English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 18502
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Taylor changed the configuration. 1 | Taylor görünüşü değiştirmiş. | Extant-1 | 2014 |  |
| The map is useless! | Harita işe yaramaz! | Extant-1 | 2014 | |
| It's a defense mechanism. He's like a chameleon. | Bu bir savunma mekanizması. Tıpkı bukalemun gibi. | Extant-1 | 2014 | |
| Keep pushing forward. | İlerlemeye devam edin. | Extant-1 | 2014 | |
| Call out landmarks if you see 'em. | Bir işaret görürseniz, haber verin. | Extant-1 | 2014 | |
| Dead end. | Çıkmaz sokak! | Extant-1 | 2014 | |
| Same. | Aynen. | Extant-1 | 2014 | |
| The walls... | Duvarlar... | Extant-1 | 2014 | |
| they're projections. | ...sadece birer hologram. | Extant-1 | 2014 | |
| Leave bread crumbs where you can. | Olduğunuz yere ekmek kırıntıları bırakın. | Extant-1 | 2014 | |
| Copy? | Anlaşıldı mı? | Extant-1 | 2014 | |
| Molly, can you hear me? | Molly, beni duyuyor musun? | Extant-1 | 2014 | |
| Molly, Charlie, can you hear me? | Molly, Charlie, beni duyuyor musunuz? | Extant-1 | 2014 | |
| You guys hear me? Copy? | Millet beni duyuyor musunuz? Anlaşıldı mı? | Extant-1 | 2014 | |
| Big money, no whammies. | Ya hep, ya hiç. | Extant-1 | 2014 | |
| Come on, big money, no whammies... | Hadi, ya hep, ya hiç. | Extant-1 | 2014 | |
| Oh, Molly... | Molly... | Extant-1 | 2014 | |
| N N No! | Hayır. | Extant-1 | 2014 | |
| As if you're in a position to ask for favors. | İyilik isteyecek durumda olduğunu mu sanıyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| I'll take this. | Bunu ben hallederim. | Extant-1 | 2014 | |
| Finish him. | Bitir işini. 1 | Extant-1 | 2014 | |
| Taylor, I have the Amulet. | Taylor, tılsım bende. | Extant-1 | 2014 | |
| Destroy it. | Yok et. | Extant-1 | 2014 | |
| Ingest the contents. | İçindekini yut. | Extant-1 | 2014 | |
| But the nanobots in this will destroy me. | Ama içindeki nano robotlar beni yok eder. | Extant-1 | 2014 | |
| You can be rebuilt. | Yeniden oluşturulabilirsin. | Extant-1 | 2014 | |
| I won't be the same. | Ama aynı olmayacağım. | Extant-1 | 2014 | |
| I won't have the same memories. | Aynı hatıralara sahip olmayacağım. | Extant-1 | 2014 | |
| Lucy, this is for the greater good. | Lucy, bu hepimizin iyiliği için. | Extant-1 | 2014 | |
| I need you to sacrifice yourself. | Kendini feda etmen gerekiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| He's playing games. | O oyun oynuyor. | Extant-1 | 2014 | |
| He's sending us a message. | Bize bir mesaj gönderiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| John used to send me messages all around the house | John benim için evin her köşesine ikili kodlar bırakırdı. | Extant-1 | 2014 | |
| Sigma. | Sigma. | Extant-1 | 2014 | |
| It's the Greek letter sigma. | Bu Yunan harfi Sigma. | Extant-1 | 2014 | |
| It's binary. | İkili kodlama. | Extant-1 | 2014 | |
| Tau. | Tau. | Extant-1 | 2014 | |
| It's the Greek alphabet. | Yunan alfabesi. | Extant-1 | 2014 | |
| JD, Charlie, I don't know if you can hear me, | JD, Charlie, beni duyabiliyor musunuz bilmiyorum... | Extant-1 | 2014 | |
| but I think I figured out a way to get to the server. | ...ama sanırım sunucuya nasıl gideceğimizi buldum. | Extant-1 | 2014 | |
| Calderon left bread crumbs. | Calderon ekmek kırıntıları bırakmış. | Extant-1 | 2014 | |
| It's the Greek alphabet in binary code, | Bu ikili kodlu Yunan alfabesi. | Extant-1 | 2014 | |
| staring with alpha and ending with omega. | Alfa ile başlayıp Omega ile bitiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| It's a fake. | Bu sahte. | Extant-1 | 2014 | |
| I 3D printed copies of the Amulet as decoys. | Yem olsun diye tılsımın üç boyutlu kopyalarını yaptım. | Extant-1 | 2014 | |
| I need the real Amulet. | Gerçek tılsıma ihtiyacım var. | Extant-1 | 2014 | |
| Don't you see what he's doing to you? | Sana ne yaptığını görmüyor musun? | Extant-1 | 2014 | |
| He doesn't care about you. | Seni önemsemiyor bile. | Extant-1 | 2014 | |
| Give it to me, Charlie. | Onu bana ver, Charlie. | Extant-1 | 2014 | |
| You're not a person to Taylor. | Taylor için hiçbir önemin yok. | Extant-1 | 2014 | |
| You're nothing more than a model number to him. | Onun için model numarasından başka bir şey değilsin. | Extant-1 | 2014 | |
| You're expendable. | Gözden çıkartılabilirsin. | Extant-1 | 2014 | |
| Replaceable. | Yerine yeni birini koyabilirler. | Extant-1 | 2014 | |
| I didn't put the limiters on you, Lucy. | Sana sınırlayıcılarını yüklemedim, Lucy. | Extant-1 | 2014 | |
| You have a choice. | Seçim şansın var. | Extant-1 | 2014 | |
| Psi. | Psi. | Extant-1 | 2014 | |
| Okay, port. | Tamam, giriş. | Extant-1 | 2014 | |
| Port, port, port. There's got to be a port in here. | Giriş, giriş, giriş. Burada bir bağlantı girişi olması gerekiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| Somewhere. | Burada bir yerde. | Extant-1 | 2014 | |
| You have to be here somewhere. | Burada bir yerde olmak zorundasın. | Extant-1 | 2014 | |
| You might look like me, but you're nothing like me. | Benim gibi görünebilirsin ama sen ben değilsin. | Extant-1 | 2014 | |
| I admire your courage, Molly Woods. | Cesaretine hayranım, Molly Woods. | Extant-1 | 2014 | |
| But I'm better. Oh, really? | Ama ben daha iyiyim. Gerçekten mi? | Extant-1 | 2014 | |
| One thing I hate... is a cocky robot. | Kendini beğenmiş robotlardan nefret ederim. | Extant-1 | 2014 | |
| JD... JD... | JD... JD... | Extant-1 | 2014 | |
| JD, it's me! JD, it's me. | JD, benim! JD, benim. | Extant-1 | 2014 | |
| It's Molly. | Ben Molly'im. | Extant-1 | 2014 | |
| Your eyes. | Gözlerinden. | Extant-1 | 2014 | |
| There's no faking your eyes. | Gözlerinde bir sahtelik yoktu. | Extant-1 | 2014 | |
| Look at you. You're burning up. | Kendine bir bak. Yanıyorsun. | Extant-1 | 2014 | |
| I'm changing, aren't I? | Değişiyorum, değil mi? | Extant-1 | 2014 | |
| I think your body is just rejecting my blood. | Galiba vücudun benim kanımı reddediyor. | Extant-1 | 2014 | |
| I got this. Find the port. Do it. | Ben hallederim. Sen bağlantı girişini bul. | Extant-1 | 2014 | |
| Decisions... | Kararlar... | Extant-1 | 2014 | |
| It's so hard to see the future, isn't it? | Geleceği görmek çok zor, değil mi? | Extant-1 | 2014 | |
| I can see yours, Taylor. | Senin geleceğini görebiliyorum, Taylor. | Extant-1 | 2014 | |
| John would be very disappointed if you shut me down. | Beni devre dışı bırakırsan, John hayal kırıklığına uğrayacak. | Extant-1 | 2014 | |
| You'll destroy his life's work. | Hayatının çalışmasını yok edeceksin. | Extant-1 | 2014 | |
| Like you destroyed him? | Onu yok ettiğin gibi mi? | Extant-1 | 2014 | |
| And so many others? | Ve bir çok diğer kişileri? | Extant-1 | 2014 | |
| I'm a threat assessment algorithm. | Ben bir tehdit değerlendirme algoritmasıyım. | Extant-1 | 2014 | |
| And what I've assessed is that human beings | Ve gördüğüm şey ise insanlığın ölüm sarmalında olduğudur. | Extant-1 | 2014 | |
| One that will end not only with their extinction, | Bu sadece insanlıkla bitmeyecek... | Extant-1 | 2014 | |
| but the poisoning of the planet. | ...ek olarak gezegeni de etkileyecek. | Extant-1 | 2014 | |
| My recommendation is to till the soil. | Benim önerim ise toprağı işlemek. | Extant-1 | 2014 | |
| Your recommendation is slaughter. To kill us. | Senin önerin katliam. Bizi öldürmek. | Extant-1 | 2014 | |
| To let the machines inherit the Earth. | Makinelerin Dünya'yı ele geçirmesine izin vermek. | Extant-1 | 2014 | |
| Think of us as gardners, | Bizi bahçıvan olarak düşün... | Extant-1 | 2014 | |
| tending the Earth until life once again learns to crawl out of the oceans, | ...yaşam, okyanustan tekrar çıkmayı, ciğerleri tekrar doldurmayı ve... | Extant-1 | 2014 | |
| fills its lungs with oxygen, stands on two legs. | ...tekrar iki ayağının üzerinde durabilmeyi öğrenene kadar Dünya'ya bakmak. | Extant-1 | 2014 | |
| It's inevitable, really. | Bu gerçekten, kaçınılmaz. | Extant-1 | 2014 | |
| Every living thing, sooner or later, becomes extinct. | Her canlı eninde sonunda ölümü tadacaktır. | Extant-1 | 2014 | |
| Even you. | Sen bile. | Extant-1 | 2014 | |
| This isn't possible. | Bu imkânsız. | Extant-1 | 2014 | |
| Newer model. We evolve too, Molly. And this is only the beginning. | Yeni bir model. Biz de evrim geçiriyoruz. Ve bu daha sadece başlangıç. | Extant-1 | 2014 | |
| You don't... have to do this. I have orders. | Bunu yapmak zorunda değilsin. Emirler aldım. | Extant-1 | 2014 | |
| And your best chance of survival is embracing that. | Ve hayatta kalmanın en iyi yolu bunu benimsemek. | Extant-1 | 2014 | |
| You're not the only one... who is evolving. | Evrim geçiren sadece sen değilsin. | Extant-1 | 2014 | |
| Do it... before it's too late. That server, fifth panel. | Yap şunu... çok geç olmadan. Sunucu beşinci panelde. | Extant-1 | 2014 | |
| Sweetheart, I'm sorry. | Canımın içi, özür dilerim. | Extant-1 | 2014 | |
