English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 18501
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Were you gonna tell me or just... | Bana söylemeyi düşünüyor muydun yoksa... | Extant-1 | 2014 |  |
| wait till my eyes lit up when I was shaving? | ...gözlerim parlayana kadar bekleyecek miydin? | Extant-1 | 2014 | |
| What was I supposed to do, huh? | Ne yapmam gerekiyordu, sen söyle? | Extant-1 | 2014 | |
| Let you die? | Ölmene izin mi verseydim? | Extant-1 | 2014 | |
| What's gonna happen to me? | Şimdi bana ne olacak? | Extant-1 | 2014 | |
| Am I gonna change? | Değişecek miyim? | Extant-1 | 2014 | |
| Am I gonna... turn into... | Dönüşecek miyim? | Extant-1 | 2014 | |
| Into what I am? | Benim olduğum şeye mi? | Extant-1 | 2014 | |
| What if you did? | Dönüşsen ne olur ki? | Extant-1 | 2014 | |
| I mean, would would that be the worst thing in the world? | Demek istediğim, bu dünyadaki en kötü şey mi? | Extant-1 | 2014 | |
| No, I wasn't... | Hayır, ben... | Extant-1 | 2014 | |
| And look how fast you're healing. | Ne kadar çabuk iyileştiğine bir baksana. | Extant-1 | 2014 | |
| It wasn't your choice to make. | Bu senin seçimin değildi. | Extant-1 | 2014 | |
| It wasn't your decision. | Bu senin kararın değildi. | Extant-1 | 2014 | |
| Are you sure, Charlie? No, but... | Emin misin, Charlie? Hayır, ama... | Extant-1 | 2014 | |
| I mean, Julie's right. The chances are pretty good. | Yani, Julie haklı. Şansı oldukça yüksek. | Extant-1 | 2014 | |
| I just never think of Ethan as a Humanich. | Ethan'ı bir Humanich olarak düşünemiyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| That's what he is. | Olduğu şey bu. | Extant-1 | 2014 | |
| And all the Humanichs' operating systems | Humanich'lerin bütün işletim sistemleri... | Extant-1 | 2014 | |
| run through Taylor's mainframe. | ...doğrudan Taylor'la bağlantılı. | Extant-1 | 2014 | |
| you're saying if we succeed with Taylor... | ...diyorsunuz ki; Taylor'u kapatırsak... | Extant-1 | 2014 | |
| it'll probably kill Ethan? | ...muhtemelen Ethan'ı da öldürebileceğini mi söylüyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| Most likely, yes. | Büyük ihtimalle, evet. | Extant-1 | 2014 | |
| I know this is impossible. | Bunun imkânsız olduğunu biliyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| Sacrificing my child. | Çocuğumu feda etmek. | Extant-1 | 2014 | |
| Yes, that is... | Evet bu... | Extant-1 | 2014 | |
| pretty impossible. | ...oldukça imkânsız bir şey. | Extant-1 | 2014 | |
| Oh, God. | Tarım! | Extant-1 | 2014 | |
| I can't make that decision. | Böyle bir karar veremem. | Extant-1 | 2014 | |
| I won't! | Vermeyeceğim. | Extant-1 | 2014 | |
| Then let me make it, Mom. | O zaman izin ver ben yapayım, anne. | Extant-1 | 2014 | |
| What did you hear, Ethan? | Ne duydun, Ethan? | Extant-1 | 2014 | |
| When we use the Amulet on Taylor, | Tılsım, Taylor için kullanıldığında... | Extant-1 | 2014 | |
| when he dies, | ...o öldüğü zaman... | Extant-1 | 2014 | |
| I might die, also. | ...ben de ölebilirim. | Extant-1 | 2014 | |
| Everyone here has made sacrifices for the greater good. | Burada herkes bazı fedakârlıklar yaptı. | Extant-1 | 2014 | |
| Why not me, too? | Neden ben de yapmayayım ki? | Extant-1 | 2014 | |
| No, honey. | Olmaz, tatlım. | Extant-1 | 2014 | |
| Charlie and Julie are inside right now | Charlie ve Julie, içeride... | Extant-1 | 2014 | |
| finding a way to protect you. | ...seni kurtarmanın bir yolunu bulacaklar. | Extant-1 | 2014 | |
| We... are gonna figure this out. | Bunun üstesinden geleceğiz. | Extant-1 | 2014 | |
| But if it doesn't work, | Ama ya işe yaramazsa... | Extant-1 | 2014 | |
| this is what needs to happen, Mom. | ...olması gereken bu, anne. | Extant-1 | 2014 | |
| We both know that. | İkimizde bunu biliyoruz. | Extant-1 | 2014 | |
| We don't have to time to build and upload a true antivirus, | Anti virüsü kurmak ve yüklemek için vaktimiz yok... | Extant-1 | 2014 | |
| Maybe we can get Ethan's neural net to reject it | Belki de kalıcı hasar bırakmadan önce... | Extant-1 | 2014 | |
| before it does any real damage. | ...Ethan'ın sinir sisteminin bunu reddetmesini sağlayabiliriz. | Extant-1 | 2014 | |
| It's a long shot. | Düşük bir ihtimalde olsa. | Extant-1 | 2014 | |
| But it's something. | Ama en azından bir ihtimal. | Extant-1 | 2014 | |
| We all know | Hepimiz Öklid'e dönmenin tehlikelerini biliyoruz. | Extant-1 | 2014 | |
| Stick to the plan, and we've got a fighting chance. | Plana sadık kalacağız ve savaşma şansımız olacak. | Extant-1 | 2014 | |
| Yeah, we should be able | Evet, bu kulaklıkları kullanarak... | Extant-1 | 2014 | |
| to stay in contact using these earpieces. | ...iletişimde kalabiliriz. | Extant-1 | 2014 | |
| All of this stuff has been built to withstand | Bu şeyler elektromanyetik darbelere karşı özel olarak icat edildi. | Extant-1 | 2014 | |
| I've also taken the liberty of digitizing | Ayrıca Calderon'un labirent haritasını dijitalleştirme... | Extant-1 | 2014 | |
| Calderon's map of the maze. | ...iznini de aldım. | Extant-1 | 2014 | |
| Should any of us get lost on the yellow brick road, | Herhangi birimiz bu sarı yolda kaybolursak... | Extant-1 | 2014 | |
| this puppy will get us to the wizard. | ...bu bizi doğrudan büyücüye götürecek. | Extant-1 | 2014 | |
| And you're sure about Ares, that we can trust him? | Peki ya Ares konusu, ona güvenebilir miyiz? | Extant-1 | 2014 | |
| He's all we got right now. | Elimizde sadece o kaldı. | Extant-1 | 2014 | |
| Now, no matter what happens, | Her ne olursa olsun... | Extant-1 | 2014 | |
| even if you're the last one standing, | ...sağ kalan tek kişi olsanız bile... | Extant-1 | 2014 | |
| we have to use this on Taylor. | ...bunu Taylor'un üstünde kullanmak zorundayız. | Extant-1 | 2014 | |
| The fate of humanity... | İnsanlığın kaderi... | Extant-1 | 2014 | |
| rests in our hands. | ...artık bizim elimizde. | Extant-1 | 2014 | |
| One Euclid is now heavily guarded | Öklid, güçlü bir şekilde... | Extant-1 | 2014 | |
| by an army of Humanichs. | ...Humanich ordusu tarafından koruma altında. | Extant-1 | 2014 | |
| Our first job is to destroy them. | İlk işimiz onları yok etmek. | Extant-1 | 2014 | |
| Delta Waves. | Delta Dalgaları. | Extant-1 | 2014 | |
| Dozens of them. | Düzinelerce. | Extant-1 | 2014 | |
| We're being attacked by hybrids. | Melezlerin saldırısı altındayız. | Extant-1 | 2014 | |
| I knew my Spyderbots would come in handy. | Gözlemleme robotlarımın işe yarayacağını biliyordum. | Extant-1 | 2014 | |
| We have to connect to your neural net. | Sinir ağına bağlanmak zorundayız. | Extant-1 | 2014 | |
| This is for our people. | Bu bizim insanlarımız için. | Extant-1 | 2014 | |
| Thank you, Ares. | Teşekkürler, Ares. | Extant-1 | 2014 | |
| Backup power should've come on by now. | Şu ana kadar yedek gücün devreye girmesi gerekiyordu. | Extant-1 | 2014 | |
| Whoa! Why you been holding on that? | Vay be! Neden onu elinden tuttun ki? | Extant-1 | 2014 | |
| I made it at Ray's. Wasn't sure it'd even work. | Ray'in evinde yapmıştım. İşe yarayacağından emin değildim. | Extant-1 | 2014 | |
| That was awesome. | Bu manyaktı. | Extant-1 | 2014 | |
| Now, once the power grid is down, | Güç sistemi kapandığı zaman Taylor'un sunucu odasının kapıları... | Extant-1 | 2014 | |
| can be opened manually. | ...manuel olarak açılabilir. | Extant-1 | 2014 | |
| This is a sample of the worm's code. | Bu bir solucan kodu örneği. | Extant-1 | 2014 | |
| It's like giving a human a vaccine. | Bir insana aşı yapmak gibi. | Extant-1 | 2014 | |
| Give them just enough to stimulate their immune system. | Bağışıklık sistemlerini faaliyete geçirecek kadar vereceğim. | Extant-1 | 2014 | |
| I've been blocked out of your neural net. | Sinir ağından atıldım. | Extant-1 | 2014 | |
| What's going on? I don't know. | Neler oluyor? Bilmiyorum | Extant-1 | 2014 | |
| But we're not gonna open that door no matter what, okay? | Ama ne olursa olsun o kapıyı açmayacağız, tamam mı? | Extant-1 | 2014 | |
| I thought Ares was knocking out the grid. | Ares'in sistemi kapatacağını sanıyordum. | Extant-1 | 2014 | |
| That wasn't supposed to happen. | Bunun olmaması gerekiyordu. | Extant-1 | 2014 | |
| Molly, they're coming. | Molly, geliyorlar. | Extant-1 | 2014 | |
| The hybrids are down. | Melezleri kaybettik. | Extant-1 | 2014 | |
| How many? | Kaçını? | Extant-1 | 2014 | |
| All of 'em. | Hepsini. | Extant-1 | 2014 | |
| Which way, Molly? | Hangi taraftan, Molly? | Extant-1 | 2014 | |
| This room was supposed to only have one doorway, not three. | Bu odanın sadece bir girişi olması gerekiyordu, üç değil. | Extant-1 | 2014 | |
| I thought you said you had this place memorized. | Bu yeri hafızana kazıdığını sanıyordum. | Extant-1 | 2014 | |
| I did. | Kazıdım. | Extant-1 | 2014 | |
| JD? Molly? | JD? Molly? | Extant-1 | 2014 | |
| Molly? Charlie? | Molly? Charlie? | Extant-1 | 2014 | |
| All right, wherever you are, run like hell. | Pekâlâ, her neredeyseniz, deli gibi kaçın. | Extant-1 | 2014 | |
