Search

English Turkish Sentence Translations Page 171905

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
You've done something.	Sen bir şey yaptın.	The Skeleton Key-1	2005
He's not safe in this house. Not with you.	Bu evde güvende değil. Seninle birlikte güvende değil.	The Skeleton Key-1	2005
This is my house. I'm taking him, Violet.	Burası benim evim. Onu götürüyorum, Violet.	The Skeleton Key-1	2005
Too late. Not again.	Artık çok geç. Bir daha yapamayacaksın.	The Skeleton Key-1	2005
You little whore. He's mine.	Seni küçük kaltak. O benim.	The Skeleton Key-1	2005
Keep him in this house.	Onu evden çıkarma.	The Skeleton Key-1	2005
Keep him in this...	Onu çıkarma...	The Skeleton Key-1	2005
"Protection."	'Koruma'	The Skeleton Key-1	2005
Where's the record?	Plak nerede?	The Skeleton Key-1	2005
Come on, Ben.	Haydi gel, Ben.	The Skeleton Key-1	2005
I'm going to get you out of here. Just hold on.	Seni buradan çıkarıyorum. Dayan.	The Skeleton Key-1	2005
We've got to hide you, Ben.	Seni saklamalıyız, Ben.	The Skeleton Key-1	2005
I'm gonna get help. I won't leave you.	Yardım çağıracağım. Seni terketmiyorum.	The Skeleton Key-1	2005
You think you can take him out of this house?	Onu evden çıkartabileceğini mi sandın?	The Skeleton Key-1	2005
You think you're stronger than me?	Benden daha kuvvetli olduğunu mu zannediyorsun?	The Skeleton Key-1	2005
You've no idea how strong I am, Caroline.	Ne kadar kuvvetli olduğumu idrak edemedin, Caroline.	The Skeleton Key-1	2005
You're just making it harder on yourself!	İşleri beyhude zorlaştırıyorsun!	The Skeleton Key-1	2005
You can't get away, Caroline.	Çekip gidemezsin, Caroline.	The Skeleton Key-1	2005
You'll never get out of here, child.	Buradan asla kaçamayacaksın, evladım.	The Skeleton Key-1	2005
She had a gun.	Silahı vardı.	The Skeleton Key-1	2005
She knows I know. Ben's in trouble.	Bildiğimi biliyor. Ben'in başı dertte.	The Skeleton Key-1	2005
He's still at the house. Call the police, Luke. I left him.	Hala evde. Polisi ara, Luke. Onu orada bıraktım.	The Skeleton Key-1	2005
We got to get back out there.	Eve geri dönmeliyiz.	The Skeleton Key-1	2005
The hell we do.	Dönmek falan yok.	The Skeleton Key-1	2005
You didn't leave anyone. Okay? Slow down.	Kimseyi bırakmadın. Tamam mı? Yavaş ol biraz.	The Skeleton Key-1	2005
Tell me what happened. She tried to kill you?	Neler olduğunu anlat. Seni öldürmeye mi çalıştı?	The Skeleton Key-1	2005
Mrs. Devereaux.	Bayan Devereaux.	The Skeleton Key-1	2005
To what do I owe the...	Bu şerefi neye...	The Skeleton Key-1	2005
Heard from Caroline? Why would she have...	Caroline'dan haberim var mı dedin? Neden ki...	The Skeleton Key-1	2005
Okay. What happened tonight?	Tamam. Bu gece neler oldu?	The Skeleton Key-1	2005
We need to record this.	Bunu kaydetmemiz lazım.	The Skeleton Key-1	2005
Hurting him? Hurting him how?	Onu incitmek mi? Nasıl?	The Skeleton Key-1	2005
I am listening to you.	Dinliyorum seni.	The Skeleton Key-1	2005
Good night, child.	İyi geceler, evladım.	The Skeleton Key-1	2005
A hell of a thing, isn't it?	Berbat bir şey, değil mi?	The Skeleton Key-1	2005
See, everywhere you look...	Baktığın her yer,...	The Skeleton Key-1	2005
it's a whole new world all around you.	...etrafındaki her şey yepyeni bir dünya.	The Skeleton Key-1	2005
It's like being born.	Yeniden doğmak gibi.	The Skeleton Key-1	2005
Or dying. Of course, I wouldn't know.	Veya ölmek gibi. Elbette önceden bilemezdim.	The Skeleton Key-1	2005
Hush, darling. I know it's hard.	Sus, tatlım. Zor olduğunu biliyorum.	The Skeleton Key-1	2005
We're home!	Geldik!	The Skeleton Key-1	2005
He's missing. She's hidden him somewhere.	O kayıp. Onu bir yere gizlemiş.	The Skeleton Key-1	2005
Where is he, Caroline?	Nerede o, Caroline?	The Skeleton Key-1	2005
It's not him, it's me.	Derdin onunla değil, benimle.	The Skeleton Key-1	2005
You want to sacrifice me.	Beni kurban etmek istiyorsun.	The Skeleton Key-1	2005
Where is he, Caroline?	O nerede, Caroline?	The Skeleton Key-1	2005
Why are you helping her?	Neden ona yardım ediyorsun?	The Skeleton Key-1	2005
Is everything ready? No.	Her şey hazır mı? Hayır.	The Skeleton Key-1	2005
I can't start anything till I know where he is.	Onun nerede olduğunu bilmeden hiçbir şeye başlayamam.	The Skeleton Key-1	2005
What's our tale if he gets away?	Eğer kaçarsa nasıl bir hikaye anlatırız?	The Skeleton Key-1	2005
you will tell me exactly where my husband is.	Kocamın nerede olduğunu aynen söyleyeceksin.	The Skeleton Key-1	2005
There's nothing anybody can do for him, so there's no need to try.	Onun için yapacak bir şey yok. Beyhude gayret etme.	The Skeleton Key-1	2005
He's in the garden shed.	Bahçedeki kulübede.	The Skeleton Key-1	2005
Don't scratch her up any more than she already is.	Onu daha fazla hırpalama.	The Skeleton Key-1	2005
She's teaching you.	Sana öğretiyor.	The Skeleton Key-1	2005
You help her kill me, and she'll teach you how.	Beni öldürmesine yardım ediyorsun, o da nasıl yapılacağını öğretiyor.	The Skeleton Key-1	2005
Ben knew, too, didn't he?	Ben de biliyordu, değil mi?	The Skeleton Key-1	2005
That's enough, Caroline.	Bu kadarı yeter, Caroline.	The Skeleton Key-1	2005
You want to shoot me, shoot me.	Eğer beni vurmak istiyorsan, vur.	The Skeleton Key-1	2005
Stop right there, Caroline!	Dur orada, Caroline!	The Skeleton Key-1	2005
I want my father's picture.	Babamın fotoğrafını istiyorum.	The Skeleton Key-1	2005
I want it with me.	Yanımda olsun istiyorum.	The Skeleton Key-1	2005
Jesus. All right.	Tanrım. Pekala.	The Skeleton Key-1	2005
You want your picture, I'll get your goddamn picture.	Resmini istiyorsan, alacaksın lanet resmi.	The Skeleton Key-1	2005
Violet, she's going outside!	Violet, dışarı çıkıyor!	The Skeleton Key-1	2005
Quick! Go get her! Help me!	Çabuk! Yakala onu! Yardım et bana!	The Skeleton Key-1	2005
She's fixed the door!	Kapıyı bağladı!	The Skeleton Key-1	2005
Violet, I can't get up the stairs!	Violet, üst kata çıkamıyorum!	The Skeleton Key-1	2005
You try to use my tricks on me?	Benim numaralarımı bana karşı mı kullanıyorsun?	The Skeleton Key-1	2005
On me, huh?	Bana karşı, ha?	The Skeleton Key-1	2005
My name is Caroline Ellis.	Adım Caroline Ellis.	The Skeleton Key-1	2005
I'm at 1750...	Terrebonne Parish...	The Skeleton Key-1	2005
Bayou Chapelet in Terrebonne Parish.	...1750 numaradan arıyorum.	The Skeleton Key-1	2005
I need police and paramedics.	Polis ve ilk yardım gerekli.	The Skeleton Key-1	2005
There are people hurt here. We're trapped.	Yaralı insanlar var burada. Kapana kısılmış durumdayız.	The Skeleton Key-1	2005
What time is it? Jill.	Saat kaç? Jill.	The Skeleton Key-1	2005
Jill. Cary?	Jill. Cary?	The Skeleton Key-1	2005
Jill, I'm in trouble.	Jill, başım dertte.	The Skeleton Key-1	2005
It's all real. You're where? What?	Hepsi doğruymuş. Neredesin? Ne diyorsun?	The Skeleton Key-1	2005
I'm in the Devereaux house.	Devereauxların evindeyim.	The Skeleton Key-1	2005
What's real? What...	Doğru olan ne? Neler...	The Skeleton Key-1	2005
You can't get away, Caroline.	Kaçamazsın, Caroline.	The Skeleton Key-1	2005
"Chalk, sulfur, blood, hair."	'Kireç, kükürt, kan, saç'	The Skeleton Key-1	2005
Chalk.	Kireç.	The Skeleton Key-1	2005
Circle.	Daire.	The Skeleton Key-1	2005
Four eyes. North, south.	Dört göz. Kuzey, güney.	The Skeleton Key-1	2005
Hurry! Oh, God, please.	Çabuk! Tanrım, lütfen.	The Skeleton Key-1	2005
My child...	Evladım...	The Skeleton Key-1	2005
I believe you broke my legs.	Zannedersem bacaklarımı kırdın.	The Skeleton Key-1	2005
You can't get near me. See this? This is your spell of protection.	Bana yaklaşamazsın. Görüyor musun? Bu senin korunma büyün.	The Skeleton Key-1	2005
Is that what that is now?	Demek öyle?	The Skeleton Key-1	2005
And who exactly gave you that spell?	Kim verdi sana o büyüyü bakayım?	The Skeleton Key-1	2005
All that circle protects is you...	O daire,...	The Skeleton Key-1	2005
from leaving it.	...seni dışarı çıkmaktan alıkoyar.	The Skeleton Key-1	2005
You stay back!	Yaklaşma!	The Skeleton Key-1	2005
I'll kill you! You stay away!	Öldürürüm seni! Yaklaşma!	The Skeleton Key-1	2005
We've been waiting for you, Caroline.	Seni bekliyorduk, Caroline.	The Skeleton Key-1	2005
Waiting for you to believe.	İnanmanı bekliyorduk.	The Skeleton Key-1	2005
It doesn't work if you don't believe.	İnanmasaydın işe yaramazdı.	The Skeleton Key-1	2005
From the dry dust out of these chains.	Kara topraktan, zincirlerden.	The Skeleton Key-1	2005