Search
English Turkish Sentence Translations Page 156684
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm not jealous! | Kıskanmıyorum! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I just don't get this job of yours. Take that fool... | Sadece işinizi anlamıyorum. Şu aptal mesela... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| He's no fool, he's a very nice man. He made you cry. | O aptal falan değil, iyi bir adamdır. Seni ağlattı ama. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Do you think you never make me cry? | Sen beni hiç ağlatmadığını mı sanıyorsun? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| That's different. Why? | O farklı. Niyeymiş? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| He understands me, you don't. | O beni anlıyor, ama sen anlamıyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Have you two had an affair? Actually, we haven't. | İkinizin bir ilişkisi mi var? Aslına bakarsan hayır. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You can be so oafish and vulgar. | Bazen çok kaba ve aptal oluyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| If you're not artistic | Eğer rol yapmıyorsan | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| it's easy to find all this kissing a bit distasteful. | o öpüşmenin nasıl da iğrenç olduğunu görmek zor değil. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| It shows how little you understand. Say that again, and... | O kadar anlıyorsun işte. Bir daha söyle de... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| It just shows how little you understand... | Ne kadar anlayışsız biri olduğunu gösteriyor... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Are you asking for trouble? No. | Niyetin sorun çıkarmak mı? Hayır. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'm so tired! You always say that. | Çok yorgunum! Hep bundan yakınıyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I am tired most of the time these days. | Son zamanlarda çok yorgunum. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Why don't you give up your job and get married? | O zaman neden işini bırakıp evlenmiyorsun? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Who would marry me? Who do you think? | Benimle kim evlenir ki? Kim olacak sanıyorsun? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Not you, you don't love me. | Sen değil, beni sevmiyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Please be a bit nice to me. Why? You'll only push me away. | Lütfen biraz anlayışlı ol. Neden ki? Beni defedip duruyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I've longed for you all day. | Bütün gün seni özleyip durdum. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| No, you haven't. I have, too. | Hayır, özlemedin. Özledim. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You never let me come near you. | Yanına yaklaşmama bile izin vermiyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You don't need me. I never get to take care of you. | Bana ihtiyacın yok. Seninle hiç bir zaman yeterince ilgilenemem. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You turn to people like that idiot. | İnsanları aptala çeviriyorsun. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| What do you know about me? Or I about you? | Benim hakkımda ne biliyorsun? Ya da ben senin hakkında? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Do go on, David... | Devam et lütfen David... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| No... I'm just a simple guy, a tabloid hack. | Hayır... Ben sadece sıradan bir adamım, küçük bir yazar bozuntusu. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| What good am I to you? You're a celebrity. | Senin için nasıl yeterli olabilirim ki? Sen bir yıldızsın. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| That's not it... not at all! | Hiç de öyle değil...değil! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You'll get make up on you. Just show me where it hurts. | Üzerine makyajım bulaşacak. Sadece bana nerenin acıdığını söyle. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Don't talk to me like I'm a child. I'm probably older than you. | Benimle çocukmuşum gibi konuşma. Muhtemelen senden büyüğümdür. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'm sure, I've always been attracted to older women. | Öyledir eminim, oldum olası olgun kadınlardan hoşlanmışımdır. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| But admit you're hurting. | Ama kabul et, canın yanıyor. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Listen, I'm an extremely self centred person. | Bak, ben tamamen bencil birinin tekiyim. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| But even I can sometimes feel a penny drop... | Ama bazen ben bile kendimi değersiz hissediyorum... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You have such round fingertips. | Ne kadar da yuvarlak parmak uçların var. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Such a kind little finger. You should use a cigarette holder. | Ne kadar da narin küçük bir parmak. Sigara içerken ağızlık kullanmalısın. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I never thought I meant anything to you... | Hiç bir zaman senin için önemli olacağımı düşünmemiştim... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Imagine if I could tell your fortune. No, you might be disappointed. | Sana geleceğini söylediğimi düşünsene. Yok, hayal kırıklığına uğrayabilirdin. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| You don't need to be self sacrificing. | Bu kadar fedakâr olmana gerek yok. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Let's stop talking nonsense now. Fine, I'll call you tomorrow. | Saçmalamayı bırak lütfen. Peki, seni yarın ararım. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Maybe you haven't noticed I'm here now! | Farketmedin belki ama ben buradayım! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| What do you think of us two? Nothing to write home about... | İkimiz hakkında ne düşünüyorsun? Kayda değer hiç bir şey yok... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Do you want to break up? | Ayrılmak mı istiyorsun? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I don't think you want to do that. Yes, I do. | Bunu yapmak istediğine inanmıyorum. Evet, istiyorum. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| No... Yes! | Hayır... Evet! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I know exactly what you'll say next: "Have some vitamins." | Şimdi ne söyleyeceğini biliyorum: "Vitaminlerini al." | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| "You need some sleep." Or: "You're nervous before the premiere." | "Uyuman lazım." Ya da: "Galadan önce çok gerginsin." | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Is that so far off the mark? | Meseleden çok mu uzaklaştık? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Go now, Henrik. | Git Henrik. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Is my name Henrik now? Who's Henrik? | Şimdi de adım Henrik'mi oldu? Henrik'de kim? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Please go now. I'll give you something to read in bed. | Lütfen şimdi git. Sana yatarken okuman için bir şey vereceğim. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Read this book for tomorrow. | Bu kitabı yarına kadar oku. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Then we'll talk... Properly, for the first time. | Sonra konuşuruz... Belki de gerçekten ilk defa. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Isn't that a good idea? | İyi bir fikir ha, ne dersin? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'll see you tomorrow, then. | Yarın görüşürüz o zaman. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Your ears are dirty, by the way. Goodbye, sweetheart. | Bu arada kulakların kirlenmiş. Hoşcakal tatlım. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'd like to cry this whole week, and next week... | Bütün hafta boyunca, hatta diğer hafta bile ağlamak istedim... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Cry away all my shabbiness | Tüm eski şeyleri ve | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| and all this wasted time. | ve harcanan zamanı ağlayarak unutmak. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Funny... | Tuhaf... | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I can't seem to cry. | Ağlayacakmışım gibi hissetmiyorum. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Do I want to cry for a whole week? A moment ago I did, but now? | Gerçekten tüm bir hafta boyunca ağlamak istiyor muyum? Bir dakika önce istiyordum, peki ya şimdi? | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Do I want to cry at all? If I really search inside myself, | Gerçekten de istiyor muyum? Aslında hislerime bakacak olursam, | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'm actually happy! | gayet mutluyum! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Remove your hat. | Şapkanızı çıkarın. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Remove your hat! | Şapkanızı çıkarın! | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| What are you doing here? I'm meeting someone. | Ne yapıyorsun burada? Biriyle buluşacağım. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Who? Miss Marie. | Kimle? Bayan Marie. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| I'm glad you like the ballet, but we're too busy today. | Bale sevmenize memnun oldum, ama bugün çok kalabalığız. | Summer Interlude-1 | 1951 | |
| Mrs. Qing. You've come for the mail? | Bayan Qing. Postalar için mi geldin? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Beijing University Enrolment | Pekin Üniversitesi Başvuru Sonucu | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I'm going now. See you later. | Ben kaçtım. Görüşmek üzere. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I've got some bottles. | Birkaç şişe getirdim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I'll put the money here. | Parayı koydum buraya. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Hello. Hi. | Hoş geldiniz. Merhaba. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What can I get you? A couple of things. | Ne istersiniz? Ufak tefek şeyler alacağım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| These are good. | Çok iyi bu sigaralar. İstemiyorum. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| They're imported. No. | İthal ama ha. İstemem. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Just a drag. Your dad's not home. | Çek bir fırt be. Baban yok zaten ortalarda. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What do you think? | Şarkı şahane, öyle değil mi? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| You're laughing? | Aferin böyle gülmeye devam et, ben de mektubuna el koyayım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I got a letter? | Mektup mu var bana? Versene! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| It's in my bag. Get it yourself. | Çantaya koydum, al oradan. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I got into the university. | Üniversiteye kabul edilmişim. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Evening, neighbor! Congratulations to your daughter! | İyi akşamlar, komşu! Tebrik ederim kızınızı. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Hello, Dad. | Hoş geldin, baba. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Go ahead and eat. | Sen ye, ben okula gidiyorum. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What for? You got into college. | Niye ki? Üniversitelisin artık, orada işin ne? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I'm meeting some friends. | Birkaç arkadaşımla buluşacağım. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Yu Hong, when you're in Beijing, I won't be able to look after you. | Yu Hong, Pekin'e gittiğin vakit... | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I've kept you waiting. | Beklettim değil mi seni? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Whose bike is this? What's the problem? | Kimin motosikleti bu? N'oldu lan? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Move your bike! | Çek şunu başka yere! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| What's your problem? | Ne yapıyorsun be?! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Stop it! | Durun! Nasıl vurursun lan kıza?! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| It's annoying. All these motorbikes. | Deli ediyor şu motosikletler beni. | Summer Palace-1 | 2006 | |
| Quiet! We're trying to sleep! | Az sessiz olsanıza, uyumaya çalışıyoruz burada! | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I looked for you all day. | Bütün gün seni aradım durdum. Niye? | Summer Palace-1 | 2006 | |
| I wanted to go to the library with you. | Beraber kütüphaneye gidelim. | Summer Palace-1 | 2006 |