Search
English Turkish Sentence Translations Page 177406
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Are you crazy? Step away from the wheels! | Deli misin? Tekerlerden uzak dur! | Tulpan-1 | 2008 | |
| There�s also a seahorse | Ayrıca denizatı da var. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s so small with a head like a horse, | Çok küçük. Ata benzeyen bir kafası var... | Tulpan-2 | 2008 | |
| but a body like a camel | ...fakat gövdesi bir deve gibi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It swims like a twig very slowly | Bir dal gibi yüzüyor, yavaş yavaş. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It swims like a twig and eats only teeny tiny things | Bir dal gibi yüzüyor ve sadece ufacık, minicik şeyleri yiyor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| it eats it right away | ...hemen onu yiyor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Never. But I�ve seen worse � an octopus | Görmedim. Fakat daha beterini gördüm: Bir ahtapot. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s a big hunk of meat and slimy like a brain | Büyük, et yığını gibi bir şey. Ve sümüksü, bir beyin gibi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| And on each one there�s a suction cup | Ve her birinde vantuzlar var. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It grabs a person and draws him in | İnsanı kapar ve içeri doğru çeker. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Then you�ve got to bite it between the eyes | Ve sen kurtulmak için onu gözlerinin arasından ısırmalısın. | Tulpan-2 | 2008 | |
| If you�re off by just a hair it�s over. You�re dinner. | Eğer bunu yapamazsan, onun için artık bir akşam yemeği oldun demektir. | Tulpan-2 | 2008 | |
| If you bite that spot, the tentacles go limp. | Tam o noktadan ısırdığında vantuzlar gevşer. | Tulpan-2 | 2008 | |
| it squeezes you and sucks blood from your mouth | ...seni sıkar ve ağzından kan emmeye başlar. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It gobbles you right up | Ve seni bir anda yalayıp yutar. | Tulpan-2 | 2008 | |
| It gets you for good | Ona çok güzel bir yemek olursun. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Happened once when � Enough | Bir keresinde... Yeter. | Tulpan-2 | 2008 | |
| He�s a sailor in the Pacific Fleet | Pasifik filosunda bir denizci. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Two long distance voyages. Deep sea dives. | İki uzun mesafe seyahati var. Derin deniz dalışları var. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Doesn�t drink | İçki içmiyor. | Tulpan-2 | 2008 | |
| He�s my wife�s brother | Kendisi karımın kardeşi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Came from Russia, from Sakhalin. | Rusya'dan geldi, Sakhalin'den. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Your daughter has a beautiful name � Tulpan. | Kızınızın çok güzel bir ismi var. Tulpan... | Tulpan-2 | 2008 | |
| A rare name | Nadir isimlerden... | Tulpan-2 | 2008 | |
| so | Velhasıl... | Tulpan-2 | 2008 | |
| You have a girl, and we have a guy | ...senin bir kızın var, bizim de bir oğlumuz. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Two halves It wouldn�t be bad to unite them | İki yarım. Onları birleştirmek hiçte fena olmaz. | Tulpan-2 | 2008 | |
| From us, as a start, 10 sheep and this small token | Biz için başlangıç olarak, 10 koyun ve bu küçük hediyeyi vereceğiz. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll bring more music for the wedding! | Düğün için daha fazla müzik ayarlayacağım! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Look around, Boni, what beauty! | Etrafına bak Boni ne kadar güzel! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Here I�ll put my yurt! | Buraya çadırımı kuracağım! | Tulpan-2 | 2008 | |
| She didn�t like you! | O seni sevmedi! | Tulpan-2 | 2008 | |
| You didn�t impress her! | Onu etkileyemedin! | Tulpan-2 | 2008 | |
| How�s that? | Nasıl yani? | Tulpan-2 | 2008 | |
| She just didn�t like you | Kız senden hoşlanmadı o kadar. | Tulpan-2 | 2008 | |
| She told her mother: �Big ears� | Annesine, senin için koca kulaklı dedi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| That�s it There�re no more girls here | Bu kadar. Burada ondan başka kız yok. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Asa, l�m riding on my horse! | Asa, bak kendi atımı sürüyorum! | Tulpan-2 | 2008 | |
| What could I�ve said wrong? | Neyi yanlış söylemiş olabilirim ki? | Tulpan-2 | 2008 | |
| I described the octopus� weak point and the sawfish | Ahtapotun zayıf noktasını ve testere balığını anlattım. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Everything as usual | Her şey normaldi. | Tulpan-2 | 2008 | |
| And what were they doing? Listening | Onlar ne yaptılar? Dinlediler. | Tulpan-2 | 2008 | |
| How many times do I have to tell you? I didn�t see her | Kaç kere daha söylemem gerek? Ben onu görmedim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Ride to Almaty! Off you go! Quick! | Almatı'ya sür! Çabuk! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I don�t get it then | Gerçekten istiyorsan... | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�m not going to that little fool! | O küçük aptala geri dönmeyeceğim! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Let her sing | Bırak söylesin. | Tulpan-2 | 2008 | |
| This isn�t the big city to be singing at the table | Masalarda şarkı söylenebilen, büyük şehir değil burası. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Your horse wants a drink | Atının suya ihtiyacı var. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Run to me! Let�s give it a drink! | Bana doğru sür atını! Ona su verelim! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Damn it! Don�t run! | Kahretsin! Koşma! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t run, I said! | Koşma dedim! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Why so wild? Are you deaf? | Dediğimi yapsana? Sağır mısın? | Tulpan-2 | 2008 | |
| One sheep�s already gotten away! | Bir koyun kaçtı bile! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Round �em up! | Sürüyü topla! | Tulpan-2 | 2008 | |
| This is Kazakh Radio | Kazak radyosunu dinliyorsunuz. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Maha, don�t tease the puppy! | Maha, köpekle uğraşma! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Beke, give the cows water . The tractor�s here | Beke, ineklere su ver. Traktör burada. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Good morning Domestic news! | Günaydın. Yerel haberler. | Tulpan-2 | 2008 | |
| The Kazakh parliament has discussed the realization | Kazak parlamentosunda, devlet başkanımızın programı... | Tulpan-2 | 2008 | |
| Do you hear me? Get moving! | Beni duyuyor musun? Kımılda! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Tonight | Bu gece. | Tulpan-2 | 2008 | |
| The fifth already | Bu beşinci. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Let�s move out, Boni! | Hadi gidelim Boni! | Tulpan-2 | 2008 | |
| When are we moving? No time. Later | Ne zaman gideceğiz? Şimdi değil. Daha sonra. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Did you bring what I asked? Yes | Siparişlerimi aldın mı? Evet. | Tulpan-2 | 2008 | |
| They didn�t have caramel? Nope | Karamelli yok muydu? Hayır. | Tulpan-2 | 2008 | |
| How much? 700 tenge | Ne kadar? 700 tenge. | Tulpan-2 | 2008 | |
| That�s expensive | Çok pahalı. | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll have ten Just take these, alright? | Bende on var. Bunları al tamam mı? | Tulpan-2 | 2008 | |
| Are we going or what? Right away | Gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz? Geldim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�re a fool! Need any cucumbers? | Seni aptal! Hıyar ister misin? | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ve told you a hundred times: Turn off your stupid music! | Yüzlerce kez söyledim, şu aptal müziği kapat diye! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Okay! But it�s really art! | Tamam! Ama bu gerçek bir sanat! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t you understand Kazakh? | Kazakça anlamıyor musun? | Tulpan-2 | 2008 | |
| Another lamb died? still got 50 pregnant ones | Kaç tane hamile var? Elli tane hamile koyun var. | Tulpan-2 | 2008 | |
| No grass or they�re just weak First time mothers I don�t know | Otlak yok, birçoğu zayıf. İlk defa anne olanlar var. Bilmiyorum. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�re moving soon But you need lambs being born! | Yakında taşınacaksınız. Fakat önce kuzuların doğması gerek! | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s in God�s hands | Bu Tanrı'nın bileceği iş. | Tulpan-2 | 2008 | |
| You�re responsible for every lamb Understand? | Sen yine de bütün kuzulardan sorumlusun. Anladın mı? | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ll send a vet to examine the sheep | Koyunlara bakması için veteriner göndereceğim. | Tulpan-2 | 2008 | |
| Bravo! You�ve gotten the hang of things! | Aferin! İşi kapıyorsun! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Don�t start again! | Başlama yine! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I�ve told you many times: Get married, get a flock | Defalarca söyledim: Evlen, sürüyü al. | Tulpan-2 | 2008 | |
| who can I marry? The sheep? They�re the only thing around! | Kiminle evleneyim? Koyunlarla mı? Etrafımdaki tek şey onlar! | Tulpan-2 | 2008 | |
| This is the Betpak! An unmarried herdsman can�t survive! | Burası Betpak! Evli olmayan çoban yaşamını sürdüremez! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Somebody�s got to cook and wash You won�t last a week! | Biri yemek ve bulaşıklarla ilgilenmeli. Yoksa bir hafta bile yaşayamazsın! | Tulpan-2 | 2008 | |
| Are ducklings in fashion in the city? Asa! | Asa! Şehirde kravat takmak moda mı? | Tulpan-2 | 2008 | |
| There aren�t any more girls here! Got it? | Burada başka kız yok! Anladın mı? | Tulpan-2 | 2008 | |
| That�s it then! | Anlaşıldı! | Tulpan-2 | 2008 | |
| He�ll not give me the flock without a wife! | Karım olmadıkça bana sürü vermeyecek! | Tulpan-2 | 2008 | |
| We�ll rent an apartment for both of us. It�ll be cheaper | İkimiz bir tane daire kiralarız. Daha ucuza gelir. | Tulpan-2 | 2008 | |
| At worst, we�ll get a room In a dorm | En kötüsü bir apartta oda kiralarız. | Tulpan-2 | 2008 | |
| There are tons of babes there! We�ll meet them | Bir sürü kız var, tanışırız onlarla! | Tulpan-2 | 2008 | |
| It�s in the city after all, man! | Şehre gittikten sonra iş kolay adamım! | Tulpan-2 | 2008 | |
| And don�t worry about finding work! | Ve iş bulamayız diye de endişelenme! | Tulpan-2 | 2008 | |
| And you, get to work! This is an industry vehicle, | Sen de işine bak! Bu bir sanayi aracı... | Tulpan-2 | 2008 | |
| Let�s go. It�ll be easier to find work there together! | Hadi gidelim. İkimiz birlikte daha kolay iş buluruz! | Tulpan-2 | 2008 | |
| I don�t need your city! Got it? | Senin şehrine ihtiyacım yok! Anladın mı? | Tulpan-2 | 2008 |