Search
English Turkish Sentence Translations Page 166364
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Do you have the power right now in your life, Chris? Huh? | Hayatında yeterince güce sahip misin Chris? Hayatında şu an güce sahip misin, Chris? Huh? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Do you? I don't know. | Sahip misin? Bilmiyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
How many janitors you know have any kind of power to speak of? | Güç hakkında konuşabilen, kaç kapıcı tanıyorsun? Güce sahip kaç tane hademe tanıyorsun? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Here's a question. | İşte sorun burda. İşte soru. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Who pays for your life? | Nasıl geçiniyorsun ? Giderlerini kim ödüyor? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You go to the ATM, what, two, three times a week? | ATM e haftada kaç kere gidiyorsun? İki, üç? Haftada kaç kere bankamatiğe gidiyorsun, iki mi üç mü? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Three. Three times. Wow. | Üç. Üç kere. Vay be. Üç. Üç kere. Vay. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Where does that money come from? You drive a car. | Bu paralar nerden geliyor? Bir araban var. Para nereden geliyor? Araban var. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Who pays for that? Who pays for the insurance? | Bunları kim ödüyor? Sigortanı kim ödüyor ? Onu kim aldı? Sigorta parasını kim ödüyor? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Given your track history, it must be more than the rent, | Hatıralarını takip et bakalım, Gücenme ama senin trafik geçmişine bakarsak, bir epey yüklü bir miktar olmalı,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
which gets paid on the first of every month by who? | her ayın birinde kiranı ödeyen kim? ...her ay başı kimin tarafından ödeniyor? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Daddy. Bingo. | Baban. Bingo. Babam. Bingo. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Your old man, he'll pay money to take care of you, | Baban,kendine dikkat etmen için sana para veriyor, Senin moruk, senin giderlerini karşılıyor,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
but he won't give you enough money to take care of yourself. Why not? | ama bu kendi kendine yetebilmen için yeterli değil. Neden acaba? ...ama sana kendi başının çaresine bakmak için gereken parayı vermiyor. Niçin? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
He doesn't think that you can, so he just doles out enough money | O işsizlik maaşından biraz daha fazlasını sana vererek, Bunu başarabileceğini düşünmüyor, o yüzden sadece yetecek kadar parayı veriyor... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
so that you have to depend on him. | ona bağlı kalacağını düşünüyor. ...böylece ona bağımlı oluyorsun. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You're as stuck as the farmers, Chris. You star in your own tragedy. | Saplanıp kalmış bir çiftçi gibi, Chris. Sen kendi felaketinin yıldızısın. En az çiftçiler kadar kötü durumdasın, Chris. Kendi trajedinin yıldızısın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
My father would give me money if I asked. | Eğer istersem babam bana istediğim kadar para verir. Eğer istersem babam bana para verir. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Hey, hey, hey. That's... That's bullshit. | Hey, hey, hey. Bu... Bu saçmalık. Hey, hey, hey. Bu...bu saçmalık. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I'm sorry. Let's call him up. | Üzgünüm. Ara bakalım. Üzgünüm. Hadi arayalım onu. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Call him up, ask him. | Ara onu, sor bakalım. Ara onu, para iste. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Ask him for ten grand and see what he says. | On bin dolar istediğini söylede gör bak ne diyecek. 10,000 dolar iste bakalım ne diyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Hell, ask him for one grand and see what he says. | Kahretsin ona bin dolar istediğini söyle, bakalım ne diyecek. Boş ver, 1000 dolar iste bakalım ne diyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Tell him you wanna start a business. | Ona bir iş kuracağını söyle. On yeni bir iş kuracağını söyle. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You can't. | Yapamazsın. Söyleyemezsin. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I know. I mean, you know, I went to prison for my sins, Chris, | Biliyorum. Demek istediğim, bilirsin, ben suçlarım için hapisanede yattım, Chris. Biliyorum. Demek istediğim, ben yaptıklarım için hapiste yattım, Chris,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
so I don't have to carry them around with me. | Çünkü onlarla beraber yaşamak istemiyordum. ...o yüzden yaşamımda bana ayak bağı olmuyorlar. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
But you, your old man picked up the tab, | Ama sen de, üstündeki yaşlı adam etiketini kaldırmalısın. Ama sen, senin babalık ödedi,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
so now you drive out Old Farm Road 24 once a week | Geçen hafta bile, eski 24. otobana ...o yüzden şimdi haftada bir olanları hatırlamak için... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
to the spot just to remind yourself, keep it fresh in your head, | gidip o gece olanları takrar hafızanda canlandırdın. ...24. yola gidiyor, olayları kafanda taze tutuyorsun,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
just what a piece of shit you think you are. | Bu yaptığın sadece saçmalık. ...sadece ne tür bir pislik olduğunu hatırlamak için. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I thought we were friends. We are friends. | Arkadaş olduğumuzu sanmıştım. Arkadaşız. Arkadaş olduğumuzu sanıyordum. Arkadaşız. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Outside of some old blind guy dressed like Larry Flynt, | Demek istediğim, dışardaki Larry Flint gibi giyinmiş kör adam dışında, Larry Flynt gibi giyine yaşlı kör dışında,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I'm the best friend you got right now, and I mean that. | ben senin en iyi arkadaşınım. ...senin en iyi arkadaşın benim şu an, ve bunda samimiyim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You were Chris Pratt. I was three years ahead of you and I looked up to you. | Sen gene Chris Pratt olmalısın. Üç sene önceki gibi, Sen bir zamanlar Chris Pratt'tin. Senden üç yıl büyüktüm ve sana saygı duyuyordum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You were fucking beautiful. | harika gözükmelisin. Lanet olası mükemmeldin. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
But then... | Ama ... Ama sonra... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Well, now... I'm gonna help you. | Şimdi... Sana yardım edebilirim. Şey, şimdi...sana yardım ediyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
How? I'll say it again. | Nasıl? Tekrar söyleyeceğim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Maybe you'll write it down this time. | Belki bu sefer not almalısın. Belki bu sefer küçük defterine yazarsın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Whoever has the money has the power. | Parası olanın gücü de vardır. Para kimdeyse güç ondadır. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Chris? Where are you going? Are you leaving? | Chris? Nereye gidiyorsun? Beni bırakıyor musun? Chris? Nereye gidiyorsun? Geri mi dönüyorsun? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Come on, sweetie. | Hadi, tatlım. Hadi gel, tatlım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
We figure it's 30,000 to convert to a restaurant, | Burayı restauranta çevirmek yaklaşık otuzbine patlayacak, Bir restorana dönüştürmek için 30,000'e ihtiyacımız olduğunu hesapladık,.. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
another ten or so to get us up on our feet, plus or minus a few thousand. | herbirimiz için on yada birkaç bin fazlası yada eksiği. ...bir 10,000 de işleri düzene koymamız için, artı eksi bir kaç bin dolar olabilir. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Show him the menu, kid. | Ona menüleri göster evlat. Ona menüyü göster, evlat. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Is there a separate dinner menu? | Akşam yemeğinin menüsü farklı mı? Ayrı bir akşam yemeği menüsü var mı? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
We're just gonna be open for breakfast and lunch. | Kahvaltı ve öğle yemekleri içinde açığız. Sadece kahvaltıda ve öğle yemeğinde açık olacağız. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
That way we have our nights free. I see. | Bu yüzden gecelerimiz serbest olacak. Anladım. Böylece gecelerimiz boş olacak. Anlıyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
OK, we have the Abbie, the Huey. | Bizim Abie ve Huey sandwiçlerimiz var. Tamam, Abbie'miz var, Huey. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Who are these sandwiches named after? People I've admired. | Bu sandwiçlere isim verenlerde kim? Hayran olduğum insanlar. Bu sandviçlere kimlerin adlarını verdiniz? Takdir ettiğimiz kişilerin. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
We could name one after you. I don't think that's necessary. | Birinede senin ismini vermeliyiz. Bunun gerekli olduğunu sanmıyorum. Sizin adınızı da verebiliriz. Buna gerek olduğunu sanmıyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Sure, sure. Why not? Well, that's very kind, but... | Emin misin. Neden olmasın? Çok naziksin, ama... Elbette, elbette. Neden olmasın? Şey, çok naziksiniz, ama... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
What's your first name? | İlk ismin ne? Adınız neydi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Reuben. What's your middle name? | Reuben. İkinci ismin ne? Reuben. Göbek adınız neydi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Lewis... 30,000 seems a little low, boys. | Lewis... 30,000 biraz fazla değil mi, çocuklar? Lewis... 30,000 biraz az görünüyor, beyler. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
This place is a gas station now? Yeah, but you make that work for you. | Burası şimdi bir benzin istasyonu mu? Evet orayı da çalıştıracağız. Bu yer şu an benzin istasyonu mu? Evet, ama bu işinize yarayabilir. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Keep the gas station theme, maybe you park a VW bus at one of the pumps, | Benzin istasyonu duracak, belki pompaların birine bir WV yanaşır, Benzin istasyonu temasını koruruz, belki üzerinde restoranın adı yazan bir VW'i... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
paint the name of the place on the side. | tabelayı güzelce boyayacağız. ...pompaların birinin yanına par edebiliriz. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, the name of the place. Uh... Yes. Lew's... | Evet, yerin ismi. Şey... Evet. Lew's... Evet, yerin adı. Uh...Evet. Lew'in... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Lew's Your Lunch. See, I'm Lewis, Lew. | Yemekleriniz için Lew's . Ben Lewis'im, Lew. Lew Öğle Yemeğiniz. Benim adım Lewis, Lew. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
The place is just gonna be open for breakfast and... | Burayı kahvaltı içinde açacağız ve... Burası sadece kahvaltıda açık olacak ve... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It's very clever. | Bu çok akıllıca. Çok zekice. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
But we don't have to call it that. Yeah, I got lots of ideas. | Ama sana gelmemizin sebebi sadece bu değil. Evet, bir çok fikrim var. Ama bu ismi vermek zorunda değiliz. Evet, bir sürü fikrim var. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Aside from that Reuben hiccup, I think it went pretty well. | Reuben' in hıçkırığı geçseydi, sanırım daha hoş olacaktı. Reuben kılını saymazsak, sanırım epey iyi geçti. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I've got a good feeling about it. Our man Hearn was jazzed. | İçime iyi şeyler doğuyor. Adamlarımı jazz söylerken duyuyorum Bu konuda içimde iyi hisler var. Bizim Herman jazz yaptı. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I don't know if you noticed. I think he was pretty excited, don't you think? | Bunları da dikkate aldı mı bilmiyorum. Sanırım çok heyecanlandı, ne dersin? Fark ettin mi bilmiyorum. Sanırım baya heyecanlandı, ne dersin? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Chris? I'm right here, Lewis. | Chris? Ben burdayım, Lewis. Chris? Buradayım, Lewis. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I thought you left me. I didn't leave you. | Beni terkettin sanmıştım. Seni terketmem. Beni bırakıp gittiğini sandım. Seni bırakıp gitmedim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Come on. I'll drive you back to work. | Hadi. İşe geri dönelim. Hadi. Seni iş yerine bırakayım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Who can tell me our three organizational strategies? | Üç organizasyon stratejimizi bana kim söyleyebilir ? Kim bana üç hareket çeşidimizi söyleyecek. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Ritual. | Alışkanlık. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Pattern. | Örnek. Öğrenilmiş hareketler. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And... repetition. | Ve... tekrarlama. Ve...tekrarlama. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Shit. Very good. | Kahretsin. Çok güzel. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
If you ever wanna stay late, we could practice counting or... | Eğer eleman olmak istiyorsan, hesaplama pratiği yapmalıyız ... Eğer işten sonra kalmak istersen, para sayma üzerinde çalışabiliriz... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Technically, I don't know that I'm pussy whipped per se, | Teknik olarak, bilmiyorum eğer beni çağrı cihazımdan aramazsa, Teknik olarak, kılıbık mıyım bilmiyorum,... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
but she's got me on a goddamned pager. | ona kendini kırbaçlama cezası vermeliyim. ...ama bu lanet çağrı cihazını verdi bana. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
In case she breaks water or whatever while I'm on my shift. | Bu durumda o susar yada herhangi bir sebepten mola alırsa ben görevimdeyim. Mesaim esnasında suyu falan gelirse diye. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I don't know. Oh! | Bilmiyorum. Oh! | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Hey, missed a spot. | Orayı unuttun. Hey, bir yeri atladın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Right there. | Tam şurayı. Tam şurada. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Hello. Dad? | Selam. Baba? Alo. Baba? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Chris? What time is it? I don't know. | Chris? Saat kaç? Bilmiyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Is he all right? Tell her I'm all right. | İyimiymiş? Anneme söyle ben iyiyim. İyi miymiş? Anneme iyi olduğumu söyle. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
He's fine. You all right? You sure? Yeah, Dad, I'm fine. | O iyi. Herşey yolunda mı? Emin misin? Evet baba, iyiyim. İyiymiş. İyi misin? Emin misin? Evet, baba, iyiyim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I just wanted to know if I could borrow $10,000. | Ben sadece bana 10.000 dolar verebilir misin diye soracaktım. Sadece bana 10,000 dolar borç verebilir misin diye soracaktım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
What? I need to borrow $10,000. | Ne? 10.000 dolara ihtiyacım var. Ne? 10,000 dolar borca ihtiyacım var. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
What for? I just need it. | Ne için? İhtiyacım var işte. Ne için? Sadece ihtiyacım var. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It's three o'clock in the morning... OK, then, $ 1,000. | Gecenin üçünde mi... Peki tamam, 1.000 dolar. Saat sabahın üçü... Tamam o zaman, 1000 dolar. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Could I borrow $1,000? Is this for that stupid restaurant? | Bana 1.000 dolar yollar mısın? O aptal restaurant için mi? 1000 dolar borç verebilir misin? Bu şu aptal restoran için mi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
No. Are you in some kind of trouble? | Hayır. Başın belaya mı girdi? Hayır. Başın dertte mi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
No, Dad, I'm not in trouble. I just wanted to call you... | Hayır, baba. Belaya bulaşmadım. Sadece bunun için aradım... Hayır, baba, başım dertte değil. Sadece seni arayıp... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Because if you are, I wanna help out in any way I can. | Çünkü, eğer başın beladaysa sana yardım edebilirim. Çünkü eğer başın dertteyse, sana elimden gelen her yardımı yapmak isterim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I just think you should come over and we should talk about it face to face. | Belki buraya gelirsin ve biz bunu yüz yüze konuşuruz. Buraya gelip bunu yüz yüze konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I have an idea. I wanted to start a business. | Bir fikrim var. Bir iş kuruyorum. Bir fikrim var. Yeni bir iş kuracağım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
With $1,000? Exactly what sort of business could you start with $1,000? | Bin dolarla mı? 1.000 dolarla nasıl bir iş kurabilirsin ki? 1000 dolarla mı? 1000 dolarla tam olarak ne tür bir iş kuracaksın? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Well, I was thinking I could start a skate sharpening business. | Bir paten bileme dükkanı açabileceğimi düşündüm. Şey, paten bilevleme işiyle başlarım diye düşünüyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You know, over at the... over at the rink by the library. | Biliyorsun kütüphanenin yanında bir buz pateni alanı var. Şeyde...kütüphaneni oradaki pistin orda. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And then later I could even sell hockey equipment. | Ve daha sonrada hokey malzemeleri satmayı düşünüyorum. Ve sonra hokey ekipmanları bile satmaya başlayabilirim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |