Search
English Turkish Sentence Translations Page 20073
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
So maybe Emily helps Dziak come up with his BS bio | Belki de Emily babasını ikna edebilmek için Dziak'ın sahte kimliğine yardım etmiştir? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, we'll let you know what we get out of her. | Ondan öğrendiklerimizi sizinle de paylaşırız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This isn't real. | Bu gerçek olamaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry. | Özür dilerim. Bu nasıl olmuş? Kim Colin'i öldürmek ister ki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hoping you could help us with that. | Biz de siz yardım edebilirsiniz diyorduk. Colin'i en son ne zaman gördünüz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Before I went to sleep. | Yatmadan önce. Kalktığımda gitmişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You never left your apartment? | Dairenizden hiç çıkmadınız mı? Buna şahitlik edebilecek birisi var mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The doorman to our building. | Apartmanın kapıcısı. Nişanlınızın akrabalarının... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Colin was English. | Colin İngiliz, burada ailesinden kimse yaşamıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Maybe you could try the British Embassy? | Britanya Elçiliği'ni deneyebilirsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did you ever hear the name Dwight Dziak? | Dwight Dziak ismini daha önce duydunuz mu? Neden sordunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is that... is he a suspect? | O şüpheli mi? Size göre Colin'i o mu öldürdü? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We have to tell you something about your fiancé. | Nişanlınla ilgili sana söylememiz gereken bir şey var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Colin wasn't who he said he was. | Colin söylediği kişi değildi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What are you talking about? | Ne diyorsunuz? Emily, işte nişanlın Dwight Dziak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey, Doc. | ...arasında bir anlaşmazlık var mıydı? Selam doktor, senin için de sakıncası yoksa onu buza koyacaktım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes, I believe we've learned all we can | Evet şimdilik cesetten öğrenebileceğimiz her şeyi öğrendik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's a funny thing, huh, | Çok acayip değil mi olmadığın biri gibi davranmak? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was in the ninth grade, and I had to switch schools. | 9. sınıftayken okul değiştirmek zorunda kalmıştım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, well, what happened? | Peki ne oldu? Sonunda eski hayatım... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And I didn't speak Spanish. | Ve İspanyolca bilmiyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, can't imagine what it was like | Sürekli seni takip eden biri var mı diye arkana... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Never could tire of this. | Bundan asla sıkılmam. Neyden? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Seasons changing, nature's cycle of life. | Mevsimlerin değişmesinden doğanın hayat döngüsünden. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mm, all of us one year older... | Hepimiz bir yıl daha yaşlandık. Sen bile sevgilim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your gray hair is flaking on your shoulder. | Gri saçların omzuna dökülmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I have to start wearing a hat. | Şapka takmaya başlamalıyım. Endişelenme kimse bir şey görmedi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I need to pick up Abe from school. | Abe'i okuldan almam gerekiyor. Evde görüşürüz. Görüşürüz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I thought it was you. | Sen olduğunu biliyordum. Normandiya sahilinde... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What, don't you recognize me? | Beni tanımadın mı? PFC Hemecker. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know time hasn't been as kind to me | Zaman bana sana olduğu kadar nazik davranmadı doktor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I got a piece of that same shell in this old leg of mine. | O merminin bir parçası da benim ayağıma isabet etti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, you got the wrong guy. | Beni başkasıyla karıştırdınız sanırım. İzninizle, işe dönmem gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I got to say, I have seen my share of ghosts, | Söylemeliyim, hayaletlerden nasibimi aldım ama hiçbiri senin kadar gerçek değildi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry? | Henry? Henry? Ya da Dr. Morgan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
unless we're finally on a first name basis? | ...tabii artık birbirimize isimlerimizle hitap etmeye başladıysak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Didn't think so. | Ben de öyle düşünmüştüm. Ne oldu Lucas? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, well, when I was gonna go pack up his stuff, | Tam eşyalarını topluyordum ki cebinde eğri büğrü bir şey buldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And turned out it was paper, but just a bunch of pieces, | Anlaşılan kağıt parçalarıymış, ben de olabildiğince birleştirmeye çalıştım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look at that. | Şuna bir bak. Bir çek. Evet. Bol sıfırlı bir çek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, a cool million, payable to the D.O.A. | Evet, bir milyon, hastaneye vardığında ölüyse ödenecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ms. Sontag, did you know about the check | Bayan Sontag, babanızın Colin'in öldüğü gece ona bir çek yazdığını biliyor muydunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It was for our wedding... | Düğünümüz içindi. Colin'in ailesinin şatosu Devonshire'daydı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Which was obviously made up, too. | Tabii sanırım bu da uydurmaydı. Aptal olduğumu düşünüyor olmalısınız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I think that you just fell for the wrong man. | Bence sadece yanlış adama aşık olmuşsunuz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Of everything you've told me, | Bana söylediği onca şey içinde inanması en zor olanı aşkımızın gerçek olmayışı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You buying this story? | Anlattıklarına inandın mı? Kamera kayıtlarını almak için... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now, her old man, on the other hand... | Ama babası... Parayı unut. Babalar kızlarının kalplerinin kırılmasını istemez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And you think Norman Sontag | Sence Norman Sontag kızının kandırıldığını anladı mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wow. Nice digs. | Güzel mekan. Okyanusun diğer tarafından birininmiş gibi duruyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Remind you of home? | Sana evini hatırlatıyor mu? Ne, bütün İngilizlerin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, it's just | Büyüdüğün yer ile ilgili hiç konuşmuyorsun da. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Then Colin Cavendish and I have something in common... | O zaman Colin Cavendish'le ortak bir yönümüz var. Kendimizi yeniden icat etmek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, there's no better place than here in America. | Amerika'da buradan daha iyi bir yer yok. Burada bol bol enayi var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You think that's what was motivating our victim... | Kurbanımızı motive eden şey bu muydu sence? Açgözlülüğün neden olduğu bir güven oyunu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The guy had a million bucks in his pocket. | Adamın cebinde bir milyon varmış. Paramparça ettiği bir milyon. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What if he was just a man trying to escape his past? | Ya sadece geçmişinden kaçmak isteyen bir adamsa? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dwight lied about who he was. | Dwight kimliğiyle ilgili yalan söyledi. Çünkü daha iyi biri olmayı amaçlıyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
then fell in love with someone better. | Sonra da daha iyi birine aşık oldu. Sen hiç başka birisi olmak istemedin mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Nope. For better or worse, I know who I am. | Hayır, iyi ya da kötü ben kim olduğumu biliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My daughter's happiness is all that ever mattered to me. | Benim için her zaman önemli olan tek şey kızımın mutluluğuydu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Then some sociopath comes into her life, | Sonra hayatına bir sosyopat girdi. Masum bir kızın başına üşüştü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When's the last time you saw your daughter's fiancé? | Kızınızın nişanlısını en son ne zaman gördünüz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Was the, uh, night of the engagement party... | Nişan partisinin sonlarında saat 22:00 gibi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is your back all right? | Sırtınız iyi mi? Yürüyüş şekliniz, biraz aksıyorsunuz. Orada da ısı torbası var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I threw it out playing golf. | Golf oynarken incittim. Buz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Much better than heat for a muscle strain. | ...kas zorlanması için ısıdan çok daha iyidir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did you notice anything odd about Colin's behavior | Onu gördüğünüz akşam Colin'in davranışlarında bir gariplik var mıydı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Seemed happy as a clam to me. | Çok mutlu görünüyordu. Tabii cebimde bir milyonluk çek olsa ben de mutlu olurdum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dwight, or Colin... whichever you prefer... | Dwight ya da Colin, artık hangisini tercih ediyorsanız... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I already told you the engagement party | O Okie şerefsizini en son nişan partisinde gördüğümü daha önce de söylemiştim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We never told you | Viscount Cavendish'in nereli olduğunu size söylememiştik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Emily told me... | Emily söylemişti. Telefonla arayıp öldüğünü söylediğinde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We never told Emily. | Emily'ye de söylemedik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dwight Dziak returned here after the party, | Dwight Dziak partiden sonra buraya geldi ve aranızda bir tartışma yaşandı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's why his jacket was torn. | Bu yüzden ceketi yırtıktı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd have to take it back to my lab, | Laboratuvarıma götürmem gerekiyor ama bu yün ipliğin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You shoved him up against the wall, I assume. | Onu duvara doğru ittiğinizi tahmin ediyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But he was strong, a bike messenger, | Ama o güçlüydü, bir bisikletli haberciydi. Yani o da sizi geri itti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You fell onto the desk, injuring your lower back. | Masaya düştünüz ve sırtınızı incittiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You were no match for him physically, | Fiziksel olarak onunla baş edemezdiniz ama... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Judging by the angle of the injury on Dwight's head, | Dwight'ın başındaki yaranın açısını düşünecek olursak... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd say you used a 7 iron, or perhaps a 6. | ...bence 7 iron ya da belki de 6 iron kullandınız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But you didn't catch him clean... a bit of a slice. | Ama sopayı tam oturtamadınız. Omzunuzu daha fazla hareket ettirmelisiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
H Henry, your gloves. | Henry, eldivenlerin. Eldivene gerek yok. Zaten üzerindeki bütün izler silinmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Some sort of astringent cleaning fluid. | Sert bir temizlik sıvısıyla. Bir dahaki sefere tuzlu su kullanın... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You followed Dwight to the city, | Dwight'ı şehre kadar takip ettin ve... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I am going to need to talk to my lawyer. | Avukatımla konuşmam gerekecek. Bu şu ana kadar söylediğiniz en doğru söz Bay Sontag. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm Peter Guzik, Mr. Sontag's counsel. | Ben Peter Guzik, Bay Sontag'in avukatıyım. O geceyle ilgili müvekkilimin ifadesi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Try seeing this from our perspective. | Bir de bizim açımızdan bakın. Bay Sontag Dwight Dziak'a... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, that's a tough needle to thread. | Yani yutturması biraz zor. Jüri karşısında da iyi şanslar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What kind of a lawyer are you, anyway? | Siz ne tür bir avukatsınız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It says here your client called you | Burada yazılana göre müvekkiliniz sizi Dwight'a saldırdıktan sonra aramış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now, I don't speak legalese, | Hukuk dilinden pek anlamam ama sanki siz ona... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In general, innocent people don't cover their tracks. | Genelde masum insanlar izleri örtmeye çalışmaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is it you want to know? Mr. Sontag. | Neyi bilmek istiyorsunuz? Bay Sontag. Peter, yeterince yardımcı oldun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You just tell us exactly what happened that night | Partiden sonra tam olarak ne olduğunu anlatın. Colin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dwight, or whatever the hell his name is, | ...Dwight ya da adı her neyse artık... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
he came to the house, said that he wanted to talk. | ...eve geldi ve konuşmak istediğini söyledi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Told me that everything about him was BS, | Hakkındaki her şeyin yalan olduğunu söyledi ve aptal İngiliz aksanını bıraktı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |