Search
English Turkish Sentence Translations Page 156544
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Her hands were sore. | Parmakları ağrıyordu. Onunla kaçıp gitmeye söz verdim ben de. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Did you bring the chocolate? It's in here. | Çikolatayı getirdin mi? Burada. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Here, I'll carry the bag. | Ben taşırım çantayı. Gerek yok. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What's wrong? | Ne oldu? Gömleğim sırtıma yapışıyor. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't walk so fast. | Hızlı yürüme o zaman. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What are you doing? | Ne yapıyorsun? Çok canım acıyor, dayanamıyorum artık. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Put this in the bag. | Çantaya koysana. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Hurry up. Wait. | Çabuk ol. Bekle. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't look. | Bakma. Niye bakmayayım ki? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Nothing much to see, right? | Görecek pek de bir şey yokmuş, değil mi? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't worry. I've got it. | Merak etme, ben hallederim. Taşırım onu. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Your skin looks so scary. | Cildin çok kötü gözüküyor. Ne? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| It's terrible. Let me apply some cream. | Çok kötü olmuş. Biraz krem süreyim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't worry. Just let it flake off. | Boş versene. Bırak kendi dökülsün. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| One melted. | Bir tanesi erimiş. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I hope we won't have to come back the same way. | Umarım aynı yoldan dönmek zorunda kalmayız. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| You can look now. | Şimdi açabilirsin. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Oh, Min, it's so beautiful. I never want to leave. | Min, ne kadar güzel. Hiç ayrılmak istemiyorum buradan. Yardım edeyim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| And this is pineapple. | Burada ananas varmış. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Oh, Min, I never knew you were so romantic. | Min, bu kadar romantik olduğunu hiç bilmiyordum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| You were so romantic. Where are you going? | Sen de çok romantiksin. Nereye gidiyorsun? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I remember I had this as a child. | Çocukken yerdik bunları. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Are they sweet? | Tatlı mı? Evet, bayağı tatlı. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| How about this one? Is it edible? | Bu nasıl? Yenilebilir gibi. Yiyeyim mi? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Is this ripe? | Olgunlaşmış mı ki? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Min. | Min... | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Min, come here. | Min, buraya gel. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Why? | Neden ki? Bir şey göstereceğim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't move. | Hareket etmesene. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Eat it. | Ye hadi. İyice çiğne. Çiğne hadi. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What's the matter? | Ne oldu? Acıyor. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Look, only ripe red berries. | Baksana, olgunlaşmış bir sürü kırmızı dut var. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| But teaching me is easy since I knew nothing. | Ama hiçbir şey bilmediğim için bana bir şeyler öğretmek çok kolay. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Like raising a dog she said. | "Sanki köpek yetiştimek gibi" dedi. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I write my name or sometimes draw pictures. | Bazen ismimi yazıyorum ya da resim falan yapıyorum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| No one has seen them. | Daha hiç kimse görmedi ama. Yoksa salak olduğumu düşünürler. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| But my friends who couldn't write got good jobs here. | Ama yazmayı bilmeyen bir arkadaşım çok iyi işlerde çalıştı. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| And good food. | Harika yemekler yedi. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| It's really beautiful here. | Burası çok güzelmiş. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I've never been anywhere this beautiful. | Hiç bu kadar güzel bir yer görmemiştim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Do you want some of this? | Biraz daha ister misin? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| There's sand all over it. | Her yeri kum olmuş. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Something's biting me. | Bir şey ısırdı. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Here. Take a look. | Baksana bir. Hiçbir şey yok ki. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Of course there is. Something bit me just now. | Vardır canım. Daha şimdi bir şey ısırdı ya. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Here it is. | İşte. Ateş karıncası. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| It's really huge. A daddy ant. | Ne kadar büyük ya. Karıncaların babası. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Min. You're not paying attention. | Min, hiç dikkatini vermiyorsun. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Ants, ants... | Karınca, karınca... | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| It's full of ants. | Karıncalarla dolmuş. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Let's go sit somewhere else. | Başka yerde oturalım hadi. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| But what about the view? | Ama manzara ne olacak? Boş versene. Kovalayalım, gitsinler. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| You fucking Karen. | Şerefsiz Karen! | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Orn Roong | Orn Roong | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What will you do after you quit your job? | İşi bıraktıktan sonra ne yapacaksın? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What would you like to do? | Ne yapmak istersin? Kendinden bahset. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I'd like to find work in Singapore. | Singapur'da bir iş bulmak istiyorum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Where? | Nerede? Singapur'da işte. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| My friend works there. | Arkadaşım orada çalışıyor. Epey para kazanıyor hem de. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Sometimes I miss my home. | Evimi özlüyorum bazen. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I wonder how my family is. | Ailem ne hâlde merak ediyorum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| At least here I have you and Orn. | En azından Orn ile ikiniz varsınız. Orn... | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Speaking of Orn. I'd be happier if she just disappeared. | Hazır Orn'dan bahsetmişken o ortalıkta olmasa daha mutlu olurdum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| She takes a lot your money? | Çok mu paranı harcıyor? Mesele o değil. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| It's like... how should I say it? | Sanki şey gibi... Nasıl desem? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| She's a bitch. You know the word "bitch"? | Orospu gibi. Orospunun ne demek olduğunu biliyorsun değil mi? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| She's a mental case. | Akıl hastası. Kimse sevmiyor onu. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Boyfriend hit Roong. She cried. | Sevgilisi Roong'u dövmüş. Durmadan ağlamış o da. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Here. I stole this from the canteen. | Al, kantinden çaldım. Sadece bu kadar alabildim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Try some. | Tadına baksana. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| You're sick and you smoke? | Hastasın ve sigara mı içiyorsun? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't you know? We Burmese smoke when we're sick. | Haberin yok mu? Biz Birmanyalılar hastayken sigara içeriz. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Orn bathing. | Orn banyo yaparken. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Orn. | Orn. Niye takip ettin beni buraya kadar? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Your motorbike broke down over there. | Motorun bozuldu. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I was looking for Keng at the border army base. | Gümrükteki ordu üssünde Keng'i arıyordum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| But the path just disappeared. | Ama yol bir anda yok oldu. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Look at me. All scratched up. | Hâlime baksana. Her yerim yara bere oldu. Tüh. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| What have you done? You're all scratched up. | Ne yaptın böyle? Her yerin çizilmiş. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Why didn't you stay on the path? | Niye yoldan ayrıldın ki? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I'm not a Karen. How should I know the way? | Karen'a mı benziyorum? Ben nereden bileyim yolu? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Come with me. Where to? | Gel bakalım. Nereye gidiyoruz? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Just follow me. I'm not going to kidnap you. | Takip et işte. Kaçıracak hâlim yok ya. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Just take me home. Ok? | Eve götürsen yeter. Tamam mı? Çabuk ol. Gel hadi. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Roong. | Roong, Roong... | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I'm all wet now. | Sırılsıklam oldum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Slow down. Roong. | Yavaş ol Roong. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Don't be tense. | Gerilmesene. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Why aren't you smiling? | Niye gülümsemiyorsun? Korkacak hiçbir şey yok. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Damn it. I told you not to. I'm all soaked now. | Hayret bir şey ya! "Yapma" dedim sana. Sırılsıklam oldum. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Oh. Don't think too much. | Her şeyi takma kafana. Unut gitsin birazcık. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Here. Watch me. | Bak, beni iyi izle. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Can't you do that? | Sen de yapsana. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Dip yourself. Dip yourself like I did. | İçine dal. Aynı benim yaptığım gibi yap. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| How's Min doing? Not much better. | Min nasıl? Daha iyi olduğu söylenemez. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Worse. I guess. I'm not sure | Daha kötü sanırım. Emin değilim. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Where are you going? | Nereye gidiyorsun? Şuraya bakacağım biraz. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| So. This is your secret place. | Burası senin gizli mekanın demek. | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| Are you OK. Roong? | İyi misin Roong? | Sud sanaeha-1 | 2002 | |
| I'd better stay here. | Burada kalsam daha mutlu olurdum. Salak şey. | Sud sanaeha-1 | 2002 |