Search
English Turkish Sentence Translations Page 177477
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Cherokee. '94 Cherokee. | Cherokee. 94 model Cherokee. Cherokee. 9 model Cherokee. Cherokee. 9 model Cherokee. Cherokee. 94 model Cherokee. Cherokee. 9 model Cherokee. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Silver. | Gümüş rengi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lhave done ''doed''it, ja. | ''Zaman Tüneli'' Bunu benyaptım, ya. "Zaman Tüneli" Bunu ben yaptım, ya. "Zaman Tüneli" Bunu ben yaptım, ya. "Zaman Tüneli" Bunu ben yaptım, ya. "Zaman Tüneli" Bunu ben yaptım, ya. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| l, ProfessorGrossenfibber, have inventedthe time tunnel! | Ben, Profesör Grossenfiibber, zaman tüneliniicat ettiml Ben, Profesör Grossenfibber, zaman tünelini icat ettim! Ben, Profesör Grossenfibber, zaman tünelini icat ettim! Ben, Profesör Grossenfibber, zaman tünelini icat ettim Ben, Profesör Grossenfibber, zaman tünelini icat ettim! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Oh, boy! | Vay canınal Vay canına! Vay canına! Vay canına! Vay canına! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Oh, excuse me, mister. Have a cigar. | Ah, affedersiniz, bayım. Birpuro alsanıza. Ah, affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Ah, affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Ah, affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Ah, affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Excuse me, mister. Have a cigar. | Affedersiniz, bayım. Birpuro alsanıza. Affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. Affedersiniz, bayım. Bir puro alsanıza. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Nowmytime machine is ready forexperiments. | Şimdizaman makinem deneyleriçin hazır. Şimdi zaman makinem deneyler için hazır. Şimdi zaman makinem deneyler için hazır. Şimdi zaman makinem deneyler için hazır. Şimdi zaman makinem deneyler için hazır. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Ah, the woodpecker! | A, ağaçkakanl A, ağaçkakan! A, ağaçkakan! A, ağaçkakan! A, ağaçkakan! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Yoo hoo, woodpecker! | Hey, ağaçkakanl Hey, ağaçkakan! Hey, ağaçkakan! Hey, ağaçkakan! Hey, ağaçkakan! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You were in my dream just now. | Şimdi rüyamda seni gördüm. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Hair is different. Different colour. | Saçların farklıydı. Rengi farklıydı. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I'm sure it was you. | Eminim sendin. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| About an airport... | Bir havalimanı hakkındaydı... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| before everything happened. | her şeyin olmasından önce. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's the same dream I always have. | Hep aynı rüyayı görürüm. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| And I was in it? | Rüyada ben de mi varım? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What did I do? | Ne yapıyordum? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You were very upset. | Çok üzgündün. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You're always very upset in the dream. | Rüyada hep çok üzgün olursun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Just never knew it was you. | Daha önce sen olduğunu bilmiyordum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It wasn't me before,James. | Daha önce ben değildim, James. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's become me now because ofwhat's happening. | Şimdi olup bitenlerden dolayı ben oldum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Could you please untie me? | Lütfen beni çözer misin? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No, I think it was always you. | Hayır, bence hep sendin. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You're fushed and you were moaning. | Yüzün kızarmış ve inliyordun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I thinkyou're running a fever. | Galiba ateşin var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| ln Fresno, California, crews continue to attempt to rescue RickyNeuman. | California, Fresno'da ekiplerRicky Neuman'ı kurtarma çabalarını sürdürüyor. California, Fresno"da ekipler Ricky Neuman"ı kurtarma çabalarını sürdürüyor. California, Fresno"da ekipler Ricky Neuman"ı kurtarma çabalarını sürdürüyor. California, Fresno'da ekipler Ricky Neuman'ı kurtarma çabalarını sürdürüyor. California, Fresno"da ekipler Ricky Neuman"ı kurtarma çabalarını sürdürüyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Closerto home, in Baltimore, Kathryn Railly... | Dahayakında ise, Baltimore'da, tanınmış psikiyatr... Daha yakında ise, Baltimore"da, tanınmış psikiyatr... Daha yakında ise, Baltimore"da, tanınmış psikiyatr... Daha yakında ise, Baltimore'da, tanınmış psikiyatr... Daha yakında ise, Baltimore"da, tanınmış psikiyatr... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| prominentpsychiatrist andauthorof a newly releasedbook on insanity... | ve akılhastalığı hakkındakiyenibir kitabınyazarı Kathryn Railly... ve akıl hastalığı hakkındaki yeni bir kitabın yazarı Kathryn Railly... ve akıl hastalığı hakkındaki yeni bir kitabın yazarı Kathryn Railly... ve akıl hastalığı hakkındaki yeni bir kitabın yazarı Kathryn Railly... ve akıl hastalığı hakkındaki yeni bir kitabın yazarı Kathryn Railly... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| disappearedmysteriously last night aftera lecture at the university. | dün gece üniversitede verdiği dersten sonra ortadan kayboldu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| FormermentalpatientJames Cole is wantedforquestioning... | Eskiakılhastası James Cole, DrRailly'nin kaybolması... Eski akıl hastası James Cole, Dr Railly"nin kaybolması... Eski akıl hastası James Cole, Dr Railly"nin kaybolması... Eski akıl hastası James Cole, Dr Railly'nin kaybolması... Eski akıl hastası James Cole, Dr Railly"nin kaybolması... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| regardingDrRailly's disappearance. | ile ilgiliolarak aranıyor. ile ilgili olarak aranıyor. ile ilgili olarak aranıyor. ile ilgili olarak aranıyor. ile ilgili olarak aranıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Authorities warn that Cole hasa historyofviolence... | Yetkililer Cole'un geçmişte şiddet kullandığı uyarısında bulunarak... Yetkililer Cole"un geçmişte şiddet kullandığı uyarısında bulunarak... Yetkililer Cole"un geçmişte şiddet kullandığı uyarısında bulunarak... Yetkililer Cole'un geçmişte şiddet kullandığı uyarısında bulunarak... Yetkililer Cole"un geçmişte şiddet kullandığı uyarısında bulunarak... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| andadvise anyonespottinghim to notifyauthoritiesat once. | kendisinigörenlerin derhalyetkililere haber vermesinitavsiye ediyorlar. kendisini görenlerin derhal yetkililere haber vermesini tavsiye ediyorlar. kendisini görenlerin derhal yetkililere haber vermesini tavsiye ediyorlar. kendisini görenlerin derhal yetkililere haber vermesini tavsiye ediyorlar. kendisini görenlerin derhal yetkililere haber vermesini tavsiye ediyorlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I love this music. | Bu müziği çok seviyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| We don't have this. We don't have anything like this. | Bizde bu yok. Bizde hiç böyle bir şey yok. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What are all those? | Bütün bunlar nedir? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| My notes, clues. | Notlarım, ipuçları. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What kind ofclues? | Ne gibi ipuçları? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's about the secret army. | Gizli ordu hakkında. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| The Army ofthe Twelve Monkeys. They're the ones that spread the virus. | On İki Maymun Ordusu. Virüsü etrafa yayanlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That's why I'm here. I have to find them. That's my mission. | Bu yüzden buradayım. Onları bulmam lazım. Benim görevim bu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Have to locate them because they have the virus in its pure form... | Onların yerini bulmam lazım, çünkü virüsün mutasyona uğramadan önceki... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| before it mutates. | saf şekli onların elinde. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| When I locate them, they'll send a scientist back here. | Onların yerini saptadığım zaman buraya bir bilim adamı gönderecekler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That scientist will study the virus. | O bilim adamı virüsü inceleyecek. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| When he goes back to the present, he and the scientists will make a cure. | Şimdiki zamana geri döndüğü zaman, o ve bilim adamları bir çare üretecekler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Police officers from threejurisdictions... | Anlaşıldığına göre özeltaktik birim görevlileri de dahilolmak üzere... Anlaşıldığına göre özel taktik birim görevlileri de dahil olmak üzere... Anlaşıldığına göre özel taktik birim görevlileri de dahil olmak üzere... Anlaşıldığına göre özel taktik birim görevlileri de dahil olmak üzere... Anlaşıldığına göre özel taktik birim görevlileri de dahil olmak üzere... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| apparently including specialtacticalunitpersonnel... | üç ayrı bölgeninpolis memurları... üç ayrı bölgenin polis memurları... üç ayrı bölgenin polis memurları... üç ayrı bölgenin polis memurları... üç ayrı bölgenin polis memurları... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| have nowbeen mobilizedto control thegrowing thousands ofonlookers... | sayıları giderek artan binlerce meraklıyı kontroletmek üzere... sayıları giderek artan binlerce meraklıyı kontrol etmek üzere... sayıları giderek artan binlerce meraklıyı kontrol etmek üzere... sayıları giderek artan binlerce meraklıyı kontrol etmek üzere... sayıları giderek artan binlerce meraklıyı kontrol etmek üzere... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| here in Fresno, California. | California'Fresno'ya gönderildi. California" Fresno ya gönderildi. California" Fresno ya gönderildi. California Fresno'ya gönderildi. California" Fresno ya gönderildi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No. Thought it was about us. | Hayır. Bizim hakkımızda olduğunu sanmıştım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Thought maybe they'd captured us and arrested me. | Bizi yakalayıp, beni tutuklamış olabileceklerini düşündüm. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Just a joke. | Şaka yaptım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I remember being very afraid for that little boy. | O küçük oğlan için büyük bir endişe duyduğumu hatırlıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| All alone, down that well... | Yapa yalnız, o kuyunun içinde... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| not knowing ifanybody's gonna get him out. | onu kurtarıp kurtaramayacaklarını bilmeden. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| First time I was really afraid when I was a kid. | İlk defa çocukken çok korkmuştum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What do you mean, ''when you were a kid''? | ''Çocukken'' derken neyi kastediyorsun? "Çocukken" derken neyi kastediyorsun? "Çocukken" derken neyi kastediyorsun? "Çocukken" derken neyi kastediyorsun? "Çocukken" derken neyi kastediyorsun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Never mind. Just a prank, a hoax. | Boş ver. Sadece bir şaka, muziplik. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That boy's hiding in a barn. | O çocuk bir samanlıkta saklanıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| ''There are omens and divinations. | ''Alamet ve kehanetler var. "Alamet ve kehanetler var. "Alamet ve kehanetler var. "Alamet ve kehanetler var. "Alamet ve kehanetler var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| One ofthe four beasts gave unto the seven angels... | Ve dört yaratıktan biri yedi meleğe... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You won't think I'm crazy when people start dying next month. | Gelecek ay insanlar ölmeye başlayınca deli olmadığımı anlayacaksın. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| First they'll think it'sjust some weird fever. | Başlangıçta sadece garip bir ateşli hastalık olduğunu düşünecekler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Then they'll find out. | Sonra durumun farkına varacaklar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They'll catch on. | Ne olduğunu anlayacaklar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Wait. Stop here! Stop the car! Stop right here! | Dur. Burada dur! Durdur arabayı! Hemen burada dur! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I was right. They're here! | Haklıymışım. Buradalar! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You see? Twelve Monkeys! Twelve Monkeys! | Görüyor musun? On İki Maymun! On İki Maymun! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You believe me now? Come on! | Şimdi bana inandın mı? Haydi, gel! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They're here, you see? | Buradalar, görüyor musun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Twelve Monkeys! | On İki Maymun! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Twelve Monkeys. Come on! | On İki Maymun. Haydi! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Twelve Monkeys. | On İki Maymun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Wait, wait. Wait, here. | Dur, dur. Burada dur. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Here, do you see it? Do you see? | Burada, görüyor musun? Görüyor musun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I see some red paint, some marks. | Kırmızı boya görüyorum, bir takım işaretler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Marks? You think that Oh, this is ridiculous. | İşaret mi? Sence bu A, bu çok saçma. İşaret mi? Sence bu... A, bu çok saçma. İşaret mi? Sence bu... A, bu çok saçma. İşaret mi? Sence bu A, bu çok saçma. İşaret mi? Sence bu... A, bu çok saçma. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Don't Don't you do anything crazy. | Sakın Sakın bir çılgınlık yapma. Sakın... Sakın bir çılgınlık yapma. Sakın... Sakın bir çılgınlık yapma. Sakın Sakın bir çılgınlık yapma. Sakın... Sakın bir çılgınlık yapma. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Or I'll hurt somebody. | Yoksa birinin canını yakarım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I am not gonna do anything crazy, but none ofthis is what you think it is! | Çılgınlık yapacak değilim, ama bunların hiçbiri düşündüğün gibi değil. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You can't hide from them, Bob. | Onlardan saklanamazsın, Bob. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I said, you can't hide from them. | Onlardan saklanamazsın, dedim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No, sir, ol' Bob. | Hayır, efendim, Bob kardeşim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Don't even try. | Buna teşebbüs bile etme. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They hear everything. | Onlar her şeyi duyarlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They got that tracking device on ya. | Sana o izleme aygıtını yerleştirdiler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They can find you anywhere, anytime! | Nereye gidersen git, seni istedikleri zaman bulurlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's in the tooth. | O senin dişinde. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Right, Bob? | Anladın mı, Bob? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| But I fooled 'em, old buddy. | Ama ben onları atlattım, dostum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They don't have to spy on me. I'm doing what I'm supposed to be doing. | Beni izlemeleri gerekmiyor. Ben yapmam gerekeni yapıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You see? Here it is again. See? | Gördün mü? Bak, burada da var. Görüyor musun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Here, follow this paint trail. | Burada, şu boyayı takip et. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Here. It's here, see? | Burada. İşte burada, gördün mü? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I am not going | Ben Ben... Ben... Ben Ben... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Come with me! The paint trail goes here. | Gel benimle! Boya izi şuraya gidiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Let go of my arm! James, we shouldn't be here. | Kolumu bırak! James, burada durmamalıyız. | Twelve Monkeys-1 | 1995 |