Search
English Turkish Sentence Translations Page 20040
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
She didn't get out at 23rd. | 23. caddede inmemiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Next stop... 34th street Penn Station. | Şimdiki durağımız... 34. cadde Penn Station. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hello? Hello? | Alo? Alo? Şimdi iniyor. İniyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She's getting out. | Trenden çıkıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Officer! | Polis bey! Şu kadını tutuklamanızı istiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
O kay. Have you eaten today, sir? | Tamam. Bugün bir şey yediniz mi bayım? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A little nosh. What does that got to do with anything? | Hafif şeyler yemiştim. Bunun ne ilgisi var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Take it easy, sir. Hey. Take your hands off me. | Kanamam var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh! Do you know this guy? | Bu adamı tanıyor musunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You were at the party. | Siz de partideydiniz. Ben polis değilim Sasha. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm a doctor, just like you studied to be. | Ben tıpkı senin olmaya çalıştığın gibi bir doktorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know you've been making the Aterna. | Aterna'yı senin yaptığını biliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I...didn't know it was hurting people. | İnsanlara zarar verdiğini bilmiyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I I wasn't going to sell it. I was going to destroy it. | Satmayacaktım zaten. Onu yok edecektim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It was good when we used the stem cell line, | Kök hücre kullandığımızda iyiydi ama...çok pahalılardı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He threatened to tell I.N.S. about me | Benden istediği şeyi yapmazsam beni basına açıklamakla tehdit etti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And that's why you asked your brother for help. | Sen de bu yüzden ağabeyinden yardım istedin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You can't imagine what I was giving people, | İnsanlara neler sunduğumu ve... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
what I was able to do. | ...neler yapabildiğimi aklının ucuna bile getiremezsin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But it's my fault. | Ama bu benim hatam. Dur! Çantayı bırak! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Put your hands up where I can see them! Jo, wait! | Ellerini görebileceğim bir yere koy! Jo, bekle! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Stop! Henry! | Dur! Henry! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You're too young to die. | Ölmek için çok gençsin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We managed to get in touch with all the Aterna clients, | Aterna'daki müşterilerle iletişime geçebildik... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and the first question out of everyone's mouth was, | ...ve herkesin ağzından çıkan ilk soru: | Forever-1 | 2014 | ![]() |
"when will I be able to get more?" | "Ne zaman daha fazla alabileceğim?" oldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Not everybody. | Herkes değil. Sizin için endişeliyim dedektif. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Then you go home to sleep. | Sonra da uyumak için evinize gidiyorsunuz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
There's more to life. | Hayatta bundan fazlası var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Be careful, Henry. | Dikkatli ol Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You start talking about the perfect symmetry of my face again, | Yine yüzümün kusursuz simetrisinden bahsedecek olursan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Abe's always telling me to enjoy life. | Abe daima bana hayattan zevk almamı söyler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This is the most exciting city in the world. | Burası dünyadaki en heyecan verici şehir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
There is someone out there | Dışarıda bir yerde kahvaltı ve yemeklerinize eşlik edecek biri var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, well, I already found him. | Evet ama ben o kişiyi çoktan buldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's gone. | Ama öldü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Good night, detective. | İyi geceler dedektif. İyi geceler Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
As sad and dreadful as death may be, | Ölüm her ne kadar üzücü ve dehşet verici olabilsede... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. | Hayır. Hâlâ seçenekler var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry... | Henry... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I should have stopped a long time ago. | Çok uzun zaman önce durmam gerekirdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I want to go outside. | Dışarı çıkmak istiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Don't give up. | Pes etme. Etmiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm giving in. | Teslim oluyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Seeing it all as it should be. | Her şeyi olması gerektiği gibi görüyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, look. | Henry, bak. Etrafına bak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's just all so beautiful. | Her şey o kadar güzel ki! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
when you're immortal, you have to be reminded of beauty. | Ölümsüz olduğunuzda, başkalarının size güzelliği hatırlatması gerekir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Just like my old activist days at Berkeley. | Tıpkı bir zamanlar Berkeley'deki aktivistlik hâlim gibiydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And I got arrested! Ha! | Ve üstüne bir de tutuklandım! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I tell you something... I feel 40 years younger. | Bak ne diyeceğim, kendimi 40 yıl daha genç hissediyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I feel 40 years older. | Ben de 40 yıl daha yaşlı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I just need some alone time in my lab. | Laboratuvarımda yalnız olarak zaman geçirmeliyim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Come on. I I I I need you to help me with something. | Gel hadi. Bir konuda bana yardımcı ol. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So however long you live, | Ne kadar uzun yaşarsanız yaşayın kendinize... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You must tell yourself to live every day... | ...her günü, her saati son anınızmışçasına... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This may be a terrible idea. | Bu berbat bir fikir olabilir. Evet ya da harika. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Are you absolutely sure you want to do this? | Bunu yapmak istediğine kesinlikle emin misin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You only live once. | Dünyaya bir kere gelirsin. Senle öbür tarafta görüşürüz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My name is Henry Morgan. | Benim adım Henry Morgan. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My story is a long one. | Uzun bir hikayem var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And I was transformed. | Ve ben değiştim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My life is just like yours... | Hayatım aynı sizinkiler gibi... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Except for one small difference... | ... küçük bir fark var sadece... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
...It never ends. | ...benimki hiç bitmiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Over the years, you could say I've become a student of death. | Yıllar içerisinde ölümün öğrencisi oldum diyebiliriz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You see, I need to find a key to unlock my curse. 1 | Anlayacağınız lanetimi bozmanın bir yolunu arıyorum. 1 | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So I currently work | O yüzden ben de şu anda | Forever-1 | 2014 | ![]() |
for the New York City medical examiner's office. | Bir tip midir bilmiyorum Abraham. Meslek işte. New York Şehri Adli Tıp biriminde çalışıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It holds the largest collection | Dünyanın en geniş hafifçe donmuş... ceset koleksiyonuna sahip burası | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If your game is death, you go where the action is. | Eğer olayınız ölümse geleceğiniz yer burasıdır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The Carlyle Endowment is committed | Carlyle Vakfı temel değerlerimizi paylaşan kurumlara destek olmak için kurulmuştur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wouldn't you agree, mother? | Katılmıyor musun buna anne? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
With you, Conrad? I don't think it's possible. | Senin fikrine mi Conrad? Bunun mümkün olduğunu sanmıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Of course. | Tabii katılmazsın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Will anyone be spared your ire tonight? | Bu gece öfkenin tadına bakmayacak kimse var mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your father. | Baban. Şansına o çoktan öldü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Mayor, I was under the impression | Sayın Vali, siz komunistlerin böyle zenginlik gösterilerini umursamadığınızı sanmıştım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Your reviews are pedantic, unoriginal, | Eleştirileriniz acınası, orjinallikten uzak ve hiç net değiller. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
lacking insider clarity. | Bu akşamlık polis olduğunu unutsan olmaz mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Fortunately, you're a critic and completely unimportant. | Çok şükür yalnızca bir eleştirmensiniz ve hiçbir değeriniz de yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If only it was her funeral. | Keşke bu onun cenazesi olsaydı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lance! | Lance! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I told you to wait. | Sana beklemeni söyledim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. Carlyle, I hope you're well. | Tekrar polis olabilir miyim? Bayan Carlyle, umarım iyisinizdir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm 91 years old. I'm never well. | Bu civardaki tüm evler 200 sene önce inşa edilmiş. 91 yaşındayım ben, hiçbir zaman iyi olmayacağım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd say you look 91 years young. | Yaşınıza göre çok genç gösteriyorsunuz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Explain to me again, director chambers, | Söyle bakalım seni müdür bozuntusu, neden hala galerimin resterasyonu bitmedi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
why you haven't finished the renovation of my gallery. | ...geçmişin bizi tanımladığını... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The gallery is my top priority. | Galeri benim öncelikli uğraşım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Disappoint me again and you'll be curating | Bu adamın ölüm nedeni ortada bence. Beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratırsan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
finger painting exhibitions for preschoolers. | ...kreş çocuklarının parmak boyamalarını sergilersin | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Doğu Galerisi Kapalıdır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
|
Gloria Carlyle was always there | Gloria Carlyle her zaman cömertliğiyle müzemize destek olmuştur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
to sustain the museum with her generosity. | Saçına, kıyafetine ve çengelli iğnenin sık kullanımına bakılırsa... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Her vision for this institution | Bu kuruma verdiği değer sayesinde birçok zor zamanı atlatabildik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Gloria has two great passions... her family and her art. | Gloria'nın iki büyük tutkusu vardır... ailesi ve sanatı. ...kurbanımız, nihayet kalkmaya karar verir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's a great honor to have them both here with us. | Bu ikisinin de burada olması bizim için büyük bir onur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Tonight, on the 60th anniversary of her endowment, | Bu gece vakfın 60. yıl dönümünde... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
we celebrate a woman | ...nezaketiyle birçok kişinn hayatına dokunmuş bir kadını kutlayacağız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |