebilmek için hala işsiz durumda. | Giant-1 | 2010 | |
| Aren't you being excessive now? | Aşırıya kaçmıyor musunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| How many times do I have to tell you to wait until the factory is complete? | Kaç defa daha fabrikanın tamamlanmasını bekle demem gerekiyor? | Giant-1 | 2010 | |
| I already spent all the money you gave me for my son's surgery. | Verdiğiniz paranın tamamını oğlumun ameliyatına harcadım. | Giant-1 | 2010 | |
| If you could only help me out with the rest of his hospital bills... | Kalan hastane masraflarında da yardımcı olursanız... | Giant-1 | 2010 | |
| Someone came earlier on, and settled all hospital bills for this month. | Az evvel biri uğradı ve bu ayın hastane masraflarını ödedi. | Giant-1 | 2010 | |
| Who was that? | Kimmiş? | Giant-1 | 2010 | |
| He just said you know him well... | Onu yakından tanıdığını söyledi. | Giant-1 | 2010 | |
| That's right. | Evet... | Giant-1 | 2010 | |
| Now that's more like it. | Şimdi oldu işte... | Giant-1 | 2010 | |
| Manbo Construction would never abandon me. | Manbo İnşaat beni asla yalnız bırakmaz... | Giant-1 | 2010 | |
| Cha Soojeong Earrings/Necklaces | Cha Soo Jeong Küpeleri/Kolyeleri | Giant-1 | 2010 | |
| Minwoo... | Minwoo! | Giant-1 | 2010 | |
| So you chose Soojeong as model for your new opening? | Yeni açılışınıza model olarak Soo Jeong'u mu seçiyorsunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| Here are the conditions we can offer. | Sunduğumuz şartlar bunlar. | Giant-1 | 2010 | |
| When will the final decision be made? | Son karar ne zaman verilecek? | Giant-1 | 2010 | |
| With your consent, we'll have a board meeting and decide by the end of the week. | Sizin onayınıza göre, toplantı düzenleyip hafta sonuna kadar karar vereceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| So you will give me ten percent of proceeds? | Gelirin yüzde 10'unu bana mı vereceksiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| When the final decision is made, | O halde, son karar verilince... | Giant-1 | 2010 | |
| I'd like to be paid sixty million won upfront... | ...erkenden 60 milyon won ödeme almak istiyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Would that be possible? | Mümkün müdür? | Giant-1 | 2010 | |
| Yes, I'm sure there will be no problems. | Evet... Sorun çıkmayacağına eminim. | Giant-1 | 2010 | |
| Then I will sign. | O halde imzalıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| We will inform you once the final decision is made. | Son karar verildiği zaman size haber vereceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| This is great, Miju. | Harika bu, Mi Ju. | Giant-1 | 2010 | |
| Only a week, and you'll be able to pay Manbo Construction. | Tek bir haftada Manbo İnşaat'a borcunu ödeyebileceksin. | Giant-1 | 2010 | |
| These days, you're hitting the jackpot. | Son günlerde turnayı gözünden vuruyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| We owe all this to you. | Hepsi senin sayende. | Giant-1 | 2010 | |
| Excuse me, you are... | Pardon, siz... | Giant-1 | 2010 | |
| Di... Di... Director Moon... | Mü... Mü... Müdür Moon? | Giant-1 | 2010 | |
| I am Moon Seongjoong of Manbo Construction. | Ben Manbo İnşaat'tan Moon Seong Joong. | Giant-1 | 2010 | |
| We have a meeting to discuss concepts for our ad, | Reklamımızın konseptini tartışmak için toplantı düzenleyeceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| and we require your presence as well. | Sizin de aramızda bulunmanız lazım. | Giant-1 | 2010 | |
| I've already paid part of the signing fee. | Anlaşma fiyatının belli kısmını ödedim. | Giant-1 | 2010 |