English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 21784
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Put some pep in your step. | Biraz daha hızlı at adımlarını. | Get On Up-1 | 2014 |  |
| I was on the subway the other day, | Geçen gün metrodaydım. | Get On Up-1 | 2014 | |
| and these little boys sitting over me arguing... | Gencecik çocuklar oturmuş benimle tartışıyorlardı. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Talking about who's better, James Brown or Little Willie John. | James Brown mı daha iyi yoksa Little Willie John mu diye. | Get On Up-1 | 2014 | |
| This little boy, he got so mad, he said, | Çocuk sinirlenip şey dedi: "James Brown, kimse James Brown'dan iyi değil ki." | Get On Up-1 | 2014 | |
| He started dancing and carrying on. | Dans edip oynaşmaya başladı sonra da. Çok gururlandım. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Why tonight? | Neden bu gece peki? | Get On Up-1 | 2014 | |
| Why you come here | Neden bu gece buraya geldin? | Get On Up-1 | 2014 | |
| Well, sugar... | Tatlım, Brooklyn'de oturuyorum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| and my baby playing at the Apollo. | Bebeğim de Apollo'da sahne alıyor. Gururlanmanı falan istemiyorum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I ain't your sugar. I ain't your baby. | Senin tatlın da değilim, bebeğin de. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Not then. Not now. | Sonra da olmayacağım, bugün de. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Well... | Aslında... Aslında ben de hiçbir zaman annen olmak istemedim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| But you were inside of me, | Ama içimdeydin. Taşıdım seni. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I had you, so I chose you. | Sana sahiptim, o yüzden seni seçtim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You chose me? | Sen mi beni seçtin? Evet, ben seçtim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| See, I thought about this a lot. | Bunu epey bir düşündüm. | Get On Up-1 | 2014 | |
| A whole lot. | Hem de epey bir. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I know it wasn't personal. | Kişisel bir şey olmadığını biliyorum. İşte o yüzden bu da değil. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I ain't need you. | Sana ihtiyacım yok. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Turned out fine | Sonu iyi oldu, çünkü sana ihtiyacım yok. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I look after James Brown. Made sure he was okay. | James Brown'la ben ilgilendim. İyi olduğundan ben emin oldum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| No one else. | Başka kimse olmadı. | Get On Up-1 | 2014 | |
| No one else helped me. | Başka kimse bana yardım etmedi. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You know, I hadn't had nothing to make no choice with. | Seçim yapabileceğim hiçbir şey olmadı. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I ain't know nothing about being no wife. | Eş olmaya dair hiçbir şeyi bilmiyordum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I didn't know nothing about being no mama. | Anne olmaya dair hiçbir şeyi bilmiyordum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I didn't know nothing about nothing. | Hiçbir şey hakkında bir gram fikrim yoktu. Sadece o taşra. | Get On Up-1 | 2014 | |
| All your daddy did was beat on me. | Babanın yaptığı tek şeyse beni dövmekti. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And beat you real bad. | Bir de seni ölümüne dövmek. | Get On Up-1 | 2014 | |
| But I loved ed you, so I stayed. | Ama seni seviyordum, o yüzden kaldım. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And I left... | Sonra ise terk ettim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Because I loved you. | Çünkü seni seviyordum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And then I was gone. | Sonradan yok olup gittim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And I did the best I could. | Yapabileceğimin en iyisini yaptım. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I did that. | Yaptım bunu. Gerçekten. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And I'm ashamed. | Ve utanıyorum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| And now look at you. | Baksana şimdi kendine. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Don't cry now. | Ağlama sakın. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Don't do it. | Sakın yapma bunu. Ağlama. Al. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Clean yourself up. | Yüzünü gözünü sil. | Get On Up-1 | 2014 | |
| There ain't nothing to cry about. I'm James Brown. | Ağlanacak bir şey yok. Ben James Brown'ım. | Get On Up-1 | 2014 | |
| James Brown don't need nothing. | James Brown'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. James Brown'ın kimseye ihtiyacı yoktur. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Now, why are you really here? | Şimdi, aslında neden buradasın? | Get On Up-1 | 2014 | |
| What do you really want? | Aslında ne istiyorsun? | Get On Up-1 | 2014 | |
| Here. | Al. İşte yüz dolar. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Sorry, but I'm gonna have to ask you to leave now. | Üzgünüm, ama artık gitmeni istiyorum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You're so pretty. | Çok iyisin. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Make sure she's taken care of. | Ona iyi bakıldığından emin ol. Her neye ihtiyacı varsa. | Get On Up-1 | 2014 | |
| James? Hey, Velma. | James? Selam, Velma. Trafik kazası oldu. | Get On Up-1 | 2014 | |
| He's gone, James. | Öldü, James. Teddy öldü. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You special, boy. | Sen özelsin, evlat. Sana ne oldu? | Get On Up-1 | 2014 | |
| You got the spirit in you. Play it like I say play it. | İçinde sapasağlam bir ruh var. Söylediğim gibi çalın. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I figure I could get some respect from my own people. | Kendi insanlarımdan biraz da olsa saygı kazanabileceğimi fark ettim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I talk to the Nation of Islam, and you white folk tell me I'm a separatist. | İslam Milleti ile görüştüm. Siz beyazlarsa bana "bölücü" diyorsunuz. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Do you know what you want? | Ne istediğini biliyor musun? Sen özelsin. | Get On Up-1 | 2014 | |
| What happened to you? | Ne oldu sana? Birlikte miyiz, değil miyiz? | Get On Up-1 | 2014 | |
| You already on your own. | Sen zaten yalnızsın. Beni oraya getirme! | Get On Up-1 | 2014 | |
| You better get on out of here right now! | Buraya gelsen iyi edersin! | Get On Up-1 | 2014 | |
| You miss your mama, boy? Play it like I say play it. | Anneni özledin mi evlat? Söylediğim gibi çalın. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I'm not the white devil. | Beyaz şeytan falan değilim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Do as I say, not as I do. | Söylediğim gibi yapın, yaptığım gibi değil. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Their needs is what's going to sell the policy. | Tek ihtiyaçları, sigortayı satmalarını gerektiren herhangi bir şeydir. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Go on now. | Gelin bakalım. Hareket etseniz iyi olur! | Get On Up-1 | 2014 | |
| Stop! Get out of the way! | Dur! Çekilin yoldan! | Get On Up-1 | 2014 | |
| You ain't got me! | Beni yakalayamazsınız! | Get On Up-1 | 2014 | |
| You think you got me? | Yakaladığınızı mı sanıyorsunuz? | Get On Up-1 | 2014 | |
| They ain't got me. | Beni yakalayamazlar. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Come on, Brown. | Hadi Brown. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Come on, Brown! | Hadi Brown! | Get On Up-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet. Evet! | Get On Up-1 | 2014 | |
| James Brown. | James Brown. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Morning, Mr. Byrd. | Günaydın Bay Byrd. Günaydın Billy. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Come to shut down that pool. | Havuzu kapatmaya geldim. Çok ciddi bir yosun problemim var. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I'll take a look. | Bakayım hemen. Olur. Bir şey lazım olursa, içeri gel. | Get On Up-1 | 2014 | |
| What you doing out here in your pajamas, Mr. Byrd? | Pijamalarınızla ne halt yiyorsunuz burada Bay Byrd? | Get On Up-1 | 2014 | |
| I come out to sneak a smoke. | Sigara içmeye çıktım. Bırakmam gerekiyordu. Vicki'nin haberi yok. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I ain't gonna tell it. | Haber vermem o zaman. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I was just passing... | Yol üzerinden geçiyordum. Omni'de sahne alacağım bu gece. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Right. | Doğru. Belki Vicki ile sen de gelmek istersin. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Got a hot new horn section. | Yeni bir saksafon ekibi var. Muazzam. | Get On Up-1 | 2014 | |
| We're coming along, Mr. Byrd. | Geliyor musunuz Bay Byrd? Bazı planlarımız var, James | Get On Up-1 | 2014 | |
| Vicki family coming over. | Vicki'nin ailesi geliyor. Bir düşün o zaman. | Get On Up-1 | 2014 | |
| See what Vicki say. | Vicki'nin ne diyeceğine bakarsın. | Get On Up-1 | 2014 | |
| She still in charge. | Hâlâ yetkili olan o. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You're looking well. | İyi gözüküyorsun. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You know, I just get stronger and stronger. | Git gide güçleniyorum. Her geçen gün daha da iyi oluyorum. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I ain't seen you since... | Seni şeyden beri görmedim. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Teddy's funeral. Right. | Teddy'nin cenazesinden beri. Doğru, Teddy'nin cenazesinden beri. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Well, you looking damn good. I wish you would have called... | Çok iyi gözüküyorsun. Keşke arasaydın da... | Get On Up-1 | 2014 | |
| We brought him home to Augusta, though, didn't we, Mr. Byrd? | Onun yuvasını Augusta'ya taşıdık değil mi, Bay Byrd? | Get On Up-1 | 2014 | |
| We brought him on home. | Onu yuvasına taşıdık. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Sent him on to the Lord. | Sonra da Tanrı'ya gönderdik. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Okay, Mr. Byrd. | Pekâlâ, Bay Byrd. Problem halledildi. | Get On Up-1 | 2014 | |
| I'll be back in the spring to open her up. | İlkbaharda açmak için gelirim yine. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Excuse me, Mr. Brown. | Affedersiniz, Bay Brown. | Get On Up-1 | 2014 | |
| We come a long way, haven't we, Mr. Byrd? | Epey bir yol aldık, değil mi Bay Byrd? | Get On Up-1 | 2014 | |
| Got white folk cleaning our pool. | Artık beyazlar havuzumuzu temizliyor. | Get On Up-1 | 2014 | |
| Yeah, we come a long way, James. | Evet, epey bir yol aldık James. | Get On Up-1 | 2014 | |
| You still making the steps? | Hâlâ adım atıyor musun peki? Ara sıra. | Get On Up-1 | 2014 | |
