Search
English Turkish Sentence Translations Page 168911
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| My buddy had his head torn off by a bomb. In the village. | Köyde bir arkadaşımın kafasına bomba düşmüştü. Arkadaşımın kafası bir bomba yüzünden parçalandı. Köyde. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Think he heard anything? | Sence bir şey duymuş mudur? Sence birşey duymuş mudur? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Eat! Then you go to bed. | hadi yemeğini ye! Sonra uyuyacaksın. Yemeğini ye! Sonra da yatağa. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Sleep there tonight. It's safer. | Orada uyuyun bu sefer. Daha güvenli. Bu gece burada yatın. Daha güvenli. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| How tall is your daughter? Like on the photo? | Kızının boyu ne kadar? Resimdeki gibi mi? Kızın ne kadar uzun? Şu fotoğraftaki hali mesela? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| A bit taller than Kerim. That mark's how tall she is. | Kerim'den biraz daha uzun. İşte burada işaretlenen yer kadar. Kerim'den biraz uzun. Şu işaret onun boyu kadar işte. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| She comes up to here. | Buraya ulaşmıştı. Bu kadar filan. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| That was last year. | Geçen seneydi. Bu geçen seneydi. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Last year. | Geçen yıl. Geçen sene. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| A year ago. | Bir yıl önce. Bir sene önce. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| She's grown since. | Biraz daha büyümüştür. Şimdi biraz daha uzundur. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What's that up there? The light? | Ne var? ışık mı? Orada ne var? Işık mı? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Oh, that! When I get a cramp in my hand, I draw circles. | haa, o mu! Başıma ağrılar girdiği zaman, öyle çemberler çizerim. Oh, şu! Elim kramp tuttuğunda, çember çiziyorum. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I take a pencil and I do this. | Elime bir kalem alır ve çizerim. Bir kalem alıp böyle yapıyorum. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| It cures my hand. | Beni iyileştirir. Elime iyi geliyor. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| See, like this... | bak, şöyle... Bak, bunun gibi... | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Go to bed! | hadi yatağa! Haydi, yatağa! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I'll go up in the attic. It's not an attic. | Çatıda ben yatacağım. Çatı değil. Tavanda ben yatacağım. O tavan değil. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Miranda calls it a loft. | Miranda tavan arası derdi oraya. Miranda ona galeri diyor. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| OK. In the loft. | Tamam. Tavan arasına. Tamam. Galeride. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Kerim, stop that! None of that! Did he hurt you? | Kerim, Durr! Ne oluyor! Acıttı mı? Kerim, kes şunu! Yapmayın! Canın yandı mı? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We can both go. | İkimizde gidebiliriz. Sırayla orada yatabiliriz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Sure! You one night, him the other. | tabi! Bir gece sen, diğer gün o. Tabi! Bir gece sen, bir gece o. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Why are you such a pest? | Neden bu kadar yaramazsın sen bakıyım? Neden sorun çıkarıyorsun? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What's he want? Dunno. | Ne istiyor? Bilmem. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What did he say, dammit? | Ned diyor, ya hu söyle? Ne dedi, söylesene? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| He says I pee in my pants at night. | Gece altıma işiyormuşum. Gece altıma işediğimi söyledi. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| You still wet the bed? | Hala yatağı ıslatıyormusun? Hala yatağı mı ıslatıyorsun? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| It's because of the shulls. | bambalar yüzünden. Bamborduman yüzünden. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Of what? The shulls. | Neden? bambalardan. Ne yüzünden? Bamborduman. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| The word is shells, not shulls. | Bomba o kelime, bamba değil. Bamborduman değil, bombardıman. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I pee in bed, anyway. | nasıl diyorsan, sonuçta altıma yapıyorum. Her neyse, yatağı ıslatıyorum işte. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Then Kerim sleeps on top, you below. | Öyleyse Kerim yukarıda yatıyor, Sende aşağıda. Öyleyse Kerim yukarıda, sen aşağıda. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I want to sleep in the loft! | Ama bende tavanda yatmak istiyorum! Ben galeride uyumak istiyorum! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Adis, no you can't! | Adis, hayır yukarısı olmaz! Adis, hayır olmaz! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We'll put this plastic on it. | Tamam, bu naylonu altına koyacağız. Şu naylonu yerleştirelim. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| So it doesn't run down. | Böylece aşağıya sızmayacak. Böylece aşağı akmaz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Go on up. Now you can pee as much as you want. | Hadi çık yukarı. Şimdi istediğin kadar işeyebilirsin. Haydi çık. Şimdi istediğin kadar işeyebilirsin. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| There we go... Goddam kids! | hadi bakalım... ahh dert bu çocuklar! Haydi, çık... Lanet çocuklar! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What if we don't find our aunt? We'll find her. | Teyzemi bulmazsak ne olcak? Bulacağız. Ya halamızı bulamazsak? Onu bulacağız. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| If not, you'll go to Italy to a refugee camp for kids. | Eğer bulamazsak, İtalya'ya mülteci çocuk kampına gidersiniz. Bulamazsak İtalya'ya çocuk mülteci kampına gideceksiniz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| You'll learn Italian tanning in the sun. | İtalyanca öğrenirsiniz Güneşlenirsiniz. İtalyanca öğrenip güneşleneceksiniz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What? Can we take the dog? | Ne? Köpeği alabilir miyiz? Ne dedi? Köpeği alabilir miyiz? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Sure! | Tabiki! Tabi! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Will he be able to walk? | yürüyebilcek mi? Yürüyebilecek mi? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What if he can't? | Ya yürüyemezse? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We'll see. Go to bed. Kerim below | Göreceğiz. Hadi uyu. Kerim aşağı Göreceğiz. Haydi yatın. Kerim, aşağı in. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What did I do to deserve this? | Ne yaptımda bu geldi başıma? Bunu hakedecek ne yaptım? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Sorry to bother you. You're busy. | Rahatsız ettim üzgünüm. Çok meşgulsun. önemli değil. Vaktinizi aldığım için üzgünüm. Meşgulsünüz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Don't step in the blood. | Kana basmayın. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We'll find a solution. | Bir çözüm bulacağız. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| If I keep them, they'll die of hunger. | Eğer benle kalırlarsa, açlıktan ölecekler. Benimle kalırlarsa, açlıktan ölürler. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I don't even have food for me. | Kendim için bile yemeğim yok. Kendim için bile yiyeceğim yok. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Let alone when my family gets back! | Ailem gelince yalnız kalırlar! Ailem gelince ne yapacağım! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| They got IDs, papers? Nothing. | Kimlikleri yada evrakları varmı? Hiç bir şey yok. Kimlikleri, belgeleri var mı? Hiçbirşeyleri yok. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Can't he talk? He's a deaf mute. | Konuşamıyor mu? o sağır. Konuşamıyor mu? Sağır dilsiz. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| That'll help get him into the children's ward. | Bu onun çocuk yardım kurumuna gitmesine yardımcı olur. Bu onu koruma altına almakta yardımcı olabilir. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We'll see about that. Come on, kids. | Göreceğiz. Çocuklar, haydi. Bunu sonra düşünürüz. Haydi, çocuklar. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| There. | İşte burda. İşte. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| She was operated on Oct 22. It went well. | 22 Ekimde bir ameliyat geçirmiş. Güzel geçmiş. 22 Ekim'de ameliyat olmuş. İyi geçmiş. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| On Nov 6 the Red Cross flew her to Frankfurt. | 6 Kasımda kızılhaç onu Frankfurt'a yollamış. 6 Kasım'da Kızıl Haç onu Frankfurt'a götürmüş. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| With her husband. See for yourself. | Kocasıyla beraber, kendiniz bakın. Kocasıyla beraber. Kendiniz bakın. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| So she's fine? Sorry? | İyi yani? Efendim? Yani iyi mi? Efendim? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I said, so she's fine. | dedim ki, İyidir yani şimdi. Dedim ki, yani iyi. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Possibly. | Öyledir heralde. Muhtemelen. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Your aunt's fine. | Teyzeniz iyi. Halanız iyi. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Shall we try getting them admitted? | Onları almayı deneyelim mi? Onları hastaneye kabul etmeyi deneyelim mi? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We want to go to our aunt! | Biz teyzemize gitmek istiyoruz! Biz halamıza gitmek istiyoruz! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| You decide, Hamza. | Sen düşün, Hamza. Sen karar ver, Hamza. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| To our aunt's! | Teyzemize! Halamıza! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I'd like to put them on a plane. | Onları uçağa bindirmek istiyorum. Onları uçağa bindirebilmemiz mümkün mü? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| We can't. Try the Red Cross. | Biz yapamayız. Kızılhaç'ı dene. Yapamayız. Kızıl Haç'ı deneyin. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| What do I do with them? | Onlarla ne yapacağım? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| You like planes? | Uçakları seviyormusunuz? Uçakları sever misiniz? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| He'll win a prize in Germany when he's fitted | Tamamen donatılınca Almanyada ödül kazanacak Ona stop lambası olarak iki de ampul taktık mı... | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| with two bulbs for tail lights! | Arkasında iki tane lambasıyla! Almanya'da ödül bile kazanır! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Think he'll bark again? | Tekrar havlayabilecek mi? Sence tekrar havlayacak mı? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Sure, and in German! At your aunt's! | Tabiki, Almanya'da! Teyzenizin orda! Tabi, hem de Almanca! Siz halanızdayken! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Will they let us take him? | Bize onu götürmek için izin vercecekler mi? Onu almamıza müsaade edecekler mi? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| He's yours, you saved him. | O sizin, onu siz kurtardınız. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Kerim, go ahead. Watch out for the hole! | Kerim, dikkat et. Deliğe oturt! Kerim, devam et. Deliğe dikkat et! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Holy shit! | Allah selamet versin! Allah kahretsin! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Will it work? Sure. Look! | Çalışacak mı? tabii, bak! İşe yarayacak mı? Tabi. Bak! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Just grease the wheels every night. | Sadece her gece tekerlekleri yağlayın yeter. Sadece tekerleri her gece yağlayın. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Try it. Look at him. | hadi deneyelim. Bakın. Deneyelim. Şuna bak. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Adis, does it work? | Adis, çalışıyor mu? Adis, oldu mu? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| It does. Look how his hind legs turn! | Çalışıyor. Arka ayakları ammada geriye geldi! Oldu. Bakın arka ayakları nasıl dönüyor! | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| If the plane doesn't work out, | Eğer uçak gitmezse, Uçak planı işe yaramazsa, | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| they can escape across the runway. To freedom in Hrasnica. | Uçak pistinden kaçabilirler. Hrasnica'ya özgürlüğe. hava alanını geçip kaçabilirler. Hrasnica şimdi özgür. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| But they're kids. There's shooting there. | Ama onlar çocuk. Orası ateş altında. Ama bunlar çocuk. Orada çatışma var. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| And not here? | Burda yok yani? Burada yok mu? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Is it too tight? What? | burası çok sıkı? Neresi? Çok mu sıkı? Ne? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Ever seen Chetniks? Yes. | Hiç Çetnik gördün mğ? Evet. Hiç Sırp milisi gördün mü? Evet. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| They got no heads. I saw it. | Kafaları yok. Ben gördüm. Kafaları yoktu. Onları gördüm. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| No heads? Just as I said. | Kafaları yok mu? Aynen. Kafaları yok muydu? Aynen öyle. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| They're all like that? | Hepsi öyle mi? Peki neye benziyorlardı? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Don't know, I only saw their legs. | Bilmiyorum, Ben sadece ayakalarını gördüm. Bilmiyorum, sadece ayaklarını gördüm. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Why not the rest? | Niye tamamına bakmadın? Neden gerisine bakmadın? | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| I was too scared to look up. | Çok korkmuştum. Bakamayacak kadar korkmuştum. | The Perfect Circle-1 | 1997 | |
| Get ready, kids, we're going out. | Çocukları, hazırmısnız gidiyoruz. Hazırlanın, çocuklar, dışarı çıkıyoruz. | The Perfect Circle-1 | 1997 |