Search
English Turkish Sentence Translations Page 166851
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I don't have eyes in the back of my head, | Kafamın arkasında gözlerim yok, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I can't hear a flea walking, | Bir bitin yürümesini duyamam, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I am not in any way superman. | Hiçbir şekilde Superman değilim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, I'm a second degree black belt. | Ama ben ikinci dan siyah kuşağım. Eh, ben ikinci derece kara kuşağım. Ama ben ikinci dan siyah kuşağım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Give it another thousand years. | Bin yıl daha dene. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well. I got it, I got it, I got it. | Tamam tamam. Eh, tamam, tamam kalktım. Tamam tamam. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Jesus. | Tanrım. Yüce İsa. Tanrım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Smooth demonstration, Harry. | Çok yetenekliymişsin Harry. Çok iyi gösteriydi, Harry. Çok yetenekliymişsin Harry. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Sit on it, Dan. | Kapa çeneni, Dan. Acaba... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I still have questions. | Benim hala sorularım var. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I I do too, John. | B Benim de, John. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I mean, are we done with prehistory yet? | Tabi hikaye bitmedi diyorsan... Yani, tarih öncesini bitirdik mi? Tabi hikaye bitmedi diyorsan... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Remember any of your original language? | Orijinal dilinden bir şeyler hatırlıyor musun? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
A little. One thing hasn't changed much... | Biraz. Tek bir şey pek değişmedi... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( wolf whistles ) | ... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Did you ever do any cave Art? | Hiç mağara duvarlarına resim çizdin mi? Hiç mağara resimleri yaptın mı? Hiç mağara duvarlarına resim çizdin mi? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Do you know the rock Art at les eyzies? | Les Eyzies'deki kayadan heykelleri biliyor musun? Les Eyzies'teki taş sanatını biliyor musun? Les Eyzies'deki kayadan heykelleri biliyor musun? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
It was the work of a man named... | Onları yapan adamın adı... Giraud adındaki bir adamın... Onları yapan adamın adı... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
giraud. | Giraur. işiydi. Giraur. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He did a pretty good job. | Çok iyi bir iş başardı. Çok iyi bir iş çıkardı. Çok iyi bir iş başardı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He would draw the animals | Bizim bulup yemeyi umduğumuz hayvanları | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
That we hoped to find to eat. | çizerdi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
One day after a fruitless hunt, | Eli boş dönülen bir avdan sonra, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Our chief stomped his teeth out | şefimiz onun dişlerini kırdı | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Because his magic had failed him. | Çünkü sihri onu yanıltmıştı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
After that, someone had to chew his food for him. | Bundan sonra, yemeğini onun yerine başkasının çiğnemesi gerekti. Ondan sonra, birisi onun için yemeklerini çiğnemek zorunda kaldı. Bundan sonra, yemeğini onun yerine başkasının çiğnemesi gerekti. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Finally, he got I suspect | Sonunda, sanırım | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
An infected jaw, | Çenesi iltihaplandı, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
And he was abandoned. | Ve terk edildi. Ve kaderine terkedildi. Ve terk edildi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You have to know what to kill. | Neyi öldürmen gerektiğini bilmelisin. Neyi öldüreceğini bilmen gerek. Neyi öldürmen gerektiğini bilmelisin. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Is this why all your students | Bütün öğrencilerinin senin tarih bilginin | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Say your knowledge of history is... | tarih bilginizin çok muazzam olduğunu söylüyorlar? çok derin olduğunu söylemelerinin... tarih bilginizin çok muazzam olduğunu söylüyorlar? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
so amazing? | nedeni bu mu? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
No, that's mostly based on study. | Hayır, bu genelde çalışmamla alakalı. Hayır, bilgilerin çoğu çalışmaya dayalı. Hayır, bu genelde çalışmamla alakalı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Remember, it's one man, one place at a time, | Unutma, bir kerede sadece bir kişi, ve tek bir yer. Hatırla, bir adam, bir zamanda tek bir yerde, Unutma, bir kerede sadece bir kişi, ve tek bir yer. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
My solitary viewpoint | Benim hakkında neredeyse hiçbir şey | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Of a world I knew almost nothing about. | benim tekil bakış açım. bilmediğim bir dünya üzerindeki tekil bakış açım.. benim tekil bakış açım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, let's talk about | O zaman senin bildiğini | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What you say you do know about | söylediğin şeyler hakkında konuşalım | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Historical times. | Tarihi zamanlar hakkında. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Don't encourage him. | Onu cesaretlendirme. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Next few thousand years, it got warmer. | Sonraki bir kaç bin yıl, hava gittikçe ısındı. Sonraki bin yıllar içerisinde hava ısındı. Sonraki bir kaç bin yıl, hava gittikçe ısındı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
A few thousand years | Birkaç bin yıl | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
See, now, I know you're guessing. | Gördün mü? İşte şimdi tahminlere başladın. Bak, şimdi tahmin yürütüyorsun, biliyorum. Gördün mü? İşte şimdi tahminlere başladın. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You can't get there from here, Art. | O zamanlara şimdi dönemezsin, Art. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well then, pray, continue. | Peki o zaman, devam et. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
We hunted reindeer, mammoths | Ren Geyiği ve mamutları avladık. Ren geyiği, mamut, bizon Ren Geyiği ve mamutları avladık. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Bison, horses, | at avladık. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The game retreated northward | İklim değiştikçe... İklim değişirken av da İklim değiştikçe... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
As the climate changed, | kuzeye doğru çekildi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You got the idea of growing food | Bitkileri toplamak yerine, Gıda yetiştirme fikrini yürüttünüz Bitkileri toplamak yerine, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Rather than gathering it, | toplamaktansa, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Raising animals rather than hunting them. | Hayvanları avlamaktansa, kendiniz büyütmeye başladınız. Hayvanları avlamaktansa yetiştirmeyi düşündünüz. Hayvanları avlamaktansa, kendiniz büyütmeye başladınız. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Am Am I getting warm, here? | Yak yaklaşıyor muyum fikrine? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I bet I am. | Eminim yaklaşıyorumdur. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Lakeside living becomes commonplace, | Göl kenarında yaşamak, daha popüler oldu. Göl kenarları ortak yaşam alanı olur, Göl kenarında yaşamak, daha popüler oldu. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Fishing, fowling Come on! | Balıkçılık, kuşçuluk Hadi ama! | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
John, this is out of any textbook. | John, bunlar her kitapta yazan şeyler. John, bunlar herhangi bir ders kitabından alıntı şeyler. John, bunlar her kitapta yazan şeyler. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Even yours. | Seninkinden bile olabilir. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You got most of it right. | Çoğunu doğru biliyorsun. Çoğu söylediğin doğru. Çoğunu doğru biliyorsun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Eventually I headed to the east. | Sonunda, doğuya yöneldim. Sonradan doğuya doğru yol almaya başladım. Sonunda, doğuya yöneldim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'd grown curious about the world. | Dünyayı merak etmiştim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'd gotten the hang of going it alone, | Yalnız başıma keşfetmeye başlamıştım, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Learning how to fit in when I wanted to. | istediğim zaman uyum sağlamayı öğrendim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Towards the rising sun? | Güneşin yükseldiği yön. Doğan güneşe doğru? Güneşin yükseldiği yön. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Yes. I thought it might be warmer there. | Evet. Daha sıcak olur diye düşündüm. Evet. Daha sıcak olabileceğini düşündüm. Evet. Daha sıcak olur diye düşündüm. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
That's when I saw an ocean. | Okyanusu ilk o zaman gördüm işte. O zaman bir okyanus gördüm. Okyanusu ilk o zaman gördüm işte. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The mediterranean, probably. | Sanırım Akdeniz'di. Akdeniz, büyük ihtimalle. Sanırım Akdeniz'di. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
It was around the beginning of the bronze age, | Tunç Devri'nin başlarıydı. Bronz çağının başlangıç dönemleriydi, Tunç Devri'nin başlarıydı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
So I followed the trade routes from the east, | O yüzden doğudan gelen ticaret yollarını izledim, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Copper, tin, | Bakır, kalay... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Learning languages as I went. | İlerledikçe farklı diller öğrendim. Giderken diller öğrendim. İlerledikçe farklı diller öğrendim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Everywhere, creation myths, | Her yerde, yaradılış efsaneleri, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
New gods, so many, so different. | yeni tanrılar, o kadar çok, o kadar farklıydıki... Yeni tanrılar, çok sayıda, çok farklı. yeni tanrılar, o kadar çok, o kadar farklıydıki... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I finally realized that it was... | Sonunda hepsinin büyük ihtimalle... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
probably all hogwash, | saçmalık olduğunu anladım, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
So I was sumerian for 2,000 years, | 2.000 yıl boyunca Sümerliydim, 2,000 yıl boyunca bir Sümerliydim, 2.000 yıl boyunca Sümerliydim, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Then finally babylonian under hammurabi. | sonra Hammurabi yönetimi altındaki bir Babil'liydim. Sonunda Hammurabi'ye bağlı bir Babilli oldum. sonra Hammurabi yönetimi altındaki bir Babil'liydim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Great man. | Çok iyi adam. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
And I sailed as a phoenician for a time. | Bir süre Fenikeli olarak denizlerde seyahat ettim. Ve bir ara Fenikeli birisi olarak deniz yolculuğuna çıktım. Bir süre Fenikeli olarak denizlerde seyahat ettim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
See, moving on had been easier as a Hunter Gatherer... | Gördüğünüz gibi, yer değiştirmek, toplayıcı avcıyken kolaydı. Anlayacağınız gibi, avcı toplayıcı iken göç etmek çok daha kolaydı... Gördüğünüz gibi, yer değiştirmek, toplayıcı avcıyken kolaydı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
difficult when villages emerged, | Köyler ortaya çıkınca, işte işim o zaman zorlaştı. köyler oluştukça zorlaştı, Köyler ortaya çıkınca, işte işim o zaman zorlaştı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Tougher still in city states where authority was centralized. | Merkezi otoritenin olduğu şehir düzeni, benim için hala çok zor. Otoritenin merkezileştiği şehirlerde daha da zordu. Merkezi otoritenin olduğu şehir düzeni, benim için hala çok zor. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Strangers were suspect. | Yabancılar şüpheliydi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
It seemed as though I was always moving on. | Ama baktım ki, ilerledikçe... Ama sürekli yer değiştirdiğim için, Ama baktım ki, ilerledikçe... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I learned some new tricks | Yeni birkaç numara öğrendim | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Even faked my death a couple of times. | Bir kaç kez ölümümü bile kurguladım. Birkaç kez ölü taklidi bile yaptım. Bir kaç kez ölümümü bile kurguladım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I continued east | Doğuya devam ettim. Doğuya ilerledim Doğuya devam ettim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
To india, | Hindistan'a, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Luckily at the time of the Buddha. | Şansım varmış ki, Buddha'nın yaşadığı zamanda. Şans eseri, Buddha'nın zamanında. Şansım varmış ki, Buddha'nın yaşadığı zamanda. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Luckily. | Şans eseri. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Most extraordinary man I've ever known. | Tanıdığım en olağanüstü adam. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He taught me things | Bana üzerinde hiç düşünmediğim | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'd never thought about before. | şeyler öğretti. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You studied... with the Buddha? | Sen... Buddha'yla mı çalıştın? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Until he died. | Ölene kadar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
He knew there was something different about me. | Bende bir numara olduğunu anlamıştı. Bende değişik bir şeyler olduğunu biliyordu. Bende bir numara olduğunu anlamıştı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
This is fascinating. | Bu çok ilgi çekici. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I almost wish it were true. | Neredeyse keşke doğru olsa diyeceğim. Keşke doğru olsaydı diyorum. Neredeyse keşke doğru olsa diyeceğim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, if it was true, why are you telling us? | Evet, eğer doğruysa, bize neden anlatıyorsun? Evet, doğru olsa bile, neden bize söylüyorsun? Evet, eğer doğruysa, bize neden anlatıyorsun? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |