Search
English Turkish Sentence Translations Page 21259
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
And not just for scavengers, like crows and jackals. | Ve bu işe sevinenler sadece karga yada çakal gibi leş yiyiciler değil. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But by the end of April, this icy world is set to change. | Buzullarla kaplı bu dünya nisan ayının sonlarına doğru kabuk değiştiriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As spring creeps up into the mountains, | Bahar güneşi dağların zirvesini ısıtırken, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
temples and villages abandoned for the winter start to thaw. | kış yüzünden terkedilen tapınak ve köylerdeki karlar da erimeye başlıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And so does the Ganges. | Elbette bu durum Ganj'ı da etkiliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Released from the grip of winter, | Nihayet kışın dondurucu soğuğundan | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
water begins to flow again for the first time in months. | kurtulan sular, aylardan sonra ilk kez yeniden akmaya başlıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
In turn, these streams set other journeys in motion. | Zirvelerden aşağı inen bu dereler başka bir olaylar zincirini tetikliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These pilgrims are climbing towards the first sacred source of the Ganges. | Bu hacılar Ganj'ın kutsal sayılan ilk kaynağına doğru tırmanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
They carry with them an effigy of Shiva, | Yanlarında bir Shiva (Şiva) heykeli var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
destined for its summer home in the village of Kedarnath, | ve onu Kedarnath (Kedernat) 'daki yazlık evine doğru götürüyorlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
3,500 metres up in the Himalayas. | Şİva Himalayalar'ın 3500 metre yüksekliğindeki tahtına çıkıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Unoccupied for the wintry months, | Kış aylarında tamamen boşalan bu bin yıllık tapınak, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
this thousand year old temple is about to reopen. | yeniden açılmaya hazırlanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Pikas get a rude awakening from their long hibernation. | Islıkçı tavşanlar, uzun süren kış uykularından kaba bir şekilde uyandırılıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Kedarnath is a hard four day climb from the low villages, | Eteklerde bulunan köylerden Kedernat'a tırmanış dört gün sürüyor, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and the procession's arrival is a cause for great celebration. | ve kafilenin gelişi törenlerle kutlanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
In just a few days, the whole valley is magically transformed | Dev vadi birkaç günde büyülü bir değişim yaşıyor, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
as the countercurrents of water and people | suyun ve insanların birbirine ters akıntısı | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
ebb and flow across the slopes. | yamaçlarda karşı karşıya geliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Through the short summer season, this lonely outpost will become the focus | Bu ıssız tapınak, kısa süren yaz mevsimi boyunca | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
for hundreds of thousands of pilgrims from all over India. | Hindistan'ın dört bir yanından gelen yüzbinlerce hacının akınına uğrayacak. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But while Kedarnath is revered as a sacred source, | Her ne kadar Kedernat kutsal kaynak olarak görülse de, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
in truth, there are many streams that begin far deeper into the mountains. | üst kısımda daha derinlerden çıkan başka dereler de var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And all of them have a long journey ahead, | Ve bunların her biri uzun bir yol kat ettikten sonra, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
before finally becoming part of the Ganges far below. | çok daha aşağıda yer alan Ganj'ın bir parçası oluyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And at these lower altitudes, spring has already arrived. | Rakımın düşük olduğu bu bölgelere bahar çoktan gelmiş bile. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As the strengthening sun warms the land, | Güçlenen güneş ışınları toprağı ısıtırken, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
lammergeiers soar on the rising thermals. | Kuzu Kartalları yükselen sıcak havada süzülmeye başlamış. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
They scour the forested valleys, | Kuzu Kartalları vadilerdeki ormanların üzerinde dolaşır | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
effortlessly covering 25 miles or more each day in their search for food. | ve günde 40 kilometre yada daha fazla yol kat ederek yiyecek bir şeyler bulmaya çalışır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Lifted on wings three metres across, | Kanat uzunluğu üç metreye ulaşan bu kartal, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the lammergeier is one of the world's largest birds of prey. | yeryüzünde yaşayan en büyük yırtıcı kuşlardan biridir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Not that this intimidates the local crows. | Bu büyüklük yörede yaşayan kargaların umrunda değildir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Despite their imposing size, | Çünkü heybetli görüntülerine rağmen, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
they survive largely by scavenging on old bones. | bu kuşlar genellikle leş yiyerek beslenir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The solitary youngster must spend several months | Yavrular aylar boyu kayalıkların kıyısındaki yuvada kalır | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
perched precariously on the nest's ledge | ve kışın sona ermesiyle | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
before finally being ready to follow its parents into the thin mountain air. | ebeveynlerini takip ederek serin dağ havasının tadını çıkarır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Bathed in spring sunshine, the valleys of the foothills are bursting with life. | Baharın ılık havasıyla canlanmaya başlayan alt kısımdaki vadilerde hareketlilik başlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Water loving birds, like redstarts and forktails, | Kızıl Kuyruk ve Çatal Kuyruk gibi su kuşları | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
are busy attending to their hungry nestlings. | aç yavrularına yiyecek yetiştirme telaşındadır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These lower slopes were once cloaked in rich forest. | Bir zamanlar ormanlık alanlarla kaplı olan bu bölgelerde, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Now this woodland is confined to just a few protected valleys. | günümüzde sadece koruma altında olan bir kaç küçük ağaç topluluğuna rastlanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The dominant tree here is the deodar. | Bu bölgede en çok rastlanan ağaç sedir ağacı. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These 60 metre giants are known locally as the Tree of the Gods, | 60 metrelik bu devler yöre halkı tarafından tanrıların ağacı olarak adlandırılıyor | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
an appropriate home for one of India's most divine creatures. | ve Hindistan'ın en kutsal hayvanlarından biri için uygun bir yuva oluşturuyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Langurs are revered as the earthly warriors of Hanuman, | Langurlar maymun tanrı Hanuman'ın yeryüzündeki | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the monkey god. | savaşçıları olarak biliniyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
After a winter surviving on a meagre diet of bark and dead leaves, | Uzun süren kışı kabuk ve ölü yapraklardan oluşan berbat bir menüyle atlattıktan sonra | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the spring greenery brings an appetising change. | ilkbaharın bereketi iştahlarını açmışa benziyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These mountain monkeys have occasionally been seen wandering the highest slopes, | Ara sırada olsa bu maymunların dağların yüksek zirvelerinde dolaştığı görülüyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
which may have given rise to the legends of the Yeti. | Belki Yeti efsanesinin altında yatan gerçekte bu. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
In these magical forests, it seems natural that mythical beasts and gods | Böylesi büyüleyici bir ortamda yaşayan doğal ve mitolojik hayvanlarla | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
could be embodied in the same creature. | tanrıların bir bedende hayat bulduğunu düşünmek çok sıra dışı olmayabilir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And at the heart of this awakening world | Yeniden uyanmaya başlayan bu dünyanın tam ortasında | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
is the growing presence of Ganga, the river goddess. | nehir tanrıçası Ganga'nın ihtişamı da gitgide büyür. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
With each passing day, | Baharla birlikte erimeye başlayan kar suları, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the spring meltwater surges down towards the plains. | aşağıdaki ovalara doğru hızla yol alır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
In the lower reaches of the mountain rivers, | Dağlardan çıkan derelerin alt kısımlarında 1 | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Himalayan mahseer are gathering. 1 | Himalaya sazanları görülmeye başlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The world's largest carp, these powerful fish cruise the rivers with the seasons, | Dünyanın en büyük sazanı olan bu dev balık göçebe bir hayat sürer | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
migrating between spawning grounds in mountain torrents | ve mevsimine göre dağların soğuk akıntılarıyla daha alt kesimlerdeki | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and these more placid lowland waters. | durgun sular arasında mekik dokur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But today these are perilous journeys | Kaçak avlanma sayısını hızla azaltmaya başladığı için | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
as poaching takes a heavy toll on their numbers. | yaptığı bu seyahat günümüzde tehlikelerle doludur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
One of the few sanctuaries now left to them | Artık ona kalan tek sığınak | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
are the ceremonial steps, or ghats, at riverside temples. | nehir kıyısı tapınaklarının törensel Gat'ları yani basamaklarıdır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Here, they grow huge on handouts from priests and worshippers. | İnanların ve keşişlerin eliyle beslenen Himalaya Sazanı burada iyice irileşir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The largest might be a metre long and weigh over 50 kilos. | Boyu bir metreye, ve ağırlığı elli kiloya kadar ulaşır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But in these increasingly crowded valleys, | Ama gitgide kalabalıklaşan vadilerdeki kutsal suları paylaşmak zorunda kalır, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
they have to share these sacred waters as the tributaries of the Ganges | çünkü aşağı kısımlara inen Ganj'ın kolları | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
are having ever greater demands placed upon them. | artık daha büyük bir ilgi görmeye başlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Villagers use every stream pouring down from the mountains | Köylüler dağlardan aşağı akan her türlü suyu kullanarak gündelik ihtiyaçlarını giderir | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
to irrigate tier upon tier of terraces carved into the precipitous slopes. | ve dik yamaçlarda sıra sıra dizili teras biçimindeki tarlalarını sular. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Winter sown crops, like barley and millet, quickly ripen in the strong sun. | Tohumları kıştan atılan arpa ve darı gibi ekinler güçlenen güneş ışınlarının etkisiyle çabucak büyür. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And come May, it's not just the villagers reaping the benefits. | Ve Mayıs ayı geldiğinde, hasadın tadını çıkaran yalnızca köylüler değildir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Even as the crops are being cut, | Makak sürüleri, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
troops of macaques are waiting in the wings | ihmal edilen bir kısım olabilir düşüncesiyle | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
ready to mop up any overlooked ears and seeds. | daha ekin kesilirken tarlaların kenarındaki yerini alır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Despite appearances, time is of the essence. | Burada zaman göründüğünden çok daha hızlı geçer. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Almost as soon as the crop has been gathered, | Ekin kaldırıldıktan hemen sonra | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
these tiny fields are ploughed, then flooded and planted with rice | küçük tarlalar suyla doldurulur ve köylüler | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
to be harvested in the autumn. | sonbaharda hasat edecekleri pirinci dikmeye başlar. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This intensive farming is only possible | Bu yoğun tarım faaliyetini mümkün kılan şey | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
because of the huge quantities of meltwater flooding down from the peaks. | hızla zirveden aşağı doğru akan ermiş kar sularıdır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
This predictable and plentiful supply of water | Bu öngörülebilir bol su kaynağı | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
is the Ganges' first great gift to northern India. | Ganj'ın Kuzey Hindistan'a verdiği ilk büyük hediyedir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Without it, the entire region would be a wasteland. | Bu olamazsa bölgenin tamamına yakını çorak kalır. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Small wonder that for millennia | Belki de bu yüzden | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
this gift has been seen as a blessing from the mountain gods, | binlerce yıldır dağ tanrılarının insanları bu şekilde kutsadığına inanılmasına, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and the river itself revered as a goddess, | hatta nehrin kendisinin de doğa üstü güçlere sahip | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
possessed of abundant supernatural powers. | bir tanrıça görülmesine şaşmamak gerekir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
By May, the mountains are bathed in summer heat, | Mayıs ayında dağlar yaz sıcağıyla kavrulmaya başlar | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and the first rush of meltwater is beginning to subside. | ve eriyen kar sularından oluşan ilk büyük dalga aşağı doğru iner. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Shepherds drift their flocks up through the forests towards the summer pastures. | Çobanlar sürülerini yukarılara, ormanlık alanın kıyısındaki yazlık otlaklara doğru sürer. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Their guard dogs wear metal collars, | Çoban köpeklerine metal tasmalar takılır, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
vital protection against the lethal bite of the most feared forest predator. | bu ormanın en korkulan yırtıcı hayvanının acımasız dişlerine karşı, sahip oldukları tek güvencedir. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Today, leopards thrive around these mountain pastures, | Kolay bir av olan keçilerin büyüsüne kapılan leopar, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
attracted by the goats and the chance of an easy kill. | günümüzde bile hala bu dağ otlaklarını ziyaret ediyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |