Search
English Turkish Sentence Translations Page 16291
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Mr Jacks? | Bay Jacks? Bay Jacks. Bay Jacks? Bay Jacks? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I was wondering if you'd made any decision regarding the assistant manager's position. | Müdür yardımcılığı pozisyonuna ilişkin bir karara vardınız mı diye soracaktım. Acaba Müdür Yardımcılığı pozisyonu ile ilgili bir karar verebildiniz mi? Müdür yardımcılığı pozisyonuna ilişkin bir karara vardınız mı diye soracaktım. Müdür yardımcılığı pozisyonuna ilişkin bir karara vardınız mı diye soracaktım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Well, I'm still deciding, and right now, it's between Stu and yourself. | Şu anda seninle Stu arasında karar verme aşamasındayım. Şey, hala düşünüyorum. Şu anda seninle Stu arasında karar verme aşamasındayım. Şu anda seninle Stu arasında karar verme aşamasındayım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Stu Rubin, the new guy? | Yeni gelen Stu mu? Stu Rubin, şu yeni eleman mı? Yeni gelen Stu mu? Yeni gelen Stu mu? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Well, I know he's new, but he's also quite aggressive, and we like that. | Yeni olduğunu biliyorum ama epey girişken. Biz de bunu istiyoruz zaten. Şey yeni olduğunu biliyorum ama aynı zamanda oldukça girişken,... Yeni olduğunu biliyorum ama epey girişken. Biz de bunu istiyoruz zaten. Yeni olduğunu biliyorum ama epey girişken. Biz de bunu istiyoruz zaten. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You know, Stu's someone who's not afraid to crunch the numbers | Stu yeri geldi mi ağırlığını koymayı... Sayılarla arası çok iyi ve gerektiğinde zor kararlar... Stu yeri geldi mi ağırlığını koymayı... Stu yeri geldi mi ağırlığını koymayı... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and make the tough decisions. | ...ve zor kararlar vermeyi bilen biri. ...alabilecek kapasitede. ...ve zor kararlar vermeyi bilen biri. ...ve zor kararlar vermeyi bilen biri. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm perfectly capable of making the tough decisions. | Ben de yeri geldiği zaman zor kararlar verebilirim. Ben de gerektiğinde bu kararları alabilecek biriyim. Ben de yeri geldiği zaman zor kararlar verebilirim. Ben de yeri geldiği zaman zor kararlar verebilirim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'll let you know as soon as I decide. Okay? | Kararımı verir vermez sana ileteceğim, tamam mı? Karar verdiğim an bunu sana haber veririm, tamam mı? Kararımı verir vermez sana ileteceğim, tamam mı? Kararımı verir vermez sana ileteceğim, tamam mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
In the meantime, take him through our loan qualifying procedures, | Bu sırada, her ihtimale karşı ona kredi değerlendirme prosedürlerimiz konusunda... Bu arada kredi değerlendirme prosedürlerimizi ona anlatalım,... Bu sırada, her ihtimale karşı ona kredi değerlendirme prosedürlerimiz konusunda... Bu sırada, her ihtimale karşı ona kredi değerlendirme prosedürlerimiz konusunda... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
just in case, all right? | ...ne olur ne olmaz, tamam mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Okay. | Tamam. Tamam. Tamam. Tamam. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: And would you mind taking your lunch break now? | Öğle yemeğine şimdi çıksan olur mu? Bu arada öğle yemeği aranı kullanmaya ne dersin? Öğle yemeğine şimdi çıksan olur mu? Öğle yemeğine şimdi çıksan olur mu? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Sure. | Olur. Neden olmasın. Olur. Olur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And maybe on your way back, you could pick me up a turkey club? | Dönerken bana da hindili sandviç alır mısın? Dönüşte de bana bir hindili sandviç alabilir misin acaba? Dönerken bana da hindili sandviç alır mısın? Dönerken bana da hindili sandviç alır mısın? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Turkey club, excellent choice! You mind picking one up for me? Thanks. | Hindili sandviç demek. Harika bir seçim. Bana da bir tane alır mısın? Sağ ol. Hindili sandviç, harika bir seçim. Hindili sandviç demek. Harika bir seçim. Bana da bir tane alır mısın? Sağ ol. Hindili sandviç demek. Harika bir seçim. Bana da bir tane alır mısın? Sağ ol. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And spicy mustard. | Acılı hardallı olsun. Ve acılı hardallı olsun. Acılı hardallı olsun. Acılı hardallı olsun. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What have you got? Could I get your approval on this? | Nedir bu? Şuna onay vermeniz gerekiyor. Bu nedir? Bunu onaylaman mümkün mü? Nedir bu? Şuna onay vermeniz gerekiyor. Nedir bu? Şuna onay vermeniz gerekiyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
This is the loan we talked about before. The loan. | Önceden konuştuğumuz kredi. O kredi demek. Bu daha önce konuştuğumuz kredi. O kredi mi? Önceden konuştuğumuz kredi. O kredi demek. Önceden konuştuğumuz kredi. O kredi demek. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Exactly. | Aynen öyle. Kesinlikle. Aynen öyle. Aynen öyle. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Good one, huh? One point five? | Meblağ iyi değil mi? 1,5. Ne dersin iyi değil mi? Yüzde 1.5. Meblağ iyi değil mi? 1,5. Meblağ iyi değil mi? 1,5. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Absolutely, and it'll be one of many. | Aynen öyle. Ayrıca gerisi de gelecek. Kesinlikle, Ayrıca gerisi de gelecek. Aynen öyle. Ayrıca gerisi de gelecek. Aynen öyle. Ayrıca gerisi de gelecek. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Well, Professor, congratulations on making it through your first week. | İlk haftanızı tamamladığınız için tebrikler Profesör. İlk haftayı çıkarabildiğin için seni tebrik ederim profösör. İlk haftanızı tamamladığınız için tebrikler Profesör. İlk haftanızı tamamladığınız için tebrikler Profesör. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Thank you very much. Mmm. | Çok teşekkürler. Çok teşekkürler. Çok teşekkürler. Çok teşekkürler. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I thought you'd have a full beard by now. So did I. I'm a little disappointed. | Şimdiye kadar fırça sakal bırakırsın sanıyordum. Ben de öyle. Hayal kırıklığına uğramadım değil. Şimdiye kadar sakalın uzar sanmıştım. Ben de öyle, hayal kırıklığına uğradım. Şimdiye kadar fırça sakal bırakırsın sanıyordum. Ben de öyle. Hayal kırıklığına uğramadım değil. Şimdiye kadar fırça sakal bırakırsın sanıyordum. Ben de öyle. Hayal kırıklığına uğramadım değil. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Man, this thing. That's it. I'm done. I'm out. | Şu şey yok mu... Neyse, artık uğraşmayacağım. Kızım bu şey gerçekten...bu kadar yeter. Benden bu kadar. Şu şey yok mu... Neyse, artık uğraşmayacağım. Şu şey yok mu... Neyse, artık uğraşmayacağım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Chris, don't even bother. | Chris, hiç uğraşma. Boşuna uğraşma Chris. Chris, hiç uğraşma. Chris, hiç uğraşma. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I gotta get a new one. | Yenisini alacağım. Yenisini almalıyım. Yenisini alacağım. Yenisini alacağım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm telling you, you're gonna drive yourself nuts. It's completely | Boşuna uğraşıp kendini yoracaksın bak. O tamamen... Bu şey insanı çıldırtır, sana söylüyorum bu tamamıyla... Boşuna uğraşıp kendini yoracaksın bak. O tamamen... Boşuna uğraşıp kendini yoracaksın bak. O tamamen... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
broken. | ...bozuk. ...bozuk. ...bozuk. ...bozuk. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Was broken. You are cocky and sexy and unbelievable. | Bozuktu. Sen ukala, seksi ve inanılmaz bir kızsın. Bozuktu. Sen küstah, seksi ve inanılmaz birisin. Bozuktu. Sen ukala, seksi ve inanılmaz bir kızsın. Bozuktu. Sen ukala, seksi ve inanılmaz bir kızsın. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I almost forgot. Found it at the bank. | Neredeyse unutuyordum. Bankada buldum. Az kalsın unutuyordum... Neredeyse unutuyordum. Bankada buldum. Neredeyse unutuyordum. Bankada buldum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What is this? | Nedir? Nedir bu? Nedir? Nedir? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No way! Wow. It's a 1929 Standing Liberty, and it's almost fully struck. | İnanmıyorum! 1929 basımı bir çeyreklik ve neredeyse tertemiz hâlde. Bu imkansız. İnanmıyorum! 1929 basımı bir çeyreklik ve neredeyse tertemiz hâlde. İnanmıyorum! 1929 basımı bir çeyreklik ve neredeyse tertemiz hâlde. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You found this in regular circulation at the bank? | Bunu tedavüldeki paraların arasında mı buldun? Bunu bankada kullanılırken mi buldun? Bunu tedavüldeki paraların arasında mı buldun? Bunu tedavüldeki paraların arasında mı buldun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I did. | Evet. Aynen öyle. Evet. Evet. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna add this to my nerdy coin collection. | Bunu hemen ineklere özgü madeni para koleksiyonuma ekleyeceğim. Bu ineklere özgü madeni para koleksiyonuma gidiyor. Bunu hemen ineklere özgü madeni para koleksiyonuma ekleyeceğim. Bunu hemen ineklere özgü madeni para koleksiyonuma ekleyeceğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Thank you, baby. Okay. | Teşekkür ederim bebeğim. Teşekkürler bebeğim. Sen bir tanesin. Teşekkür ederim bebeğim. Teşekkür ederim bebeğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Thanks for thinking of me. | Beni düşündüğün için sağ ol. Beni düşündüğün için sağol. Beni düşündüğün için sağ ol. Beni düşündüğün için sağ ol. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
All right. Bye. Bye. | Pekâlâ. Hoşça kal. Hoşça kal. Tamam, görüşürüz. Hoşçakal. Pekâlâ. Hoşça kal. Hoşça kal. Pekâlâ. Hoşça kal. Hoşça kal. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
See you later. I'll see you later, okay? | Görüşürüz. Sonra görüşürüz, tamam mı? Sonra görüşürüz. Sonra görüşürüz, tamam? Görüşürüz. Sonra görüşürüz, tamam mı? Görüşürüz. Sonra görüşürüz, tamam mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Dr Dalton. WOMAN: Hello, dear. | Doktor Dalton. Merhaba canım. Doktor Dalton. Selam hayatım. Doktor Dalton. Merhaba canım. Doktor Dalton. Merhaba canım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Hi, Mom. What are you doing? | Selam anne. Ne yapıyorsun? Merhaba anne. Ne yapıyorsun? Selam anne. Ne yapıyorsun? Selam anne. Ne yapıyorsun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Christine just came over and brought some lunch, | Christine uğrayıp yiyecek bir şeyler getirmişti de... Christine şimdi öğle yemeği için birşeyler getirmişti ve... Christine uğrayıp yiyecek bir şeyler getirmişti de... Christine uğrayıp yiyecek bir şeyler getirmişti de... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and I'm correcting some papers. Christine? The one from the farm? | Bir de bazı evrakları düzenliyorum. Christine mi? Çiftlikten gelen kız mı? ...bende sınav kağıtlarına bakıyorum. Christine? Çiftlikteki kız mı? Bir de bazı evrakları düzenliyorum. Christine mi? Çiftlikten gelen kız mı? Bir de bazı evrakları düzenliyorum. Christine mi? Çiftlikten gelen kız mı? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, Mom, the girl I've been dating for almost a year, | Evet anne. Neredeyse bir senedir birlikte olduğum kız. Evet anne, neredeyse bir yıldır çıktığım kız. Evet anne. Neredeyse bir senedir birlikte olduğum kız. Evet anne. Neredeyse bir senedir birlikte olduğum kız. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
the girl who's coming for dinner. We're still on for dinner? | Hani akşam yemeğine geleceğimizi söylemiştim. Akşam yemeğine getireceğim kız. Hala yemek planımız var değil mi? Hani akşam yemeğine geleceğimizi söylemiştim. Hani akşam yemeğine geleceğimizi söylemiştim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm sure she's a very sweet girl. She is. I can't wait for you... | Eminim çok tatlı bir kızdır. Öyle. Sabırsızlanıyorum Eminim çok tatlı bir kızdır.. Öyledir. Onunla tanışmanı sabır... Eminim çok tatlı bir kızdır. Öyle. Sabırsızlanıyorum Eminim çok tatlı bir kızdır. Öyle. Sabırsızlanıyorum | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But you know your father and I just have certain expectations for you. | Ama babanla benim, senden bazı beklentilerimiz olduğunu biliyorsun. Ama biliyorsun babanla benim senden büyük beklentilerimiz var. Ama babanla benim, senden bazı beklentilerimiz olduğunu biliyorsun. Ama babanla benim, senden bazı beklentilerimiz olduğunu biliyorsun. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I can't really do the expectations... I understand Amy Kulick is looking | O beklentileri yerine getiremeyeceğim... Anladığım kadarıyla Amy Kulick... Gerçekten bunları yapabileceğimi... Amy Kulick tenis oynayacak... O beklentileri yerine getiremeyeceğim... Anladığım kadarıyla Amy Kulick... O beklentileri yerine getiremeyeceğim... Anladığım kadarıyla Amy Kulick... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
for someone to play tennis with. Yeah, I... | ...tenis oynamak için kendine bir eş arıyormuş. Evet, ben ...birilerini arıyormuş.. Ben... ...tenis oynamak için kendine bir eş arıyormuş. Evet, ben ...tenis oynamak için kendine bir eş arıyormuş. Evet, ben | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You know, she graduated from Yale Law with honours, | Yale hukuk fakültesinden dereceyle mezun olup şu an... Biliyorsun Yale Hukuk Fakültesinden dereceyle mezun oldu ve... Yale hukuk fakültesinden dereceyle mezun olup şu an... Yale hukuk fakültesinden dereceyle mezun olup şu an... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and she's a very successful attorney now. | ...çok başarılı bir avukat olduğunu biliyor muydun? ...şimdi çok başarılı bir avukat. 1 ...çok başarılı bir avukat olduğunu biliyor muydun? ...çok başarılı bir avukat olduğunu biliyor muydun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know. You told me. Yeah, that's the kind of girl | Biliyorum, söylemiştin. Evet, işte seni o türde... Biliyorum daha önce söylemiştin. Evet, işte seni birlikte görmekten... Biliyorum, söylemiştin. Evet, işte seni o türde... Biliyorum, söylemiştin. Evet, işte seni o türde... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I would love to see you with. Mother... | ...bir kızla görmek isterdim ben. Anne... ...memnun olacağım bir kız tipi. Anne... ...bir kızla görmek isterdim ben. Anne... ...bir kızla görmek isterdim ben. Anne... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
She's the kind of woman who could really help you socially | O sana hem sosyal yönden hem de kariyerinde... Sana sosyal hayatında ve kariyerinde gerçekten yardımcı olabilecek... O sana hem sosyal yönden hem de kariyerinde... O sana hem sosyal yönden hem de kariyerinde... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and, as a result, in your career. | ...yardımcı olacak tipte bir kadın. ...bir kadın tipi. ...yardımcı olacak tipte bir kadın. ...yardımcı olacak tipte bir kadın. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And that's the kind of thing you should be thinking about now. | Sen de şu anda bunlara kafa yormalısın zaten. Ve bu senin şu sıralar düşünmen gereken birşey.. Sen de şu anda bunlara kafa yormalısın zaten. Sen de şu anda bunlara kafa yormalısın zaten. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Mother, I don't wanna... You can't be playing around | Anne, bak Artık çiftlikten gelen küçük kızlarla... Anne ben böyle birşey düşün... Çitlikten çıkmış küçük kızlarla... Anne, bak Artık çiftlikten gelen küçük kızlarla... Anne, bak Artık çiftlikten gelen küçük kızlarla... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
with little girls off the farm. | ...oyalanmaya son vermelisin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I think you're really gonna... I think you're really gonna like... | Bence onu gerçekten... Bak, bence onu cidden... Gerçekten bunu söylüyor... Gerçekten bunu söylüyor olamazsın. Bence onu gerçekten... Bak, bence onu cidden... Bence onu gerçekten... Bak, bence onu cidden... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
It's time to really find a partner. 1 | Kendine doğru dürüst bir eş bulman gerek artık. 1 Gerçek bir eş bulma zamanın geldi. Kendine doğru dürüst bir eş bulman gerek artık. 1 Kendine doğru dürüst bir eş bulman gerek artık. 1 | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Christine, you messed up my order. | Christine, siparişimi yanlış getirmişsin. Siparişimi berbat etmişsin Christine. Christine, siparişimi yanlış getirmişsin. Christine, siparişimi yanlış getirmişsin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
No, I didn't. Yeah, I said no mayo. | Hayır, getirmedim. Mayonez istemiyorum demiştim ama. Hayır etmedim. Mayonez olmasın demiştim. Hayır, getirmedim. Mayonez istemiyorum demiştim ama. Hayır, getirmedim. Mayonez istemiyorum demiştim ama. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You never said that. | Öyle bir şey demedin. Bunu söylememiştin. Öyle bir şey demedin. Öyle bir şey demedin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You know what? Don't sweat it. It's okay. | Neyse, canın sağ olsun. Önemli değil. Biliyor musun, neyse önemli değil. Neyse, canın sağ olsun. Önemli değil. Neyse, canın sağ olsun. Önemli değil. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
STU: Mr Jacks, by the way, aren't you a Laker fan? | Bay Jacks, Lakers taraftarıydınız değil mi? Mr Jacks, siz Lakers taraftarı değil miydiniz? Bay Jacks, Lakers taraftarıydınız değil mi? Bay Jacks, Lakers taraftarıydınız değil mi? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: I am a Laker fan. | Evet, öyleyim. Evet öyleyim. Evet, öyleyim. Evet, öyleyim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
My mom is having this thing on Sunday. I can't use these. | Anneme pazar günü yardım etmem gerek. Maça gidemeyeceğim. Annem pazar günkü maça bilet almıştı ama sanırım ben gidemeyeceğim. Anneme pazar günü yardım etmem gerek. Maça gidemeyeceğim. Anneme pazar günü yardım etmem gerek. Maça gidemeyeceğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Are you serious? Yeah. Absolutely. You want them? | Ciddi misin? Elbette. İster misiniz? Sen ciddi misin? Kesinlikle. Ciddi misin? Elbette. İster misiniz? Ciddi misin? Elbette. İster misiniz? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
These are great seats! They are great seats. | Bu koltukların yeri harika. Öyledir. Bunlar harika koltuklar. Evet harika koltuklar. Bu koltukların yeri harika. Öyledir. Bu koltukların yeri harika. Öyledir. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: This is where they bring the hot dogs right to you. | Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. İşte sosislileri ayağına getirdikleri yer burası. Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
STU: Yes, it is. You are gonna hobnob with celebs. | Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. Aynen. Ünlülerle sıkı fıkı bile olabilirsiniz burada. Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: You sure that's okay? STU: Absolutely, it's okay. Yeah. | Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. Bundan emin misin? Kesinlikle, problem değil.. Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: Well, thank you, Stu. STU: Take them. Absolutely. | Teşekkür ederim o zaman Stu. Şey, teşekkürler Stu. Alın şunları. Teşekkür ederim o zaman Stu. Teşekkür ederim o zaman Stu. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: Wow. STU: Say hey to Kobe for me. | Kobe'a selamımı söylersiniz. Vay canına. Kobe' ye benden selam söyleyin. Kobe'a selamımı söylersiniz. Kobe'a selamımı söylersiniz. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: Of course. | Kesinlikle. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Will you help me? | Yardımcı olacak mısın? Benimle ilgilenecek misiniz? Yardımcı olacak mısın? Yardımcı olacak mısın? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Of course. What can I do for you? | Elbette. Sizin için ne yapabilirim? Elbette, sizin için ne yapabilirim. Elbette. Sizin için ne yapabilirim? Elbette. Sizin için ne yapabilirim? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Your trucks are at my house. The men are packing all my things, | Bankanın kamyonları evimde. Özel eşyalarım da dâhil, her şeyimi... Kamyonlarınız evime geldi. Adamlar herşeyimi kutulara koyuyorlar,... Bankanın kamyonları evimde. Özel eşyalarım da dâhil, her şeyimi... Bankanın kamyonları evimde. Özel eşyalarım da dâhil, her şeyimi... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
private things. Please, make them stop. | ...topluyorlar. Lütfen, durdurun onları. ...özel şeyler. Lütfen durdurun onları. ...topluyorlar. Lütfen, durdurun onları. ...topluyorlar. Lütfen, durdurun onları. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Mrs... Ganush. | Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Mrs Ganush, the bank is informing you | Bayan Ganush, banka size 325 Brandon Sokağı'ndaki... Mrs Ganush, Banka 325 Brandon' daki eviniz haciz işlemi uygulayacağını... Bayan Ganush, banka size 325 Brandon Sokağı'ndaki... Bayan Ganush, banka size 325 Brandon Sokağı'ndaki... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
of their intent to repossess your property at 325 Brandon Street today. | ...önceden size bildirmiş. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But this is my home for 30 years. | Ama ben 30 senedir bu evde oturuyorum. Ama orası 30 yıldır benim evim. Ama ben 30 senedir bu evde oturuyorum. Ama ben 30 senedir bu evde oturuyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And I make every payment until the sickness took my eye. | Gözümü kaybedene kadar tüm borçlarımı da ödedim. Ve hastalık gözümü alıncaya kadar bütün ödemelerimi zamanında yaptım. Gözümü kaybedene kadar tüm borçlarımı da ödedim. Gözümü kaybedene kadar tüm borçlarımı da ödedim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I hope to have more money soon. I just need a little more time. You... | Yakın zamanda elime para geçecek. Birazcık daha zamana ihtiyacım var sadece. Umarım yakında elime para geçecek, sadece biraz daha zamana ihtiyacım var. Yakın zamanda elime para geçecek. Birazcık daha zamana ihtiyacım var sadece. Yakın zamanda elime para geçecek. Birazcık daha zamana ihtiyacım var sadece. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I don't think my manager's going to extend you any more credit. | Müdürümün vadeyi uzatacağını hiç sanmıyorum. Müdürümün kredinizi biraz daha uzatacağını sanmıyorum. Müdürümün vadeyi uzatacağını hiç sanmıyorum. Müdürümün vadeyi uzatacağını hiç sanmıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Please. Won't you try? | Lütfen... Bir denesen? Lütfen, en azından deneyemez misin? Lütfen... Bir denesen? Lütfen... Bir denesen? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Okay. Bless you. | Tamam. Çok yaşa sen. Pekala. Tanrı seni korusun. Tamam. Çok yaşa sen. Tamam. Çok yaşa sen. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Bless you! | Çok yaşa. Tanrı seni korusun. Çok yaşa. Çok yaşa. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
CHRISTINE: We have an elderly woman asking | Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. İpotek kredisini uzatmak isteyen... Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
for an extension on her mortgage payment. | ...yaşlı bir kadın geldi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
She's on a fixed income, and she's had some medical problems. | Sabit bir geliri var fakat birtakım sağlık problemleri yaşamış. Biryerlerden para bulmak üzereymiş ama bazı sağlık problemleri var. Sabit bir geliri var fakat birtakım sağlık problemleri yaşamış. Sabit bir geliri var fakat birtakım sağlık problemleri yaşamış. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
There's gotta be something we can do to help her. | Ona yardım edebilmemizin bir yolu olmalı. Ona yardım etmek için yapacak bir şeyler olabilir mi? Ona yardım edebilmemizin bir yolu olmalı. Ona yardım edebilmemizin bir yolu olmalı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
MR JACKS: Well, apparently, we've already granted her two extensions. | Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. Görünüşe göre zaten ona iki kere uzatma vermişiz. Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And, you know, on this type of foreclosure, we seize the trapped equity | Ayrıca biliyorsun ki bu tip teminatlı bir borcun ödenmemesi hâlinde, ipotekli mala el koyarız... Ve biliyorsun bu tip ön kapamalarda insafımızı fazla kullanırsak... Ayrıca biliyorsun ki bu tip teminatlı bir borcun ödenmemesi hâlinde, ipotekli mala el koyarız... Ayrıca biliyorsun ki bu tip teminatlı bir borcun ödenmemesi hâlinde, ipotekli mala el koyarız... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and the bank makes a sizable amount in fees. | ...ve bankamız da bu mülklerden yüklü miktarlar elde eder. ...banka önemli miktarlarda ücret ödeyebilir. ...ve bankamız da bu mülklerden yüklü miktarlar elde eder. ...ve bankamız da bu mülklerden yüklü miktarlar elde eder. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
We would have to throw her out of her house. | Ama onu evinden atacağız. Onu evinden atmak zorunda kalabiliriz. Ama onu evinden atacağız. Ama onu evinden atacağız. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
It's a tough decision. | Bu zor bir karar. Bu zor bir karar. Bu zor bir karar. Bu zor bir karar. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |