Search
English Turkish Sentence Translations Page 158231
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Why we don't run through the streets killing people | Neden sokakta rasgele insanları öldürmüyoruz? En azından çoğumuz. | Taken-7 | 2002 | |
| Imagine their abilities | Onların yeteneklerinin, bizim güçlü duygularımızla birleştiğini düşün. | Taken-7 | 2002 | |
| They'd be cherry bombs... | Onlar bomba ise, bu kız atom bombasıdır. | Taken-7 | 2002 | |
| MAN: Ladies and gentlemen, | Bayanlar baylar, size Beyaz Gölge'yi takdim ederim. Beyaz Gölge, Florida'da üç yıl gösteri yaptıktan sonra bize geldi. | Taken-7 | 2002 | |
| Hopefully, over time, | Umuyorum ki zaman içinde bu yaratıkları daha iyi tanıdıkça... | Taken-7 | 2002 | |
| we'll become more caring and compassionate | ...onlara karşı tavırlarımız değişecek, daha ihtimamlı ve iyi kalpli olacağız. | Taken-7 | 2002 | |
| Here at the aquarium, it is our hope | Bu akvaryumda amacımız sizi başka bir canlı türüne bir adım daha yaklaştırabilmek. | Taken-7 | 2002 | |
| Once the dolphin's been in captivity, | Bir yunusun, esaret altında tutulduktan sonra tekrar doğal ortamına dönmesi mümkün olabilir mi? | Taken-7 | 2002 | |
| Not in most cases, | Çoğunlukla hayır. Aslında bu, hayvanın ne kadar süre ile hangi şartlarda esaret altında tutulduğuna bağlıdır. | Taken-7 | 2002 | |
| What's the matter with them? | Onlara ne oluyor? | Taken-7 | 2002 | |
| I remember the first time that I ever saw dolphins. | Yunusları ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum. Üç yaşımdaydım. | Taken-7 | 2002 | |
| It was the first time in my life | Hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir şey gördüğümün farkındaydım... | Taken-7 | 2002 | |
| and it was the first time I had the feeling | ...aynı zamanda bende diğer insanlardan farklı bir şeyler olduğunu da ilk o zaman hissetmiştim. | Taken-7 | 2002 | |
| Previously on Taken... | Taken'da daha önce... Uçan daireler. Babam da, ben de onları görüyoruz. | Taken-8 | 2002 | |
| What are the odds? | Bunun olma ihtimali ne? | Taken-8 | 2002 | |
| ALLlE: What makes us human? | Bizi insan yapan nedir? | Taken-8 | 2002 | |
| Do you think we could be onto a smokehut? | Sizce Şamanların kötü ruhları kovma ayini yaptığı sis kulübelerinden birini mi bulduk? | Taken-8 | 2002 | |
| ALLlE: I asked my dad once about his dad. my grandfather. | Bir keresinde babama babasını, yani dedemi sormuştum. Çok zor zamanlar geçirdiğini biliyordum. | Taken-8 | 2002 | |
| Apollo 13 got into trouble | Apollo 13'ün başı dertte, dün gece saat 10.00 sularında... | Taken-8 | 2002 | |
| Is that what he's been doing covering for these creeps? | Babam yıllardır bu herifleri mi kolluyordu? Hangi herifleri? | Taken-8 | 2002 | |
| Nobody cares about this science fiction stuff. | Artık kimse bilim kurguya inanmıyor. | Taken-8 | 2002 | |
| Do you know what would've happened in 1947 | Eğer 1947'de ülke, uzaylıların bize saldırmak üzere olduğuna inansa neler olurdu biliyor musun? | Taken-8 | 2002 | |
| I wanted to know more about the younger boy Jacob. | Küçük çocuk Jacob'la ilgili bilgi toplamak istiyordum. | Taken-8 | 2002 | |
| Lab estimates 1964, but they can't tell for sure. | Laboratuar 1964 diyor. Ama pek de emin değiller. Tahmin etmeliydik. | Taken-8 | 2002 | |
| ALLlE: I remember my mum telling me | Annemin bana sadece bir kez paskalya zamanı kiliseye gittiğini söylediğini hatırlıyorum. | Taken-8 | 2002 | |
| Get a doctor. Right away. | Hemen bir doktor çağırın. | Taken-8 | 2002 | |
| They walk among us in many shapes, | Çeşitli şekillerde aramızda dolaşıyorlar. Ve bu her zaman bizim umduğumuz gibi olmuyor. | Taken-8 | 2002 | |
| RADlO: The safe return of the Apollo 13 astronauts | Apollo 13'ün astronotları sağ salim döndüler. | Taken-8 | 2002 | |
| But, sheriff, Daryl's vanished. | Ama şerif. Daryl ortadan kayboldu. Bütün gece görünmedi. | Taken-8 | 2002 | |
| Tell you what you file a report... I'll keep my eyes open. | Bakın ne diyeceğim. Bunu rapor edin, ben de gözlerimi açık tutayım. | Taken-8 | 2002 | |
| ALLlE: When you're a kid. anything can take you away | Çocukken her şey sizi etkileyebilir. Sabun balonları. | Taken-8 | 2002 | |
| One more thing someone has to stay here, | bir şey daha var. Biz onu ararken Daryl'ın dönmesi ihtimaline karşı birinin burada kalması lazım. | Taken-8 | 2002 | |
| but in 1958, there was something in the sky | Ama 1958'de, gökyüzünde başka bir şey vardı. Aurora Borealis değildi. | Taken-8 | 2002 | |
| Took to trying out his abilities when he was 16 years old. | 16 yaşına geldiğinde yeteneklerini denemeye başladı. Leo bundan bahsetti mi? | Taken-8 | 2002 | |
| It's the sheriff. | ...GMC Sierra sürüyor. Şerif burada. | Taken-8 | 2002 | |
| My brother and I...sometimes... | Kardeşim ve ben...bazen... | Taken-8 | 2002 | |
| I thought maybe if I... wrapped him up like that, | Düşündüm ki, eğer onu öyle sararsam ve o yazılarla dolu özel bir yere koyarsam.... | Taken-8 | 2002 | |
| Get that gasoline on it. | Dök üzerine benzini. Anne hayır! | Taken-8 | 2002 | |
| Eric. I guess I was wrong about you. | Eric, sanırım senin hakkında yanılmışım. İyi şanslar ve yolun açık olsun. Baban. | Taken-8 | 2002 | |
| My mother always talked to me | Annem bana her zaman gökyüzünden bahsederdi. | Taken-9 | 2002 | |
| Comin'in. twelve o'clock high! | Saat oniki yönünden yaklaşan var! | Taken-9 | 2002 | |
| give'em short bursts when they're in range. | Menzile girdiklerinde ateşe başla. | Taken-9 | 2002 | |
| Lights...blue ones. | Işıklar...Mavi ışıklar. | Taken-9 | 2002 | |
| Bandit. twelve o'clock! F 1s coming down on our left. | Saat oniki yönünde! F1'ler solumuzda! | Taken-9 | 2002 | |
| ALLlE: Russell Keys came home from the war | Russell Keys evine, tıpkı bir çok diğer asker gibi savaşmaktan yorulmuş olarak döndü. Ve eve geldiği için de çok memnundu. | Taken-9 | 2002 | |
| Iike you hadn't been anywhere or done anything at all. | Sanki siz hiç gitmemişsiniz, hiçbir şey yapmamışsınız gibi. | Taken-9 | 2002 | |
| Who do I talk to about getting one of those G.I. Ioans? | Askerlere verilen kredi için kiminle görüşmem lazım? | Taken-9 | 2002 | |
| What do you got. Toland? | Ne görüyorsun Toland? | Taken-9 | 2002 | |
| Captain. we've got to bail out! | Yüzbaşı. Çıkmamız lazım! | Taken-9 | 2002 | |
| Trust me. Johnson...we won't die. | Güven bana Johnson...Ölmeyeceğiz. | Taken-9 | 2002 | |
| ALLlE: They say some men | Derler ki, bazıları hayatlarının sonuna kadar savaşı yaşamaya devam ederler. | Taken-9 | 2002 | |
| Some people will tell you the war was won | Bazıları savaşı üstün insan kuvvetiyle... | Taken-9 | 2002 | |
| only 107 men in the entire country | Bütün ülkede bu yükün ne olduğunu sadece 107 kişi biliyordu. | Taken-9 | 2002 | |
| As members of the lntelligence Corps, | İstihbarat ekibi olarak göreviniz sırları korumak olacak. | Taken-9 | 2002 | |
| We had 18 more sightings today. | Bugün 18 ihbar daha aldık. | Taken-9 | 2002 | |
| It's not personal. He just he's like that. | Kişisel bir konu değil. Öyle işte. | Taken-9 | 2002 | |
| Hey there, soldier. | Selam asker. Eğlence mi arıyorsun? | Taken-9 | 2002 | |
| Welcome back to KGFL studios | Roswell, New Mexico'dan yayın yapan KGFL'e hoşgeldiniz. | Taken-9 | 2002 | |
| It's a breezy July 2. 1947. | Bu rüzgarlı 2 Temmuz 1947 Akşamnda Dinah Washington'dan Stairway To The Stars'ı dinliyoruz. | Taken-9 | 2002 | |
| With us this morning in the KGFL studios | Bu sabah KGFL stüdyolarında konuğumuz olan çiftlik sahibi, bize ilginç bir hikaye anlatacak. | Taken-9 | 2002 | |
| Excuse me, Miss. | Affedersiniz bayan. Çok üzgünüm ama yüzbaşı çıkmak zorunda kaldı. | Taken-9 | 2002 | |
| My boys and I have some information. | Oğullarım ve ben bazı bilgilere sahibiz. | Taken-9 | 2002 | |
| But we know where one crashed. | Ama biz bir tanesinin nereye düştüğünü biliyoruz. | Taken-9 | 2002 | |
| Which we think is kind of cheating. | Biz bunun hile olduğunu düşünüyoruz. Bilgi toplamak hile değildir. | Taken-9 | 2002 | |
| The shoehorn have you seen it? | Keratayı gördün mü? | Taken-9 | 2002 | |
| No, I... | Hayır. Ben...Beni buraya biri getirdi. | Taken-9 | 2002 | |
| It's clearly organic. | Bariz bir şekilde organik. | Taken-9 | 2002 | |
| It's not clearly anything. | Hiçbir şey bariz değil. | Taken-9 | 2002 | |
| I came to check on the body from the crash, | Kazadan çıkan cesedi incelemek için gelmiştim ve onu böyle buldum. | Taken-9 | 2002 | |
| A gentleman to see you, Miss. | Sizi görmek isteyen bir bey var. | Taken-9 | 2002 | |
| Can you go for a ride? | Gezintiye çıkabilir misin? | Taken-9 | 2002 | |
| Captain Crawford, Army lntelligence. | Yüzbaşı Crawford. Ordu istihbarat. | Taken-9 | 2002 | |
| Dr Goldin, for example, thought he was 13, | Mesela Dr. Goldin 13 yaşındaki Bar Mitzvah töreninde olduğunu sandı. Babasını gördü. | Taken-9 | 2002 | |
| Mama, John's been doin' magic tricks | Anne, John sihirbazlık yapıyordu. Tom'dan çok daha iyi. | Taken-9 | 2002 | |
| No, I He's never hungry. | Hayır, ben Hiç acıkmıyor. | Taken-9 | 2002 | |
| So where did you come from, anyway? | Sen nereden geldin ki? | Taken-9 | 2002 | |
| So now that you're feeling better, | Şimdi daha iyi olduğuna göre sanırım gideceksin? | Taken-9 | 2002 | |
| It's who? | Kim? | Taken-9 | 2002 | |
| Tom, your nose is bleeding. | Tom burnun kanıyor. | Taken-9 | 2002 | |
| Sheriff! Hey, sheriff! All right, son. | Şerif hey Şerif. Pekala evlat. | Taken-9 | 2002 | |
| For a while. Iife went back to being life. | Bir süreliğine hayat normale döndü. | Taken-9 | 2002 | |
| What the hell are you doing here. Captain? | Burada ne işin var yüzbaşı? | Taken-9 | 2002 | |
| I don't remember a thing | Neler olduğunu hatırlamıyorum. | Taken-9 | 2002 | |
| To Owen and Anne... | Owen ve Anne'e...Tebrikler... | Taken-9 | 2002 | |
| The power of mind that is the energy source | Beyin gücü İşte bilim adamlarınızın bulamadığı güç kaynağı buydu. | Taken-10 | 2002 | |
| He has to disappear. | Ortadan kaybolması lazım. Eğer onu aramaya gelirlerse hiçbir iz bulamamaları lazım. | Taken-10 | 2002 | |
| There was a fire. | Bir yangın çıkmış. | Taken-10 | 2002 | |
| Keep this safe for me, okay? | Bunu benim için sakla olur mu? Seni bir daha göremeyebilirim. | Taken-10 | 2002 | |
| ALLlE: My grandfather used to tell my mum | Büyükbabam anneme "Çocukların beysbol’dan daha ciddi bir şeyle ilgilenmesine gerek yok." derdi. | Taken-10 | 2002 | |
| ALLlE: People like to examine the things that frighten them. | İnsanlar korktukları şeyleri incelemeyi, onlara bakıp isim vermeyi severler. | Taken-10 | 2002 | |
| PRESlDENT KENNEDY: Let me ask you this | Eğer doğru hatırlıyorsam, raporda, gemide dört ceset olduğu yazılıydı değil mi? | Taken-10 | 2002 | |
| The craft held five, Mr President. We brought back four. | Gemide beş tane vardı sayın başkan. Biz dört tanesini getirdik. O sırada bu hala yaşıyordu. | Taken-10 | 2002 | |
| You're disgusting! | İğrençsin. | Taken-10 | 2002 | |
| Encounters in 1961 on their way back from Niagara Falls. | 1961'de Niagara'dan dönerlerken uçan daire görmüşler. | Taken-10 | 2002 | |
| Lonely divorc�e... | Yalnız dul... | Taken-10 | 2002 | |
| Medical hypnosis, like they use on amnesia victims. | Tıbbi hipnoz, amnezi hastalarına uygulanan türden. | Taken-10 | 2002 | |
| Sir Just keep trying! | Efendim Aramaya devam edin! | Taken-10 | 2002 | |
| Drop! | Yatın! | Taken-10 | 2002 | |
| My father and I have both seen them. | Babam da ben de onları görüyoruz. İkimizde onlara bindik. | Taken-10 | 2002 | |
| Iet me just... | O zaman ben... | Taken-10 | 2002 |