Search
English Turkish Sentence Translations Page 167193
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
with a cat curled up asleep on his lap | ...kucağına kıvrılıp uyuyakalan kedisiyle... ...kedisi kucağında kıvrılıp uyurken... ...kedisi kucağında kıvrılıp uyurken... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
while his mother sits next to him and knits. | ...televizyon izlemeyi seven biri. ...televizyon seyretmeyi seven bir adam. ...televizyon seyretmeyi seven bir adam. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
But I'm sure he'd prefer that to remain a secret. | Ama eminim ki bunun bir sır olarak kalmasını tercih eder. Ama eminim ki bunun bir sır olarak kalmasını tercih ediyordur. Ama eminim ki bunun bir sır olarak kalmasını tercih ediyordur. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Well, I thought you said you weren't psychic. (Mouths words) | Psişik olmadığını söylediği sanıyordum. Medyum olmadığını söylediğini sanıyordum. Medyum olmadığını söylediğini sanıyordum. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Oh, he is. He's just not ready to accept it. | Öyledir. Sadece bunu kabul etmeye daha hazır değil. Öyle. Henüz bunu kabullenmeye hazır değil. Öyle. Henüz bunu kabullenmeye hazır değil. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Actually, it was the cat hair on your pants, | Bu kanıya pantolonundaki kedi tüyünden,.. Aslında, pantolonunda kedi tüyü var... Aslında, pantolonunda kedi tüyü var... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
lack of wedding ring and your general live with mom vibe. | ...nikah yüzüğünün olmamasından ve "annemle yaşıyorum" edalarından vardım. ...evlilik yüzüğün yok ve annenle yaşadığının izlenimini veriyorsun. ...evlilik yüzüğün yok ve annenle yaşadığının izlenimini veriyorsun. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
But if you want to believe that his dead Uncle Harry | Ama ölmüş Harry amcanın gelip de bunları kulağıma fısıldadığına... Ama, ölmüş Harry Amcasının gelip… Ama, ölmüş Harry Amcasının gelip… | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
came down and whispered it in my ear, then be my guest. | ...inanmak istiyorsan, keyfin bilir. ...kulağıma fısıldadığına inanmak istersen, o zaman istediğini yap. ...kulağıma fısıldadığına inanmak istersen, o zaman istediğini yap. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Don't you ever get tired of your own cynicism? | Şüpheciliğinden hiç bıkmaz mısın? Tavırlarından hiç bıkmadın mı? Tavırlarından hiç bıkmadın mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Oh, weary as hell. | Felaket derecede bıktım. Bıkkınlık iyi değildir. Bıkkınlık iyi değildir. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
What's the alternative? | Diğer seçenek ne ki? Alternatifi nedir? Alternatifi nedir? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Why don't we give them a little bit of time to catch up? | Neden onlara sohbet etmeleri için biraz zaman vermiyoruz? Hasret gidermeleri için onlara biraz zaman verelim mi? Hasret gidermeleri için onlara biraz zaman verelim mi? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Sorry about the mom thing. | Şu anne meselesi için üzgünüm. "Anne" olayı için özür dilerim. "Anne" olayı için özür dilerim. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
<font color= 7fff00>♫ The Mentalist 2x22 ♫</font> <font color= ff0000>Red Letter</font> <font color= ffff00>Original air date on May 13, 2010</font> | The Mentalist S02E22 Red Letter | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
sync, corrected by <font color=" 00ff00">elderman</font> for <font color=" ffff00">www.Addic7ed.Com</font> | Çeviri; ryanchapelle blonde redhead ricasıyla :) | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
(Patrick) I have a question. | Bir sorum olacak. Bir sorum var. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
What are you doing working with the cops? | Polislerle çalışarak eline ne geçecek? Polislerle çalışarak ne yapıyorsun? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I thought you were a spiritual psychoanalyst. | Senin ruhsal psikanalist olduğunu sanıyordum. Ruhsal psikanalizci olduğunu sanıyordum. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Did your patients catch on to you? (Chuckles) | Hastaların senin neler yaptığını çaktı mı? Hastaların seni sevmeye başladı mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I still have my practice. | Çalışmalarıma hala devam ediyorum. Hâlâ alışmaya çalışıyorum. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Why, you looking for a therapist? | Neden, terapist mi arıyorsun? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Uh, let me think about that. | Bir düşüneyim. Bu konuyu bir düşüneyim. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
No. I heard that psychoanalysts are a disease | Hayır. Psikanalistlerin kendilerini tedavi diye... Hayır. Psikanalizciler, kendilerini çare... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
that present themselves as a cure. | ...tanıtan hastalıklar olduğunu duydum. ...olarak tanıtan bir hastalıktır. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
And on top of that, you add in ghosts. | En tepeye de hayaletleri ekleyebilirsin. Ve bu da yetmezmiş gibi, sen hayaletleri de dahil ettin. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Reflexive mockery a sign of a troubled soul, Patrick. | Yansımalı alaycılık Sorunlu bir ruhun ifadesi Patrick. Reflekssel eğlenme, sorunlu bir ruhun işaretidir, Patrick. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
You got bored, didn't you? | Sıkıldın, değil mi? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Got too easy taking their money. | Onların parasını almak çok kolay. Paralarını almak çok kolay olmalı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
No. I think our gift obliges us to help other people. | Hayır. Yeteneğimiz, bizi insanlara yardım etmeye mecbur bırakıyor. Hayır. Bence yeteneğimiz bizi diğer insanlara yardım etmek zorunda bırakıyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Oh, is that what you think? | Demek öyle düşünüyorsun? Öyle mi düşünüyorsun? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Mm hmm. Our gift gives us an obligation to help. | Yeteneğimiz bizi yardıma mecbur bırakıyor. Yeteneğimiz bize yardım etme zorunluluğu getiriyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I like that line. I'm gonna use it. | Bunu sevdim. Mutlaka kullanacağım. Bu sözü sevdim. Bunu kullanacağım. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Van Pelt says there's a problem tracing | Van Pelt, Brava'nın aldığı mesajı takip etmekle... Van Pelt, Brava'ya gelen mesajın izinin sürülmesinde... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
the text message that Brava got. What? | ...ilgili bir sorun olduğunu söyledi. ...bir sorun olduğunu söylüyor. Ne? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Well, the trail leads to an electronic dead drop. | İzler elektronik çıkmaz sokağa çıkıyor. İz, elektronik bir çıkmaz sokağa gidiyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
No way to trace it back. | İzlemenin yolu yok. O yüzden takip edemiyoruz. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
But she's gonna look at his other phones, run down those calls. | Ama diğer telefonlarına bakacak, aramalarını inceleyecek. Ama diğer telefonlarına bakıp, oradaki aramaları araştıracak. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
And what about the speech? | Konuşmadan ne haber? Konuşma kaydı konusunda bir gelişme var mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
There's no word yet on whether he had it on him or not. | Üzerinde olup olmadığı hakkında bir şey çıkmadı. Birisine verip vermediğine dair henüz bir bilgi yok. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
But we haven't talked to the wife yet. She's inside. | Ama daha karısıyla konuşmadık. Şu an içeride. Ama daha karısıyla konuşmadık. İçeride bekliyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
(British accent) Hector and I knew something like this might happen. | Hector ve ben böyle bir şeyin olabileceğini biliyorduk. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
He always said there was too much at stake to waste time worrying. | Her zaman, endişelenerek zaman kaybetmenin çok riskli olduğunu söylerdi. Her zaman, endişelenerek vakit harcamak için daha tehlikeli durumlar olduğunu söylerdi. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
What were you and your husband worried about? | Sen ve kocanız neden endişeleniyordunuz? Siz ve kocanız hangi konuda endişeleniyordunuz? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
The traffickers | İnsan ticareti yapanlardan... Kaçakçılar... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
people who profit from the enslavement of others. | Başkalarının köleleştirilmesinden menfaat sağlayan insanlardan. Başkalarını köleleştirerek çıkar sağlayan insanlar. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Hector was tireless in his pursuit of them. | Hector, onları kovalamaktan yorulmayan biriydi. Hector, bitmez tükenmez bir enerjiyle onlarla uğraşırdı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Is there anyone you can think of who may have wanted to kill him? | Onu öldürmek isteyecek, düşündüğünüz birileri var mı? Onu öldürmek isteyebilecek biri aklınıza geliyor mu? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Agent, my husband's received half a dozen death threats | Bakın, kocam Noel'den beri yarım düzine... Kocam Noel'den beri yarım düzine... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
since Christmas. If you're asking for names, | ... ölüm tehdidi almıştı. Eğer isim arıyorsanız... ...tehdit aldı, dedektif. İsimleri istiyorsanız... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
well, we didn't make a habit of filing the notes. | ...o notları dosyalamak gibi bir alışkanlık edinmedik. ...onları dosyalamayı alışkanlık edinmedik. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
He was gonna give a speech today. Did he have it on him? | Bugün bir konuşma yapacaktı. Konuşma üzerinde miydi? Bugün bir konuşma yapacaktı. Konuşma kaydını yanına almış mıydı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
(Lisbon) Well, there was some secrecy surrounding it. | Etrafta bir gizlilik havası vardı. Konuşmasında bazı gizli şeyler vardı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Uh, do do you know hat he was gonna talk about? | Ne hakkında konuşacağını biliyor musunuz? Hangi konu hakkında konuşacaktı biliyor musunuz? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
No, I didn't. | Hayır, bilmiyordum. Hayır, bilmiyorum. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
That wasn't unusual. | Bu olağan dışı bir durum değildi. Olağandışı bir durum değildi. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Hector rarely shared the details of his work with me. | Çalışmalarını benimle nadiren paylaşırdı. Hector, işi hakkındaki detayları benimle nadiren paylaşırdı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
It was his way of protecting me. | Bu, onun beni koruma şekliydi. Beni bu şekilde koruyordu. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
The person you need to talk to is Russell Bigelow. | Konuşmanız gereken kişi Russell Bigelow. Konuşmanız gereken kişi, Russell Bigelow. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
He did research for Hector. | Hector için araştırma yapardı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Ilsa, um... | Ilsa... Ilsa, şey... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
You've been told who I am and what I do? | Benim kim olduğumu ve ne yaptığımı biliyorsun? Kim olduğumu ve ne iş yaptığımı sana söylediler mi? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
My communication with the other side is like | Diğer taraf ile iletişimim,.. Diğer tarafla iletişimim... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
a long distance phone call with a bad connection. | ...kötü bir bağlantı ile uzak mesafeli telefon görüşmesi gibi. ...bağlantısı kötü olan uzun mesafeli bir telefon görüşmesi gibidir. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
So often the messages I receive are meaningless to me, | Sıklıkla aldığım mesajlar bana anlamsız gelebiliyor... Sık sık, aldığım mesajlar bana çok anlamsız gelir... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
but not to those with ones who've passed over, okay? | ...ama bu mesajları gönderenler için değil. ...ama öbür taraftakiler için öyle değildir, tamam mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I'm really not big on this, um, supernatural stuff. | Bu işleri pek anlamam. Doğa üstü olayları. Doğaüstü olaylara gerçekten düşkün değilim. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Your husband wants me to remind you of something | Kocan benden sana bir şey hatırlatmamı istedi Kocan, sana bir şeyi hatırlatmamı istiyor... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
something that will make you smile. It's, uh... | Seni güldürecek bir şey... ...seni gülümsetecek olan bir şeyi. Bu... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I'm getting an image of, um... cherry blossoms? | Bir görüntü canlanıyor gözümde.. Kiraz çiçekleri? Vişne çiçeklerinin görüntüsü geliyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Does that mean anything to you? | Senin için bir manâsı var mı? Bu sana bir şey ifade ediyor mu? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Yes. Uh... | Evet. Evet. Şey... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
We were married under a cherry tree. | Kiraz ağacının altında evlendik. Bir vişne ağacının altında evlenmiştik. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
How could you know that? | Bunu nasıl bilebildin? Bunu nasıl bildin? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
He can recall foliage from his wedding day, | Evlilik gününden yeşillikleri hatırlıyor... Düğün günündeki ağaçları hatırlayabiliyor... | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
but he can't tell you who killed him? | ...ama onu kimin öldürdüğünü söylemiyor mu? ...ama onu kimin öldürdüğünü sana söyleyemiyor mu? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Crossing over to the other side can be confusing. | Karşı tarafa geçmek kafa karıştırıcı olabiliyor. Diğer tarafa geçiş kafa karıştırıcı olabiliyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
It's a bit like waking up from anesthesia. | Anesteziden uyanmak gibi bir şey. Bu biraz anesteziden uyanmaya benziyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Sometimes it can take a while to get real clarity. | Gerçeğin açığa çıkması biraz zaman alabiliyor. Bazen gerçek açıklığa ulaşmak zaman alabiliyor. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Huh. Oh, well, makes sense. | Mantıklı. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Does the name Carmen mean anything to you? | Carmen adı size bir şey çağrıştırıyor mu? Carmen ismi sana bir şey ifade ediyor mu? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Uh, the opera. Why? | Opera. Neden? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
That's pretty. Uh, my turn. | Güzeldi. Benim sıram. Çok güzelmiş. Sıra bende. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Ilsa... did your husband ever cheat on you? | Ilsa... Kocan seni hiç aldattı mı? Ilsa, kocan seni hiç aldattı mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Did you cheat on him? | Kocanı aldattın mı? Sen onu aldattın mı? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Why would you ask that? | Neden sordunuz? Bunu neden soruyorsunuz? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
You you're very Noble and and dignified. | Çok asil ve ağırbaşlı gözüküyorsunuz. Sen çok asil ve vakursun. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Very stoic. | Çok sabırlısınız. Çok sabırlısın. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
A Jackie O. thing going on there. | Devlet adamı eşi ölmüş kadın edaları var. Üzerinde bir Jackie O havası var. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Uh, maybe you don't give a crap. | Belki de umurunuzda değil. Belki üzülmüyorsun. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Maybe you're happy he's dead. | Belki de öldüğü için mutlusunuz. Belki ölümüne seviniyorsun. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Maybe not. | Belki de değilsiniz. Ya da sevinmiyorsun. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
I'd like you to leave now. | Gitseniz iyi olur. Hemen gitmenizi istiyorum. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Good idea. Jane, enough fun. Let's go. | İyi fikir. Jane, bu kadar eğlence yeter. Gidelim. İyi fikir. Jane, bu kadar eğlence yeter. Haydi gidelim. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Thank you for the tea. Very tasty. (Teacup clatters) | Çay için teşekkürler. Oldukça lezzetliydi. Çay için teşekkürler. Çok lezzetliydi. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
(Lisbon) Come on. | Hadi. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
(Teresa) Nice work. | İyi işti. Aferin. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
She was hiding something. I wanted to see what it was. | Bir şeyler saklıyordu. Ne olduğunu görmek istedim. Bir şey saklıyordu. Ne olduğunu görmek istedim. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
And what'd you learn? | Ne öğrendin peki? Peki ne öğrendin? | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |
Well, it's early days. | Daha çok erken. Henüz erken. | The Mentalist Red Letter-1 | 2010 | ![]() |