English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 20076
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Someday, you'll let me in when you're ready. | Bir gün hazır olduğunda bana anlatacaksın. | Forever-1 | 2014 |  |
| Have a good night. | İyi geceler. İyi geceler dedektif. | Forever-1 | 2014 | |
| Lower East Side, Stanton and Suffolk. | Aşağı Doğu Yakası'na. Stanton ve Suffolk'ın köşesine. | Forever-1 | 2014 | |
| Hello, Henry. | Merhaba Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| We're the same, you and I. | İkimiz de aynıyız. Aynı acıyı, aynı laneti paylaşıyoruz. Sen bakar mısın? | Forever-1 | 2014 | |
| When you suffer from our condition, you realize... | Bizim durumumuzda olunca fark ediyorsun. Cinayet sadece hayatın bir parçası. | Forever-1 | 2014 | |
| Buckle up, Henry. | Kemerini bağla Henry. Sana bir şey olmasını istemem. | Forever-1 | 2014 | |
| Honey, listen. | Tatlım, beni dinle. Mutabbal konusunda kimse eline su dökemez. | Forever-1 | 2014 | |
| Not my mother, not your mother. | Ne benim annem ne de senin annen. | Forever-1 | 2014 | |
| I love it. | Bayılıyorum, başka birinin yemeğini ağzıma sürmem. | Forever-1 | 2014 | |
| I gotta go. There's a fare. | Kapatmam gerek. Müşteri geldi. | Forever-1 | 2014 | |
| ¿Habla español? | İspanyolca biliyor musun? Almanca biliyor musun? | Forever-1 | 2014 | |
| Peut être français? | Fransızca biliyor musun? | Forever-1 | 2014 | |
| Come on, man. Where do you want... | Hadi ama dostum nereye... | Forever-1 | 2014 | |
| Intensely private, | Aşırıcı derecede mahremiyetine düşkünsün. Sınırları aşmayı seven bir tıbbi bilginsin. 1 | Forever-1 | 2014 | |
| and you dress pretty well for a state worker. | Ayrıca bir devlet çalışanına göre çok iyi giyiniyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| Someday you'll let me in when you're ready. | Bir gün hazır olduğunda bana anlatacaksın. | Forever-1 | 2014 | |
| Night, detective. | İyi geceler dedektif. | Forever-1 | 2014 | |
| Buckle up. | Kemerini bağla. Sana bir şey olmasını istemem. | Forever-1 | 2014 | |
| Stop the car! | Arabayı durdur. Arabayı durdur dedim. | Forever-1 | 2014 | |
| I was there the night this premiered. | Bunun prömiyer gecesinde ben de oradaydım. | Forever-1 | 2014 | |
| Vienna was alive with Mozart. | Viena'da Mozart'ı canlı dinlemiştim. | Forever-1 | 2014 | |
| I have so much to tell you, Henry, | Sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki Henry. Ama sen beni görmezden geliyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| Fine, fine! We can talk! | İyi, tamam, konuşabiliriz. Ama yavaşla, birilerini öldüreceksin. | Forever-1 | 2014 | |
| That's the idea. | Mesele de o zaten. | Forever-1 | 2014 | |
| See, I figured it out. | Olayı çözdüm. Ölümsüz olduğumu düşünmüyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| Guess I'll have to prove it. No! | Sanırım kanıtlamam gerekecek. Hayır. | Forever-1 | 2014 | |
| No, don't do that! I believe you! | Hayır yapma sana inanıyorum. Hayır. | Forever-1 | 2014 | |
| It may come as a surprise, | İnanmakta güçlük çekebilirsiniz ama hâlâ ölümden korkuyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Tonight, my anonymous caller faced it without hesitation. | Bu akşam isimsiz telefonların sahibi bununla tereddüt bile etmeden yüzleşti. | Forever-1 | 2014 | |
| I realized two things in that moment... | O anda iki şey fark ettim... | Forever-1 | 2014 | |
| He is immortal, | ...o gerçekten ölümsüz... | Forever-1 | 2014 | |
| and he's completely insane. | ...ve tamamen kafayı yemiş. | Forever-1 | 2014 | |
| Is that guy naked? | Şu adam çıplak mı? Evet, bildirelim. | Forever-1 | 2014 | |
| So, doctor, do you often | Doktor, sık sık geceleri East River'da çıplak yüzer misiniz? | Forever-1 | 2014 | |
| Right. Well... | Yani, şöyle... Durum karışık. | Forever-1 | 2014 | |
| You know, I have rarely found the truth to be complicated. | Ben genelde gerçeklerin hiç de karmaşık olduğunu düşünmem. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm a somnambulist. | Ben somnambulistim. Uyurgezer misiniz? Doğrudur. | Forever-1 | 2014 | |
| I pulled your file. This is not the first time. | Dosyana baktım, bu ilk kez olmuyormuş. Bu çok ciddi bir hastalıktır. | Forever-1 | 2014 | |
| Sometimes I walk for blocks and still wind up in the water. | Bazen yüzlerce metre yürüyüp yine kendimi suyun içinde bulduğum oluyor. | Forever-1 | 2014 | |
| You know, doctor, | Doktor, bize katkıların olduğu için bu acayipliklerini tolere etmeye... | Forever-1 | 2014 | |
| No more night swims. | Artık gece yüzmeleri olmayacak. Anladın mı? | Forever-1 | 2014 | |
| And, doctor, please. Invest in some pajamas. | Ve lütfen doktor kendinize pijama alın. | Forever-1 | 2014 | |
| Hey, lieu, if you're done with the skinny dipper, | Çıplak yüzen adamla işiniz bittiyse bir ceset var. | Forever-1 | 2014 | |
| Nice booking photo. | Süper sabıka fotoğrafı. Hava bu akşam biraz serin, numaram burada. | Forever-1 | 2014 | |
| Ah, swimming cha cha in the east river. | East River'da çıplak yüzmeler falan, benden habersiz kutup ayısı kulübü mü kurdun? | Forever-1 | 2014 | |
| What? | Ne? Az kalsın unutuyordum doktor. Herkesten 3 5 bir şeyler atmasını istedim... | Forever-1 | 2014 | |
| We picked these up for ya. | ...sana bunları aldık. | Forever-1 | 2014 | |
| Um, trunks optional. | Mayoyu giyip giymemek sana kalmış. Tamam bazı polislerin yapacak işleri var. | Forever-1 | 2014 | |
| Body just arrived downstairs. Stabbing victim. | Ceset az önce geldi. Bıçaklama kurbanı. Şehir merkezinde bir çöplükte bulunmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| I'll start on my autopsy immediately. | Hemen otopsiye başlarım. | Forever-1 | 2014 | |
| Are we gonna talk about it... | East River'da çıplak yüzme konusunu konuşacak mıyız? | Forever-1 | 2014 | |
| I'd rather not. | Konuşmamayı tercih ederim. Tamam. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry... | Henry, iyi misin? | Forever-1 | 2014 | |
| Long night. I'm fine. | Uzun bir geceydi, bir şeyim yok. | Forever-1 | 2014 | |
| First off, don't feel bad, all right? | İlk olarak şunu söyleyeyim kendini kötü hissetme tamam mı? | Forever-1 | 2014 | |
| Let your freak flag fly. | İçindeki acayiplikleri serbest bırak. Annem eskiden böyle derdi. | Forever-1 | 2014 | |
| Where's the stabbing victim, Lucas? | Bıçaklama kurbanı nerede Lucas? Bu taraftan. Raj Patel, 31 yaşında. | Forever-1 | 2014 | |
| Lived in Jersey. Still checking on family and where he worked. | Jersey'de yaşıyormuş. Ailesi ve çalıştığı yerle ilgili bilgi topluyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| He drove a cab. | Taksi şoförüydü. Çok belli değil mi? | Forever-1 | 2014 | |
| How would you know that? | Bunu nereden anladın? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, telltale signs. | Bazı işaretler var. Sol dirseğindeki güneş yanığı... | Forever-1 | 2014 | |
| and his gastrocnemius on his right leg is enlarged. | ...ve sağ bacağındaki gastroknemius kası genişlemiş. | Forever-1 | 2014 | |
| Make a note to Jo that there might be a missing cab. | Jo'ya kayıp bir taksi olabileceğini söyle. | Forever-1 | 2014 | |
| Okay. | Tamam. Garip, değil mi? | Forever-1 | 2014 | |
| I mean, there's no mark on his entire body | Vücudunda delinme yarası hariç hiçbir iz yok. Ve o da direkt girip çıkmış. | Forever-1 | 2014 | |
| This man was killed with one precise thrust | Bu adam omurga, kalp ve göğüs kemiğinden kusursuzca geçen bir darbeyle öldürülmüş. | Forever-1 | 2014 | |
| It would have taken incredible skill, strength, | Bunun için çok özel bir yetenek güç ve özel bir bıçak gerekir. | Forever-1 | 2014 | |
| No. A sword. | Hayır, bir kılıç. Kılıç. Anladım. | Forever-1 | 2014 | |
| Okay. I'll put an A.P.B. out for the Highlander. | Tamam, Highlander için arama emri çıkartayım. Kim? | Forever-1 | 2014 | |
| The Highlander? | Highlander filmi. Christopher Lambert, Sean Connery. | Forever-1 | 2014 | |
| "There can be only one." | "Sadece tek bir ölümsüz olabilir." | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, please tell me | Henry lütfen bir düello davetini kabul ettiğini söyleme. | Forever-1 | 2014 | |
| This is research. I have to get back to the lab. | Araştırma yapıyorum, laboratuvara dönmeliyim. Bekle, ne yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| My job. Are you crazy? | İşimi. Delirdin mi? Öldürülemeyen bir psikopat tarafından takip ediliyorsun. | Forever-1 | 2014 | |
| You don't understand. He's killed someone else... | Anlamıyorsun, başka birini öldürdü. Bir taksi şoförü, Raj Patel. | Forever-1 | 2014 | |
| I find Raj's killer, I find the caller. | Raj'ın katilini bulursam, beni arayanı da bulurum. Bunu tek başına yapamazsın. | Forever-1 | 2014 | |
| What are you saying? | Ne diyorsun? O hâlâ dışarıdayken yardıma ihtiyacın var. Güvenebileceğin birine. | Forever-1 | 2014 | |
| I've already got someone I can trust. | Zaten güvendiğim biri var. Hayır, rozetli biri. | Forever-1 | 2014 | |
| Jo? | Jo mu? Bu adamın 2 bin yıllık tecrübesi var. Onu bulduğunda ne yapacaksın? | Forever-1 | 2014 | |
| What are you gonna do then, huh? | O zaman ne yapacaksın? Kibarca durmasını mı söyleyeceksin? | Forever-1 | 2014 | |
| Tell Jo about me and the anonymous caller? | Jo'ya benden ve isimsiz arayandan mı bahsedeyim? | Forever-1 | 2014 | |
| But you can trust her. | Ama ona güvenebilirsin. Bunu daha önce de yaptım. Sonu hiç iyi olmadı. | Forever-1 | 2014 | |
| Nora, please tell them there's been a mistake! | Nora, lütfen onlara bir hata olduğunu söyle. | Forever-1 | 2014 | |
| Look. Look at me. | Bak, bana bak. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm not mad. | Ben deli değilim. Doktora bunun... | Forever-1 | 2014 | |
| Was I mistaken when you put that knife to your wrist? | O bıçağı bileğine koyduğunda da yanılmış mıydım? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, I had to show someone. And you're my wife. | Birisine göstermem gerekiyordu. Sen de benim karımsın. | Forever-1 | 2014 | |
| I trust you. | Hayır. Kesinlikle benden bu kadar para almamıştı. | Forever-1 | 2014 | |
| You're sick, Henry. They can help you here. | Sen hastasın Henry. Sana burada yardım edebilirler. | Forever-1 | 2014 | |
| Nora? | Nora. | Forever-1 | 2014 | |
| Steady, Lucas. | Sabit tut Lucas. Göründüğünden çok daha ağır. Yanılıyorsun. 1 | Forever-1 | 2014 | |
| Well, after 10 minutes like this, I think you'd agree. | 10 dakika böyle tutarsan sen de benimle aynı fikirde olursun. | Forever-1 | 2014 | |
| No. I mean, it's not the right sword. | Hayır yani bu doğru kılıç değil. Raj'ı öldüren kılıç bundan 9 mm daha genişti. | Forever-1 | 2014 | |
| Ahem. | Git. Başka habercilere konu vermemeye çalış. | Forever-1 | 2014 | |
| Ah, detectives. | Dedektifler, hazırız. | Forever-1 | 2014 | |
| Raj Patel was killed with a single edged sword. | Raj Patel tek taraflı bir kılıçla öldürülmüş. | Forever-1 | 2014 | |
| The thrust went through his back and exited his torso... | Darbe arkadan girmiş ve önden çıkmış. Hızlı ve klinik bir cinayet. | Forever-1 | 2014 | |
| Jeez. Look at that. | Tanrım, şuna bak. Bütün bunlar sadece bir taksi çalmak için mi? | Forever-1 | 2014 | |
| What can you tell us about Raj? | Raj'la ilgili bize ne söyleyebilirsin? Şoförlük oturularak yapılan bir iş ama... | Forever-1 | 2014 | |
