Search
English Turkish Sentence Translations Page 168755
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's just if you need something to read on the train or | Trende veya gemiye bindiğinde bir şey okumak istersen diye... Sadece trende giderken veya denize açılınca okuyacak bir şey gerekirse diye. Sadece trende giderken veya denize açılınca okuyacak bir şey gerekirse diye. Sadece trende giderken veya denize açilinca okuyacak bir ºey gerekirse diye. Sadece trende giderken veya denize acilinca okuyacak bir sey gerekirse diye. Sadece trende giderken veya denize açılınca okuyacak bir şey gerekirse diye. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Oh. You don't have to worry about me. | Benim hakkımda endişelenmene gerek yok. Beni merak etmek zorunda değilsin. Beni merak etmek zorunda değilsin. Beni merak etmek zorunda degilsin. Beni merak etmek zorunda degilsin. Beni merak etmek zorunda değilsin. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| How do you plan on doing that, Sergeant York? | Peki bunu nasıl yapacaksın, Çavuş York? Bunu nasıl yapmayı planlıyorsun Çavuş York? Bunu nasıl yapmayı planlıyorsun Çavuş York? Bunu nasil yapmayi planliyorsun Çavuº York? Bunu nasil yapmayi planliyorsun cavus York? Bunu nasıl yapmayı planlıyorsun Çavuş York? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| No, it's gonna be a turkey shoot. You watch. | Hayır, tıpkı hindi avı gibi olacak. Hayır, keklik avı olacak işte. Hayır, keklik avı olacak işte. Hayir, keklik avi olacak iºte. Hayir, keklik avi olacak iste. Hayır, keklik avı olacak işte. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| No, we're here to keep the Japs... Something about the shipping lanes... | Hayır Japonları pasifikten... Öyle bir şeyler... Hayır, buraya Japonları... Ne alakası var oğlum? Hayır, buraya Japonları... Ne alakası var oğlum? Hayir, buraya Japonlari... Ne alakasi var oglum? Hayir, buraya Japonlari... Ne alakasi var oglum? Hayır, buraya Japonları... Ne alakası var oğlum? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Everybody topside for a pre landing briefing. | Herkes karaya çıkmadan önceki son brifing için güverteye! Herkes kara öncesi brifing için güverteye! Herkes kara öncesi brifing için güverteye! Herkes kara öncesi brifing için güverteye! Herkes kara oncesi brifing icin guverteye! Herkes kara öncesi brifing için güverteye! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| but I promise you, we will finish it! | ...ancak yemin ederim biz bitireceğiz! ...ama size sözüm olsun, biz bitireceğiz! ...ama size sözüm olsun, biz bitireceğiz! ...ama size sözüm olsun, biz bitirecegiz! ...ama size sozum olsun, biz bitirecegiz! ...ama size sözüm olsun, biz bitireceğiz! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Hit the beach. Keep moving till you rendezvous point the primary objectives. | Sahile çıkın! Emirlerdeki buluşma noktalarına gidene kadar durmayın. Sahile vurunca, öncelikli hedefiniz olan randevu noktalarına kadar durmayın! Sahile vurunca, öncelikli hedefiniz olan randevu noktalarına kadar durmayın! Sahile vurunca, öncelikli hedefiniz olan randevu noktalarina kadar durmayin! Sahile vurunca, oncelikli hedefiniz olan randevu noktalarina kadar durmayin! Sahile vurunca, öncelikli hedefiniz olan randevu noktalarına kadar durmayın! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Make it tight! Together! Come on! | Sıkı tutun! Haydi! Sıkı tutun! Hadi! Sıkı tutun! Hadi! Siki tutun! Hadi! Siki tutun! Hadi! Sıkı tutun! Hadi! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Hey, now what do I do? | Şimdi ne yapacağım? Hop, simdi ne yapacagim? Hop, şimdi ne yapacağım? Hop, ºimdi ne yapacagim? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Try using your head, Chuckler. It's big and rock like. | Kafanı kullanmayı dene, Chuckler. O da kocaman ve kaya gibi. Kafanı kullanmayı dene Chuckler. Kocaman ve taş gibi! Kafanı kullanmayı dene Chuckler. Kocaman ve taş gibi! Kafani kullanmayi dene Chuckler. Kocaman ve taº gibi! Kafani kullanmayi dene Chuckler. Kocaman ve tas gibi! Kafanı kullanmayı dene Chuckler. Kocaman ve taş gibi! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Fuck! Shit! My hand! | Kahretsin! Elim! Hasiktir! Elim! Hasiktir! Elim! Hasiktir! Elim! Hasiktir! Elim! Hasiktir! Elim! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Hey, Doc! | Ne oluyor yahu? Doktor! Ne oldu ya? Doktor! Ne oldu ya? Doktor! Ne oldu ya? Doktor! Ne oldu ya? Doktor! Ne oldu ya? Doktor! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Go go! Cease fire! | Haydi, haydi! Hadi, hadi! Ateş kes! Hadi, hadi! Ateş kes! Hadi, hadi! Ateº kes! Hadi, hadi! Ates kes! Hadi, hadi! Ateş kes! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| LP's at 300 yards, no fires, two hour watches. | 270 metrelik alanı izleyin, ateş yok, iki saatlik nöbetler tutun. 300 metrede dinleme istasyonu var, ateş yok, iki saat gözetim. 300 metrede dinleme istasyonu var, ateş yok, iki saat gözetim. 300 metrede dinleme istasyonu var, ateº yok, iki saat gözetim. 300 metrede dinleme istasyonu var, ates yok, iki saat gozetim. 300 metrede dinleme istasyonu var, ateş yok, iki saat gözetim. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Guys? .30 cal ammo. | Çocuklar, 30 kalibrelik mühimmat. Beyler? 30 kalibre cephane. Beyler? 30 kalibre cephane. Beyler? 30 kalibre cephane. Beyler? 30 kalibre cephane. Beyler? 30 kalibre cephane. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Hope it was a fucking Jap ship. It was. It's gotta be. | Umarım o bir Japon gemisidir. "Umarım" mı? Öyle zaten. Umarım amcık Japonların gemisidir! Öyleydi. Öyle olmalı. Umarım amcık Japonların gemisidir! Öyleydi. Öyle olmalı. Umarim amcik Japonlarin gemisidir! Öyleydi. Öyle olmali. Umarim amcik Japonlarin gemisidir! oyleydi. oyle olmali. Umarım amcık Japonların gemisidir! Öyleydi. Öyle olmalı. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Zero crashed into her midship. | Zero onların bir gemisi ile çarpıştı. Zero geminin tam ortasına girdi. Zero geminin tam ortasına girdi. Zero geminin tam ortasina girdi. Zero geminin tam ortasina girdi. Zero geminin tam ortasına girdi. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| They couldn't control the fire, so they scuttled her. | Bizimkiler ateşlerini kontrol edemedi. Bu yüzden de onu batırdılar. Yangını kontrol edemediler, o yüzden batırdılar. Yangını kontrol edemediler, o yüzden batırdılar. Yangini konrol edemediler, o yüzden batirdilar. Yangini kontrol edemediler, o yuzden batirdilar. Yangını kontrol edemediler, o yüzden batırdılar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| most of our grub and medical supplies, | ...malzemelerin çoğu ve tuvalet kağıtlarımız ile birlikte sulara gömüldü. ...ilaçlarımızı ve tuvalet kağıdımızın... ...ilaçlarımızı ve tuvalet kağıdımızın... ...ilaçlarimizi ve tuvalet kagidimizin... ...ilaclarimizi ve tuvalet kagidimizin... ...ilaçlarımızı ve tuvalet kağıdımızın... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Smoking lamps out! Smoking lamps out! | Fenerleri çıkarın. Fenerleri çıkarın. Sigara içmek serbest! Sigara içmek serbest! Duman lambaları çıksın. Duman lambaları çıksın. Duman lambalari çiksin. Duman lambalari çiksin. Duman lambalari ciksin. Duman lambalari ciksin. Sigara içmek serbest! Sigara içmek serbest! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Smoking lamps out! | Fenerleri çıkarın. Fenerleri çıkarın. Sigara içmek serbest! Duman lambaları çıksın. Duman lambalari çiksin. Duman lambalari ciksin. Sigara içmek serbest! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| What what? Stay low! Stay low! | Ne var? Eğil! Eğil! Ne? Ne? Siperde kal! Siperde kal! Ne? Ne? Siperde kal! Siperde kal! Ne? Ne? Siperde kal! Siperde kal! Ne? Ne? Siperde kal! Siperde kal! Ne? Ne? Siperde kal! Siperde kal! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| They're just trying to spot our position, so hold your fire. | Yerimizi belirlemeye çalışıyorlar o yüzden ateş etmeyin. Sadece yerimizi belirlemeye çalışıyorlar o yüzden ateş etmeyin. Sadece yerimizi belirlemeye çalışıyorlar o yüzden ateş etmeyin. Sadece yerimizi belirlemeye çaliºiyorlar o yüzden ateº etmeyin. Sadece yerimizi belirlemeye calisiyorlar o yuzden ates etmeyin. Sadece yerimizi belirlemeye çalışıyorlar o yüzden ateş etmeyin. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| You four, over here. | Siz dördünüz, bu tarafa! Dordunuz buraya gelin. Dördünüz buraya gelin. Dördünüz buraya gelin. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Destroy any letters you have with any dates, | Üzerinde tarih veya adres yazan tüm kağıtları... Üzerinde tarih veya adres olan tüm mektupları yok edin! Üzerinde tarih veya adres olan tüm mektupları yok edin! Üzerinde tarih veya adres olan tüm mektuplari yok edin! uzerinde tarih veya adres olan tum mektuplari yok edin! Üzerinde tarih veya adres olan tüm mektupları yok edin! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Hanging! Fire! | Ateş! Sabit. Ateş! Sabit. Ateş! Sabit. Ateº! Sabit. Ates! Sabit. Ateş! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| We gotta move! We gotta move! | Gitmeliyiz! Gitmeliyiz! Gitmemiz lazım, gitmemiz lazım! Gitmemiz lazım, gitmemiz lazım! Gitmemiz lazim, gitmemiz lazim! Gitmemiz lazim, gitmemiz lazim! Gitmemiz lazım, gitmemiz lazım! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| We gotta keep moving! Yeah! Yeah! | Gitmemiz gerekiyor. Tamam, tamam. Devam etmemiz lazım! Evet, evet. Devam etmemiz lazım! Evet, evet. Devam etmemiz lazim! Evet, evet. Devam etmemiz lazim! Evet, evet. Devam etmemiz lazım! Evet, evet. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Martin, McDougal. | ...Marton, McDougal öldü. ...Marton, McDougal'ı almışlar. ...Marton, McDougal'ı almışlar. ...Marton, McDougal'i almiºlar. ...Marton, McDougal'i almislar. ...Marton, McDougal'ı almışlar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Oh, and Juergens? Sir? | Sen, Jeurgins? Efendim? Bu arada Juergens? Efendim? Bu arada Juergens? Efendim? Bu arada Juergens? Efendim? Bu arada Juergens? Efendim? Bu arada Juergens? Efendim? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Dear Vera, | "Sevgili Vera,... "Sevgili Vera. "Sevgili Vera. "Sevgili Vera." "Sevgili Vera. "Sevgili Vera. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| This great undertaking for "God and Country" | Tanrı ve ülkemiz için giriştiğimiz bu iş... Tanrı ve ülkemiz için yaptığımız bu büyük girişim... Tanrı ve ülkemiz için yaptığımız bu büyük girişim... Tanri ve ülkemiz için yaptigimiz bu büyük giriºim... Tanri ve ulkemiz icin yaptigimiz bu buyuk girisim... Tanrı ve ülkemiz için yaptığımız bu büyük girişim... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| as "Those terrible Solomons." | ...tarif ettiği gibi bir yer. ...tropikal bir cennete getirdi. ...tropikal bir cennete getirdi. ...tropikal bir cennete getirdi. ...tropikal bir cennete getirdi. ...tropikal bir cennete getirdi. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| but another to square it with yourself. | ...fakat aynı zamanda insanın kendisi ile de." ...ama kendiyle bağdaşmıyor insanın." ...ama kendiyle bağdaşmıyor insanın." ...ama kendiyle bagdaºmiyor insanin. ...ama kendiyle bagdasmiyor insanin." ...ama kendiyle bağdaşmıyor insanın." | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Morning, boys. Shit, it's Chesty Puller. | Günaydın, çocuklar. Günaydın beyler. Kahretsin, bu Chesty Puller! Günaydın beyler. Kahretsin, bu Chesty Puller! Günaydin beyler. Kahretsin, bu Chesty Puller! Gunaydin beyler. Kahretsin, bu Chesty Puller! Günaydın beyler. Kahretsin, bu Chesty Puller! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| screwing your girlfriend. Oh! | ...sevgilini beceriyordum. ...sevgiline çakıyorduk! ...sevgiline çakıyorduk! ...sevgiline çakiyorduk! ...sevgiline cakiyorduk! ...sevgiline çakıyorduk! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| They look like they been through the ringer. | Çamaşır makinesinden çıkmış gibiler. Sanki analarından emdikleri süt burunlarından gelmiş! Sanki analarından emdikleri süt burunlarından gelmiş! Sanki analarindan emdikleri süt burunlarindan gelmiº! Sanki analarindan emdikleri sut burunlarindan gelmis! Sanki analarından emdikleri süt burunlarından gelmiş! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Best wishes, Father. | "...iyi dileklerimle, baban. "En iyi dileklerimle, baban." "En iyi dileklerimle, baban." "En iyi dilerklerimle, baban." "En iyi dileklerimle, baban." "En iyi dileklerimle, baban." | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| P.S. Your mother would like to know | "NOT: Annen acaba bize mavi üniformanı... "Not: Annen de mavi denizci üniformanı... "Not: Annen de mavi denizci üniformanı... "Not: Annen de mavi denizci üniformani... "Not: Annen de mavi denizci uniformani... "Not: Annen de mavi denizci üniformanı... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| if you want us to send you your dress blue uniform. | ...gönderebilir misin diye merak ediyor." ...bize gönderebilir misin diye merak ediyordu." ...bize gönderebilir misin diye merak ediyordu." ...bize gönderebilir misin diye merak ediyordu." ...bize gonderebilir misin diye merak ediyordu." ...bize gönderebilir misin diye merak ediyordu." | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Dear Sid, I hope this gets to you before your birthday. | "Sevgili Sid, umarım mektubum sana doğum gününden önce ulaşır. "Sevgili Sid, umarım bu sana doğum gününden önce ulaşır. "Sevgili Sid, umarım bu sana doğum gününden önce ulaşır. "Sevgili Sid, umarim bu sana dogum gününden önce ulaºir." "Sevgili Sid, umarim bu sana dogum gununden once ulasir. "Sevgili Sid, umarım bu sana doğum gününden önce ulaşır. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Your sister and I went... | "Kız kardeşin ve ben..." Kız kardeşinle birlikte " Kız kardeşinle birlikte " "Kiz kardeºinle birlikte " Kiz kardesinle birlikte " Kız kardeşinle birlikte " | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Sister? Aww! | Kız kardeş mi? Kiz kardeº mi? Kiz kardes mi? Kız kardeş mi? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Your sister and I went down to see the wreckage of a ship they sunk. | "Kız kardeşin ve ben batırdıkları geminin enkazını görmeye gittik. "Kız kardeşinle birlikte batırdıkları bir geminin enkazını görmeye gittik. "Kız kardeşinle birlikte batırdıkları bir geminin enkazını görmeye gittik. "Kiz kardeºinle birlikte batirdiklari bir geminin enkazini görmeye gittik." "Kiz kardesinle birlikte batirdiklari bir geminin enkazini gormeye gittik. "Kız kardeşinle birlikte batırdıkları bir geminin enkazını görmeye gittik. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Because that's what I'm afraid of. | "Çünkü ben bu düşünceyle yanıp kavruluyorum." Benim korktuğum şey bu!" Benim korktuğum şey bu!" "Benim korktugum ºey bu!" Benim korktugum sey bu!" Benim korktuğum şey bu!" | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Let's go. All right, that's it. | Gidiyoruz. Pekâlâ. Tamam. Hadi gidelim. Tamam, bu kadar. Hadi gidelim. Tamam, bu kadar. Hadi gidelim. Tamam, bu kadar. Hadi gidelim. Tamam, bu kadar. Hadi gidelim. Tamam, bu kadar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| So, I'll leave you knowing that like the poem says: | "O yüzden seni şiirlerin söyledikleri ile baş başa bırakıyorum. "Sözlerimi şairin söylediklerini bilerek bitiriyorum... "Sözlerimi şairin söylediklerini bilerek bitiriyorum... "Sözlerimi ºairin söylediklerini bilerek bitiriyorum... "Sozlerimi sairin soylediklerini bilerek bitiriyorum... "Sözlerimi şairin söylediklerini bilerek bitiriyorum... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| "You're a better man than I am, Gunga Din." | "Senden benden daha iyi bir adamsın, Gunga Din. 'Benden daha iyi bir adamsın. Gunga Din.' 'Benden daha iyi bir adamsın. Gunga Din.' 'Benden daha iyi bir adamsin. Gunga Din.' 'Benden daha iyi bir adamsin. Gunga Din.' 'Benden daha iyi bir adamsın. Gunga Din.' | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| Your humble and obedient servant, Eugene Sledge. | "Nacizane itaatkâr uşağın; Eugene Sledge.'" Mütevazı ve sadık hizmetçin, Eugene Sledge." Mütevazı ve sadık hizmetçin, Eugene Sledge." "Mütevazi ve sadik hizmetçin, Eugene Sledge." Mutevazi ve sadik hizmetcin, Eugene Sledge." Mütevazı ve sadık hizmetçin, Eugene Sledge." | The Pacific Guadalcanal/Leckie-5 | 2010 | |
| "and the people went their ways, each to his own ship. | ...ve kendi yolunu seçme hakkı olan insanlar onun yolundan gittiler." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Then bethought them of the blessed boon of sleep; | "Sonra, uykunun kutsal rahatlığı anımsandı." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| But Achilles still wept for thinking of his dear comrade, | "Ama Achilles hâlâ arkadaşını düşünerek gözyaşı döküyordu." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| and sleep, before whom all things bow, | "Her şeyin boyun eğdiği uyku, onu ele geçiremedi." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| This way and that did he turn | "Bu şekilde uykuyu da yendi... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| as he thought of all they had done together, | ...her zaman birlikte yaptıkları ve... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| And all they had gone through" | ...başlarından geçenlerin düşüncesiyle." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Hey, you're not listening to me. | Ama beni dinlemiyorsunuz! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Oh, no, sure we are. | Olur mu? Tabii ki dinliyoruz. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| both on the fields of battle | ...her zaman birlikte yaptıkları ve... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| and the waves of the weary seas." | ...başlarından geçenlerin düşüncesiyle." | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| How about a comic, Amos? | Karikatüre ne dersin, Amos? | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I've got "Snookums," "Phantom, "Blondie." | "Güzel İsimler", "Phantom" ve "Sarışın" var. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| The Japs surrendered. Man: What? | Japonlar teslim oldu. Ne? | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| What did he say? The war is over. | Ne diyor bu? Savaş bitti! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Man 2: Did you hear that? | Duydun mu? | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Definite. On the radio. | Kesinlikle! Radyoda söyleniyor. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Can you believe it? Yes! | İnanabiliyor musun? Yaşasın! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I need a drink! | Bana içki lazım! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Man 2: What do you got? Come on now. | Sende ne var? Yapmayın şimdi! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Here, open wide. You're wasting it. | Buyurun! Ziyan ediyorsun! | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| You see that? Line of stars angling up? | Şunu görüyor musun? Kıvrılan bir yıldız sırası var. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Yup. That's Snafu's pecker. | Evet. İşte o Snafu'nun çükü. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Hey, boys. | Merhaba beyler. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Can't believe it's over, huh? | Bittiğine inanamıyorsunuz, değil mi? | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Sort of a "what do you do now?" | Bir nevi, "şimdi ne yapacağız" durumu. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Have a little V J day party of your own. | Kendi Zafer Günü partinizi kendiniz verin. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Thanks, lieutenant. | Sağ olun teğmenim. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| "What do we do now?" | "Şimdi ne yapacağız?" | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| What an idiot. | Tam bir geri zekalı. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Well, I'll show you what I'm doing now. | O zaman şimdi ne yapacağımı göstereyim ben. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Well, there it is: | İşte budur... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| My first official act of peacetime. | ...barış dönemindeki ilk resmi hareketim. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Snaf. | Snaf. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Jesus. Nothing's changed. | Tanrım! Hiçbir şey değişmemiş. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I thought the same thing when I got back. | Geri döndüğümde ben de aynı şekilde düşünmüştüm. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Funny. Here. | Garip. Al bakalım. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| There. You can keep the change. | Buyur. Üstü sende kalabilir. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I ain't touching that. I might've jumped into Normandy, | Dokunmam ona! Ben de Normandiya'ya atlamış olabilirim... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| but at least I got some liberties in London and Paris. | ...ama benim Londra ve Paris'te bazı ayrıcalıklarım vardı. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| You GI rines, you got nothing but jungle rot and malaria. | Siz denizcilerin ise ülser ve sıtmadan başka bir şeyi yoktu. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| If you'd just given us some warning | Bizi bir şekilde uyarmış olsaydın... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| A phone call, a telegram or something. | Bir telefon, telgraf vesaire... | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| There. Ah. | İşte. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| We'll get this stuff out of here first thing. | İlk olarak buradaki şeyleri dışarı çıkartalım. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I don't know where we're gonna put it all. | Nereye koyabileceğimizi hiç bilmiyorum. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Well, half this junk we can throw away. | Buradakilerin yarısı çöpe atabileceğimiz şeyler. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| That's not what you said when we lugged it all up here. | Bunları buraya çıkarırken böyle söylemiyordun ama. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| Oh, that was four years ago. | Dört yıl geçti üzerinden. | The Pacific Home-1 | 2010 | |
| I'll clear a corner and make do. | Köşeyi haleder, öyle devam ederim. | The Pacific Home-1 | 2010 |