Search
English Turkish Sentence Translations Page 18505
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Oh, it's not like that. Sure it is. | Öyle bir ortam değil. Mutlaka öyledir. Öyle bir ortam değil. Mutlaka öyledir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, she won't feel uncomfortable. It's not formal or anything. | Yok, rahatsız olmayacaktır. Öyle resmi bir tarafı yok. Yok, rahatsız olmayacaktır. Öyle resmi bir tarafı yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's just a real loose bunch. | Keyifli bir grup işte. Keyifli bir grup işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, I... | Yani, ben... Yani, ben... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Tell you what. Why don't we do this? | Bak ne diyeceğim. Bu işi neden ikimiz halletmiyoruz? Bak ne diyeceğim. Bu işi neden ikimiz halletmiyoruz? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna go ahead and buy those tickets, | Ben işe, şu davetiyeleri alarak başlayayım zira satışa çıktığı anda tükeniyor. Ben işe, şu davetiyeleri alarak başlayayım zira satışa çıktığı anda tükeniyor. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You talk to Suzie. See what she says. | Sen Suzie'yle konuş. Bir ağzını ara bakalım. Sen Suzie'yle konuş. Bir ağzını ara bakalım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Maybe I'll have Leslie give her a call. | Haydi ben de Leslie'ye onu aramasını söylerim. Haydi ben de Leslie'ye onu aramasını söylerim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know how it is when the wives start talking. | Bilirsin ki, eşlerimizin çene çalmaları meşhurdur. Bilirsin ki, eşlerimizin çene çalmaları meşhurdur. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I can almost hear it... We're gonna talk about this later. | Kulaklarım çınlamaya başladı bile. Bakarız. Şu aramayı yapmam lazım. Kulaklarım çınlamaya başladı bile. Bakarız. Şu aramayı yapmam lazım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, Joel, I almost forgot. | Pardon Joel, neredeyse unutuyordum. Pardon Joel, neredeyse unutuyordum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
The tickets are $40 a plate. | Davetiyeler adam başı 40 dolar. Davetiyeler adam başı 40 dolar. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Now, I know that's a little bit steep, but the food is fantastic. | Biraz tuzlu olduğunun farkındayım, ama yemekler enfes. Biraz tuzlu olduğunun farkındayım, ama yemekler enfes. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
So, that's $80 total. There's no tax or anything. | Yani toplamda 80 dolar ediyor. KDV falan da Yani toplamda 80 dolar ediyor. KDV falan da | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Nathan, I really gotta get inside and make this phone call. | Nathan, gerçekten içeri girip şu telefonu açmak zorundayım. Nathan, gerçekten içeri girip şu telefonu açmak zorundayım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You and I are gonna talk about this some other time, okay? | Bu konuyu başka zaman konuşuruz, anlaştık mı? Bu konuyu başka zaman konuşuruz, anlaştık mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You go do that. Hey, Joel? | Sen işine bak. Sahi, Joel? Sen işine bak. Sahi, Joel? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
If you want us to look out after the house | Burada olmadığınız zamanlarda... Burada olmadığınız zamanlarda... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
while you're gone or anything, we can do that. | ...eve göz kulak olmamızı isterseniz, lafı bile olmaz. ...eve göz kulak olmamızı isterseniz, lafı bile olmaz. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I appreciate that. Okay. Yup. | Memnun olurum. Pekâlâ. Memnun olurum. Pekâlâ. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, where you guys going, anyway? | Sahi, nereye gideceğiz demiştin? Sahi, nereye gideceğiz demiştin? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We're going on vacation. | Tatile çıkacağız. Tatile çıkacağız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Gosh, I tell you, Leslie and I would love to go on a vacation with you guys. | Vay canına, sizlerle tatile çıkmak Leslie'yle tek rüyamız. Vay canına, sizlerle tatile çıkmak Leslie'yle tek rüyamız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I gotta go. | Girmem lazım. Girmem lazım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
All right, then. | Peki madem. Peki madem. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I appreciate it, Nathan. Thank you so much. | Anlayışın için sağ ol, Nathan. Çok teşekkür ederim. Anlayışın için sağ ol, Nathan. Çok teşekkür ederim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You do your thing. | Sen işini hallet. Sen işini hallet. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Joel? One more thing. | Joel? Son bir şey... Joel? Son bir şey... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Joel? | Joel? Joel? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hon. Hi. | Canım. Selam. Canım. Selam. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Man, that Nathan won't shut up. | Şu Nathan'ın susacağı yok be birader! Şu Nathan'ın susacağı yok be birader! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I know. What an asshole. That wife of his is even worse. | Farkındayım. Dallamanın teki. Sen bir de karısını gör. Farkındayım. Dallamanın teki. Sen bir de karısını gör. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I mean, I wonder how long he would talk if you just let him go, you know? | Hayır dinlemeye devam etsen, adamın ne zaman susacağı belli değil. Hayır dinlemeye devam etsen, adamın ne zaman susacağı belli değil. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm actually afraid to go into our own front yard sometimes | Bazen, etrafta volta atıyordur diye... Bazen, etrafta volta atıyordur diye... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
because I'm afraid he's going to be milling around. | ...ön bahçeye çıkmaya korkuyorum doğrusu. ...ön bahçeye çıkmaya korkuyorum doğrusu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Remember when we had our condo? | Apartman dairesinde otururken nasıldı, hatırlıyor musun? Apartman dairesinde otururken nasıldı, hatırlıyor musun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We could just go straight from the garage inside. | Garajdan doğrudan eve girebiliyorduk. Garajdan doğrudan eve girebiliyorduk. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No one would bother us. | Kimse musallat olmuyordu. Kimse musallat olmuyordu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We could walk to 7 Eleven. | Markete yürüyerek gidebiliyorduk. Markete yürüyerek gidebiliyorduk. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We didn't have to worry about plumbers or pool cleaners. | Tesisatçısıyla, havuz temizlemecisiyle uğraşma derdimiz yoktu. Tesisatçısıyla, havuz temizlemecisiyle uğraşma derdimiz yoktu. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Speaking of that, we've got to hire a new pool cleaner. | Havuz temizlemecisi demişken, yeni bir eleman almamız lazım. Havuz temizlemecisi demişken, yeni bir eleman almamız lazım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He never checks the chlorine levels. | Bizim elemanın klor seviyesini kontrol ettiği yok. Bizim elemanın klor seviyesini kontrol ettiği yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, it's just this new synthetic vanilla | Pardon, şu yeni suni vanilyanın üçlü noktası beklediğimizden yüksek çıktı. Pardon, şu yeni suni vanilyanın üçlü noktası beklediğimizden yüksek çıktı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
which means that the new cookies and cream extract | Yani üzerinde çalıştığımız yeni aroma özütü iyi sonuç verebilir... Yani üzerinde çalıştığımız yeni aroma özütü iyi sonuç verebilir... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and I just... I gotta get to this before Weber Flavors beats us to it, | ...ve Weber Flavors bileğimizi bükmeden önce bunu bir sonuca vardırmalıyım. ...ve Weber Flavors bileğimizi bükmeden önce bunu bir sonuca vardırmalıyım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
'cause if something like this caught on, it could be big. | Çünkü bu tarz bir şeyin tutulması, büyük olay. Çünkü bu tarz bir şeyin tutulması, büyük olay. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Could sell the company. | Fabrikayı sattırabilir. Fabrikayı sattırabilir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Do you remember that logo that you designed | İlk aroma özütü için... İlk aroma özütü için... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
for the original cookies and cream extract? | ...tasarladığın logoyu hatırlıyor musun? ...tasarladığın logoyu hatırlıyor musun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I still have that framed in my office. Do you remember it? | Hâlâ çerçevelenmiş şekilde büromda duruyor. Hatırlıyorsun, değil mi? Hâlâ çerçevelenmiş şekilde büromda duruyor. Hatırlıyorsun, değil mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. And now I design coupons. | Evet. Şimdiyse kupon tasarlıyorum. Evet. Şimdiyse kupon tasarlıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Do you want to go to the bedroom? | Yatak odasına mı gitsek? Yatak odasına mı gitsek? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I'm a little tired. Really? | Biraz yorgun gibiyim. Gerçekten mi? Biraz yorgun gibiyim. Gerçekten mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, just... I don't know. It's the middle of the week. | Gerçekten... Bilemiyorum, hafta ortasındayız, ondandır. Gerçekten... Bilemiyorum, hafta ortasındayız, ondandır. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's not the middle of the week. It's Monday, baby. | Hafta ortasında değiliz ki. Bugün pazartesi, bebeğim. Hafta ortasında değiliz ki. Bugün pazartesi, bebeğim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's Monday? Shit! | Pazartesi mi? Hadi be! Pazartesi mi? Hadi be! | Extract-1 | 2009 | ![]() |
What happened? Dancing with the Stars. | Ne vardı ki? Yıldızlarla Dans. Ne vardı ki? Yıldızlarla Dans. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh? Is it on? | Hâlâ yayınlanıyor mu? Hâlâ yayınlanıyor mu? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I gotta get a house that's got a bathroom | Odadaki televizyonu banyoyla... Odadaki televizyonu banyoyla... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
that doesn't share a wall with the TV. | ...dip dibe olmayan bir ev alacağım. ...dip dibe olmayan bir ev alacağım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Why would you do that? | Niyeymiş o? Niyeymiş o? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Because it is a little tough to jerk it | Çünkü diğer tarafta televizyon bangır bangır çalarken... Çünkü diğer tarafta televizyon bangır bangır çalarken... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
with the TV blaring at you through the wall, Dean. | ...çavuşu tokatlamak zor oluyor, Dean. ...çavuşu tokatlamak zor oluyor, Dean. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, why don't you use one of the other two bathrooms? | Diğer iki banyodan birini niye kullanmıyorsun? Diğer iki banyodan birini niye kullanmıyorsun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It'd be too suspicious. We don't use those bathrooms. | Şüphe uyandırır. Onları normalde kullanmayız. Yalıtım falan yaptıracağım galiba. Şüphe uyandırır. Onları normalde kullanmayız. Yalıtım falan yaptıracağım galiba. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Insulation? | Yalıtım mı? Yalıtım mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You do not need to put fiberglass in your walls | Aletini yalatamıyorsun diye... Aletini yalatamıyorsun diye... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
because you have so much masturbation shame. | ...duvarları yalıtmanın alemi yok. ...duvarları yalıtmanın alemi yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You need to take responsibility for yourself and snap one off | Kendin için sorumluluk alıp, senin olan o evde... Kendin için sorumluluk alıp, senin olan o evde... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
wherever you want to in your own home. | ...dilediğin yere, bir posta attırabiliyor olman lazım. ...dilediğin yere, bir posta attırabiliyor olman lazım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You own your house. You own your own business. | Kendine ait bir evin var. Kendi şirketine sahipsin. Kendine ait bir evin var. Kendi şirketine sahipsin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I mean, you used to be a bartender here. | Demem o ki, eskiden burada bir barmen parçasıydın. Demem o ki, eskiden burada bir barmen parçasıydın. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Now look at what you have. | Şimdi sahip olduklarına bir bak.. Şimdi sahip olduklarına bir bak.. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I know, but come on. What... What, really, do I have? | Farkındayım, ama söyle bana, ihtiyacım olanı söyle. Farkındayım, ama söyle bana, ihtiyacım olanı söyle. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Okay? It's a pain in the ass. | Söyle, çünkü canıma tak etti artık. Söyle, çünkü canıma tak etti artık. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I work all the time. What does it get me? | Ömrüm çalışarak geçiyor. Karşılığında kazancım nedir? Ömrüm çalışarak geçiyor. Karşılığında kazancım nedir? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Nobody cares about extracts, certainly not my wife. | Kimsenin özüt işini salladığı yok. Başta karım. Kimsenin özüt işini salladığı yok. Başta karım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
The stock guy with the shitty band probably gets laid more often than I do. | Şu siktiriboktan grubu olan depo elemanım bile mala benden çok vuruyordur. Şu siktiriboktan grubu olan depo elemanım bile mala benden çok vuruyordur. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but he probably lives in a really crappy apartment. | Doğru, ama oturduğu daire muhtemelen gayet boktan bir yer. Doğru, ama oturduğu daire muhtemelen gayet boktan bir yer. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I would very gladly move into a crappy apartment | Banyon televizyonla dip dibe değilse... Banyon televizyonla dip dibe değilse... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
if the bathroom wasn't right next to the TV. | ...boktan bir daireye güle oynaya taşınırdım. ...boktan bir daireye güle oynaya taşınırdım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
CINDY: It belonged to my father. | Babamındı. Babamındı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He passed away last month and we have all these stupid bills, | Geçen ay vefat etti ve bize kalan şu saçma ödemeler yüzünden... Geçen ay vefat etti ve bize kalan şu saçma ödemeler yüzünden... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
and it's just been really hard for me, you know? | ...gerçekten zor bir dönem geçiriyorum. ...gerçekten zor bir dönem geçiriyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He was really into fusion. | Füzyon müziğin hastasıydı. Füzyon müziğin hastasıydı. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You know, I'm not supposed to say this, | Bunu size söylememem lazım ancak... Bunu size söylememem lazım ancak... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
but given the circumstances, | ...bu şartlar altında... ...bu şartlar altında... | Extract-1 | 2009 | ![]() |
you know, you could take this down to the music store | ...gitarı bir müzik markete okutursanız daha fazla para koparırsınız. ...gitarı bir müzik markete okutursanız daha fazla para koparırsınız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, that's okay. Really. I just wanna get this over with. | Hayır, sorun değil, gerçekten. Artık bundan kurtulmak istiyorum. Hayır, sorun değil, gerçekten. Artık bundan kurtulmak istiyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I just want it gone. I understand. I understand. Here. | Gitmesini istiyorum artık. Anlıyorum, anlıyorum. Buyurun. Gitmesini istiyorum artık. Anlıyorum, anlıyorum. Buyurun. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I just... I want you to have a little extra. Here. Come on. | Size biraz fazladan vereceğim. Buyurun. Haydi ama. Size biraz fazladan vereceğim. Buyurun. Haydi ama. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No. No, no, no. I couldn't. No. No. No, no. Just... Just take the money. | Hayır, hayır, alamam. Olmaz. Sakın, sakın. Parayı alın gitsin işte. Hayır, hayır, alamam. Olmaz. Sakın, sakın. Parayı alın gitsin işte. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You've been through enough already. Come on. | Zaten yeterince sıkıntı çekmişsiniz, haydi. Zaten yeterince sıkıntı çekmişsiniz, haydi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my gosh. | Aman Tanrım. Aman Tanrım. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
God bless you. Thank you so much. Thank you. | Tuttuğunuz altın olsun. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler. Tuttuğunuz altın olsun. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Are we still looking into replacing her with a robot? | Onun yerine makine koymayı düşünüyor muyuz hâlâ? Onun yerine makine koymayı düşünüyor muyuz hâlâ? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, sure. But we might not have to. | Evet, öyle. Ancak umarım mecbur kalmayız. Evet, öyle. Ancak umarım mecbur kalmayız. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
You're not gonna believe this, but remember that guy, | Buna inanmayacaksın, ama General Mills'den Michael J. Natherton var ya? Buna inanmayacaksın, ama General Mills'den Michael J. Natherton var ya? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. I thought you said that he wasn't serious, | Evet. Hatırladığım kadarıyla ciddi olmadığını, nabız yokladığını söylemiştin. Evet. Hatırladığım kadarıyla ciddi olmadığını, nabız yokladığını söylemiştin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, well, he's serious now. He just made us an offer. | Evet ama artık ciddi. Az evvel bir teklif verdi. Evet ama artık ciddi. Az evvel bir teklif verdi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |