Search
English Turkish Sentence Translations Page 156687
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Later, we met two boys from another university. | Bir ara başka üniversiteden iki çocukla tanıştık. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| One evening, they came to see us. | Bir gece bizi ziyarete geldiler. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| And they ended up staying. | O gece kaldılar da. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| One slept with Dongdong, the other with me. | Biri Dongdong'la diğeri de benimle yattı. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| How much? | Ne kadar koyuyorsun? Alın size as. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| The fourth thing: | Dördüncü olarak... | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Today, I spent the whole day at the swimming pool. | ...bugün tüm günümü yüzme havuzunun orada geçirdim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| And a frightening thing happened again. | Yine sarsıcı bir olay geldi başıma. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I wanted to keep writing, but I couldn't. | Yazmaya devam etmek istedim ama yapamadım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I did what I normally do. | Her zaman yaptığım şeyi yaptım ben de. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I shut my eyes tight. | Gözlerimi sıkıca kapadım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I was in a cold sweat. | Kan ter içinde kaldım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I wanted to lie down. | Uzanmak istedim biraz. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Just to lie down. | Öylece uzanmak sadece. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| It would have done me good. | Bana iyi gelecekti bu. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Then I climbed into the pool, | Havuzun derinleştiği yerde... | Summer Palace-1 | 2006 | |
| and I sat at the boundary between the deep and the shallow end. | ...kıvranmaya ve sürünmeye devam ettim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| My breathing grew weaker. | Nefes alışverişim gittikçe zayıflamaya başladı. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I wasn't sure I'd recover. | Ayağa kalkabileceğime şüpheliydim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I lost consciousness. | Sonra da bilincimi kaybettim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Fifth thing: | Beşinci olarak... | Summer Palace-1 | 2006 | |
| The students of Beijing University went to Tiananmen Square. | ...Pekin Üniversitesi öğrencileri Tiananmen Meydanı'na gittiler. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Help me up! | Yardım et! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| As I was getting ready to go far away, | Buradan uzaklara gitmeye hazırlanırken... | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I asked her if she wanted to leave her country. | ...Li Ti'ye ülkeyi gerçekten terk etmek isteyip istemediğini sordum. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I heard her whisper good bye, and that I should forget her. | Elveda diye fısıldamasını duymam sözde onu unutmamı sağlayacaktı. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Seeing her so resolved, I murmured, "Good bye." | Onu öyle kararlı görünce ben de "Elveda" diye mırıldandım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Tears streamed down my face, but not because we were parting. | Gözümden yaşlar süzülse de, sebebi artık görüşemeyecek olmamız değildi. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What are you doing in here? What department are you in? | Ne yapıyorsun sen burada? Bölümün ne senin? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Get dressed! | Çabuk giyinin ve bizimle gelin. Duydunuz mu? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I came here to tell you... | Sana Zhou Wei'nin Li Ti'yle yattığını söyleyecektim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| The college administration caught them in the act. | Okul yönetimi, iş üstündeyken basmış onları. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| It will be made public soon. | Yakında açıklanır zaten. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| You shouldn't see him anymore. | Zhou Wei'yi artık göremezsin herhalde. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What are you doing in Beijing? | Ne işin var burada? Seni merak ettim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I'm going home! | Eve gidiyorum ben! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Please calm down. | Bir sakin ol gözünü seveyim! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Girls over here, thank you! | Bu tarafa kızlar! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| There's mayhem on campus! Have you seen Yu Hong? | Kampüste olay çıktı! Yu Hong'u gördün mü? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Why? She and Xiao are gone! | Neden ki? Xiao'yla beraberdiler! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Xiao? | Xiao kim? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Xiao came to take her back home! | Xiao, Yu Hong'u evine götürmek için gelmişti. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| And? Talk to me! | Sonra? Konuşsana! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| What happened! | Ne oldu? Onu Tumen'e geri götürmek için geldi! Sana söylememi istemedi! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Dongdong! | Dongdong! Yürü hadi! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Ministry of Education Notice: Holidays will start earlier this year. | Eğitim Bakanlığı Duyurusu: Bu yıl tatiller erken başlayacak. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Fuck! | Anasını sikeyim! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Chen Jun! | Chen Jun! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Let me go! | Bırak! Orospunun çocukları! | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Yu Hong... | Yu Hong... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| ...is gone. | ...gitti. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| She asked me to tell you, she's dropping out. | Sana söylememi istedi. Okulu bırakıyor. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Don't go looking for her. | Aramaya kalkma. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Everything's over between you. | Aranızdaki her şey bitti. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I make this decision based on the fundamental considerations. | Bu kararı genel düşüncelere dayanarak veriyorum. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| June 30. 9:00 p.m. | 30 Haziran. 21:00. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| A contingent comprising of 500 from People's Liberation Army | Halk Kurtuluş Ordusu'ndan 500 asker içeren bir birlik... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| entered Hong Kong, | ...Hong Kong'a giriş yaptı. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| as the colony's last British Governor Chris Patten departs... | Sömürgelerin son İngiliz valisi Chris Patten bölgeden ayrıldı. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Do you often go to that karaoke? | O karaoke salonuna çok gider misin? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| What's up with you? | Ya sen? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Have you ever met girls there | Orada tanıştığın kızları... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| took them home, then here for dinner? | ...hiç evine götürüp, sonra burada yemeğe davet ettin mi? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Why are you asking this sort of questions? | Niye böyle sorular soruyorsun? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Wu Gang. | Wu Gang. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Why did you write me a letter? | Bana neden mektup yazdın? | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I think you're different from other women. | Diğer kadınlardan çok farklısın. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| You're simple and straightforward. | Yapmacık değilsin, açıksözlüsün. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| And you know how to make people love you. | Kendini sevdirmeyi iyi biliyorsun. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| You get the most mail. | En çok mektup sana geliyor. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| When I think about my college days, | Ne zaman üniversite günlerimi düşünsem... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| the most confusing time of my life, | ...hayatımın en karışık dönemini... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| every time I claimed not to have strong desires, | ...içimde güçlü arzular beslemediğimi söylerim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| my friend Wei would mock me with her smile. | Arkadaşım Wei de gülerek benimle dalga geçer. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| When I said I was consumed with desire, | Çok güçlü arzularım olduğunu söylersem... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| She is the sexiest. | Çünkü etrafımdaki en seksi kadın o. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I'm living in an unbearable situation, and my heart is heavy, | Dayanması güç bir durumdayım ve yüreğim her geçen gün ağırlaşıyor. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| dark clouds glower overhead, | Üstümde kara bulutlar toplanıyor. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| but despite that, I'm able to comfort myself at will. | Bunlara rağmen, istediğim zaman kendimi rahatlatıyorum. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I have a talent for that. | Yetenekliyim bu konuda. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I still have a future. | Hâlâ bir geleceğim var. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| The more pitiful my life is, | Hayatım ne kadar batarsa... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| the better that future will be. | ...geleceğim o kadar güzel olacak. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| It's pouring? | Gök yarılmış sanki. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I want you to read my diary! | Günlüğümü okumanı istiyorum. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I can't do that. | Okuyamam. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| You're soaking. | Sırılsıklamsın. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Dry off. | Kurulan. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| You're soaking wet. | Sırılsıklam olmuşsun. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I missed you. | Özledim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Looking through my photo album, | Fotoğraf albümümü karıştırırken... | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I came across a picture of Zhou Wei. | ...Zhou Wei'nin bir fotoğrafına denk geldim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| My heart raced wildly. | Kalbim hızla çarpmaya başladı. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| One look, and the joy and pain flooded back. | Bir bakışla tüm sevinç ve hüzün üzerime yığıldı. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| that on this serene face: Open, frank, and resolute, | Berrak suratında dürüstlük ve kararlılık vardı. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| I saw no trace, no shadow, that could make me doubt? | Beni şüpheye düşürecek bir iz, bir gölge göremedim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| prevent my heart from going out to him? | ...alamadı kalbimi onun ellerine gitmekten. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| Apparently, I was the one pursuing him, yearning for him, | Galiba onu kovalayan, arzulayan bendim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| but I never felt any lesser than him. | Ama kendimi ondan aşağı hiç hissetmedim. | Summer Palace-2 | 2006 | |
| At times, I felt much cleverer than him. | Bazen daha zeki bile hissettim. | Summer Palace-2 | 2006 |