Search
English Turkish Sentence Translations Page 177476
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| The man, though physically unaffected by the gas... | Gazdan bedenen etkilenmemiş olmasına karşın... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| was beside himself. | adam kendinde değildi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| He claimed that he had come from the future... | Gelecekten geri geldiğini... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| that he was looking for a pure germ... | ve 1996 yılından başlayarak sonunda insanlığı... ve 199 yılından başlayarak sonunda insanlığı... ve 199 yılından başlayarak sonunda insanlığı... ve 1996 yılından başlayarak sonunda insanlığı... ve 199 yılından başlayarak sonunda insanlığı... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| that would ultimately wipe mankind offthe face ofthe Earth... | yeryüzünden silecek olan saf bir mikrop... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| starting in the year 1 996. | aradığını söylüyordu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Though injured, the young soldier disappeared from the hospital... | Yaralanmış olmasına rağmen, bu genç asker hastanede ortadan kayboldu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| no doubt trying to carry on his mission to warn others... | Şüphesiz başkalarını uyarma görevini yerine getiriyor... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| and substituting for the agony ofwar... | ve savaşın acılarının yerine... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| a self inficted agony we call ''the Cassandra complex.'' | ''Kassandra kompleksi'' dediğimiz kendi yarattığı acıyı koyuyordu. "Kassandra kompleksi" dediğimiz kendi yarattığı acıyı koyuyordu. "Kassandra kompleksi" dediğimiz kendi yarattığı acıyı koyuyordu. "Kassandra kompleksi" dediğimiz kendi yarattığı acıyı koyuyordu. "Kassandra kompleksi" dediğimiz kendi yarattığı acıyı koyuyordu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Cassandra, in Greek legend, was condemned to know the future... | Yunan efsanesinde, Kassandra geleceği görmeye... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| but to be disbelieved when she foretold it. | ama gördüklerini anlattığı zaman inanılmamaya mahkum edilir. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Hence, the agony offoreknowledge, plus the impotence to do anything about it. | Dolayısıyla da geleceği görme, ama bu konuda bir şey yapamamanın üzüntüsü. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I'm going right out to get vaccinated. | Hemen gidip kendime aşı yaptıracağım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I think, Dr Railly, you've given alarmists a bad name. | Dr Railly, felaket tellalerinin adını kötüye çıkardınız. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I have? | Ben mi? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| There's real data that the planet cannot survive the excesses ofthe human race. | Dünyanın insanoğlunun aşırılıklarına dayanamayacağını gösteren veriler var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| This is true. Proliferation ofatomic devices. | Bu doğru. Atom silahlarının yayılması. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Uncontrolled breeding habits. | Kontrolsüz üreme alışkanlıkları. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Pollution of land, sea and air. The rape ofthe environment. | Kara, deniz ve hava kirlenmesi. Çevrenin ırzına geçilmesi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| In this context, it's obvious Chicken Little represents the sane vision... | Bu bağlamda, açıktır ki, Küçük Tavuk aklı başında görüşü temsil ediyor... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| and that Homo sapiens' motto, ''Let's go shopping''... | Homo sapiens' in düsturu olan ''Haydi alış verişe çıkalım'' ise... Homo sapiens" in düsturu olan "Haydi alış verişe çıkalım" ise... Homo sapiens" in düsturu olan "Haydi alış verişe çıkalım" ise... Homo sapiens' in düsturu olan "Haydi alış verişe çıkalım" ise... Homo sapiens" in düsturu olan "Haydi alış verişe çıkalım" ise... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| is the cry ofthe true lunatic. | bir delinin feryadı oluyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Please, Dr Railly. I wonder ifyou're aware of my own studies. | Lütfen, Dr Railly. Acaba çalışmalarımdan haberiniz var mı? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| See you at work tomorrow. | Yarın işte görüşürüz. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I'll give you a call tomorrow. | Yarın seni ararım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I've got a gun. Get in the car. | Elimde silah var. Arabaya bin. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Take my purse. I've got a lot ofcash, credit cards. | Cüzdanımı al. Bir sürü param, kredi kartlarım var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Take my keys. Start the car! | Anahtarlarımı al. Arabayı çalıştır! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Here, turn right. Turn right here. | Burada sağa dön. Sağa dön burada. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Where are we going? Philadelphia. | Nereye gidiyoruz? Philadelphia'ya. Nereye gidiyoruz? Philadelphia"ya. Nereye gidiyoruz? Philadelphia"ya. Nereye gidiyoruz? Philadelphia'ya. Nereye gidiyoruz? Philadelphia"ya. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That's more than a hundred miles. That's why I can't walk there. | Orası yüz altmış kilometreden fazla. Onun için yürüyerek gidemiyorum ya. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Just let me go. Just drive! | Bırak gideyim. Arabayı sür! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You can take the car. I don't know how to drive. | Arabayı alabilirsin. Araba kullanmayı bilmiyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I went underground when I was eight. I told you that before. | Sekiz yaşında yer altına indim. Bunu sana söylemiştim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| At the next | Bir sonraki Bir sonraki... Bir sonraki... Bir sonraki Bir sonraki... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| At the next corner, turn right. Cole.James Cole. | Bir sonraki sapakta, sağa dön. Cole. James Cole. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You escaped from a locked room six years ago. | Altı yıl önce kilitli bir odadan kaçmıştın. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Six years foryou. Come on. | Senin için altı yıl. Haydi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Turn around! Get goin'. | Sağa dön! Haydi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I can't believe that this is a coincidence, Mr Cole. | Bunun bir tesadüf olduğuna inanamıyorum, Bay Cole. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Have you been following me? You said you would help me. | Beni izliyor muydunuz? Bana yardım edeceğini söylemiştin. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I know this isn't what you meant, but... | Bunu kastetmediğinizi biliyorum, ama... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I hurt my leg. I've been sleeping on the street. | Bacağımdan yaralandım. Sokaklarda yatıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I'm sure I smell bad. | Herhalde pis kokuyorumdur. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Do you have any food in this car? | Arabada yiyecek bir şey var mı? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You have been following me? No. | Beni izliyor muydunuz? Hayır. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No, I saw this... | Hayır, bunu... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| in a store window. | bir dükkânın vitrininde gördüm. bir dükkanın vitrininde gördüm. bir dükkanın vitrininde gördüm. bir dükkânın vitrininde gördüm. bir dükkanın vitrininde gördüm. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I can read, remember? | Okumayı biliyorum, hatırladın mı? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Why do you want to go to Philadelphia? | Niçin Philadelphia'ya gitmek istiyorsunuz? Niçin Philadelphia"ya gitmek istiyorsunuz? Niçin Philadelphia"ya gitmek istiyorsunuz? Niçin Philadelphia'ya gitmek istiyorsunuz? Niçin Philadelphia"ya gitmek istiyorsunuz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I checked out the Baltimore information. It was nothing. | Baltimore'la ilgili bilgileri kontrol ettim. Bir şey çıkmadı. Baltimore"la ilgili bilgileri kontrol ettim. Bir şey çıkmadı. Baltimore"la ilgili bilgileri kontrol ettim. Bir şey çıkmadı. Baltimore'la ilgili bilgileri kontrol ettim. Bir şey çıkmadı. Baltimore"la ilgili bilgileri kontrol ettim. Bir şey çıkmadı. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's in Philadelphia. That's where the ones who did it are. | Philadelphia'dalar. Bu işi yapanlar Philadelphia'dalar. Philadelphia"dalar. Bu işi yapanlar Philadelphia"dalar. Philadelphia"dalar. Bu işi yapanlar Philadelphia"dalar. Philadelphia'dalar. Bu işi yapanlar Philadelphia'dalar. Philadelphia"dalar. Bu işi yapanlar Philadelphia"dalar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| The Twelve Monkeys. | On İki Maymun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Is that a radio? Can you turn it on? | Şu, radyo mu? Açabilir misin? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| This isapersonalmessage toyou. | Bu, sizin için kişiselbirmesaj. Bu, sizin için kişisel bir mesaj. Bu, sizin için kişisel bir mesaj. Bu, sizin için kişisel bir mesaj. Bu, sizin için kişisel bir mesaj. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Areyou at the endofyourrope? | Canınıza tak dedimi? Canınıza tak dedi mi? Canınıza tak dedi mi? Canınıza tak dedi mi? Canınıza tak dedi mi? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Areyou dying toget away? | Kaçıp gitmek için yanıp tutuşuyormusunuz? Kaçıp gitmek için yanıp tutuşuyor musunuz? Kaçıp gitmek için yanıp tutuşuyor musunuz? Kaçıp gitmek için yanıp tutuşuyor musunuz? Kaçıp gitmek için yanıp tutuşuyor musunuz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| The Florida Keysare waiting foryou. Ocean waves | Florida Keys sizibekliyor. Okyanus dalgaları Florida Keys sizi bekliyor. Okyanus dalgaları... Florida Keys sizi bekliyor. Okyanus dalgaları... Florida Keys sizi bekliyor. Okyanus dalgaları Florida Keys sizi bekliyor. Okyanus dalgaları... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I've never seen the ocean. | Okyanusu hiç görmedim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's an advertisement, Mr Cole. | Bu bir reklam, Bay Cole. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's an advertisement. You understand that, don't you? | Bir reklam. Bunu anlıyorsunuz, değil mi? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It's not really a special message to you. | Aslında sizin için özel bir mesaj değil. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Mr Cole. | Bay Cole. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You used to call meJames. You prefer that? | Bana James derdin. Onu mu tercih ediyorsun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| James, you don't really have a gun | James, aslında silahın yok James, aslında silahın yok... James, aslında silahın yok... James, aslında silahın yok James, aslında silahın yok... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Can you turn this up? Can you make this louder? | Şunu açabilir misin? Sesini daha yüksek yapabilir misin? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lfoundmythrill | Ben heyecanı | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| On Blueberry Hill | Senibulduğum zaman Seni bulduğum zaman Seni bulduğum zaman Seni bulduğum zaman Seni bulduğum zaman | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| When lfoundyou | Blueberry Hill'de buldum Blueberry Hill"de buldum Blueberry Hill"de buldum Blueberry Hill'de buldum Blueberry Hill"de buldum | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I love the music ofthe 20th century. | 20. Yüzyılın müziğini çok seviyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I love this air. Love to breathe this air! | Bu havayı çok seviyorum. Bu havayı solumayı çok seviyorum! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| WXBXnewsbreak. | WXBX'den haberler. WXBX"den haberler. WXBX"den haberler. WXBX'den haberler. WXBX"den haberler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Newsasit happens. RogerPratt reporting. | Anında haberler. RogerPrattbildiriyor. Anında haberler. Roger Pratt bildiriyor. Anında haberler. Roger Pratt bildiriyor. Anında haberler. Roger Pratt bildiriyor. Anında haberler. Roger Pratt bildiriyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| A storybreakingnowis emergencycrews are converging on a corn field... | Şimdialdığımız birhabere göre yardım ekipleribirmısırtarlasına... Şimdi aldığımız bir habere göre yardım ekipleri bir mısır tarlasına... Şimdi aldığımız bir habere göre yardım ekipleri bir mısır tarlasına... Şimdi aldığımız bir habere göre yardım ekipleri bir mısır tarlasına... Şimdi aldığımız bir habere göre yardım ekipleri bir mısır tarlasına... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| whereplaymates ofnine year old RickyNeuman say... | koşuyorlar. Dokuz yaşındaki Ricky Neuman'ın arkadaşları... koşuyorlar. Dokuz yaşındaki Ricky Neuman"ın arkadaşları... koşuyorlar. Dokuz yaşındaki Ricky Neuman"ın arkadaşları... koşuyorlar. Dokuz yaşındaki Ricky Neuman'ın arkadaşları... koşuyorlar. Dokuz yaşındaki Ricky Neuman"ın arkadaşları... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| he disappearedbefore their eyes. | çocuğun gözlerinin önünde ortadan kaybolduğunu söylediler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| YoungNeuman apparentlystepped into an abandoned wellshaft... | Küçük Neuman'ın terkedilmiş birkuyuya düştüğü... Küçük Neuman"ın terkedilmiş bir kuyuya düştüğü... Küçük Neuman"ın terkedilmiş bir kuyuya düştüğü... Küçük Neuman'ın terkedilmiş bir kuyuya düştüğü... Küçük Neuman"ın terkedilmiş bir kuyuya düştüğü... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| andis lodgedsomewhere in the narrow 150 footpipe. | ve 45metrelik darborunun içinde biryere sıkıştığı sanılıyor. ve metrelik dar borunun içinde bir yere sıkıştığı sanılıyor. ve metrelik dar borunun içinde bir yere sıkıştığı sanılıyor. ve 45 metrelik dar borunun içinde bir yere sıkıştığı sanılıyor. ve metrelik dar borunun içinde bir yere sıkıştığı sanılıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Possiblyalive, possiblybadly injured, playmatesheardhim cryout faintly. | Muhtemelen hayatta ve ağıryaralı. Arkadaşları ağladığını duymuşlar. Muhtemelen hayatta ve ağır yaralı. Arkadaşları ağladığını duymuşlar. Muhtemelen hayatta ve ağır yaralı. Arkadaşları ağladığını duymuşlar. Muhtemelen hayatta ve ağır yaralı. Arkadaşları ağladığını duymuşlar. Muhtemelen hayatta ve ağır yaralı. Arkadaşları ağladığını duymuşlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Never cry wolf. What? | Asla boş yere yardım isteme. Ne? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| My father said that to me. He said, ''Never cry wolf.'' | Babam söylemişti bunu bana. ''Asla boş yere yardım isteme.'' demişti. Babam söylemişti bunu bana. "Asla boş yere yardım isteme." demişti. Babam söylemişti bunu bana. "Asla boş yere yardım isteme." demişti. Babam söylemişti bunu bana. "Asla boş yere yardım isteme." demişti. Babam söylemişti bunu bana. "Asla boş yere yardım isteme." demişti. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Then people won't believe you ifsomething really happens. | Çünkü o zaman gerçekten bir şey olursa, insanlar sana inanmazlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Ifsomething really happens like what,James? | Nasıl geçekten bir şey olursa, James? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Can we have some more music, please? I don't wanna hear this stuff. | Biraz daha müzik dinleyebilir miyiz? Bunu dinlemek istemiyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Can we hear more music? | Başka müzik dinleyebilir miyiz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lsee trees ofgreen Oh, that's good. That's good. | Yeşil ağaçlargörüyorum A, bu güzel. bu güzel. Yeşil ağaçlar görüyorum A, bu güzel. Bu güzel. Yeşil ağaçlar görüyorum A, bu güzel. Bu güzel. Yeşil ağaçlar görüyorum A, bu güzel. bu güzel. Yeşil ağaçlar görüyorum A, bu güzel. Bu güzel. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| l'veseen them bloom | Çiçek açtıklarını gördüm | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Forme andyou | Benimle senin için | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Andlthink to myself | Ve kendikendime dedim ki Ve kendi kendime dedim ki Ve kendi kendime dedim ki Ve kendi kendime dedim ki Ve kendi kendime dedim ki | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What a wonderful world | Ne güzelbir dünya Ne güzel bir dünya Ne güzel bir dünya Ne güzel bir dünya Ne güzel bir dünya | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Hello, DrRailly? This is Wikke from PsychAdmitting. | Alo, DrRailly? Ben, Psikiyatri Kabul'den Wikke. Alo, Dr Railly? Ben, Psikiyatri Kabul"den Wikke. Alo, Dr Railly? Ben, Psikiyatri Kabul"den Wikke. Alo, Dr Railly? Ben, Psikiyatri Kabul'den Wikke. Alo, Dr Railly? Ben, Psikiyatri Kabul"den Wikke. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Doyou rememberJames Cole? | James Cole'u hatırlıyormusunuz? James Cole"u hatırlıyor musunuz? James Cole"u hatırlıyor musunuz? James Cole'u hatırlıyor musunuz? James Cole"u hatırlıyor musunuz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Theparanoid whopulled the Houdinibackin '90? | 1990'da Houdiniçeken şuparanoyağı? "Da Houdini çeken şu paranoyağı? "Da Houdini çeken şu paranoyağı? 1990'da Houdini çeken şu paranoyağı? "Da Houdini çeken şu paranoyağı? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Well, he'sback, andhe's | işte o geri döndü ve İşte o geri döndü ve... İşte o geri döndü ve... İşte o geri döndü ve İşte o geri döndü ve... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Sorryabout that. He's looking foryou. lthoughtyou oughta know. | Kusura bakmayın. Siziarıyor. Bilmenizgerektiğinidüşündüm. Kusura bakmayın. Sizi arıyor. Bilmeniz gerektiğini düşündüm. Kusura bakmayın. Sizi arıyor. Bilmeniz gerektiğini düşündüm. Kusura bakmayın. Sizi arıyor. Bilmeniz gerektiğini düşündüm. Kusura bakmayın. Sizi arıyor. Bilmeniz gerektiğini düşündüm. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Take care. | Dikkatliolun. Dikkatli olun. Dikkatli olun. Dikkatli olun. Dikkatli olun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| It'sjust like I told you. Me and my husband went ahead. | Tam size söylediğim gibi. Kocamla ben önden yürüyorduk. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I don't know. She never showed. That is totally unlike her. | Bilmiyorum. Hiç görünmedi. Hiç onun yapacağı bir şey değil. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Do you happen to know the make of her car? | Arabasının markasını biliyor musunuz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 |