Search
English Turkish Sentence Translations Page 165423
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
That happens. | Olur böyle şeyler. Böyle olur işte. Böyle olur işte. Olur böyle şeyler. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
And then when they got a little bit older, | Sonra onlar biraz büyüdüklerinde... Sonra biraz onlar büyüyünce, Sonra biraz onlar büyüyünce, Sonra onlar biraz büyüdüklerinde... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I started a Balinese furniture import business. | ...bir Balili mobilya ithalatçılığına başladım. Balinese mobilya ithalatı işine girdim. Balinese mobilya ithalatı işine girdim. ...bir Balili mobilya ithalatçılığına başladım. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Right on. | Devam et. Doğru. Doğru. Devam et. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
But that didn't really work out. | Ama bu da pek işe yaramadı. Ama o da pek işe yaramadı. Ama o da pek işe yaramadı. Ama bu da pek işe yaramadı. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
PAUL: Yeah, businesses aren't easy. | Evet, iş yapmak kolay değil. Evet, iş hayatı kolay değildir. Evet, iş hayatı kolay değildir. Evet, iş yapmak kolay değil. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
But I'm in the process of starting a new business. | Fakat yeni bir işe başlamak üzereyim. Ama şimdi yeni bir iş kuruyorum. Ama şimdi yeni bir iş kuruyorum. Fakat yeni bir işe başlamak üzereyim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Great, good for you. What's that? | Harika, senin adına sevindim. Neymiş? Harika, sevindim. Ne işi? Harika, sevindim. Ne işi? Harika, senin adına sevindim. Neymiş? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Landscape design. I mean, you know, not gardening. | Peyzaj tasarımı. Bilirsin, bahçıvanlık değil. Manzara dizaynı. Yani, bahçe işi falan değil. Manzara dizaynı. Yani, bahçe işi falan değil. Peyzaj tasarımı. Bilirsin, bahçıvanlık değil. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I mean, you know, there's a gardening component, | Yani bir bahçıvanlık unsuru var... Yani, bahçeyle karıştırıyorlar falan, Yani, bahçeyle karıştırıyorlar falan, Yani bir bahçıvanlık unsuru var... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
but, really, the real work is in creating unique, | ...ama asıl iş yaratıcılıkta... ama gerçekten, yaratıcılık önemli, eşsiz yaratıcılık, ama gerçekten, yaratıcılık önemli, eşsiz yaratıcılık, ...ama asıl iş yaratıcılıkta... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
eco friendly spaces that, you know, the surrounding, | ...çevre dostu alanlar, etrafındaki... gökyüzüyle arkadaş olan birşeyler bulabilmek falan, gökyüzüyle arkadaş olan birşeyler bulabilmek falan, ...çevre dostu alanlar, etrafındaki... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
that blend, you know, with the surrounding environment. | ...araziye uydurma, çevreyle uyumlu olması. etrafı saran bu güzel ambiyansı bozmamak adına. etrafı saran bu güzel ambiyansı bozmamak adına. ...araziye uydurma, çevreyle uyumlu olması. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You know what I mean? | Ne demek istediğimi anlıyor musun? Anladın değil mi? Anladın değil mi? Ne demek istediğimi anlıyor musun? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Most definitely. Yeah. | Çok iyi anlıyorum. Peki. Kesinlikle. Evet. Kesinlikle. Evet. Çok iyi anlıyorum. Peki. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Joni, did you tell Paul about your graduation speech? | Joni, Paul'e mezuniyet konuşmandan bahsettin mi? Hey, Joni, Paul'a yaptığın mezuniyet konuşmasından bahsettin mi? Hey, Joni, Paul'a yaptığın mezuniyet konuşmasından bahsettin mi? Joni, Paul'e mezuniyet konuşmandan bahsettin mi? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, she didn't tell me. | Hayır, hiç bahsetmedi. Hayır, bahsetmedi. Hayır, bahsetmedi. Hayır, hiç bahsetmedi. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
It was so full of wisdom and hope. | Akıl ve umut doluydu. Akıl ve umutla dolu bir konuşmaydı. Akıl ve umutla dolu bir konuşmaydı. Akıl ve umut doluydu. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
JULES: Yeah. | Tabii. Evet. Evet. Tabii. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Hey, go get it. | Git getir. Hey, git getir hadi. Hey, git getir hadi. Git getir. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You know, I bet Paul would like to hear it. | Paul'ün dinlemek istediğine eminim. Bahse varım Paul dinlemek isteyecektir. Bahse varım Paul dinlemek isteyecektir. Paul'ün dinlemek istediğine eminim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, Mom, I'm sure he wouldn't. | Hayır anne, dinlemek istemeyeceğine eminim. Hayır, Anne, İstemeyeceğinden eminim. Hayır, Anne, İstemeyeceğinden eminim. Hayır anne, dinlemek istemeyeceğine eminim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
NIC: No, no, no, sure he would. | Hayır, hayır, elbette istiyordur. Yo, yo, eminim ister. Yo, yo, eminim ister. Hayır, hayır, elbette istiyordur. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Go on, go get it. | Haydi, git getir. Haydi, git getir şunu. Haydi, git getir şunu. Haydi, git getir. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, I don't want to. | Hayır, istemiyorum. Hayır, bunu yapmak istemiyorum. Hayır, bunu yapmak istemiyorum. Hayır, istemiyorum. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Sweetie, don't be embarrassed. | Tatlım, utanma. Tatlım, utangaç olma lütfen. Tatlım, utangaç olma lütfen. Tatlım, utanma. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Mom, I'm not embarrassed. Jesus, give it a rest. J ust let it go. | Anne, utanmıyorum. Tanrım, sus artık. Kafaya takma. Anne, utangaç falan değilim. Yüce isa, bi' rahat olun. Rahat bırakın. Anne, utangaç falan değilim. Yüce isa, bi' rahat olun. Rahat bırakın. Anne, utanmıyorum. Tanrım, sus artık. Kafaya takma. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'm gonna get some ice cream. | Ben gidip dondurma getireyim. Gidip biraz dondurma alacağım. Gidip biraz dondurma alacağım. Ben gidip dondurma getireyim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'll help. Okay. | Yardım edeyim. Tamam. Yardım edeyim. Pekala. Yardım edeyim. Pekala. Yardım edeyim. Tamam. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Honey, it's your fourth glass. | Hayatım, bu dördüncü bardağın oldu. Canım, bu dördüncü bardağın. Canım, bu dördüncü bardağın. Hayatım, bu dördüncü bardağın oldu. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Actually, it's my third. But, you know, thanks for counting. | Aslında üçüncü. Saydığın için de teşekkürler. Aslında, bu üçüncü bardağım. Ama saydığın için teşekkür ederim. Aslında, bu üçüncü bardağım. Ama saydığın için teşekkür ederim. Aslında üçüncü. Saydığın için de teşekkürler. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Hey, I was... You know, I was thinking. | Ben şey... Ben düşündüm de. Hey ben.. Düşünüyordum da.. Hey ben.. Düşünüyordum da.. Ben şey... Ben düşündüm de. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I just bought this place last year, and it's... | Bu yeri geçen yıl aldım ve... Burayı geçen yıl aldım ve.. Burayı geçen yıl aldım ve.. Bu yeri geçen yıl aldım ve... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I mean, the backyard's a wreck. | ...arka bahçe harabe durumda. arka bahçe yıkıntı gibi görünüyor. arka bahçe yıkıntı gibi görünüyor. ...arka bahçe harabe durumda. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Would you be interested in maybe coming and doing some work for me? | Oraya gelip, benim için bazı işler yapmak ister misin acaba? Belki gelip benim için birşeyler yapmak istersin? Belki gelip benim için birşeyler yapmak istersin? Oraya gelip, benim için bazı işler yapmak ister misin acaba? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
That's okay. | Bilemiyorum. Olur. Olur. Bilemiyorum. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
PAUL: No, seriously. I can't... | Hayır, cidden. Ben yapamam... Hayır, cidden. Yapamam. Hayır, cidden. Yapamam. Hayır, cidden. Ben yapamam... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I don't have time to do it myself and... | Kendi başıma yapmaya zamanım yok ve... Kendi başıma yapacak zamanım yok ve... Kendi başıma yapacak zamanım yok ve... Kendi başıma yapmaya zamanım yok ve... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Well, I mean, that's really sweet of you, | Yani, çok incesin... Yani demek istediğim, çok tatlısın ama, Yani demek istediğim, çok tatlısın ama, Yani, çok incesin... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
but you should think about it, you know. | ...ama bunu düşünmen lazım. ama şunu bir düşün. ama şunu bir düşün. ...ama bunu düşünmen lazım. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
PAUL: No, why? I just did. | Hayır, niçin? Bunu düşündüm. Hayır, neden? Düşündüm zaten. Hayır, neden? Düşündüm zaten. Hayır, niçin? Bunu düşündüm. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I mean, it's all right if you're not up for it. It's okay. | İlgilenmiyorsan sorun değil. Sen bilirsin. Yani, eğer yapmak istemezsen sorun olmaz. Sorun değil. Yani, eğer yapmak istemezsen sorun olmaz. Sorun değil. İlgilenmiyorsan sorun değil. Sen bilirsin. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, I am. I'm up for it. Yeah. | Hayır, ilgilenirim. Bana uyar. Evet. Hayır. İsterim. Evet. Hayır. İsterim. Evet. Hayır, ilgilenirim. Bana uyar. Evet. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yeah? Yeah? Hey... | Olur mu? Tamam mı? Evet, Öyle mi? Evet, Öyle mi? Olur mu? Tamam mı? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
PAUL: All right. | Tamam. Pekala. Pekala. Tamam. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Okay. | Oldu. Tamam. Tamam. Oldu. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
PAUL: Great. | Harika. Güzel. Güzel. Harika. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Excellent. | Çok iyi. Mükemmel. Mükemmel. Çok iyi. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Right on. Yeah. | Güzel. Evet. Doğru. Evet. Doğru. Evet. Güzel. Evet. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'm just saying, the plan was to limit his involvement. | Amaç onun müdahale etmesini sınırlamaktı. Sadece söylüyorum, planlar sınırlı bunu bil. Sadece söylüyorum, planlar sınırlı bunu bil. Amaç onun müdahale etmesini sınırlamaktı. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You're unbelievable. I mean, you're all about me getting clients. | Hayret bir şeysin. Tek yaptığın müşteri bulmama karışmak. İnanılmazsın. Yani, müşterim bile yok diye laf ediyorsun. İnanılmazsın. Yani, müşterim bile yok diye laf ediyorsun. Hayret bir şeysin. Tek yaptığın müşteri bulmama karışmak. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
And then I get a client, and you're like, "Oh, no, not him." | Sonra ben müşteri bulduğumda ve sen de "hayır, o olmaz" dersin. Sonra bir müşteri buluyorum, senin de hoşuna gidiyor ve sonra, "Hayır, o kişi olmaz." Sonra bir müşteri buluyorum, senin de hoşuna gidiyor ve sonra, "Hayır, o kişi olmaz." Sonra ben müşteri bulduğumda ve sen de "hayır, o olmaz" dersin. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. But he's not just a client, Jules. | Evet. Ama o normal bir müşteri değil Jules. Evet. Ama o sadece bir müşteri değil, Jules. Evet. Ama o sadece bir müşteri değil, Jules. Evet. Ama o normal bir müşteri değil Jules. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
He's our sperm donor. | O bizim sperm donörümüz. O bizim sperm bağışçımız. O bizim sperm bağışçımız. O bizim sperm donörümüz. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I mean, haven't you heard the expression "don't shit where you eat"? | Sen, "yediğin kaba pisleme" deyimini hiç duymadın mı? Yani, "yediğin kaba işeme" diye bir deyim duymadın mı hiç? Yani, "yediğin kaba işeme" diye bir deyim duymadın mı hiç? Sen, "yediğin kaba pisleme" deyimini hiç duymadın mı? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yes, and I think it's disgusting. | Evet ve bence bu iğrenç. Evet, bence iğrenç. Evet, bence iğrenç. Evet ve bence bu iğrenç. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Okay, I'm sorry. Look, he just seemed so self satisfied to me. | Tamam, özür dilerim. Bak, o bana kendini çok beğenmiş göründü. Pekala, üzgünüm. Bak, bence o kendi halinden memnun gözüküyor. Pekala, üzgünüm. Bak, bence o kendi halinden memnun gözüküyor. Tamam, özür dilerim. Bak, o bana kendini çok beğenmiş göründü. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You know? | Öyle mi? Biliyor musun? Biliyor musun? Öyle mi? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, he was working the "alternative" thing pretty hard. | Evet, "alternatif" olayını oldukça zorluyordu. Evet, "alternatif" konularda çok iyiydi. Evet, "alternatif" konularda çok iyiydi. Evet, "alternatif" olayını oldukça zorluyordu. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Oh, my God. When he said that thing about, | Aman Tanrım. Bununla ilgili konuştuğunda... Oh, Tanrım. Bu konuyu açtığında, Oh, Tanrım. Bu konuyu açtığında, Aman Tanrım. Bununla ilgili konuştuğunda... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
"Oh, I just need to get outside and do things, not sit on my ass and learn. | ..."ben sadece dışarı çıkıp bir şeyler yapmalıyım, boş boş oturup öğrenmeyi değil. "Oh, gidip bir şeyler yapmak istedim, kıçımın üzerine oturup öğrenmek değil. "Oh, gidip bir şeyler yapmak istedim, kıçımın üzerine oturup öğrenmek değil. ..."ben sadece dışarı çıkıp bir şeyler yapmalıyım, boş boş oturup öğrenmeyi değil. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
"But that's just me, you know. I'm weird that way." | "Fakat ben buyum. Ben böyle iyiyim." "Ama bu benim. Bu konuda çok tuhafım." "Ama bu benim. Bu konuda çok tuhafım." "Fakat ben buyum. Ben böyle iyiyim." | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'd certainly clean up a lot of this grass. It's pretty... It's wasted. | Bu çimleri kesinlikle düzeltirim. Epey heder olmuş. Bayağı bir çim temizledim. Güzel...Harcanmış. Bayağı bir çim temizledim. Güzel...Harcanmış. Bu çimleri kesinlikle düzeltirim. Epey heder olmuş. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Sure. | Evet. Tabi. Tabi. Evet. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
The lavender is so nice. | Lavantaçiçeği çok hoş. Lavanta kokusu güzelmiş. Lavanta kokusu güzelmiş. Lavantaçiçeği çok hoş. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
And with the sun that you have, that and, like, that rosemary, | Buradaki güneş ışığı, bu ve biberiye gibi... Ve güneşle birleşince de, güzel olur, Ve güneşle birleşince de, güzel olur, Buradaki güneş ışığı, bu ve biberiye gibi... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
which kind of grow everywhere, and you wouldn't even have | ...ki her yerde yetişebilir ve hiç ilgilenmeye bile... her yerde büyür bir anda ve anlamazsın. her yerde büyür bir anda ve anlamazsın. ...ki her yerde yetişebilir ve hiç ilgilenmeye bile... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
to think about it. Yeah. | ...gerek yok. Evet. Evet. Evet. ...gerek yok. Evet. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You could go like a whole, like, Secret Garden, kind of a trellis y, | Tamamen bitki kafesinden oluşan "kapalı bahçe" gibi... Gizli bahçe gibi birşey, Gizli bahçe gibi birşey, Tamamen bitki kafesinden oluşan "kapalı bahçe" gibi... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
like hidden kind of thing. | ...saklı bir yer gibi yapabilirsin. saklanmış birşey falan. saklanmış birşey falan. ...saklı bir yer gibi yapabilirsin. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Or you could, you know, you could go like Asian y. | Ya da Asya tarzı kafes olanından. Ya da istersen, Asya otu ekeriz. Ya da istersen, Asya otu ekeriz. Ya da Asya tarzı kafes olanından. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Minimal. You know, like rocks and kind of all clean and... | Minimal. Taşlar gibi ve tamamen pürüzsüz... En küçük boyut. Yani, etrafta kayalar falan.. En küçük boyut. Yani, etrafta kayalar falan.. Minimal. Taşlar gibi ve tamamen pürüzsüz... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Whatever you think. | Sen nasıl düşünüyorsan. Ne istersen işte. Ne istersen işte. Sen nasıl düşünüyorsan. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Well, what do you think? | Sen ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Sen ne düşünüyorsun? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You know what? I'm not... I'm not feeling minimal. | Bence... Minimal izlenimi bende yok. Ne biliyor mısın? Ben pek... Minimal hissetmiyorum. Ne biliyor mısın? Ben pek... Minimal hissetmiyorum. Bence... Minimal izlenimi bende yok. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I really... I'm really liking more is more. | Aslında ben, olduğu gibi severim. Yani gerçekten... Gerçekten daha fazlasını sevmeye başlıyorum. Yani gerçekten... Gerçekten daha fazlasını sevmeye başlıyorum. Aslında ben, olduğu gibi severim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
You know? I mean, let's not try to tame this space, okay? | Yani, bu yeri işlemeye çalışmayalım, olur mu? Yani, bu boşluğu değerlendirelim. Yani, bu boşluğu değerlendirelim. Yani, bu yeri işlemeye çalışmayalım, olur mu? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Let's just let it be like lush, | Gür otlar gibi... Yani bırak da sıradan olsun, Yani bırak da sıradan olsun, Gür otlar gibi... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
overgrown, fecund. | ...aşırı büyümüş, bereketli. azman, hareketli olsun. azman, hareketli olsun. ...aşırı büyümüş, bereketli. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Fecund. | Bereketli. Hareketli. Hareketli. Bereketli. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Like fertile, yeah? | Üreyen gibi, değil mi? Verimli anlamında mı? Verimli anlamında mı? Üreyen gibi, değil mi? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, I love that word. You just, you don't hear people use it very often. | Bu kelimeyi beğendim. Kimseden bunu pek duyamazsın. Hayır, bu kelimeyi seviyorum. Bunu, insanların bu kelimeyi sıkça kullandığını duyamazsın. Hayır, bu kelimeyi seviyorum. Bunu, insanların bu kelimeyi sıkça kullandığını duyamazsın. Bu kelimeyi beğendim. Kimseden bunu pek duyamazsın. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
No, yeah. | Doğru. Yo, evet. Yo, evet. Doğru. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, more is more. Yeah, I like that. | Evet, olduğu gibi. Bunu sevdim. Evet, daha fazlası. Bu hoşuma gitti. Evet, daha fazlası. Bu hoşuma gitti. Evet, olduğu gibi. Bunu sevdim. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Right on. Let's do that. | Haydi. Bunu yapalım. Doğru. Hadi yapalım şunu. Doğru. Hadi yapalım şunu. Haydi. Bunu yapalım. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. What? | Affedersin. Ne? Afedersin? Ne? Afedersin? Ne? Affedersin. Ne? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I just keep seeing my kids' expressions in your face. | Yüzünde sürekli çocuklarımın ifadesini görüyorum. Yüzünde çocuklarımın ifadelerini görüp duruyorum. Yüzünde çocuklarımın ifadelerini görüp duruyorum. Yüzünde sürekli çocuklarımın ifadesini görüyorum. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Really? Yeah. | Sahi mi? Evet. Cidden mi? Evet. Cidden mi? Evet. Sahi mi? Evet. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Like that. Like, "Really?" Like, yeah. That's like Laser. | Şunun gibi. "Sahi mi?" Evet. Tıpkı Laser gibi. Yani.. "Cidden mi?" Evet..Laser gibi.. Yani.. "Cidden mi?" Evet..Laser gibi.. Şunun gibi. "Sahi mi?" Evet. Tıpkı Laser gibi. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Well... | Peki... Pekala... Pekala... Peki... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Do you like patios? | Bahçe avlularını sever misin? Terasa çıkmaktan hoşlanır mısın? Terasa çıkmaktan hoşlanır mısın? Bahçe avlularını sever misin? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, patios are good. Okay. | Evet, bahçe avluları iyidir. Evet, teras iyidir. Pekala. Evet, teras iyidir. Pekala. Evet, bahçe avluları iyidir. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
We could put a patio up there. Where? | Yukarıya bir tane yapabiliriz. Nereye? Şuraya ekleyelim o halde? Nereye? Şuraya ekleyelim o halde? Nereye? Yukarıya bir tane yapabiliriz. Nereye? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Let's take a look. | Bir bakalım. Gel bir bakalım. Gel bir bakalım. Bir bakalım. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
SASHA: Hello. Donor Dad? Stone cold fox. | Merhaba Donör Baba? Son derece seksi. Merhaba. Bağışçı baba? Taş tilki.. Merhaba. Bağışçı baba? Taş tilki.. Merhaba Donör Baba? Son derece seksi. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Must you take everything beautiful and make it dirty? | Güzel olan her şeyi kirletmek zorunda mısın? Güzel olan herşeyi alıp çirkinleştirmek zorunda mısın? Güzel olan herşeyi alıp çirkinleştirmek zorunda mısın? Güzel olan her şeyi kirletmek zorunda mısın? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
I'm just saying. Spermster's a hottie. | Sadece söylüyorum. "Spermen" çok seksi. Sadece söylüyorum. Sperm efendisi hoşmuş. Sadece söylüyorum. Sperm efendisi hoşmuş. Sadece söylüyorum. "Spermen" çok seksi. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
Is he single? | Bekâr mı? Bekar mı? Bekar mı? Bekâr mı? | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
(GROANING) Okay. First of all, ew, | Pekâla. Birincisi, oha yani... Tamam. Öncelikle, ıyy! Tamam. Öncelikle, ıyy! Pekâla. Birincisi, oha yani... | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |
and second, he's a really good person. | ...ve ikincisi, o gerçekten iyi biri. ikinci olarak, o gerçekten iyi bir insan. ikinci olarak, o gerçekten iyi bir insan. ...ve ikincisi, o gerçekten iyi biri. | The Kids Are All Right-1 | 2010 | ![]() |