Search
English Turkish Sentence Translations Page 158230
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| There were lots of little ones, | Bir sürü ufaklık vardı. Şimdi kocaman bir tane var. | Taken-7 | 2002 | |
| and now there's one very, very big one. | Belki canlanır diye mi düşündün? | Taken-7 | 2002 | |
| You'd better have a good cover story, General. | Bunu saklamak için iyi bir hikâye bulsanız fena olmaz general. Bunun bataklık gazı olduğuna kimse inanmaz. | Taken-7 | 2002 | |
| What do you have in the way of drugs? | Neden uyuşturmuyorsunuz? | Taken-7 | 2002 | |
| See if the doctor's available. | Bir doktor bulun, annenin tansiyonu yükseldi. | Taken-7 | 2002 | |
| You'll feel better in a couple of minutes. | Bir kaç dakika sonra iyi olacaksın. 9 Santimetre açıldı. | Taken-7 | 2002 | |
| Stop pushing. | İtmeyi kes. Yapamam. | Taken-7 | 2002 | |
| Listen to me, you have to stop. | Dinle beni. Durman gerek. | Taken-7 | 2002 | |
| We have to bring your blood pressure down | Bebek doğmadan tansiyonunu düşürmemiz gerek. | Taken-7 | 2002 | |
| Get Dr Catrell. You'll have to step out. | Dr. Catrell'ı çağırın. Sizin çıkmanız gerek. Ufak bir sorun. | Taken-7 | 2002 | |
| What's going on? You have to go now! | Neler oluyor. Şimdi çıkmanız gerek. | Taken-7 | 2002 | |
| Sir, it's coming down. | Efendim. Alçalıyor. Düşüş hızı saniyede 388.1 metre. Düşüş açısı 294,4 yerel. | Taken-7 | 2002 | |
| Altitude, 75.2 meters per second. | Yükseklik saniyede 75,2 metre. Bu şeyin hızı ve eğimi mümkün değil. | Taken-7 | 2002 | |
| It's over Seattle and coming down fast. | Seattle üzerindeler ve hızla iniyorlar. | Taken-7 | 2002 | |
| Flash alert to CINC NORAD. Move to Defcon 2. | CINC NORAD'e haber verin. 2. Derece alarm konumuna geçsinler. | Taken-7 | 2002 | |
| If it's what I think it is, none of that'll matter. | Eğer bu düşündüğüm şeyse, bunlar bir işe yaramaz. | Taken-7 | 2002 | |
| Her blood pressure's 200 over 1 00. | Tansiyonu 20'ye 10. İki kriz geçirdi, idrarında protein var. | Taken-7 | 2002 | |
| She's eclamptic. Let's stabilize her. | Durumu çok ciddi. Sabitlememiz lazım. İki gram magnezyum, beş miligram hydralazine verin. | Taken-7 | 2002 | |
| Altitude, 37.0 meters per second. | Yükseklik, saniyede 37 metre. | Taken-7 | 2002 | |
| What's happening to you is called eclampsia, | Sana olan şeyin adı Eclampsia Ama krizlerini tedavi ettik. Tansiyonunu da düşürüyoruz. | Taken-7 | 2002 | |
| It's slowing down. It's levelling out. | Yavaşladı. Düzene giriyor. | Taken-7 | 2002 | |
| She's stabilizing. Okay, very nice. | Durumu düzeliyor. Tamam, çok iyi. | Taken-7 | 2002 | |
| No sign of foetal distress. Here comes another contraction. | Yakında görüşürüz tamam mı? Rahimde bir problem yok. Yeni bir sancı geliyor. | Taken-7 | 2002 | |
| If you can work with me, we can bring this baby | Eğer bana yardımcı olursan, bebeğini kesiksiz dünyaya getirebilirsin. | Taken-7 | 2002 | |
| We're gonna try some pushing. | Biraz itmeyi deneyelim. | Taken-7 | 2002 | |
| 1...2...3...and push! | 1...2...3....Ikın! Ikın, ıkın, ıkın, ıkın! Tamam, aferin kızım. Şimdi dur. | Taken-7 | 2002 | |
| Nice job, Lisa. | İyi iş Lisa. | Taken-7 | 2002 | |
| Vitals? | Hayati belirtiler? Tansiyon 12'ye düştü. Toparlanıyor. | Taken-7 | 2002 | |
| Very nice. We're gonna do it again, Lisa, okay? | Çok iyi. Yeniden yapacağız tamam mı Lisa? | Taken-7 | 2002 | |
| 30.6 meters per second at 21 3.8 degrees local. | Saniyede 30,6 metre, yerel 213,8 derece. Yükseklik saniyede 9,3 metre. | Taken-7 | 2002 | |
| Great. Let's just wait for another contraction. | Harika. Yeni bir sancının gelmesini bekleyelim. Bir saniye dur. Yeniden deneyeceğiz. | Taken-7 | 2002 | |
| Ready? On three. 1...2...3...push! | Hazır mısın? Üçe kadar sayıyorum. 1.2.3 ıkın! | Taken-7 | 2002 | |
| Push, push, push, push. | Ikın, ıkın, ıkın, ıkın! | Taken-7 | 2002 | |
| Stop! Vitals still stable. | Dur! Hayati değerler düzgün. | Taken-7 | 2002 | |
| Way to go, Lisa! | Aferin Lisa. | Taken-7 | 2002 | |
| Estimated hover point | Tahmini durma noktası. 47 39 14 Kuzey, 122 18 34 Batı. | Taken-7 | 2002 | |
| You're almost there. Just a few more pushes, okay? | Az kaldı. Bir kaç ıkınmadan sonra olacak tamam mı? | Taken-7 | 2002 | |
| Why is there so much blood? | Neden bu kadar çok kan var? Sorun yok. | Taken-7 | 2002 | |
| Doctor, there's foetal distress. | Doktor, rahimde bir sorun var. Bebeği hemen alıyorum. | Taken-7 | 2002 | |
| Forceps. Prep suction. | Klipsi ve emme cihazını hazırlayın. Komaya giriyor. Kan kaybediyor! Acele et! Acele et! Bebeği de kaybediyoruz! | Taken-7 | 2002 | |
| It it stopped! | Durdu. | Taken-7 | 2002 | |
| It's disappeared. | Ortadan kayboldu. | Taken-7 | 2002 | |
| It can't be gone. | Gitmiş olamaz. | Taken-7 | 2002 | |
| We have the mother's heartbeat. | Annenin kalp atışlarını duyuyoruz. Bebek düzeliyor. | Taken-7 | 2002 | |
| She's stopped bleeding. | Kanaması durdu. | Taken-7 | 2002 | |
| I want a teal amber search, code red, right now. Go. | Hemen geniş çaplı arama yapılmasını istiyorum. Acele! Lanet şeyi bulun! | Taken-7 | 2002 | |
| You're not supposed to be here, you know. | Burada olmaman gerekiyor biliyorsun. Kan kaybından ölüyordun. | Taken-7 | 2002 | |
| What happened? | Ne oldu? Kanama durdu. Sebebini kimse bilmiyor. | Taken-7 | 2002 | |
| I told you they'd look over you. | Seni koruyacaklarını söylemiştim. | Taken-7 | 2002 | |
| My baby? | Ya bebeğim? | Taken-7 | 2002 | |
| She's beautiful. | Çok güzel bir kız. 3.6kg, mükemmel bir bebek. | Taken-7 | 2002 | |
| NINA: Do you know what you're gonna name her? | Adını ne koyacaksın? | Taken-7 | 2002 | |
| Her name is Allie. | İsmi Allie. | Taken-7 | 2002 | |
| Hey there, Allie. | Merhaba Allie. | Taken-7 | 2002 | |
| ALLIE: My mum says that life is like a roller coaster ride. | Annem hayat roller coaster gibidir der. İnişleri ve çıkışları vardır. | Taken-7 | 2002 | |
| there are big scares and slow builds | Yavaş yavaş gelen şiddetli korkuları vardır. Bazen bunlar düzene girer. | Taken-7 | 2002 | |
| The only difference with this roller coaster | Roller coaster'dan tek farkı. Her durduğunda bindiğinden tamamen farklı bir yerde inersin. | Taken-7 | 2002 | |
| How's your mother? | Annen nasıl? İyi. Sana sevgilerini göndermedi. | Taken-7 | 2002 | |
| You said it was important. | Önemli olduğunu söyledin. | Taken-7 | 2002 | |
| Your grandfather found this in Pine Lodge, New Mexico. | Büyükbaban bunu Meksika Pine Lodge'da buldu. | Taken-7 | 2002 | |
| He found it at a crash site. | Bir kaza bölgesinde. | Taken-7 | 2002 | |
| So it's all true. | O zaman hepsi doğru. | Taken-7 | 2002 | |
| What does it say? | Ne yazıyor? Kimse tercüme edemedi. Belki alışveriş listesidir. | Taken-7 | 2002 | |
| He gave it to you? | Sana mı verdi? Baban? | Taken-7 | 2002 | |
| Left it for me. | Bana bıraktı. Ölümünden sonra buldum. Ve bir not vardı. | Taken-7 | 2002 | |
| My father and l... | Babam ve ben... | Taken-7 | 2002 | |
| We weren't very close. | Çok yakın değildik. | Taken-7 | 2002 | |
| Well, he left this for you. | Bunu sana bırakmış. Herhalde fikrini değiştirdi. | Taken-7 | 2002 | |
| My brother died. | Kardeşim öldü. | Taken-7 | 2002 | |
| And your father just after that. | Hemen ardından da baban. | Taken-7 | 2002 | |
| Before he died, | Sanırım ölmeden önce babam beni daha detaylı inceledi. | Taken-7 | 2002 | |
| What does Uncle Chet say about this? | Chet amca buna ne diyor? | Taken-7 | 2002 | |
| Dr Wakeman hasn't seen it. | Dr. Wakeman bunu görmedi. | Taken-7 | 2002 | |
| Why are you showing it to me now? | Neden şimdi bana gösteriyorsun? | Taken-7 | 2002 | |
| There's a great deal of power | Bu tür bilgiler insana çok büyük güç getiriyor. | Taken-7 | 2002 | |
| This is something that shouldn't go outside the family. | Bu, ailenin dışına çıkmaması gereken türden bir şey. | Taken-7 | 2002 | |
| CHET: Hello, Thrill seekers. | Merhaba gençlik. | Taken-7 | 2002 | |
| Look at you, little Mary, all grown up and beautiful! | Mary, kocaman bir kız olmuşsun hem de çok güzelleşmişsin. Nobel ödülü çalışmaları nasıl gidiyor. | Taken-7 | 2002 | |
| I got very close on a genomic mismatch scanning technique. | Genetik uyuşmazlık şeması ile bayağı yaklaştım. | Taken-7 | 2002 | |
| "Close" like "should Miss America fail to fulfill her duties" close? | Bu yaklaşma "Bayan Amerika'nın başarısızlığı" türünden bir yaklaşma mı? | Taken-7 | 2002 | |
| Close as in Patrick Brown got there first. | Patrick Brown önce geldi türünden. Daha öğrencisin. Ödülü de alırsın. | Taken-7 | 2002 | |
| Lisa had her baby. | Lisa bebeği doğurdu. | Taken-7 | 2002 | |
| Are we going to try to pick her up? | Onu almaya çalışacak mıyız? | Taken-7 | 2002 | |
| What would be the point in that? | Neden böyle bir şey yapalım ki? | Taken-7 | 2002 | |
| God! | Tanrım. 13 yaşına geldiğinden beri bunu yapmak istiyordum. | Taken-7 | 2002 | |
| Why don't you pick up the baby? | Bebeği neden almıyorsunuz? | Taken-7 | 2002 | |
| You don't waste any time, do you? | Hiç zaman kaybetmiyorsun değil mi? O kız bariz çok önemli. | Taken-7 | 2002 | |
| In fact, I'd say she's the point of all this. | Aslında. Bence bütün olayın amacı o. Kesinlikle. | Taken-7 | 2002 | |
| So pick her up. Take her. | O zaman onu alın. | Taken-7 | 2002 | |
| No, they'd just take her back. | Hayır. Onlar aldılar bile. | Taken-7 | 2002 | |
| They're way better at that than we are. | Bu işte bizden çok daha iyiler. | Taken-7 | 2002 | |
| So what are we gonna do? | Ne yapacağız peki? Gözetleyeceğiz, bekleyeceğiz. | Taken-7 | 2002 | |
| And we figure out a way to take her that will work. | Ve onu almanın bir yolunu arayacağız. | Taken-7 | 2002 | |
| Watch and wait. | Gözleyip bekleyeceğiz. Aynı babam gibi konuştun. | Taken-7 | 2002 | |
| I'm nothing like your father! | Ben baban gibi değilim. | Taken-7 | 2002 | |
| I have a theory about who she is. | Onun kim olduğu hakkında bir teorim var. Duymak ister misin? | Taken-7 | 2002 | |
| Evolution tends to eliminate, | Evrim, duygusallığı yok etmeye ya da en azından boyun eğdirmeye meyillidir. | Taken-7 | 2002 | |
| The limbic brain is still down there. | Karakterimiz hala beynimizde... | Taken-7 | 2002 | |
| But it's way... | Ama çok... | Taken-7 | 2002 | |
| Down... | Derinlere gömülü. | Taken-7 | 2002 |