Search
English Turkish Sentence Translations Page 166854
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Squatting in the backyard? | daha rahat etmez miydin? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Sometimes I do, will. | Bazen yapıyorum, Will. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Look up at the stars. | Yıldızlara bakıyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Wonder. | ve merak ediyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
And what did primitive man make of them? | İlkel insan onlarla ilgili ne düşünmüştü? İlkel insanlar yıldızlardan ne çıkarırdı? İlkel insan onlarla ilgili ne düşünmüştü? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
A great mystery. | Çok büyük bir gizem. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
There were gods up there then. | O zamanlar yukarıda tanrılar vardı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Shamans who knew about them told us. | Onları tanıyan Şamanlar bize öyle öğretti. Bilgili şamanlar bize anlatırlardı. Onları tanıyan Şamanlar bize öyle öğretti. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They still do. | Hala yapıyorlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Have you ever wished it would end? | Hiç bitmesini istedin mi? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Fourteen thousand years. | 14.000 yıl. On dört bin yıl. 14.000 yıl. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Injuries, illness, disasters. | Yaralar, hastalıklar, afetler. Yaralanmalar, hastalıklar, afetler. Yaralar, hastalıklar, afetler. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You've survived them all. | Hepsini atlattın. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( Knocks ) | . | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Come in. | Girin. Gelin. Girin. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
John Oldman? | John Oldman? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Charity now. We're here to pick up the furniture. | Hayır kurumundan geliyoruz. Mobilyalar için. Hayır kurumu. Mobilyaları almaya geldik. Hayır kurumundan geliyoruz. Mobilyalar için. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Here, take this chair. | Buyrun bu koltuğu alın. Buyrun, bu sandalyeyi alın. Buyrun bu koltuğu alın. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'm gonna go drink in the corner. | Ben köşede içerim. Gidip köşede içeceğim. Ben köşede içerim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You're, uh... you're donating it? | Sen... eşyaları bağışlıyor musun? Sen... bunları bağışlıyor musun? Sen... eşyaları bağışlıyor musun? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'll get more. | Daha sonra yenilerini alırım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Do you always travel this light? | Hep hafif mi seyahat edersin? Hep bu kadar hafif mi seyahat edersin? Hep hafif mi seyahat edersin? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
It's the only way to move. | Taşınabilmenin tek yolu bu. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Oh, you | Ah tabi. Ah, sen Ah tabi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You've talked a good deal | Muazzam uzunluktaki hayatınla ilgili... olağandışı yaşamın hakkında Muazzam uzunluktaki hayatınla ilgili... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
About your extraordinary amount of living. | bayağı bi konuştun. baya konuştun. bayağı bi konuştun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What do you think of dying, John? | Ölmek hakkında ne düşünüyorsun, John? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Who wouldn't? | Kim korkmaz? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
How did primitive man regard death? | İlkel insan ölümü nasıl tanımlardı? İlkel insanlar ölümü nasıl algılıyordu? İlkel insan ölümü nasıl tanımlardı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, we had the practical concept. | Şey, pratik kavramımız vardı. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You know, we stopped, | Dururduk, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Fell down, didn't get up, | Düşerdik, kalkmazdık, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Started to smell bad, come apart. | Kokmaya başlamak, çürümek. Kötü kokmaya başlardık, parçalanırdık. Kokmaya başlamak, çürümek. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Injuries we could understand | Yaraları birinin iç kısımları yerde yattığı sürece | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
If someone's insides were all over the ground. | Birinin içi dışına çıktığında filan bunu anlıyorduk. anlayabiliyorduk. Birinin içi dışına çıktığında filan bunu anlıyorduk. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Infections... | Enfeksiyonlar... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
they were, uh, mysterious. | onlar çok gizemliydi. baya gizemliydi. onlar çok gizemliydi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Aging... | Yaşlanma... Yaşlanmak... Yaşlanma... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
the biggest mystery of all. | en büyük gizemdi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You realized you were different. | Farklı olduğunu farkettin. Farklı olduğunu anladın. Farklı olduğunu farkettin. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Longer to realize how I was different, | Nasıl farklı olduğumu anlamam daha uzun sürdü. Ne açıdan farklı olduğumu anlamak daha fazla zaman aldı, Nasıl farklı olduğumu anlamam daha uzun sürdü. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
To find a way to synthesize | Tecrübelerimi kendi görünümüme | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
My experience into a view of myself. | bir bakış açısı oluşturmaya çalıştım. sentezlemek için bir yol bulmak. bir bakış açısı oluşturmaya çalıştım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
At first, I thought everybody had | Önceleri, diğerlerinde bir | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Something wrong with them. | hata olduğunu düşündüm. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They got old and they died, animals, too... | Yaşlandılar, öldüler. Hayvanlar da... Yaşlanıp ölüyorlardı, hayvanlar da... Yaşlandılar, öldüler. Hayvanlar da... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
but not me. | ama ben ölmüyordum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( Coughs pointedly ) | . | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Oh, forgive me, my dear. | Affet beni yavrum. Ah, özür dilerim, canım. Affet beni yavrum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
You live simply. | Basit yaşıyordun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I've owned castles, but why leave a lot | Kalelerim vardı, ama madem ayrılacaksın | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
If you're always leaving? | neden fazla şey bırakasın ki? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What, you get into at&t at 50 cents, John? | Ne o, telefonu bedavaya mı getirdin yoksa John? Nasıl, AT&T'yi 50 sente mi kullanıyorsun, John? Ne o, telefonu bedavaya mı getirdin yoksa John? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
As one grows older, | İnsan yaşlandıkça, Bir insan yaşlanırken, İnsan yaşlandıkça, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The days, weeks, months go by more quickly. | günler, haftalar, aylar, daha çabuk geçmeye başlar. Günler, haftalar, aylar çok daha çabuk geçer. günler, haftalar, aylar, daha çabuk geçmeye başlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
What does a day or a year | Bir gün, yıl ya da | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Or a century mean to you? | yüzyıl senin için nedir, John? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
The birth death cycle? | Doğum ölüm çemberi? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I meet someone, | Biriyle tanışırım, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Learn their name, say a word, they're gone. | adını öğrenirim, iki kelime ederim, ve giderler. İsimlerini öğrenirim, bir kelime söylerim ve yok olurlar. adını öğrenirim, iki kelime ederim, ve giderler. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Others come like waves. Rise, fall. | Diğerleri dalga gibi gelir. Yükseliş ve düşüş. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Ripples in a wheat field, blown by the wind. | Rüzgarda dalgalanan bir buğday tarlası gibi. Buğday tarlasında rüzgarın yarattığı dalgalar gibi. Rüzgarda dalgalanan bir buğday tarlası gibi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Do you ever get tired of it all? | Hiç bunlardan yorulduğun oldu mu? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I get bored now and then. | Bazen sıkılıyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
They keep making the same stupid mistakes over and over. | Aynı hataları tekrar tekrar yapıyorlar. Aynı aptal hataları üst üste yapıyorlar. Aynı hataları tekrar tekrar yapıyorlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Hey. | Onlar. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Then you see yourself | O halde kendini, diğer insanlardan ayrı tutuyorsun. O zaman kendini O halde kendini, diğer insanlardan ayrı tutuyorsun. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
As separate from the rest of humanity. | İnsanlığın geri kalanından farklı olarak görüyorsundur. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I didn't mean it that way. | O anlamda söylemedim. Bunu kastetmemiştim. O anlamda söylemedim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But of course... | Ama tabi... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
( Chuckles ) | . | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Are you comfortable knowing that you have lived | Yaşadığın süre boyunca, Tanıdığın herkesin, herkesin öldüğü Yaşadığın süre boyunca, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
While everyone you knew Everyone you knew, John! | tanıdığın, sevdiğin herkes ama herkes öldü... ve senin yaşamış olduğun fikri tanıdığın, sevdiğin herkes ama herkes öldü... | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Has died? | seni rahatsız etmiyor mu? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I've regretted losing people... | İnsanları kaybetmekten üzüntü duydum. İnsanları kaybetmek üzdü beni... İnsanları kaybetmekten üzüntü duydum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
often. | sıkça. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Have you ever felt guilt about that | Bu konuda suçluluk hissettin mi hiç? Hiç bu konuda kendini suçlu hissettin mi Bu konuda suçluluk hissettin mi hiç? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Something akin to survivor's guilt? | Hayatta kalma suçluluğu gibi bir şey? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
In the strict psychological sense? | Direkt psikolojik manada mı? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I suppose I have. | Sanırım hissettim. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But what can I do about it? | Ama elimden ne gelirki? Ama ne yapabilirim ki? Ama elimden ne gelirki? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Indeed. | Doğru. Kesinlikle. Doğru. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'm sorry, ma'am. | Afedersiniz hanımefendi. Pardon, hanfendi. Afedersiniz hanımefendi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Gentlemen, I'm | Beyler, Ben | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'm gonna keep the couch. | Koltuk kalsın. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Ladies? Will? Oh, no... | Bayanlar? Will? Bayanlar? Will? Ah, hayır... Bayanlar? Will? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
you've got a heart condition. Don't grump about it. | Kalp rahatsızlığın var, fazla üsteleme. Kalp sorunun var. Mızmızlanmanı istemiyorum. Kalp rahatsızlığın var, fazla üsteleme. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Hey, how about changing the subject, will? | Hey, konuyu değiştirelim mi, Will? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Enough with the With the dying. | Ölüm konusu yetti. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
But this is the flip side of his coin, Harry. | Ama bu onun ana dayanağı Harry. Ama bu madalyanın diğer yüzü Harry. Ama bu onun ana dayanağı Harry. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I'm very curious to know his feelings. | Hislerini gerçekten merak ediyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Would you prefer I asked him about his father? | Babasını sormamı mı tercih ederdin? Babası hakkında soru sormamı tercih mi edersiniz? Babasını sormamı mı tercih ederdin? | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I thought you always started with | Hep "bana annenden bahset" | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
"Tell me about your mother." | diye sorduğunuzu sanardım. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Yes, but prehistory was strongly patriarchal. | Evet, ama tarih öncesi zamanlar çoğunlukla ataerkildi. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Surely you remember your father. | Babanı hatırlıyorsundur, tabi ki. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I seem to remember a figure, | Bir figür hatırlıyor gibiyim, | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Perhaps an older brother, a social father, maybe. | Belki bir abi, ya da sosyal baba gibi bir şey. Belki büyük bir ağabey, sosyal bir lider, belki. Belki bir abi, ya da sosyal baba gibi bir şey. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
Well, no matter. | Eh, pek fark etmez. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |
I can scarcely remember mine. | Ben benimkini zar zor hatırlıyorum. Ben kendi babamı çok az hatırlıyorum. Ben benimkini zar zor hatırlıyorum. | The Man from Earth-1 | 2007 | ![]() |