Search
English Turkish Sentence Translations Page 21263
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
This Hindu festival is the greatest gathering on Earth. | Bu Hindu festivali yeryüzünün en büyük etkinliği. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Yet it's only a fraction of the half a billion population | Ama nehrin yarım milyarı aşkın insanın hayatını etkilediği hesaba katılacak olursa | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
that the river supports. | bu rakam önemini yitiriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
One out of every 10 people on our planet lives within the Ganges basin. | Gezegenimizde her on kişiden biri Ganj'a bağımlı yaşıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And the fertile waters brings sustenance to them all. | Ve geçimini bu bereketli sulardan sağlıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But the human crowds on the plains are only a recent phenomenon. | Ama ovalardaki insan nüfusu son dönemlerde artmaya başladı. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This was once India's great wilderness. | Bir zamanlar buralar Hindistan'ın en ıssız bölgeleriydi. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The river Ganges ends in the world's largest delta, | Ganj Nehri yeryüzünün en yüksek sıradağlarından doğar | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and originates in the highest mountain range. | ve en geniş deltasından denize dökülür. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But between these extremes, | Kuzey Hindistan'ın merkezinden geçerek, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
she cuts a 1,500 mile course through the heart of northern India. | bu iki uç arasında tam 2500 km lik bir yol kateder. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This vast expanse of lowland is known as the Gangetic Plains. | onun geçtiği bereketli geniş alan Ganj Ovaları adıyla bilinir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The river first meets the plains as she leaves the foothills of Himalaya. | Nehir ovalarla ilk kez Himalayalardan aşağı indiğinde tanışır. birbirleri ile yarışacak. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As the fast flowing mountain torrents reach flatter land, | Hızla akan dağ suları düzlük alana ulaştığı zaman, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
they slow and spread out to create a band of marshy grassland. | yavaşlayıp derinleşir, geniş ve sulak yeşil alanlar oluşturur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This lush wilderness is known as the Terai, | Bu alanlar Terai olarak adlandırılır | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and it's one of India's most productive landscapes. | ve Hindistan'ın en bereketli tarlalarına sahiptir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The grass here can grow four metres each year. | Burdaki otlar her yıl dört metre büyüyebilir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Tall enough to conceal some oversized wildlife. | Ve bu yükseklik bazı iri cüsseli vahşi hayvanları saklamak için bile yeterlidir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Today, most of the Terai around the Ganges has succumbed to the plough. | Bugün Ganj'ın etrafındaki Terai'nin büyük kısmı sabana teslim olmuştur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But isolated pockets still flourish | Ama Ganj'ın birkaç kolunun | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
in the far reaches of some of her tributaries. | üst kısmınlarında hala izole bölgelere rastlanır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These grasslands are the last stronghold of the Indian Rhino, | Bu otlaklar bir zamanlar, ovalarda cirit atan | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
which once roamed throughout the plains. | Hindistan Gergedanının sahip olduğu son kale. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
With so much to graze upon, huge herds of deer also thrive here. | Yiyecek bol olunca, büyük geyik sürüleri de bu bölgeye akın eder. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And where there's this much prey, predators are never far away. | Ve yırtıcı hayvanlar avın bu kadar bol olduğu bir yerden fazla uzak kalamaz. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Tigers are surprisingly at home in this watery world. | Şaşırtıcıda olsa kaplan bu su dünyasında kendini evinde hisseder. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And such prolific hunting grounds | Ve Hindistan'ın en iri kaplanları | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
enable them to grow into some of the biggest tigers in India. | yiyeceğin bol olduğu bu bölgede serpilir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The last fragments of this unique habitat are a rare reminder | Bu eşsiz habitatda kalan son canlılar bile Ganj Nehri kıyılarının | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
of just how rich the banks of the Ganges must once have been. | bir zamanlar ne kadar büyük bir çeşitliliğe sahip olduğunun temel göstergesidir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And it was a wilderness like this into which people first arrived | 40.000 yıl kadar önce Ganj'ı keşfeden insanlar, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
over 40,000 years ago. | kendilerini aynen böle bir vahşi doğa içinde bulmuştu. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
When nomadic hunter gatherers discovered the Ganges, | Göçebe avcı kabileleri Ganj'a geldiklerinde, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
they encountered a river teeming with so much life | etrafdaki canlılık onları öylesine cezbetti ki, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
that they decided to settle by her banks. | kendilerini nehrin kıyılarına yerleşmekten alamadılar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Today, many people still make a living from the river. | Günümüzde, hala geçimini nehirden sağlayan bir çok insan var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Fishing in ways unchanged since the times of the first settlers. | Balıkçılık ilk yerleşimcilerden bu yana çok az değişikliğe uğramış. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As more and more people arrived at the Ganges, | Ganj'a gelen insan sayısı artmaya başladıkça, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
they began exploring further along her course. | kıyılarda daha fazla yerleşim merkezi göze çarpmaya başlamış. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Beyond the Terai, the river transforms into a wide waterway | Terai'yi geçen nehir suları geniş bir sulama kanalına dönüşüyor | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
that meanders slowly eastwards through the baking plains. | ve doğuya, kavrulan ovalara doğru yavaş yavaş ilerliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
To consider the Ganges as a single river is misleading. | Ganj'ı tek bir nehir olarak düşünmek bizi yanlış yöne sevk edebilir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Because throughout her journey, | Çünkü Ganj uzun seyahati boyunca, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
she's joined by thousands of tributaries, | binlerce kolla birleşir | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
many of them large rivers in their own right. | ve bunların çoğu kendi çapında geniş bir nehir olarak nitelenebilir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The southern tributaries are fed by rainfall on India's central plateau. | Güney kolları Hindistan'ın merkez platosuna yağan yağmurlar tarafından beslenir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And they tumble from this higher land to meet the Ganges on the plains. | Ve güçlendiği yüksek bölgelerden aşağı inerek ovalarda Ganj'la birleşir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But there's another tributary that flows from a far more unlikely source. | Ama Ganj'ın çok uzaklardaki sıradışı bir kaynaktan gelen bir kolu daha vardır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The deserts of western India may seem an unpromising start for a river, | Batı Hindistan'ın çölleri bir nehrin doğması için pek uygun bir bölge olarak görünmeyebilir, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
yet this is where the Chambal is born. | ama Chambal (Çambıl) yeryüzü ile burda buluşur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Fed by underground springs, the river flows through | Yeraltı kaynaklarınca beslenen nehir, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
some of India's most arid lands before reaching the plains. | Hindistan'ın en çorak topraklarını aştıktan sonra ovalara ulaşır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Though some people do scratch a living here, | Günümüzde halen burada yaşayan insanlar olsada, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the Chambal remains a wildlife oasis | Çambıl bir zamanlar Ganj'ın dört bir yanına yayılmış olan | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
for the natural treasures once found right along the Ganges. | doğal hazineleri biraraya getiren vahşi bir tabiat vahasıdır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Some migrant birds, such as Bar headed geese and Brahminy ducks, | Sırık Kafalı Kaz ve Brahmini Ördekleri gibi göçmen kuşlar | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
fly all the way across the Himalaya to over winter here in the desert sun. | Himalayalardan kalkarak kışı geçirmek için buraya çöl sıcağına gelir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Others, like spoonbills, take up permanent residence. | Kaşıkgaga ve diğerleri için ise burası kalıcı bir yerleşim merkezidir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Indian skimmers are also seen here all year round, | Hint Kırlangıcıda verimli nehirde balık avlayan | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
fishing the well stocked river. | ve yıl boyu burada görülebilen bir türdür. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This is one of only a few places | Burası bu kırlangıçların | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
where these graceful birds still patrol the waters, | sularda rahatça devriye gezebildiği, yeryüzünün nadir bölgelerinden biridir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
trawling for fish with their outsized lower bill. | Aşırı büyük alt gagaları kolayca balık avlamalarını sağlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Human influence on the Chambal is steadily increasing. | Çambıl'daki insan nüfusu gün geçtikçe artıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But today, the river still harks back to a time | Ama şu an için, bölge hala ilk yerleşimcilerin Ganj'a, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
when just a few early settlers shared the Ganges | doğada yaşayan komşularının yanıbaşına geldikleri | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
with their natural neighbours. | dönemden pek farklı değil. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As night falls over the desert, | Çölde hava kararmaya başladığında, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the Chambal's most unusual inhabitants begin to surface. | Çambıl'ın sıradışı sakinleri de teker teker ortaya çıkıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
On warm May nights, bizarre looking crocodiles | Tuhaf görünüşlü bu timsahlar etrafa yayılan garip bir çığlığın da etkisiyle | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
haul themselves far up the sandy banks beckoned by strange sounds. | sıcak Mayıs gecelerinde kendilerini kumlu kıyılara atıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This female gharial is responding to calls from her young, | Bu bir dişi Gharial (Garial) ve yeni dünyalarına girmeye hazır olduklarını | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
telling her they're ready to enter their new world. | ona haber veren yavrularının çağrısına cevap veriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Yet they're still within eggs buried in the sand, | Ama yavrular hala kuma gömülü haldeki yumurtaların içinde | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and they need their mother to dig them out. | ve annelerinin onları kazarak çıkarması gerekiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As few as 200 of these extraordinary reptiles survive in the wild. | Bu sıradışı sürüngenlerden 200 kadarı hala vahşi doğada yaşıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
So this precious brood represents a new generation of hope | Özetle bu sesler soyu tükenmekte olan | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
for the endangered gharial. | Garial Timsahı için yeni bir neslin doğumunu temsil ediyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Now exposed, they're vulnerable to predators | Şu an için, yırtıcı hayvanlara karşı savunmasızlar | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and instinct drives them towards the sanctuary of the river. | ve içgüdüleri onları nehrin güvenli sularına doğru yönlendiriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But even here, monsters lurk. | Ama orda bile pek güvende sayılmazlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Male gharial that grow up to six metres long 1 | Altı metre uzunluğa kadar erişebilen erkek Garialler de 1 | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
also inhabit these waters, and at night they're on the hunt. | yine bu sularda yaşıyor ve geceleri avlanmaya çıkıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The gharial's formidable looking jaws | Garial'in tuhaf görünüşlü çenesi | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
are actually specialised for catching fish. | aslında balık yakalma konusunda ona kolaylık sağlıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
A thin profile allows them to snap shut with minimal water resistance. | İnce çene su direncini en aza indiren ani saldırılara imkan veriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But in the shadowy light, | Ama bu karanlık sularda, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
a small hatchling can easily be mistaken for prey. | küçük bir yavrunun avla karıştırıldığıda oluyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
During the early days of life, it pays to stick close to mum. | Bu yüzden yavrular hayatlarının ilk döneminde annelerinin yanı başında durmayı tercih ediyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Gharials may be cold blooded, but they make devoted mothers. | Garial timsahı soğuk kanlı olabilir, ama çok fedakar bir annedir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
For six months, they attentively guard their young | Altı ay boyunca, yavrularını gözünün önünden ayırmaz. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and even share baby sitting duties with other mothers | Hatta bebek bakıcılığı görevini diğer annelerle paylaşır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
to allow each other a little time off to hunt. | Böylece her annenin avlanmak için kendine ait bir zaman dilimi olur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Rain fed tributaries such as the Chambal | Çambıl gibi yağmurla beslenen kollar | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
play a small part in replenishing the flow of the Ganges. | Ganj'ın debisi açısından önemli bir rol oynamaz. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But the majority of her water comes from a different source. | Çünkü nehrin sularının büyük çoğunluğu farklı bir kaynaktan gelir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Throughout her journey across the plains, | Ovalarda yaptığı seyahat boyunca Ganj, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the Ganges remains in the shadow of the Himalaya, | hep Himalayların gölgesinde ilerler | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and she's continually fed by rivers | ve bu dev sıradağlardan gelen | Ganges-1 | 2008 | ![]() |