Search
English Turkish Sentence Translations Page 16294
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sure, can you hold? | Elbette. Hatta kalır mısınız? Elbette, bekleyebilir misiniz? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Let me help you. No, no, I've got it under control. | Dur yardım edeyim. Hayır! Her şey kontrolüm altında! Dur sana yardım edeyim. Hayır, hayır her şey yolunda. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my God! Oh, my God! | Aman Tanrım! Aman Tanrım! Tanrım, Tanrım! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
God! Oh, my God! Stop it! | Tanrım! Aman Tanrım! Durdur şunu! Tanrım, Tanrım! Durdurun şunu! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
WOMAN: Mr Jacks! | Bay Jacks! Bay Jacks! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Did I get any in my mouth? Oh, my God! | Ağzıma girdi mi hiç? Aman Tanrım! Ağzıma kan girdi mi? Tanrım! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: Did I get any in my mouth? Let me take you over here to get clean. | Ağzıma girdi mi hiç? Gelin temizleyelim. Ağzıma hiç girdi mi? Temizlemenize yardım edeyim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm so sorry! Oh, my God! | Çok özür dilerim! Aman Tanrım! Ben çok üzgünüm! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: What was that about? WOMAN: It's just a nosebleed. | Neydi bu şimdi? Burnu kanadı. Bu da neydi böyle? Sadece burnu kanadı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Did I get any in my mouth? We'll clean you up. We have antiseptic. | Ağzıma girdi mi hiç? Ağzıma hiç kaçtı mı? Şey, temizleyelim. Antiseptik var. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What is it? | Ne var? Kim o? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hi. I came to see Sylvia Ganush. Is she here? | Merhaba. Sylvia Ganush'u görmek için gelmiştim. Kendisi evde mi? Merhaba, Sylvia Ganush'u görmeye gelmiştim, acaba burada mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Who are you? | Sen kimsin? Siz kimsiniz? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm a friend of hers. | Ben bir arkadaşıyım. Ben...bir arkadaşıyım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Someone... Wait. | Dur bakayım. Onu... Bekle. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know who you are. Grandma told me you would come. | Kim olduğunu biliyorum. Büyük annem geleceğini söylemişti. Kim olduğunu biliyorum. Büyükannem geleceğini söylemişti. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You are the woman from the bank, the one who took her house. | Sen bankadaki kadınsın; evini elinden alan. Sen bankadaki kadınsın, evini elinden alan kadın. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Actually, it was the bank that took the house. | Aslında evini elinden alan bankaydı. Aslında evini alan Bankaydı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I mean, I just work there. | Ben sadece orada çalışıyorum. Ben sadece orada çalışıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
In fact, I tried to help your grandma get the house back, | Aslında ben büyük annenizin evini geri alması için uğraştım... Aslında ben ona evini almasında yardımcı olmaya çalıştım... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
but my boss wouldn't let me. | ...fakat patronum izin vermedi. ...ama patronum buna izin vermedi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Are you going to stand here on my porch and lie to my face? | Kapımın önünde dikilip yüzüme karşı yalan söylemeyi sürdürecek misin? Bahçemde durup yüzüme karşı bana yalan söylemeye devam mı edeceksin? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No. You used to be a real fat girl, didn't you? | Hayır... Eskiden çok şişman bir kızdın değil mi? Hayır. Eskiden şişman bir kızdın değil mi? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. I can tell. | Evet. Anlamıştım. Evet. Bunu anlamıştım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You are not welcome here. | Burada istenmiyorsun. Burada hoş karşılanmıyorsun. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Wait! Wait. I need to see her. | Bekleyin! Bekleyin. Onu görmem gerek. Bekle. Onu görmem lazım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I need her to forgive me. And I'll get her the house back. | Beni affetmesini istiyorum. Evini de geri alabilirim. Beni affetmesine ihtiyacım var. Ve evini ona geri vereceğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And you are gonna make everything all right for her, is that it? | Böylece onun için her şey yoluna girmiş olacak, değil mi? Ve her şeyi onun için düzelteceksin, bu kadar mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Come on. | Gir bakalım. İçeri gel. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Where is she? | O nerede? O nerede? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Get her off me! Get her off me! Come! Don't look. | Kaldırın şunu üstümden! Kaldırın! Gel buraya! Bakma. Alın onu üzerimden! Alın onu! Hadi. Bakma. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MAN 1: Grab her shoulder. WOMAN: Be a man! Lift her up! | Omuzundan tut. Biraz erkek ol. Kaldır onu. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MAN 2: Be careful. MAN 3: Let's roll the dice! | Dikkatli ol. Hadi at şu zarları. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Still going to make everything all right for her? | Hâlâ onun için her şeyi yoluna koyacağına inanıyor musun? Hala her şeyi onun için düzeltebileceğini düşünüyor musun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You deserve everything that is coming to you. | Başına gelecek her şeyi hak ediyorsun sen. Sana olacak her şeyi hak ettin sen. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MAN 4: One more time! | Birkez daha. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I believe what plagues you is the Lamia. | Sana Lamia büyüsü yapılmış sanırım. Sana musallat olan şeyin Lamia olduğuna inanıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Lamia, that's the word the old woman used. | Lamia... O yaşlı kadın da bu kelimeyi kullanmıştı. Lamia, yaşlı kadının kullandığı kelime bu. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
The Black Goat, only summoned by gypsies for their darkest deeds. | Kara Keçi. En karanlık amelleri için sadece Çingeneler tarafından çağrılır. Kara Keçi. Sadece Çingeneler tarafından en kötü arzuları için çağrılabilir. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
For the first three days, the Lamia appears as a nasty spirit that torments its victim. | İlk üç gün, Lamia kurbanına işkence eden kötü bir ruh olarak ortaya çıkar. İlk üç gün Lamia kurbanına işkence eden kötü bir ruh olarak görülür. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
After that, it reveals itself to be a taker of souls, | Bundan sonra da ruhların alıcısı olarak ortaya çıkacaktır... Daha sonra ruhların toplayıcısı olarak hayata döner ve... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and it comes for the owner of the accursed object. | ...ve lanetli objenin sahibi için gelecektir. ...lanetli eşyanın sahibini almak için geri gelir. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Accursed object. What object? | Lanetli obje mi? Ne objesi? Lanetli eşya mı? Ne eşyası? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Something taken from the victim, cursed and given back. | Kurbandan alınmış bir şey. Lanetlenmiş ve geri verilmiş. Kurbandan alınıp lanetlenmiş ve ona geri verilmiş bir şey. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
This? | Bu mu? Bu mu? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What if I just burn it? | Yaksam olmaz mı? Bunu yaksam olmaz mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm afraid no matter what condition the button is in, | Düğmeye her ne yaparsan yap, ne yazık ki yine de... Korkarım ne yapılırsa yapılsın... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
you would still be the owner. The Lamia would still come to take you. | ...senin düğmen olarak kalacak. Lamia yine de seni götürmeye gelecektir. ...bu düğmenin sahibi hala sen olacaksın. Lamia seni almak için gelecektir. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Take me where? | Nereye götürmeye? Nereye götürmek için? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Then how do I get rid of this? You could attempt to appease the spirit. | Bundan nasıl kurtulabilirim peki? Ruhu tatmin etmeyi deneyebilirsin. Bundan nasıl kurtulurum? Kötü ruha bir anlaşma sunabilirsin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
The simplest way would be a blood offering. | En basit yolu onun için kan akıtmaktır. En basitinden ona kan sunabilirsin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
A small creature could be sacrificed, a chicken perhaps. | Küçük bir canlı kurban edilebilir. Tavuk gibi mesela. Küçük bir hayvan kurban edebilirsin. Bir tavuk mesela. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No way! Look, I'm a vegetarian. | Hayatta olmaz! Bak, ben vejeteryanım. Hayatta olmaz. Ben vejetaryenim, | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I volunteer at the puppy shelter, for Christ's sake. | Hayvan barınaklarına gönüllü üyeyim ben ya Hayvan barınağında gönüllü çalışıyorum Tanrı aşkına. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I don't go around killing animals. | Hayvanları asla öldüremem. Öylece hayvanları öldüremem. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You will be surprised what you'll be willing to do | Lamia senin için geldiği zaman... Lamia seni almaya geldiğinde... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
when the Lamia comes for you. | ...yapabileceklerine kendin bile şaşarsın. ...nelere gönüllü olacağına sen bile şaşırırsın. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
This will show you how. | Burada nasıl olacağı yazıyor. Bunun yardımı dokunur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hi! | Merhaba. Selam! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Here, kitty, kitty. | Gel pisi pisi. Gel pisi pisi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
CLAY: Chris! Chris? | Chris! Chris? Chris. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Chris? | Chris? Chris? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hey, there you are. What are you doing out here? | Demek buradasın. Ne yapıyorsun burada? İşte buradasın. Burada ne yapıyorsun böyle? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Baby, I called the bank. They said you left early. | Bankayı aradım ama erken çıktığını söylediler. Bebeğim bankayı aradım, erken çıktığını söylediler. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You're not answering my calls. Is that blood? | Telefonlarıma da cevap vermedin. Kan mı o? Aramalarıma da geri dönmedin. Bu kan mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No. Why would there be blood? | Hayır. Kan nereden çıktı şimdi? Hayır, neden kan olsun ki? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, baby, there's... There's blood on your sleeve. | Tatlım, hırkanda kan var. Bebeğim bu... Kazağına kan bulaşmış. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Are you bleeding? No. | Bir yerin mi kanadı? Hayır. Biyerin mi kanıyor? Hayır. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
It was just tomato juice. | Domates sosu sıçramış. Bu sadece domates suyu. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I was cutting a tomato in the kitchen and it must have gotten on my sleeve. | Mutfakta domates keserken üstüme sıçramış olmalı. Mutfakta domates kesiyordum ve üzerime sıçramış olmalı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Chris, why don't we do this dinner another time? | Chris... Akşam yemeğini erteleyelim istersen? Neden bu akşam yemeği işini başka bir zaman yapmıyoruz Chris? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You've had a rough couple of days. I think it's better. | Zor günler geçirdin. Bence daha iyi olur. Zor birkaç gün geçirdin. Senin için daha iyi olur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No, I want to go to the dinner. | Hayır, o yemeğe gitmek istiyorum. Hayır, o akşam yemeğine gitmek istiyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know, but are you sure you're feeling all right? | Biliyorum ama iyi olduğuna emin misin? Biliyorum, ama iyi olduğundan emin misin? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Honestly, I haven't been. | Açıkçası son zamanlarda pek iyi değildim. Aslında değildim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But I think... | Ama artık... Ama sanırım... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I think that everything is gonna be okay now. | ...her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Sanırım artık herşey yoluna girecek. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I really do. | Gerçekten. Gerçekten. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What do you think? | Nasıl olmuşum? Ne düşünüyorsun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You look beautiful. | Çok güzelsin. Çok güzel görünüyorsun. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
CHRISTINE: God, it's such a nice day! CLAY: It really is. My God. | Ne kadar güzel bir gün! Öyle gerçekten. Tanrım, ne harika bir gün. Gerçekten öyle. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
It's gonna be nice inside, too. | İçeride de her şey güzel olacak. İçerisi de harika olacak. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
They're gonna love you. | Sana bayılacaklar. Sana bayılacaklar. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Clayton. Hello, Mother. | Clay. Merhaba anne. Clayton. Merhaba anne. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Good to see you. This is Christine. | Seni gördüğüme sevindim. Seni gördüğüme sevindim, bu Christine. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
That's my mom, Trudy. Hello, Christine. | Bu Christine. Christine, annem Trudy. Merhaba Christine. Annem Trudy. Merhaba Christine. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hello. It's very nice to meet you. | Merhaba. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum. Merhaba. Tanıştığımıza memnun oldum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Well. Please, come in. Come in. | Lütfen içeri gelin. Gelin. Pekala. Lütfen içeri girin. Girin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Dad, how are you? Hey, son. | Merhaba baba. Merhaba evlat. Nasılsın? Merhaba baba, nasılsın? Selam evlat. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Good to see you, sir. | Seni gördüğüme sevindim. Sizi görmek güzel efendim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
This is Christine. Christine, this is my dad, Leonard. | Bu Christine. Christine, bu da babam Leonard. Bu Christine. Christine, bu da babam Leonard. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Nice to meet you. Hi, Maria. Thank you. | Tanıştığımıza sevindim. Teşekkür ederim Maria. Seninle tanışmak çok güzel. Maria. Teşekkürler. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You have a beautiful home. Well, thank you very much. | Harika bir eviniz var. Çok teşekkür ederiz. Harika bir eviniz var. Çok teşekkür ederiz. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Can I get you a drink? Yeah, wine? | Bir şeyler içmek ister misiniz? Şarap mı alırız? Ne içmek isterdiniz? Şarap? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Do you guys want? Sure. | İster misiniz? Olur. Sizde alır mısınız? Elbette. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Okay. Come help me. I'll be right back. | Gel de bana yardım et. Hemen dönerim. Tamam. Hadi bana yardım et. Hemen dönerim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'll take a Chardonnay! LEONARD: Yes, dear. | Ben Chardonnay alayım. Tamam hayatım. Ben Chardonnay alıyım. Elbette hayatım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I hope you don't mind. How thoughtful. | Mazur görün lütfen. Ne kadar düşüncelisin! Umarım beğenirsiniz. Ne kadar düşüncelisin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Homemade? Yes. | Ev yapımı mı? Evet. Ev yapımı mı? Evet. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And what type of cake would you call that? | Bir adı var mı? Peki bir ismi var mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |