• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 19517

English Turkish Film Name Film Year Details
When he watched me do my training Beni çalışırken izlediğinde... Eğitimimle uğraştığımı izlerken Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
he looked at me so affectionately. ...gözleri sevgiyle dolardı. bana öyle sevecen bakardı ki. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I always had that impression. Gözlerinde hep sevgiyi gördüm. Hep öyle bir izlenimim olmuştu. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Don't talk anymore. Daha fazla konuşma. Artık konuşma. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
You're wounded. Yaralısın. Yaralısın. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
The bullet went straight through. It doesn't count as a wound. Kurşun içeride kalmadı. Bu yaradan sayılmaz. Mermi içimden geçti gitti. Yara olarak sayılmaz. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Of course it does! Tabii ki sayılır. Tabii ki de sayılır! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Well maybe... Belki... Şey, belki... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I feel so grateful to my father now... Babama gerçekten minnettarım. Şimdi babama çok minnettarım... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I never thought I'd ever get a chance to use my skills. Yeteneklerimi hiç babam dışında biri için kullanacağımı... Yeteneklerimi kullanma şansım olacağını hiç düşünmezdim. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
If it wasn't for my father... ...hiç düşünmemiştim. Eğer babam olmasaydı... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
This won't stop the champion of justice... Bu ipler adalet savaşçısını durduramaz. Bu adalet koruyucusunu durdurmaya yetmez... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
... Here. Hadi. ... İşte. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Just like that. İşte oldu. Aynen böyle. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I'm glad they didn't shoot you. Seni vurmadıkları için mutluyum. Seni vurmadıklarına sevindim. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
He's the champion of justice. O bir adalet savaşçısı. O adalet koruyucusu. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
The champion of justice. Adalet savaşçısı. Adalet koruyucusu. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Thank my father. Babama teşekkür et. Babama teşekkür et. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
We're saved. Kurtulduk. Kurtulduk. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Yes, he'll definitely save us. Adalet savaşçısı bizi kurtaracak. Evet kesinlikle bizi kurtaracak. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Resuming our broadcast. We're now back with our broadcast. Yayınımıza devam ediyoruz. Yayınımıza devam ediyoruz. Yayınımıza devam ediyoruz. Şimdi yayına geri döndük. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
5 hours to impact but we have information Çarpışmaya 5 saat kaldı ancak henüz... Çarpışmaya 5 saat kaldı ancak aldığımız bir bilgiye göre Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
about a space vehicle being launched with nuclear missiles. ...nükleer bomba taşıyan bir uzay aracının fırlatıldığına dair bir haber ulaşmadı. nükleer silahlarla donatılmış bir uzay gemisi kaldırılmış. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
But the Americans gave up long ago. They're digging shelters. Amerikalılar çoktan bu işten vazgeçip sığınaklar kazdılar bile. Ama Amerikalılar çoktan vazgeçmişti. Sığınaklar kazıyorlardı. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Is it the Russians or French? Rusya mı Fransa mı? Ruslar mı, ya da Fransızlar mı?? Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
We have news on the space vehicle. Elimize şu anda bir uzay aracı haberi ulaştı. Gemiyle ilgili haberler geliyor. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It's an Indian rocket ship. Hindistan. Hindistan bir uzay aracı fırlatılmış. Gemi bir Hint roketi. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
What? I didn't know the Indians had rocket ships. Ne? Hindistan'da uzay aracı olduğunu bilmiyordum. Ne? Hintlilerin roketleri olduğunu bilmiyordum. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I have no details yet but 5 experts were sent on this mission. Henüz yeteri kadar ayrıntı yok ancak araçta 5 uzman varmış. Detay veremesek de bu göreve 5 kişinin gönderildiğini biliyoruz. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
They're quoted as saying, Bize şu mesajı iletmişler; "Tıpkı müziğin sınır tanımaması gibi", Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
"Just as music knows no borders" "Aynı müziğin sınır tanımadığı gibi..." "böyle bir acil durumda bir araya geldik" Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
"we've come together in this emergency." "...Biz de sınırları kaldırıp bu ölüm kalım meselesi için bir araya geldik." dedikleri biliniyor. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
The 5 crew members have never been on a space mission before... Bu 5 kişi daha önce hiç uzay görevine katılmamış. Bu 5 mürettebat daha önce hiç bir uzay görevinde bulunmamış... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It won't work then. Demek ki başaramayacaklar. Öyleyse işe yaramaz. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
They plan to dispatch nuclear missiles on to the comet. Göktaşına nükleer misiller atmayı ve böylece... Nükleer füzeleri meteora yollamayı planlıyorlar. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
to detonate bombs left there by the USA six months ago. ...Amerika'nın altı ay önce bıraktığı bombaları patlatmayı planlıyorlar. Böylece ABD'nin 6 ay önce bıraktığı bombaları patlatabilecekler. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
They hope that the comet will explode into pieces. Bize ise göktaşının parçalanmasını umut etmek kalıyor. Umutlar meteorun parçalanacağı yönünde. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
That's how they'll do it! İşte böyle! İşte böyle yapacaklar! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It's impossible. Bu imkansız. İmkansız. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Striking a small area on the comet from a moving vehicle is difficult. Hareketli bir araçtan bir göktaşının üzerindeki küçük bir alanı vurmak çok zor. Meteordaki küçük bir alanı hareket halindeki bir araçtan vurmak zor. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Plotting an accurate trajectory requires complicated computations. Doğru bir yörünge çizebilmek çok karmaşık hesaplamalar gerektiriyor. Kesin bir uçuş yolu belirlemek oldukça karmaşık hesaplamalar gerektiriyor. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Even with a highly trained crew, the odds of success are 0.000013%... Üstün zekalı mürettebata rağmen başarı şansı sadece %0,000013. İyi eğitimli bir mürettebatla bile, başarı şansı yüzde 0.000013. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
... It will be difficult. Çok zor olacak. ... Zor olacak. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
They're just getting foolhardy. Cesaret taslıyorlar. Aptalca bir çılgınlık. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Five of them... Beş. Beş kişi... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Did he say it's a crew of five? Mürettebat beş kişi mi dedi? Beş kişilik mürettebat mı dedi? Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Yes, it's five! Evet, beş kişi! evet, beş! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Five heroes to save the world. Dünyayı kurtaracak beş kahraman. Dünyayı kurtaracak beş kahraman. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
This is it! It's them! İşte bu. Bunlar onlar. İşte bu! Bunlar onlar! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Maradonna weaved through five English players for a goal. Maradona beş İngilizi çalımlayıp golünü attı. Maradona gol için beş İngiliz oyuncuyu geçti. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
There were the Jackson 5 and The Finger 5 and... They're all five. Jackson 5 var, elimizde beş parmak var... Her yerde 5. Jackson Beşlisi vardı ve beş parmak ve... hepsi beş. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
This will save the world. Dünyayı bu kurtaracak. Bu dünyayı kurtaracak. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I've got nothing. Doing nothing at all. Hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey yapmıyorum. Hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey yapmıyorum. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
What kind of noise is this? Bu gürültü de ne! Nasıl bi gürültü bu? Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It's too loud! Ses çok yüksek! Çok yüksek sesli! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Somebody stop those boys. Sustur şunları! Biri bu çocukları durdursun. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Play something quieter. Daha sakin bir şeyler çalın. Daha sessiz bi şey çalın. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Give us Enka ballads! Or folk music! Enka müziği çalın! Halk müziği çalın! bize Enka balatları çalın! ya da halk müziği! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
That's how we like it! İşte adam gibi müzik bu. Öylesini severiz! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I only love you I believed what you said Bir tek beni sevdiğini söylediğinde. Sadece seni seviyorum Söylediğine inanmıştım Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
When you said You'd only love me Sana tüm kalbimle inanmıştım. sadece beni sevdiğini söylediğinde. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Searching, I'm still searching for my love Arıyorum, hala aşkı arıyorum. Arıyorum, Hala aşkımı arıyorum Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Wandering, Alone with a broken heart Dolaşıyorum, yalnızım, kalbim kırık. Geziyorum, Yalnız başıma, kırılmış bir kalple Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Up and down those Cobblestone streets Kaldırım taşları gibi paramparça. Yukarı, aşağı arnavut kaldırımlı sokaklarda Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I'm in Nagasaki today And it's raining again Bugün Nagasaki'deydim ve yağmur yağıyordu. Bugün Nagasaki'deyim Ve yine yağmur yağıyor Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
"Norio Okazaki, Lemon Records" Norio Okazaki Limon Plak "Norio Okazaki, Lemon Records" Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
The Beatles broke up. Rock is in trouble. Beatles dağıldı. Rock müzik zor durumda. The Beatles dağıldı. Rock'ın başı belada. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I know you like the MC5 and The Stooges. Motor City 5, The Stooges ve... MC5 ve The Stooges sevdiğinizi biliyorum Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
And Jack Crispin. That kind of music. ...Jack Crispin, bu tür müzikler. Ve Jack Crispin. O tür müzikler. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
But your music is even more radical and new. Ama sizin müziğiniz daha uçta ve de yeni. Ama sizin müziğiniz daha da radikal ve yeni. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
You're on the right track. Bence doğru yoldasınız. Doğru yoldasınız. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It'll take a while for people to catch on. Ama insanların sizi anlaması biraz zaman alacak. İnsanların alışması biraz zaman alacaktır. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
But I can wait. Let me manage you. Ama ben sabredebilirim. Menejeriniz olmama izin verin. Ama bekleyebilirim. Bırakın menajeriniz olayım. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Deliver your music to the world. Müziğinizi dünyaya tanıtayım. Müziğinizi dünyaya ulaştırın. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
To the world! Dünyaya mı? Dünyaya! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Right, that's where your music belongs. It'll reach them. Evet, müziğiniz ait olduğu yer orası. İnsanlara ulaşmalı. Aynen, müziğinizin oraya ait... Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I believe it will. Buna inanıyorum. ...olacağına inanıyorum. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
2 years later 2 yıl sonra. 2 yıl içinde Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I've got nothing, Doing nothing at all Hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey yapmıyorum. Hiçbir şeyim yok. Hiçbir şey yapmıyorum. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Sounds like a hit. İşte hit böyle olur. Hit olacak gibi Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Soften it, good. Yumuşadı, güzel. Yavaşlat, iyi. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
1975. 1975. Sex Pistols'un kuruluşundan bir yıl önce. 1975. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
A year before Sex Pistols was formed. Sex Pistols kurulmadan bir yıl önce. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
This is going to sell. Bu satar. Bu satacak. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Keep going! Devam edin. Devam et! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
This one will sell. Bu satacak. Bu iyi satacak. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
I've had enough of that rich brat producer. O kendini bir şey sanan prodüktör çok olmaya başladı! Şu zengin, ahmak yapımcıdan bıktım artık. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
He understands nothing about our music! Müzikten anladığı da yok! Müziğimizden hiçbir şey anlamıyo! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Why overdub with that keyboard? Neden şarkıya klavye ekledi ki? Neden o klavyeyle üstünden gidiyo ki? Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Producer Tani has some ideas we don't. Adamın fikirleri var, bizim yok. Yapımcı Tani'nin bizde olmayan fikirleri var. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
We never needed a producer! Bizim bir prodüktöre ihtiyacımız yok ki! Hiç bi zaman yapımcıya ihtiyacımız olmadı! Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Right, Shigeki? Değil mi Shigeki? Değil mi, Shigeki? Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
When we did that record on our own, it didn't sell. Kendi başımıza yaptığımız plak hiç satmadı. O kaydı kendi başımıza yaptığımızda satmamıştı. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Okazaki san had to do something. Okazaki san bir şeyler yapmalıydı. Okazaki san bi şeyler yapmalı. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
He's a good guy but he can't make hit records. Kendisi iyi bir adam ama satan plaklar yapabilecek birisi değil. İyi bi adam ama iyi kayıtlar yapamaz. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
You criticizing him, Goro? That's new. Onu eleştirmeye mi başladın Goro? Bu yeni bir şey. Onu mu eleştiriyosun, Goro? İşte bu yeni. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Okazaki san doesn't stick things out. Okazaki san sözlerinin arkasında duramıyor. Okazaki san karışmaz. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
He said he liked our music then he brought in Tani. Müziğimizi sevdiğini söyledi ama sonra bu Tani denilen adamı getirdi. Müziğimizi sevdiğini söyledi sonra da Tani'yi karıştırdı. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
It's like saying something was missing. Eksik bir şey var gibi hissediyormuş. Sanki bi şeylerin eksik olduğunu söylemek gibi. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
Shigeki san. Shigeki san. Shigeki san. Fisshu Sutori-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 19512
  • 19513
  • 19514
  • 19515
  • 19516
  • 19517
  • 19518
  • 19519
  • 19520
  • 19521
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact