Search
English Turkish Sentence Translations Page 20074
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Told me that it was all some kind of con to steal my money, | Paramı çalmak için bir oyun olduğunu söyledi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So you assaulted him? | Siz de ona saldırdınız mı? Ona gerçekleri anlatacağını söyledi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and that, if she forgave him, that he would run away with her. | Ve kızım onu affederse birlikte kaçacaklarmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Sontag did | Bay Sontag kızını seven ve onu korumak isteyen her babanın yapacağı şeyi yaptı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But we're talking about assault, not murder. | Ama burada söz konusu olan saldırı, cinayet değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When he left my house, he was alive. | Evden ayrıldığında hâlâ hayattaydı. Peki sonra ne oldu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In accordance with the advice of my counsel, | Avukatımın tavsiyelerini dinledim ve her sabah yaptığım gibi işime gittim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Someone that could put you there at 5:00 in the morning? | Sabah 5'te orada olduğunuza şahitlik edecek kimse var mı? 100'e yakın elemanım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And there's security footage. | Ve kamera kayıtları. İsterseniz avukatım size görüntüleri memnuniyetle verebilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
judging by the inflammatory response... | İnflamasyon tepkisine bakacak olursak... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Which also hid this. | ...aynı zamanda bunu da gizlemiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Gauze fiber... | Gazlı bez ipliği... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hidden in the wound, blended into his hair. | ...yaranın içinde gizlenmiş. Saçına karışmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It appears that Dwight's injury was cared for. | Anlaşılan Dwight'ın yarası tedavi edilmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So maybe Dwight stopped by a pharmacy | Belki de Dwight Norman ona vurduktan sonra henüz ölmeden önce eczaneye uğramıştır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, given the location of Dwight's injury, | Dwight'ın yarasının konumu düşünülürse bunu tek başına yapması epey zor olmuştur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hmm, someone could've helped him, then. | O zaman birisi ona yardım etti. Belki de. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Or just maybe he had help all along. | Ya da zaten en başından beri yardım eden biri vardı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How does a bike messenger from Shawnee, Oklahoma, | Shawnee, Oklahomalı bir bisikletli haberci... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The Internet? | İnternet olabilir. Sanmam. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And cue the "aha" moment. | "Buldum" diyeceği ana geldik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Like he stepped out of a Paul Stuart catalog. | Sanki bir Paul Stuart kataloğundan fırlamış gibi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me a moment. | İzninizle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Of course. Colin's clothes, his watch... | Elbette, Colin'in kıyafeti, saati üzerindeki her şey Paul Stuart'tan alınmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's all here in the winter catalog. | Hepsi kış kataloğunda var. Pantolonu, ayakkabıları. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How could he not only know what to buy, | Nasıl oluyor da hem ne alacağını biliyor hem de tüm bunlara yetecek parası var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Because he had a Henry Higgins. | Çünkü bir Henry Higgins'i vardı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I played Eliza Doolittle | İlkokulda "My Fair Lady"de Eliza Doolittle'ı canlandırmıştım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You must've been charming. | Büyüleyici olmalısın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We can cross check the items that he had on | Paul Stuart'ta satılanlarla üzerinde giydiği şeyleri karşılaştırabiliriz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Maybe we can find out who bought them. | Belki kimin satın aldığını bulabiliriz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look at the pen on this page. | Bu sayfadaki kaleme bak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Remember the gold shards that I dug out of Colin's neck? | Colin'in boynundan çıkardığım altın parçaları hatırlıyor musun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I believe we've found our murder weapon. | Sanırım cinayet silahını bulduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Turns out everything that Colin Cavendish purchased | Colin Cavendish'in satın aldığı her şey eleman indirimiyle alınmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Here's whose discount he was using. | Hangi çalışanın indirimini kullandığı burada yazıyor. Patricia Abbott. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She's the wedding registrar we met at Paul Stuart. | Paul Stuart'ta düğün bölümünde çalışıyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you got a home address? You bet. | Ev adresi var mı? Ayıpsın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Clear! | Temiz. Temiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All clear! | Temiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This... is where Dwight's nursemaid | Dwight'ın hemşiresi tedaviyi burada yapmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But then I think Dwight betrayed her. | Ama sonra Dwight ona ihanet etmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You see, they were partners, con artists, | Onlar ortakmış, dolandırıcılarmış ama Dwight vicdan yapmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A piece of Norman Sontag's check. | Norman Sontag'ın çekinin bir parçası. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So Patricia killed him | Parayla birlikte kaçmak istemediğini öğrenince Patricia onu öldürdü yani? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, that's not what their fight was really about. | Hayır, kavgalarının konusu tam olarak bu değildi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
From your musical theater days, | Müzikal tiyatro günlerinden "My Fair Lady"den bahsetmiştin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's based on the myth of Pygmalion, | Pygmalion efsanesine dayanarak... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
the story of an artist | ...bir sanatçı o kadar güzel... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was her statue, her masterwork. | Dwight onun heykeli onun şaheseriymiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Until he tried to leave her for another woman. | Onu başka bir kadın için terk edene kadar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Pleased to meet you, Mr. Sontag. | Tanıştığımıza memnun oldum Bay Sontag. Benim adım Colin Cavendish. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But your vowels are still a bit iffy. | Sesli harfleri hâlâ tam söyleyemiyorsun. Sesli harfleri tam söyleyemiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm rolling my r's. Enough. | R'leri yuvarlıyorum, yeter. Lord Cavendish bütün bu çalışmadan dolayı çok yoruldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Perhaps he's earned himself a little study break. | Belki de bir ara vermeye hak kazanmıştır. Dwight. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In a minute. | Bir dakika. Nerede bu kadın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We have a BOLO out on Patricia Abbott. | Patricia Abbott için arama emri çıkardık. Yüzü şehrin her yerinde yayınlanıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The feds are also looped in, along with FAA and transit. | Federaller de devrede havadan ve karadan takipteyiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If this woman is still here, we'll find her. | Kadın hâlâ buradaysa onu bulacağız. Oradaymış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Blood on the gauze is a DNA match for Colin. | Gazlı bezin üzerindeki kan Colin'e ait. O gece Patricia'nın evinde olduğunun kanıtı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay, so Patricia transforms Dwight into Colin | Patricia Emily'yle nişanlanıp parasını çalması için Dwight'ı Colin'e dönüştürmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Right. Only thing is, Colin falls in love with Emily, | Evet ama Colin Emily'ye aşık olmuş ve oyunu bozmuş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And this is what she leaves behind? | Ve arkada bunu mu bırakmış? Bu işe bir senedir hazırlanıyormuş patron. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She'd have been ready to run. | Kaçmaya hazırdır yani. Şimdiye dünyanın öbür ucuna gitmiştir. ...onlar ya da ben. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She's not running. | Kaçmıyor. Nereden biliyorsun? Fotoğraflar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Patricia lived alone, worked long hours. | Patricia yalnız yaşıyordu, uzun saatler çalışıyordu. Hayatı Colin ve planı olmuştu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Her whole life was Colin and this plan. | Ne bulduğunuzu öğrenmek benim hakkım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If she was running, she would take what was essential | Kaçıyor olsa en önemli şeyleri ve yeri doldurulamayacak şeyleri alıp giderdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Running or hiding, she's gonna turn up. | Kaçıyor ya da saklanıyor. Elbet ortaya çıkar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Have you finished yet? | Hazır mısın? Fotoğraflar ve albümleri de toplayınca hazırım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But Abigail. | Ama Abigail... Henry onların yeri dolmaz, onlar da bizimle gelecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Today was the best day of my life. | Bugün hayatımın en güzel günüydü. Nasıldı Abe? Harika. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can't wait for my first kiss. | İlk öpücüğümü sabırsızlıkla bekliyorum. Merak etme yakında olacak Lyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fawn Mahoney. | Fawn Mahoney. Ne güzel kız ama. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, but she's mine. | Evet ama o benim. Bir gün onunla evleneceğim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Abraham. | Abraham. Ben de tam çıkıyordum. Üzerimi değiştireyim mi yoksa... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
or is this appropriate attire for a funeral wingman? | ...cenaze ekürisi için bu kıyafet uygun mu? Ne oldu da fikrini değiştirdin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, a first kiss is hard to forget, | İlk öpücüğü unutmak zordur ve taşınmamız benim hatamdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh. Okay. | Tamam. Kıyafetin gayet iyi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But dial back the immortal charm, you know? | Ama ölümsüzlük büyünü fazla konuşturma tamam mı? Bu benim cenazem. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What? Um, speaking figuratively. | Ne? Lafın gelişi dedim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you see her? | Onu görüyor musun? Hayır, henüz göremedim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
At least you can pay your respects to your friend. | En azından arkadaşına saygını gösterebilirsin. Kime? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah. Fawn Mahoney. | Fawn Mahoney. Hâlâ aynı güzellikte. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Abraham... she's the widow. | Abraham, onun kocası ölmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did I not tell you that? Oh. | Sana söylemeyi unuttum galiba. Tüh ya. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She's beautiful. | Çok güzel, şey yapmadan önce tören bitene kadar bekleyeyim. Abraham. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You are not doing this. | Bunu yapmayacaksın. Bir dula sarkmanı yasaklıyorum, arkadaşının eşi bir de. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What? | Ne oldu? Tanıdığın birini mi gördün? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Emily Sontag. | Emily Sontag. Dwight Dziak'in cenaze töreninden geliyor olmalı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Who's the girl? | Kız kim? Sahtekarın nişanlısı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, she looks like she's already moved on. | Onu çoktan unutmuş gibi görünüyor. Yanındaki adamla epey sıkı fıkı değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's Peter Guzik, her father's lawyer. | O Peter Guzik, babasının avukatı. Herkes cenazeye bir dula asılmaya gelmiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm simply offering my condolences. | Sadece başsağlığı dilemeye geldim. Kıvılcım çıkarsa ben kimim de ateşi söndüreceğim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Abraham, you're breaking an unwritten law so old, | Abraham bir yere yazılmayacak kadar eski bir kuralı çiğniyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wait. | Bekle, bu o. Kim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The killer, Patricia. | Katil, Patricia. Burada. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We have to go follow her. | Onu takip etmeliyiz. Dalga mı geçiyorsun ya? Fawn'la tek şansım var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fine. Give me the keys. | İyi, anahtarları ver. 37 senedir araba kullanmıyorsun. Abe o bir adam öldürdü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I need your help. | Yardımına ihtiyacım var. Tamam bir dakika bekle. Evlat, buraya gel. | Forever-1 | 2014 | ![]() |