Search
English Turkish Sentence Translations Page 157667
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
There is a police already? | Orda şimdiden bir polis mi var? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Germans are civilized people. | Almanlar medeni insanlar. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Who deserves this kind of honour? | Böyle bir şerefi kim hakediyor? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
People who has suffered under the Soviet rule. Like me. | Sovyet kanunları altında acı çekmiş insanlar Benim gibi. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Are you a police officer? | Sen polis misin? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Better. I am the chief of the village. | Daha da iyisi. Köyün şefiyim. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
For what reason you suffered under Soviet rule? | Ne için Sovyet kanunları altında acı çektin? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
For nothing. | Hiçbirşey için. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I was labelled as a gulak and sent to Siberia. | Bir siyasi suçlu olarak damgalandım ve Sibirya'ya yollandım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
But later they realized their mistake and brought you back? | Ama sonra hatalarını anlayıp seni geri gönderdiler? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Come on, I escaped. Through the country without documents? | Yok canım, kaçtım. Belgelerin olmadan,ülkeden kaçtın? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Documents were drawn. | Belgeler ilgi çekiciydi. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I have lived here for ten years already. | Burada nerdeyse 10 yıl yaşadım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
And nobody has seen you? | Ve kimse seni görmedi mi? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Why? Everybody has seen me. And nobody... | Neden? Herkes beni gördü. Ve hiçkimse... | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I see for the first time, that a Jew drinks so much. | İlk defa bir yahudinin, bu kadar fazla içtiğini gördüm. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
It's obvious. Jew and officer. | Çok açık. Yahudi ve polis. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You ask many questions. | Çok soru soruyorsun. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Sit quietly. | Sessizce otur. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
My daughters are visiting me. | Kızlarım beni ziyaret ediyor. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Let's see tomorrow, Which and what. | Yarın görelim, ne olacak. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Let by! | Müsaade et! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Older sister? | Büyük kızkardeş mi? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
No. Neighbour. Understand? | Hayır. Komşu. Anladın mı? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Neighbour. But why does she live in your house? | Komşu. Ama o neden senin evinde yaşıyor? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I saw she went outside in her night gown. | Geceliğiyle dışarı çıktığını gördüm. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Here it is like that. You just don't get it. | Burada böyle. Sen anlamıyorsun. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I get it. She is a neighbour but old man lives with her. | Anladım. O bir komşu ama yaşlı adam onunla yaşıyor. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
My sisters got married before Finland war | Kızkardeşlerim Finlandiya savaşından önce evlendi. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
and the house was missing a womans hand. | Ve eve kadın eli değmez oldu. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Their mother died before ours | Onların annesi bizimkinden önce öldü. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
and they didn't have a man in the house. | Ve onların evinde bir erkek yoktu. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Yes, but old man took this Njurka under his care. | Evet,yaşlı adam Njurka'yı yanına aldı. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Maybe so, but don't mention it to him | Belki öyle, ama bundan ona bahsetme | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
he'll kick your ass. | Kıçını tekmeler. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Has he done that before? And how so. | Bunu daha önce yaptı mı? Hem de nasıl. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Take, father! | Al baba! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Sisters? Sisters. | Kızkardeşler? Kızkardeşler. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Go on! Hold. | Devam et! Tut. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Nice girls. | Güzel kızlar. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Went! | Gitti! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Mitka, come here! | Mitka, buraya gel! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I told to Katja about you. Go, she is waiting for you in sauna. | Katja'ya senden bahsettim. Git, seni saunada bekliyor. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Well go, what are you waiting for! Just be careful. | Hadi git, ne bekliyorsun! Ama dikkatli ol. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
What are you doing? Let's talk first. | Ne yapıyorsun? Önce konuşalım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Later, later. Wait a minute! | sonra, sonra. Bekle bir dakika! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Well? Why don't you say anything? | Evet? Neden hiçbir şey söylemiyorsun? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Nothing comes into my mind. I'm thinking only about that. | Aklıma hiçbir şey gelmiyor. Sadece onu düşünüyorum. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
How can you be in the army without that? | Onsuz nasıl orduda olabilirsin? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
All right. turn your back, you'll get yours. Turn your back! | Pekala. Arkanı dön, kendininkini alacaksın. Arkanı dön! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Katka! | Katka! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Wait with the killing. Lets talk first. | Öldürmek için bekle. Önce konuşalım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Change your clothes. You have too citymans trousers. | Kıyafetlerini değiş. Çok şehirli pantolonların var. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
They interrogated the prisoners, they said, | Mahkumları sorguya çektiler, onlar, | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
that the escapees could be from our village. | kaçanların bizim köyden olabileceğini söylediler. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Did you hear how one had told that it's 3 miles to he's village. | Birisinin ne söylediğini duydun mu köyüne 3 mil uzakta demiş. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Therefore from our village, from Kurtsev or from Pernits. | Bu yüzden bizim köyden, Kurtsev veya Pernits'den olabilirler. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
The order is to watch houses, from where the young went to army. | Emir,gençlerin orduya gittiği yerdeki evleri izlemek üzerine. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You found out quickly. Talk less. | Çabuk anladın. Daha az konuş. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I have a younger brother in the district centre... | Mıntıkada küçük kardeşim var. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You'll sleep the night here an tomorrow he'll lead you out of here. | Bu gece ve yarın burada kalacaksın o seni buradan çıkaracak. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
But why tomorrow? Why not today? | Ama neden yarın? Neden bugün değil? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
He can't today. He is on guard tonight. | Bugün çıkaramaz. Bu gece nöbette. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Am I talking sense? | Mantıklı konuşuyor muyum? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Old man will kill us tonight. | Yaşlı adam bizi bu gece öldürecek. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Why? We are in his way. | Neden? Onun yolundayız çünkü. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
He has to save his son. | Oğlunu kurtarmak zorunda. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
He can keep and feed one person for several month even in the cellar. | Bir kişiyi bir kaç ay mahzende bile tutup besleyebilir.. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Even documents can be made in that time. Germans would forgive one man. | Belgeler bu sırada hazırlanır. Almanlar bir kişiyi affeder. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
But never three. | Ama 3 kişiyi asla. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
But we will leave. | Ama biz gideceğiz. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
What if we are caught. Quiet. | Ya yakalanırsak?. Sessiz. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
We can give him up. He will not risk that. | Onu ele verebiliriz. Bunu riske etmez. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
How could they kill us? | Bizi nasıl öldürebilirler? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Simply. They'll serve us plenty moonshine, pour in some drugs, | Basit. Bize bolca içki servis ederler, içine biraz ilaç atarlar, | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
that we'd fell into deep sleep and then end us. So, Livshits. | sonra derin bir uykuya dalarız ve biteriz. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Not to drink moonshine and pitchfork next to hand. | İçki içmek yok. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Would the policeman give us up? | Polis bizi ele verir mi? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Is he suicidal? He is our relative. | O tehlikeli mi? O bizim akrabamız. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Relative. | Akraba. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
What is he guarding? | Nereyi koruyor? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
The mill and the bridge on the river. | Gölün üstündeki köprüyü ve değirmeni. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
He'll take us to a safe place tomorrow night. | Bizi yarın gece güvenli bir yere götürür. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
We'll go today. We'll go tomorrow! | Bugün gideriz. Yarın gideriz! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Eat, drink. | Ye, iç. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
We'll go today. Will you come with us? | Bugün gideriz. Bizimle geliyor musun? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Ofcourse I'll come with you. | Tabii ki geliyorum. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You drink. I'll bring some more bread. | Sen iç. Biraz daha ekmek getireceğim | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Hush, hush, hush! Tell the truth, do you have to cut our throats? | Sus,sus! Doğruyu söyle, boğazlarımızı kesmek zorunda mısın? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Don't fucking twitch. You know, I I couldn't care less about you. Hands down! | Hareket etme. Biliyorsun, Seni fazla önemsemem. İndir ellerini! | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Nobody will start cutting you. Mishka would shoot you two tomorrow. | Kimse seni kesmeyecek. Mishka yarın ikinizi vuracaktı. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You'll go to tribunal. Fuck! For intriguing with the enemy. | Mahkemeye gideceksin. Lanet! Düşmanla işbirliği yaptığın için. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
I haven't intrigued with anyone yet. | Daha kimseyle işbirliği yapmadım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
That's it, let's go. Let's go | Tamam, hadi gidelim. gidelim | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
You'll lead us to a safe place. Understood? | Bizi güvenli bir yere götüreceksin. Anladın mı? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Is it worth it? | Buna değecek mi? | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Mishka said all the time: "Let's give them up, let's give them up, we'll get an award. | Mishka her zaman şöyle dedi: "Hadi onları ele verelim, onları ele verelim,ödül alırız. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
But dad said no, let's just shoot them quietly. | Ama babam hayır dedi, onları sessizce vuralım. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
Your father is a humanist. That kind he is. | Baban bir hümanist. Evet öyle. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |
If Mishka doesen't meet us, he'll give us up anyway. | Mishka bizi bulamazsa, bizi zaten ele verir. | Svoi-1 | 2004 | ![]() |