• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 168912

English Turkish Film Name Film Year Details
You'll see...It'll be nice. göreceksiniz..Çok güzel olcak. Göreceksiniz... Güzel olacak. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Will the dog be OK alone? Köpek yalnız durabilcek mi? Köpek tek başına iyi olacak mı? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Sure... Dress warmly, it's cold. Tabii... Sıkıcı sarın onu, hava soğuk. Tabi... Sıkı giyinin, hava soğuk. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What'll we wear? Not that, you'll catch cold. Biz ne giyeceğiz? bunları değil, üşeyeceksiniz. Ne giyeceğiz? O olmaz, üşürsün. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
We've only got what we're wearing. Bizde sadece üstümüzdekiler var. Üzerimizdekinden başka giysimiz yok. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
There's Miranda's clothes. Orada miranda'nın eşyaları var. Orada Miranda'nın giysileri var. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
In that closet. Take what you want. Şu dolapta. Ne istiyorsanız alın. Şu dolapta. İstediğinizi alın. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
If she was here she'd say... Burada olsaydı... Burada olsa şöyle derdi... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Dress them warmly. In my sweaters. "Alın kazakalrımı, sıcacık giyinin" derdi. Onları sıkı giydir. Süeterlerimi giysinler. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Not that one! O olmaz! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Let them choose. Don't be stingy! Bırak seçsinler. Cimri olma! Bırak seçsinler. Pintilik yapma! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Me, stingy? I'm doing it for you. Cimri miyim? Senin için yapıyorum. Ben mi pintiyim? Bunu senin için yapıyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
For me? Was I ever selfish? Benim için mi?Ben bencilmiydim ki? Benim için mi? Hiç bencillik ettim mi? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I didn't mean that, Onu kastetmedim, Bunu demek istemedim, The Perfect Circle-1 1997 info-icon
but later you'll say: Ama sonra dersinki: ama sonra diyeceksin ki: The Perfect Circle-1 1997 info-icon
"Where did that go? Or that?" "Şu nereye gitmiş? bu nerede?" "Nereye gitti o? Peki şu?" The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Why'd you bring them here? Onları neden buraya getirdin? Neden onları buraya getirdin? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I didn't bring them. You crazy? Onları getirdim! Deli misin? Onları ben getirmedim. Çıldırdın mı? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They broke in. Zorla girmişler. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Don't stare at me! Haydi beni seyretmeyin! Bana öyle bakmayın! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Put on that scarf. And that hat, too. Şu atkıyı. ve şapkayı da alın. Şu atkıyı tak. Şapkayı da tak. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Follow me, don't be scared. Beni takip edin, Korkamayın. Takip edin, korkmayın. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Careful. You'll soon see. Dikkat. Az kaldı. Dikkat. Şimdi göreceksiniz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Watch it...Look! Bakın şuna...Bakın! Seyredin... Bakın! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Ever seen so much light? Hiç bu kadar ışık görmüşmüydünüz? Hiç bu kadar çok ışık gördünüz mü? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
How've they got so much electricity? Bu kadar elektirikleri nerden buluyorlar? Bu kadar elektriği nereden buluyorlar? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
The French get all they want. Fransızlar istediklerini alıyorlar. Fransızlar ne isterlerse alırlar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
From where? Nerden? Ama nereden buluyorlar? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
A generator. Jenaratörden. Jeneratörden. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Wow! Vay bee! Vay! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
That's the French. Everything works! Fransızlar. Herşey yolunda! Bunlar Fransız. Herşeyleri yolundadır! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Now what do we do? We watch. Ee şimdi napıyoruz? Seyrediyoruz. Şimdi ne yapacağız? İzleyeceğiz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Can we get closer? Daha yaklaşabilir miyiz? Yaklaşabilir miyiz? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Sure. All the way to the fence. Evet. bütün yollar açık. Tabi. Ta ki parmaklıkların dibine kadar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Really lights things up! They got water too. Gerçekten amma ışık var! Sularıda var. Gerçekten herşeyi aydınlatıyor! Onların suyu da var. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Where? There! Look how it runs. Nerede? orada! Bak nasıl akıyor. Nerede? Orada! Bakın nasıl akıyor. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
So much water. Amma çok suu. Bir sürü su. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Look, Kerim, real water. Bak Kerim, Gerçek su. Bak, Kerim, gerçek su. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Running from a tap! Look! Musluktan akıyor! Bak! Çeşmeden akıyor! Bak! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Do Chetniks shoot at them? Çetnikler onlara ateş ediyor mu? Sırp milisler onlara da ateş ediyor mu? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Rarely. Some day we'll live like that too. Nadiren. Bazı günler Bizde öyle yaşayacağız. Nadiren. Bir gün bizde onlar gibi yaşayacağız. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Same as them? Sure. Look! Aynı onlar gibi? tabii. bak! Aynı onlar gibi mi? Tabi. Bak! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What will they have, by then? Daha neleri olabilirki? O zamana kadar onların neleri olacak? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
God knows! Alllah bilir! Allah bilir! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What did he ask? Ne soruyor? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
If they're people like us. Bizim gibi insan olup olmadıklarını. Onların da bizim gibi insanlar olup olmadığını. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Of course. But they're not Bosnians, they're French. Tabiki, ama onlar Boşnak değil Fransızlar. Elbette. Ama onlar Bosnalı değil, onlar Fransız. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Can't they give us what they've got? Onlarda ne varsa, bizede veremezler mi? Ellerindekilerden bize de verirler mi? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
If you give an arm, we Bosnians want a leg! Bir el verirsen, Biz Boşnaklar bacak isteriz! Biz Bosnalılar kolunu verenden ayağını isteriz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They give to everyone, not to individuals. Herkese veriyorlar, bireysel değil. Herkese birden veriyorlar, teker teker değil. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They bring in tons of goods. Tonlarca yardım getirdiler. Tonlarca mal getiriyorlar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
If we asked they'd give, but it's not the same. Biz istesek verirlerdi, Ama aynı şey değil. İsteseydik verirlerdi, ama bu aynı şey değil. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
And it's Xmas for them, they're celebrating. Ve şimdi Noel zamanları, Onu kutluyorlar. Bu onlar için Noel, onu kutluyorlar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Will we get things when it's our Xmas? Bizde birşeyler alacakmıyız kendi noelimiz gelince? Bizim Noel'imiz olduğunda biz de birşeyler alacak mıyız? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Maybe. Anyway, we celebrate every feast. Belki. Neyse, Biz her festivali kutlarız. Belki. Zaten bizim de bayramlarımız var. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Kerim, can you hear when you dream? Kerim ruyalarında duyabiliyor musun? Kerim, rüya görürken duyabiliyor musun? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He dreamt that big packages were parachuted in the yard. Paraşütle aşağıya atılan bir sürü paket görmüş rüyasında. Rüyasında avluya uçaktan büyük paketler atılmış. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
But they rolled into the river. ama hepsi nehire düşmüş. Ama nehre yuvarlanmışlar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He tried to catch them, but couldn't. onları yakalamaya çalışmış,ama yapamamış. Yakalamaya çalışmış, ama yapamamış. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He lost a shoe in the water. Then what? Bir ayakkabısını suya kaptırmış. Sonra ne olmuş? Ayakkabısını suda kaybetmiş. Sonra? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He dived in and almost drowned. Dalmış hemen az daha boğuluyormuş. Suya dalmış ve az daha boğuluyormuş. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Drowned? Boğuluyormuymuş? Boğuluyor muymuş? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
When he came up, he heard the birds singing. uyandığında, kuşların cıvıltılarını duymuş. Su yüzeyine çıkınca, kuşların öttüğünü duymuş. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Then he can hear! Öyleyse duyabiliyor! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Only in his dreams. sadece rüyalarında. Sadece rüyasında. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What do you dream of? Sen ne düşlüyorsun? Sen rüyanda ne görüyorsun? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Trains. Trenler. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I dream of trains. Bir sürü tren düşlüyorum. Trenler görüyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I see plains and mountains go by. giderken dışarıda bir sürü ova, dağ görüyorum. Düzlüklerin ve dağların yanından geçtiğimi görüyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Electric lines that crisscross... Çapraz duran elektirik telleri... Çapraz şekilde dizili elektrik hatları... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Then the train goes in a tunnel. sonra tren tünele giriyor. Sonra tren bir tünele giriyor. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Kerim, don't go in the water. Adis! Kerim, suya girme. Adis! Kerim, suya girmeyin. Adis! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You see, I'm with these kids. We're having fun! görüyorsun, bu çocuklarla beraberim. çok eğleniyoruz! Görüyorsun, bu çocuklarlayım. İyi eğleniyoruz! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
My respects, ma'am. saygılar, madam. Saygılarımla, madam. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Where's daddy's little darling? Babasının küçük sevgilisi nerdeymiş? Neredeymiş babasının cicisi? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Adis, Kerim, come here! Let me introduce you! Adis, Kerim, buraya gelin! sizi tanıştırayım! Adis, Kerim, gelin! Sizi tanıştırayım! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
This is my wife. They're so cute. Bu eşim. Çok tatlılar. Bu karım. Çok tatlılar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm Adis. And what's your name? Ben Adis. Senin adın ne? Ben Adis. Ya senin adın ne? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He's a deaf mute. O sağır ve dilsiz. O sağır dilsiz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
A drink? Some fruit juice. İçecek? Biraz meyva suyu. İçecek? Biraz meyve suyu. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Look up there. See that? Şuraya bakın. Görüyormusunuz? Yukarı bakın. Gördünüz mü? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
That parachutist? Paraşütçüleri? Paraşütçü. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He's good, eh? iyi ha, dimi? Güzel, değil mi? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Would you dare do that? You'd be scared? Onu yapmaya cesaret edebilirmiydiniz? bence korkardınız? Bunu yapabilir miydin? Korkar mıydın? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
No. Look at him. Hayır. Baksana ona. Hayır. Ona bak. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What's it like down there? Ordan nasıl görünüyor? Aşağısı nasıl birşey? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Down where? Girls... ney? Kızlar... Aşağısı mı? Kızların aşağısı... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You care about that? İlgileniyor musunuz? Bunu mu merak ediyorsunuz? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He says he knows, but doesn't. Evet diyor, hayır. Bildiğini söylüyor, ama bilmiyor. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He's bragging. Övünüyor. Sallıyor. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm no expert. Or I wouldn't have become a poet. Uzman değilim. Yada bir şair olmak istemem. Ben bu konuda uzman değilim. Eğer olsaydım, şair olmazdım. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
But you know more than us. Ama benden fazla biliyorsun. Ama sen bizden daha çok şey biliyorsun. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Maybe... belkide... Belki... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What do you think? Ne düşünüyorsunuz? Sence nasıl olabilir? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
He says it's like two lines... İki çizgi olduğunu söylüyor... Ona göre, ortasında bir çizgi olan... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
with another in the middle. ortadakiyle birlikte. iki başka çizgi gibi birşeymiş. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
And you? ya sen? Ya sana göre? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
It's a circle with a thing on the sides. iki taraflı bir döngü. Kenarlarında birşeyler olan bir çember. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Tell us what it's like. nasıl yani. Söylesene nasıl birşey. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Ask those girls! They may show you. Şu kızlara sor! Sana gösterirler belki. Şu kızlara sor! Belki size gösterirler. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 168907
  • 168908
  • 168909
  • 168910
  • 168911
  • 168912
  • 168913
  • 168914
  • 168915
  • 168916
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact