Search
English Turkish Sentence Translations Page 20072
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What we try to hide about ourselves in life | Hayattayken kendimizle ilgili saklamaya çalıştığımız şeyler... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
is revealed in death... our fears, our insecurities, | ...ölümle birlikte ortaya çıkar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
but most of all, our secrets. | ...ama en önemlisi sırlarımız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's that? | O da ne? Saçlarını boyamış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Note the cuticle and cortex... blond. | Tırnak derisi ve korteksi not al. Sarışın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know plenty of girls out there | Doğal sarışın olmak için adam öldürecek bir sürü kız var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
For our victim, it's more likely he did it | Kurbanımız büyük ihtimalle saklandığı için böyle yapmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm impressed, Henry. | Çok etkilendim Henry. Bu yaşlı görünümün sana çok yakışmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But let's not go overboard. | Ama fazla abartmayalım. Önlem ve paranoya arasında ince bir çizgi vardır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know what it looks like, but at some point, | Nasıl göründüğünü biliyorum ama elbet bir gün neden diğer... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All your lady admirers? | Bütün o kadın hayranların mı? 7 senedir buradayız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's either this, or we move on again. | Ya bu ya da yine taşınırız. Henry taşınmamıza gerek yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A few grays make you look like Clark Gable. | Kırlaşmış saçların seni Clark Gable gibi gösteriyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And in case you haven't noticed, I like older men. | Ve fark etmediysen söyleyeyim ben yaşlı erkeklerden hoşlanırım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Does our victim have a name? | Kurbanımızın bir adı var mı? Henüz yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Vic's prints didn't turn up anything. | Parmak izinden bir şey çıkmadı. Bu her kim ise sistemimizde kayıtlı değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Other than the fake passport, | Sahte pasaport dışında Colin Cavendish'le ilgili elimizde bir şey yok. 1 | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What did you get off the body? | Cesette ne buldun? Boyun yarasında altın parçaları bulduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We've sent them for a metallurgy test. | Metalurji testine gönderdik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And down here, you'll notice some deep scarring | Ve burada ayak bileklerinin içindeki derin yaraları göreceksiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and some gravel that's healed into the wound. | Yarayı iyileştirmek için çakıl kullanılmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Guy looks more "Blue Collar" than "Blue Blood". | Adam Blue Blood'dan çok Blue Collar'a benziyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And he's an American. | Ve o bir Amerikalı. Onu nereden anladın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, this part's really cool. | Bu kısım süper. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The soft palate is the road map to how we sound. | Yumuşak damak sesimizin yol haritasıdır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Americans tend to push sounds together | Amerikalılar sesleri ağzın arkasına atıp birlikte söylerler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's why American English is said to sound harder | Bu yüzden Amerikan İngilizcesi daha sert ve estetik açıdan daha rahatsız edicidir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Easy, Doc. | Yavaş ol doktor. Damağın eğriliğine bakılırsa... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Colin was most assuredly an American. | ...Colin kesinlikle Amerikalı. Yani birçok detayı biliyoruz ama henüz bir isim yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hell, we don't even know anything about his fake name. | Sahte ismiyle ilgili bile bir şey bilmiyoruz. Elimizde şu var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
At the time of his death, | Ölüm zamanında sahtekarımız Londra seyahat takımını giyiyormuş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
from Paul Stuart's fall collection... | Paul Stuart'ın sonbahar koleksiyonundan. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
not only an excellent English suit, | Harika bir İngiliz takımı olmakla birlikte asil bir genç adam için harika bir kıyafet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It projects stature, sophistication, and... | İtibar, ince zevk ve... Zenginlik göstergesi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So he knew what he was doing. | Yani ne yaptığını biliyordu. Ama şuna bakın, sol iç cebi... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
an almost extinct alteration stitch. | ...neredeyse nesli tükenmiş bir dikim şekli. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
There is only one master tailor | New York'ta bunu kullanan sadece bir usta terzi var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mine. | Benim terzim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Can I ask you a personal question? | Sana kişisel bir soru sorabilir miyim? Elbette. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How can an M.E. afford to shop here? | Bir adli tıp uzmanının parası buradan alışveriş... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Finished... two weeks. | Bitti. İki hafta. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Dr. Morgan. | Dr. Morgan sizi görmek ne güzel. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No appointment today? | Bugün randevu almadın mı? Arturo aslında seni ortağımla tanıştırmak istiyorum. Bu... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dr. Morgan, please, you know I don't work with the women... | Dr. Morgan lütfen, kadınlarla çalışmadığımı biliyorsunuz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Even if they wear the pantsuit. | ...ceket pantolon giyiyor olsalar bile. Ben NYPD'den Dedektif Jo Martinez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you recognize this man? | Bu adamı tanıyor musunuz? Elbette. O Bay Cavendish. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Something's wrong? | Bir sorun mu var? Arturo maalesef Bay Cavendish öldü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Also not a Cavendish. | Ayrıca bir Cavendish değil. Anlamıyorum. Söylediği kişi değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We're trying to find his real identity, | Gerçek kimliğini bulmaya çalışıyoruz. Yardımcı olabilecek... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, he paid in cash, | Hayır, parayı hep nakit öderdi ve takımlarını bizzat gelip alırdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, except for the last one. | Tabii sonuncusu hariç. Neydi? Bir smokin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A tuxedo for what? | Ne için bir smokin? Bay Cavendish evlenecekti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The wedding registry... it's on the second floor. | Düğün bölümü ikinci katta. Öldüğüne inanamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Were you close with the deceased? | Merhumla yakın mıydınız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I wouldn't say close, | Yakın denemez ama düğünle ilgili birlikte çalıştık. Çiftlerle arkadaş olabiliyorsunuz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Can you tell us about his fiancé? | Bize nişanlısından bahsedebilir misiniz? Elbette. Adı Emily Sontag. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Her father owns garment factories in New Jersey. | Babası New Jersey'deki konfeksiyon fabrikalarının sahibi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's it. They supply most of our highend designers. | Bu kadar mı? Yeni moda tasarımlarımızın çoğunun tedarikçisi onlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You have her contact info? | İletişim bilgileri var mı? Evet, buralarda bir yerde olmalı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You got a problem? | Bir sorun mu var? Ayaklarına daha yakından bakabilir miyim acaba? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dude, even for New York, you're a weirdo. | Dostum New York için bile fazla garipsin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Step back. | Geri bas. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
NYPD. What the hell is this? | NYPD. Bu da ne? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look at his calf. | Baldırına bak. Colin'in bileğindeki izle aynı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's called a chain scar. | Buna zincir izi deniyor. Şehirde her gün bisikletle dolaşınca böyle oluyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I believe Colin was a bike messenger. | Colin'in bisikletli haberci olduğuna inanıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You recognize this guy? | Bu adamı tanıyor musun? Onu gördüğünde sarı saçlı olabilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wow. That's Dwight. | Vay canına, bu Dwight. Dwight mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dwight Dziak. | Dwight Dziak. Eskiden birlikte sürerdik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Haven't seen him in like a year, | Onu bir senedir görmedim ama eğer onu görürseniz bana borçlu olduğunu söyleyin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I believe we've found our noble. | Sanırım Asil'imizi bulduk. Dwight Dziak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Sir Dwight Dziak. | Sir Dwight Dziak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Touché. | Doğru söyledin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ahh! Your Bernard Weatherill. | Seni Bernard Weatherill seni. Üzerinde harika durmuş. Öyle mi dersin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It doesn't make me look like a bit of a dandy? | Beni züppe gibi göstermiyor değil mi? Sanki kötü bir kelimeymiş gibi söyledin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When you wear a savile row suit, | Savile Row'dan bir takım giyiyorsan etrafa kendine güven yaymalısın. İşte böyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's the big occasion? | Neden böyle giyindin? Bir cenazeye katılacağım da. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, it's a good one as far as they go. | Hayır iyi bir cenaze, yani anlarsın ya. Ölüm ilanlarından Lyle Ames. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But there are gonna be a lot of people there | Orada uzun zamandır görmediğim bir sürü insan olacak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Really? Yeah. | Öyle mi? Evet. "İnsan" derken aslında bir kadın diyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's her name? | Adı ne? Fawn. Onu en son ne zaman görmüştün? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The Eisenhower administration. | Eisenhower yönetimdeyken. Lyle ve benle birlikte PS6'ya gitmişti. Büyük gün ne zamandı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She was, um... well, special. | Özeldi diyebilirim. İlk aşkın mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah! How sweet. | Ne kadar tatlı ve sende görmeye alışmadığım şekilde masumane. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know, funerals, they're the best places to meet ladies | Cenazeler belli yaşın üstündeki kadınlarla tanışabilmenin en iyi yoludur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's the Abe I know. | İşte benim bildiğim Abe. Bingo. Benimle birlikte gelebilir misin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Bingo. Oh, could you come with me? | İzninizle, şöyle. Pardon, resmi... İzninizle, geliyorum. İşte böyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I mean to the funeral. I I need a wingman. | Cenazeye diyorum, eküriye ihtiyacım var. Hayır, hayır. O benim için önemli. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I mean, uh, it's hard for me to explain, but she is. | Açıklaması zor ama öyle. Aradan 60 yıl geçti ve biraz gerginim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
so I I just want to make a good impression, so... | Sadece iyi bir izlenim bırakmak istiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Staid and dependable? | Ağırbaşlı ve güvenilir mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Or, uh, wild and spontaneous? | Yoksa çılgın ve spontane mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why don't you just try being yourself, hmm? | Neden kendin olmayı denemiyorsun? Her zaman işe yaramıştır. Peki, tamam. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And who is that? | Peki o kim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, who is Dwight Dziak? | Kim bu Dwight Dziak? 27 yaşında. Oklahoma'da doğmuş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and his juvenile search record turned up a few hits. | Sabıka kaydına baktığımızda birkaç şey çıktı. Dosya Dickens romanı gibi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Guy bounced around from various foster homes | Sürekli başka bakıcı evlerinde kalmış ve... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Only 14 months later, he quits, | Ama 14 ay sonra işi bırakıyor ve ortalıktan kayboluyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What about the fiancé? What's her story? | Peki nişanlısının hikayesi ne? Emily Sontag Westchester'dan her an gelebilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Her father owns a textile factory. | Babasının bir tekstil fabrikası var. Yani Emily bir bisikletli habercinin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |