Search
English Turkish Sentence Translations Page 158226
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| How's Julie? | Julie nasıl? Hala boşanmadınız mı? | Taken-7 | 2002 | |
| Mary got into Yale, huh? | Mary, Yale'e girmiş ha? O mektup için teşekkürler. | Taken-7 | 2002 | |
| I told you, they love me. | Beni sevdiklerini söylemiştim. | Taken-7 | 2002 | |
| Directed a play there my senior year, | Okulun son yılında bir oyun yönetip ödüller almıştım. Harry Hamlin'e ilk rolünü verdim. | Taken-7 | 2002 | |
| How the hell you been, man? | Görüşmeyeli nasılsın dostum? | Taken-7 | 2002 | |
| Good. | İyi. Çok iyi. | Taken-7 | 2002 | |
| So, uh, what's all this about? | Bizi niye çağırmışlar. | Taken-7 | 2002 | |
| They said they'd tell us when we got here. | Buraya geldiğimizde söyleyeceklermiş. | Taken-7 | 2002 | |
| Probably some investigation to find out how we lost a flying saucer. | Herhalde uçan daireyi kaybetmemizle ilgili bir soruşturmadır. | Taken-7 | 2002 | |
| After 12 years, I think it's about something | 12 yıl sonra bunun daha güncel bir şey olacağını sanmıştım. | Taken-7 | 2002 | |
| MAN: This is Mission Control. | Burası merkez. Duyuyor musunuz? | Taken-7 | 2002 | |
| Argonaut 1, come in. | Argonaut 1 cevap ver. | Taken-7 | 2002 | |
| Argonaut 1, come in. | Argonaut 1 cevap ver. Lanet olsun. Neredesiniz çocuklar? | Taken-7 | 2002 | |
| Damn it. you guys. where the hell are you? | Bazı insanları değiştiren şey hayatlarındaki iyi olaylar değildir. | Taken-7 | 2002 | |
| SECOND MAN: Mission Control. this is Argonaut 1. | Merkez. Argonaut 1 konuşuyor. Orada neler oluyor Argonaut? | Taken-7 | 2002 | |
| What do you mean. Houston? | Ne demek istiyorsunuz Houston? 2 saat 20 dakikadır sesiniz çıkmıyor. | Taken-7 | 2002 | |
| Houston. our last transmission was only four minutes ago. | Houston, son konuşmamız dört dakika önceydi. | Taken-7 | 2002 | |
| We were at coordinates | Gene bir günlüklerden mi? Uzun hikâye. Yerimiz...Aman tanrım! | Taken-7 | 2002 | |
| About three weeks ago, we sent a manned mission into space. | Üç hafta kadar önce uzaya bir ekip gönderdik. Bu gizli bir görevdi. | Taken-7 | 2002 | |
| The purpose of this mission | Görevin amacı, yörüngeye bazı hassas cihazlar yerleştirmekti. | Taken-7 | 2002 | |
| What sort of equipment? | Ne tür cihazlar? | Taken-7 | 2002 | |
| Do you remember a program of President Reagan's, | Kesinlikle. Hoşça kal canım. Hoşça kal. Başkan Reagan'ın Stratejik savunma inisiyatifi (S.D.I.) programını hatırlıyor musunuz? | Taken-7 | 2002 | |
| Yeah. Star Wars. | Evet. Yıldız Savaşları. | Taken-7 | 2002 | |
| As you probably remember, there were some questions | Öyleyse, o zaman bu programın başarısı konusundaki şüpheleri de hatırlarsınız. | Taken-7 | 2002 | |
| Before President Bush revisits the project, | Başkan Bush projeyi tekrar almadan, uygunluğundan emin olmamız gerekiyor. | Taken-7 | 2002 | |
| So what did you send up? | Peki, ne gönderdiniz? Bir reaktör mü? | Taken-7 | 2002 | |
| One of the drawbacks to getting the program off its feet | Programı tekrar uygulamaya koymanın zorluklarından biri de silahlar için yeterli... | Taken-7 | 2002 | |
| that could put out enough kilowatts | ...kilovat gücünü sağlayabilecek bir güç kaynağı bulabilmekti. | Taken-7 | 2002 | |
| You did! | Buldunuz! Bunu yörüngeye yerleştirdiniz değil mi? | Taken-7 | 2002 | |
| Our payload was highly classified. | Yükümüz çok gizliydi. Kapsül 14 saattir yörüngede. | Taken-7 | 2002 | |
| It was two hours away from being in a position | Yükün bırakılmasına 2 saatlik mesafe kalmıştı. | Taken-7 | 2002 | |
| The astronauts went dark for almost 2 1 /2 hours. | Astronotlarla 2,5 saat kadar iletişim kopukluğu yaşadık. Kayboldular. Ulaşamadık. | Taken-7 | 2002 | |
| Then they were back, clear as day. | Sonra hiçbir şey yokmuş gibi ortaya çıktılar. | Taken-7 | 2002 | |
| They had no idea they'd lost 2 1/2 hours of their lives. | Hayatlarından 2,5 saat kaybettiklerinin farkında bile değiller. | Taken-7 | 2002 | |
| The payload? | Ya yük? | Taken-7 | 2002 | |
| Gone. | Gitti | Taken-7 | 2002 | |
| CHET: I guess they didn't want a reactor | Sanırım orada yaptıkları her neyse, bir reaktörün karışmasını istemediler. | Taken-7 | 2002 | |
| The people in this room | Bu odadaki insanlar yıllık 286 milyar dolarlık savunma harcamasını temsil ediyorlar. | Taken-7 | 2002 | |
| We need your help, gentlemen. | Yardım etmelisiniz beyler. | Taken-7 | 2002 | |
| Stop playing games and tell us everything you know | Oyunu bırakın ve bize bunların kim olduklarını ve ne istediklerini anlatın. | Taken-7 | 2002 | |
| I assume you ladies and gentlemen have all seen E. T. | Sanırım hepiniz E.T.'yi izlediniz. | Taken-7 | 2002 | |
| They're nowhere near that nice. | Hiç o kadar nazik değiller. | Taken-7 | 2002 | |
| We are back, baby, we are back! | Döndük yavrum. Döndük! | Taken-7 | 2002 | |
| I don't think you get how big what just happened here is. | İçeride olanların ne kadar önemli olduğunu fark etmedin sanıyorum. | Taken-7 | 2002 | |
| We are reinstated, fully funded, blessed for as long as Bush is in. | Bush başta olduğu sürece biz de tam destekle işimizin başındayız. Belki daha sonra bile! | Taken-7 | 2002 | |
| Would you mind getting into this without me? | Bu işe bensiz girsen olur mu? Ben Tom Clarke meselesini takip edeceğim. | Taken-7 | 2002 | |
| He keeps getting calls | California, Los Altos'da birinden sürekli telefonlar alıyor. Telefon Danny Holding adına kayıtlı. | Taken-7 | 2002 | |
| I thought I'd run out there and take a look. | Oraya gidip bakmam gerekebilir diye düşünüyorum. | Taken-7 | 2002 | |
| For a while, I thought all this was a bluff. | Bir an için bunların hepsini blöf sandım. | Taken-7 | 2002 | |
| I thought you had something big, | Önemli bir şey bulduğunu ve benden sakladığını sandım. Ama 12 yıldır Tom Clarke'ın peşindesin. | Taken-7 | 2002 | |
| and the best you can do is check his phone bill? | Tek yaptığın telefon faturasına bakmak mı? Tom Clarke'ı unut tamam mı? | Taken-7 | 2002 | |
| I've looked at other things, but it keeps coming back to him. | Başka şeyler de yaptım. Ama dönüp dolaşıp ona gidiyor. Clarke ailesi önemli. Bu işin anahtarı onlar. | Taken-7 | 2002 | |
| This is about your father, isn't it? | Baban yüzünden değil mi? Onun başladığı işi bitirmek istiyorsun. | Taken-7 | 2002 | |
| What exactly you trying to atone for here? | Nasıl bir bedel ödemek istiyorsun? Charlie Keys'i de arayabilirsin. | Taken-7 | 2002 | |
| You're not gonna come in? | İçeri gelmeyecek misin? | Taken-7 | 2002 | |
| I said good bye to your father 1 3 years ago. | Ben babana 13 yıl önce elveda demiştim. | Taken-7 | 2002 | |
| This is something for you to do yourself. | Bu senin kendin için yapman gereken bir şey. | Taken-7 | 2002 | |
| He isn't me. He's making me from the picture in your head. | O ben değilim. Kafandaki görüntüden beni yapıyor. | Taken-7 | 2002 | |
| What do you want from me?! | Benden ne istiyorsunuz? Ailemi rahat bırakın! | Taken-7 | 2002 | |
| They're coming for you! | Senin için geliyorlar. | Taken-7 | 2002 | |
| DANNY: We've lived here for the last seven years. | Yedi yıldır burada yaşıyoruz. "Yaşıyoruz" derken? | Taken-7 | 2002 | |
| ERIC: "We" would be? | Tanımlanamayan uçan cisimlerle ilgili gizli bir operasyonun başındaymış. | Taken-7 | 2002 | |
| Myself, my wife, and my daughter. | Ben, karım ve kızım. | Taken-7 | 2002 | |
| Do you rent, or do you own? | Kira mı? Kendinizin mi? Kim karavan kiralar ki? | Taken-7 | 2002 | |
| Are you interested in this sort of thing? | Bu konularla ilgili misiniz? Bu kızımın. | Taken-7 | 2002 | |
| Well, it's actually my stepdaughter. | Aslında o benim üvey kızım. | Taken-7 | 2002 | |
| Is that important? | Bu önemli mi? Elbette önemli. Her şey önemli. | Taken-7 | 2002 | |
| Your stepdaughter? | Üvey kızınız mı? Evet. Karımın ilk evliliğinden. | Taken-7 | 2002 | |
| She was married to the brother | Şu kitabı yazan Tom Clarke'ın kardeşi ile evliydi. | Taken-7 | 2002 | |
| Your wife's first husband was... | Karınızın ilk eşi... | Taken-7 | 2002 | |
| Jack. That's Lisa's dad. | Jack. Lisa'nın babası. | Taken-7 | 2002 | |
| We call him Jack, but I've heard my wife refer to him as Jacob. | Biz ona Jack diyorduk, ama karımın Jacob diye bahsettiğini de duydum. | Taken-7 | 2002 | |
| Is this all part of a regular census questionnaire? | Bunların da nüfus anketi ile alakası var mı? | Taken-7 | 2002 | |
| This is a follow up, Mr Holding. It can never hurt to follow up. | Bu sadece bir iş takibi Bay Holding. İş takibinden bir zarar gelmez. | Taken-7 | 2002 | |
| Well, here she is now. | İşte geldi, kızım Lisa. Bu bey de... Jones. | Taken-7 | 2002 | |
| Mr Jones from the Census Bureau. | Nüfus bürosundan Bay Jones. Tanıştığımıza çok memnun oldum. | Taken-7 | 2002 | |
| Do you own any pets? | Hayvan besliyor musunuz? | Taken-7 | 2002 | |
| Oh, come on. Pick up, pick up. | Hadi aç şunu. | Taken-7 | 2002 | |
| Uncle Tom, it's Lisa. | Tom amca, benim Lisa. | Taken-7 | 2002 | |
| There's a man here. | Burada bir adam var. | Taken-7 | 2002 | |
| I get a really bad feeling about him. | Onunla ilgili kötü şeyler hissediyorum. Bana hislerime kulak vermemi öğütlemiştin. Bunlar bana babamdan geçti. | Taken-7 | 2002 | |
| That's right. You should. | Doğru. Kulak vermelisin. | Taken-7 | 2002 | |
| He says he's from the Census Bureau, asking Danny a lot of questions. | Nüfus bürosundan geldiğini söylüyor. Danny'e bir sürü soru soruyor. | Taken-7 | 2002 | |
| In civics, we learned about the census. It happens once every ten years. | Vatandaşlık dersinde, nüfus anketlerinin 10 yılda bir yapıldığını öğrendik. | Taken-7 | 2002 | |
| There's not supposed to be another one until 2000. | 2000 yılına kadar anket olmaması gerekiyor. | Taken-7 | 2002 | |
| What does he look like? | Adamı tarif etsene. | Taken-7 | 2002 | |
| Blondish hair... | Sarışın... | Taken-7 | 2002 | |
| Shorter than you... | Senden kısa... | Taken-7 | 2002 | |
| Kind of old, like 40. | Yaşlıca, 40 falan... | Taken-7 | 2002 | |
| He's dangerous. You have to get out of there. | O tehlikeli. Hemen oradan çıkman gerek. Şimdi mi? | Taken-7 | 2002 | |
| Yeah. right now. Okay | Evet. Şimdi. Tamam. | Taken-7 | 2002 | |
| Do you remember our plan? | Mümkün olduğunca çabuk hallet. Planımızı hatırlıyor musun? Evet. | Taken-7 | 2002 | |
| Go to your friend Nina's. | Arkadaşın Nina'ya git. Anladım. | Taken-7 | 2002 | |
| I can be there by tomorrow night. | Yarın orada olurum. | Taken-7 | 2002 | |
| ALLIE: My mum told me once | Annem bana bir seferinde, bir şeyden korktuğumuz zaman... | Taken-7 | 2002 | |
| that when you're afraid of something. | Ne oldu da fikriniz değişti? Bunu bilmek istiyoruz. | Taken-7 | 2002 | |
| what you want more than anything else | ...tek istediğimiz o şeyi bizden uzaklaştırmak olur demişti. | Taken-7 | 2002 | |
| You want your life back to the way it was | Hayatını, korktuğun bir şey olduğunu fark etmeden öncesine döndürmek istersin. | Taken-7 | 2002 | |
| You want to build a high wall and live your old life behind it. | Kocaman bir duvar örüp onun arkasında yaşamak istersin. | Taken-7 | 2002 | |
| But nothing ever stays the same. | Ama hiç bir şey aynı kalmaz. | Taken-7 | 2002 |