Search
English Turkish Sentence Translations Page 157971
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You don... then why are you here? | Sen... o halde neden buradasın? | Sympathy-1 | 2007 | |
| This is where he brought me... | Beni getirdiği yer burası... | Sympathy-1 | 2007 | |
| Agghhh!! Fuck! | Si...r! | Sympathy-1 | 2007 | |
| or are you just really stupid? | ...yoksa geçekten aptal mısın? | Sympathy-1 | 2007 | |
| What is she doing here? | O burada ne yapıyor? | Sympathy-1 | 2007 | |
| She your girlfriend? What? | Senin kız arkadaşın mı? Nedir? | Sympathy-1 | 2007 | |
| She's my hostage. | Benim rehinem. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Well, she's not your hostage anymore. | O artık senin rehinen falan değil. | Sympathy-1 | 2007 | |
| You're both mine. | İkinizde benim rehinemsiniz. | Sympathy-1 | 2007 | |
| No! You can't, you can't do that! | Hayır! Yapamazsın, bunu yapamazsın! | Sympathy-1 | 2007 | |
| It, it should... be like a food chain. | Bu zincirleme bir şey olmalı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I'm your hostage, and she's my hostage! | Ben senin rehinenim o da benim rehinem! | Sympathy-1 | 2007 | |
| You can't take my hostage. | Benim rehinemi alamazsın. | Sympathy-1 | 2007 | |
| What ever happened to "honour among thieves?" | "Hırsızlar arasındaki şerefe" ne oldu? | Sympathy-1 | 2007 | |
| Well, for one, I ain't no thief. | Birincisi ben hırsız değilim. | Sympathy-1 | 2007 | |
| And two, I can do anything I want to right now. | Ve ikincisi, şuanda istediğim her şeyi yapabilirim. | Sympathy-1 | 2007 | |
| What do you need with a hostage, anyway? | Neden bir rehineye ihtiyacın var? | Sympathy-1 | 2007 | |
| What do you need with two of them? | Senin neden iki rehineye ihtiyacın var? | Sympathy-1 | 2007 | |
| I just escaped from prison. | Daha yeni hapisten kaçtım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I need some good regular folks to help me get around, | Beni dışarı çıkmamda yardım edebilecek... | Sympathy-1 | 2007 | |
| and keep any deputies from chargin' me with guns blazin' | ...elimdeki silahla herhangi birisini rahatça rehin alabilirim. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Well, you sure know how to pick 'em! | En azında onu nasıl kullanacağını biliyorsun! | Sympathy-1 | 2007 | |
| He robbed a bank. | O bir banka soydu. | Sympathy-1 | 2007 | |
| 'Sthat right? | Bu doğru mu? | Sympathy-1 | 2007 | |
| Boy, you need to learn some manners. | Evlat, biraz nezaket öğrenmeye ihtiyacın var. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I wasn't sayin' it to you, | Sözüm sana değil... | Sympathy-1 | 2007 | |
| I was sayin' it to her! | ...sözüm ona! | Sympathy-1 | 2007 | |
| Don't matter. You're rude. | Fark etmez. Sen çok kabasın. | Sympathy-1 | 2007 | |
| And I don't much care for it. | Ve bunu hiç kafama takmıyorum. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Anything you do to her, from now on, I'm gonna do it to you. | Bunda sonra ona yapacağın her şeyi ben de sana yapacağım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| So you're a bank robber, huh? | Sen bir banka soyguncusu musun? | Sympathy-1 | 2007 | |
| Goddamn the luck. | Lanet olası şans. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I finally get out and I kidnap "Bonnie & Clyde." | Sonunda dışarı çıkıyorum ve "Bonnie & Clyde" kaçırıyorum. | Sympathy-1 | 2007 | |
| This is real fucked up, all right. | Bu gerçekten b.ku yemiş bir durum, değil mi? | Sympathy-1 | 2007 | |
| She's gonna have to have that shoulder looked at it's not that bad, | Onun omuzu tedavi edilmeli. Belki de o kadar kötü değildir... | Sympathy-1 | 2007 | |
| but if it get's infected... | ...fakat enfeksiyon kaparsa... | Sympathy-1 | 2007 | |
| let's just say you're not gonna get through a police roadblock | Yanında ağlayan kusan ve yarası kanayan... | Sympathy-1 | 2007 | |
| with a girl who's crying, or bleeding, or puking. | ...bir kız ile polis barikatından geçemezsin. | Sympathy-1 | 2007 | |
| So you fucked up real good there. | Bu yüzden gerçekten orada b.ku yiyebilirdin. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Cops are looking for you, so that doesn't do me any good. | Polisler seni arıyor bu yüzden bana göre hava hoş. | Sympathy-1 | 2007 | |
| So I gotta take her. 'Cept I ain't goin' near a hospital. | Onu götürmeliyim. Fakat bir hastanenin yakınında duramam. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Yeah, we got us a mess here. | Evet, burada biraz durumlar karışık. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Jesse James, you're gonna have to fix her clean it, dress it. | Jesse James, onu düzeltmek zorundasın. Temizleyip giydireceksin. | Sympathy-1 | 2007 | |
| What? What makes you think I know how to | Ne? Bunları nasıl yapacağımı sana ne düşündürdü? | Sympathy-1 | 2007 | |
| I don't care what you know. | Ne düşündüğün umurumda bile değil! | Sympathy-1 | 2007 | |
| We got a mess here. | Burada karışık bir durum içindeyiz. | Sympathy-1 | 2007 | |
| You made it. Clean it up. | Bunu sen yaptın. Sen temizleyeceksin. | Sympathy-1 | 2007 | |
| There, that looks great. | İşte, harika görünüyor. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I think you missed your calling. | Sanırım hevesin kaçtı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Man, if I don't get some food in me... | Dostum, eğer hemen bir şeyler yemezsem... | Sympathy-1 | 2007 | |
| Either one of you remember if they got vending machines around here? | Sizden biri bu çevrede herhangi bir otomatik... | Sympathy-1 | 2007 | |
| You know, chips, soda, shit like that. | Bilirsiniz, cips, kola bunlar gibi şeyler işte. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I think I saw one when we came in. | Sanırım içeri girerken bir tane sanırım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Thank you..."Sara" was it? | Teşekkürler..."Sara"dı değil mi? | Sympathy-1 | 2007 | |
| And "Trip"? | Sen de "Trip"? | Sympathy-1 | 2007 | |
| Okay, "Trip," back in the toilet. | Tamam, "Trip" tuvalete geri dön. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Guess snacks are on Trip. | Sanırım Trip'in üzerinde yiyecek varmış. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I'm kinda thirsty. | Çok susadım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Okay. Okay. I'll be back. | Tamam. Tamam. Hemen dönerim. | Sympathy-1 | 2007 | |
| That was stupid. | Bu çok aptalcaydı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| What was? | Ne aptalcaydı? | Sympathy-1 | 2007 | |
| Telling him where the snack machine was. | Ona çerez makinesinin yerini söylemen. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Because if he's worried about being hungry, he might make a mistake slip up. | Çünkü eğer acıktığı için endişeye kapılsaydı muhtemelen bir hata yapardı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| And at least if he'd had to go look for it himself, | Ve en azından kendisi için bir şeyler almaya gittiğinde.. | Sympathy-1 | 2007 | |
| it would have bought us some time. | ...bize de bir şeyler alırdı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| How does he have the door braced? | Kapını arkasına ne dayadı? | Sympathy-1 | 2007 | |
| How is he locking me in here? Describe it to me. | Beni buraya nasıl kilitledi? Bunu benim için açıkla. | Sympathy-1 | 2007 | |
| No way! You kidnap me, and shoot me, | Olmaz! Beni kaçırdın, ateş ettin... | Sympathy-1 | 2007 | |
| and call me stupid, and now you want me to help you? | ...aptal dedin ve şimdi de sana yardım etmemi mi istiyorsun? | Sympathy-1 | 2007 | |
| If we don't work together he's... | Eğer birlikte hareket etmezsek o... | Sympathy-1 | 2007 | |
| Oh, nuh uh, buddy. | Oh, hayır, ahbap. | Sympathy-1 | 2007 | |
| There is no "we." You're on your own. | Biz diye bir şey yok. Sen tek başınasın. | Sympathy-1 | 2007 | |
| This guy is a... a... | O adam bir... | Sympathy-1 | 2007 | |
| I don't know what this guy is. | O adamın kim olduğunu bilmiyorum | Sympathy-1 | 2007 | |
| I just know he's not you! | Ama onun senin gibi olmadığını biliyorum! | Sympathy-1 | 2007 | |
| What, you think you're safer with him than you woulda been with me? | Onun yanında benim yanımda olduğundan daha mı güvende olduğunu düşünüyorsun? | Sympathy-1 | 2007 | |
| He didn't shoot me! | Beni o vurmadı! | Sympathy-1 | 2007 | |
| It doesn't matter, anyway, does it? | Bunun artık bir önemi yok değil mi? | Sympathy-1 | 2007 | |
| 'Cause I'm with him now, whether I like it or not. | Çünkü şimdi istesem de istemesem de artık onunlayım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I'm not gonna bust my ass escaping from him, | Ondan kaçarken enselenmek istemiyorum... | Sympathy-1 | 2007 | |
| just so I can be stuck with you. | ...o zaman seninle birlikte oraya tıkılırım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I'll make you a deal. | Seninle bir anlaşma yapalım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| No thanks. Fact of the matter is, he really only needs one of us. | Hayır teşekkürler. İşin aslı sadece birimize ihtiyacı var. | Sympathy-1 | 2007 | |
| And he seems to like me. | Görünüşe göre de benden hoşlandı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| what do you think he'll do with the one of us he doesn't take? | Sadece birimizi alacağını nereden biliyorsun? | Sympathy-1 | 2007 | |
| I don't... | Bilmiyo... | Sympathy-1 | 2007 | |
| I can't stop him from hurting you if I'm dead. | Eğer ben ölürsem, onun sana zarar vermesine engel olamam. | Sympathy-1 | 2007 | |
| You're very trusting. | Çok safsın. | Sympathy-1 | 2007 | |
| To just drink whatever I put in front of you. | Önüne gelen şeyi hemen içiyorsun. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I mean, it's not like you've swallowed anything | Yani önüne gelen her şeyi içme. | Sympathy-1 | 2007 | |
| I might want you to puke up. | Bunu seni kusturmak içinde yapıyor olabilirim. | Sympathy-1 | 2007 | |
| maybe it was just soda. | Belki de bu sadece koladır. | Sympathy-1 | 2007 | |
| First thing's first. | Önce önemli şeyler gelir... | Sympathy-1 | 2007 | |
| I'm gonna enjoy my dinner. | ...yemeğimin keyfini çıkaracağım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Then, I'm gonna get me outta these. | Sonra bunlardan kurtulacağım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Then, I'm gonna get you outta those. | Daha sonra da seni onlardan kurtaracağım. | Sympathy-1 | 2007 | |
| You can't. They can't be picked. | Yapamazsın. Onlar açılmaz. | Sympathy-1 | 2007 | |
| They're military issue. | Onlar askeriye malı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Mil i tar y is sue. | Askeriye malı. | Sympathy-1 | 2007 | |
| Mmmm. You smell good. | Harika kokuyorsun. | Sympathy-1 | 2007 |