Search
English Turkish Sentence Translations Page 15428
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Who did this... The Order of Moriah? | Kim yaptı bunu, Moriah Tarikatı mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Forces of Darkness. | Karanlığın Gücü. Ve şimdi melanete sahipler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The what? | Neye sahipler dedin? Düveye. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
In the past, they were unable | Daha önce olsa, lekesiz düveyi bulamazlardı ama şimdi... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What changed? | Ne değişti? Teknoloji, klonlama. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
All right, so now they have their... cow. | Pekâlâ, yani şimdi onlar düveye sahipler. Neler olacak? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They will slaughter and burn her. | Onu kesip yakacaklar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
When they mix the ashes with the original ashes, | Sonra düvenin küllerini asıl küllerle karıştırıp... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
the Torah says they can then rebuild the temple. | ...Tevrat'ta yazana göre tapınağı yeniden inşa edebilecekler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And that's why we have to stop them. | İşte bu yüzden onları durdurmamız gerek. Bizim mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You think it's a coincidence | Kurşunun tam olarak yarana gelmesi sence bir tesadüf mü? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Everything happens for a reason. | Yaşanan her şeyin bir sebebi vardır. Üstüne düşen bir görevin var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And if you fulfill your role, | Eğer üstüne düşeni yaparsan hem kendini hem de dünyayı iyileştirirsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hey, you're up. | Ayaklanmışsın. Nasıl hissediyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
An inch lower... | İki santim daha aşağı gelse... Sen iyimisin? Evet. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Thank you for allowing me to be part of the burial. | Cenaze töreninin bir parçası olmama izin verdiğiniz için teşekkürler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
In school, I studied the Dead Sea Scrolls, but... | Okulda, Kumran Metinleri'ni öğrenmiştim ama... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
to see it here, with all these people, it's... | ...bu kadar insanla birlikte burada görünce... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's an incredible find. | Bu inanılmaz bir buluş. Bulunmamayı arzuluyoruz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're free to leave, | Gitmekte özgürsünüz ama önce, size bir şey göstermek istiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Avram, burada olmaman gerekiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Onu nereye götürüyorsunuz? Ein Kerem'deki merkez çiftliğine. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Hayır, Avram. Senin görevin bitti. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Onun katli insanlarımızı Tapınak Dağını tekrar kurabilmemiz için temizlenecek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Şimdi git. Kendi hayatına dön. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Some of these caves reach all the way to Jerusalem. | Buradaki bazı mağralar Jerusalem'e kadar uzanıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They follow the trail of water | Tapınak Dağı'na doğru akan su yolunu takip ediyorlar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Who else knows about this place? | Burayı başka kim biliyor? Kimse bizim kadar iyi bilmiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
For thousands of years, | Binlerce yıldır burayı sığınak olarak kullanıyorduk... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
a hideout, a means of escape. | ...gizlenecek, yani kaçacak biyer olarak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So why are you telling us now? | Şimdi bunları bize niye anlatıyorsun peki? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Aren't you afraid I'm gonna give away your little secret? | Küçük sırrını açığa çıkaracağımdan korkmuyor musun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're part of this, Peter, | Senin görevin bu Peter... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and you will need to know these caves as well as we do | ...görevini tamamlamak için bu mağraları bizim bildiğimiz kadar iyi bilmen gerekiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
My mission? | Görevimi mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Why'd you want me to meet you here? | Neden benimle burada buluşmak istediniz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need you to gather some information for me, | Benim için bazı bilgiler toparlamana ihtiyacım var... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and I need you to do it discreetly. | ...ve tedbirli bir şekilde yapman gerekiyor. Peki. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There's a plane arriving today that's a part | Bazı yetkili Bakanları taşıyan bir uçak bugün iniş yapacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There's a pastor on the plane, | Bir papaz uçakta, yanında bir paket taşıyor olacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need to know who he is and what he's bringing in. | Kim olduğunu ve ne getirdiğini bilmem gerek. Adını bilmem gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll get the travel manifest. | Uçuş listesini alırım. Ben Gurion'a giren çıkan herkes listeleniyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, and another thing... | Bir şey daha var... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need to make sure that the ambassador | Büyükelçi'nin bunu araştırdığımı bilmediğinden emin olmam gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She needs deniability. It's my job to protect her. | İnkar edebilmesi gerek. Benim işim onu korumak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Absolutely. Whatever you need. | Tabii ki. Neye ihtiyacınız varsa. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I've been calling you all day. Where have you been? | Bütün gündür seni arıyorum. Nerelerdeydin? Beni mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We went to Qumran. You were MIA. Where the hell are you? | Qumran'a gittik. Sense yoktun. Hangi cehennemdeydin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Found the detective in the Donaldson case. | Donaldson davasındaki dedektifi buldum. İyi misin sen? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
All right, listen, I need a doctor. | Pekâlâ dinle, doktor lâzım. Ne? Nasıl tür bir doktor? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The kind that can pull a bullet out of my chest | Yetkililerin haberi olmadan göğsümden kurşun çıkarabilecek türden. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How far are you from Tel Aviv? | Tel Aviv'den ne kadar uzaktasın? Belki bir saat kadar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, go to 20 Dubnov Street, Apartment 1. | Pekâlâ 20 Dubnov Caddesi, Daire 1'e git. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ask for Itay. I'll make sure he knows you're coming. | Itay'ı bul. Ben de geldiğini bildiğinden emin olayım. Sağ ol. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Üzgünüm. Nerede kalmıştık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ben çay yapıyordum... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Sen de... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...sende yirmi yıldır unutmaya... 1 | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...çalıştığım dava hakkında konuşmak istiyordun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Önemli olmasa sormazdım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
O dairede... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...Donaldson karısını ve kendini öldürdükten üç gün sonra. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Oraya gittik... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Üç gün ailenin cesetleriyle birlikte kalmak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Tüm bunlar çocuğu neye dönüştürür biliyor musun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
O zamanlar aldığın notlar gerek, her şey tazeyken yazıldılar çünkü. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ama merkezde dosyları bulamadık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Dedektiflerin özel dava dosyalarını evlerine götürdüklerini biliyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Tüm bu yolu bunun için geldin biliyorum... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...ama sana yardım edemem. Dosyalar bende değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Okay, I got it. | Tamamdır, tutum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
One, two... | Bir, iki... İşte böyle, pekâlâ. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, I guess this is what happens | Pekâlâ, sanırım bu onu kızdırdığın için oldu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Golan... He shot you, right? | Golan... Seni o vurdu, değil mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What... Why? Does he shoot a lot of people? | Neden? Çok adam vurar mı? Evet. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, you're okay. | Sorun yok. İyisin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How do you guys know each other, anyway? | Siz birbirinizi nereden tanıyorsunuz ki? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We share parents. | Aynı aileyi paylaşıyoruz. Şimdi anladım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He never mentioned you guys were brothers. | Hiç kardeşi olduğundan bahsetmemişti. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No? I got to go see a guy about a horse. | Öyle mi? Şimdi gidip bir atı görmem gerekiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There was an accident at the equestrian center. | Binicilik merkezinde bir kaza olmuş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're a veterinarian? Golan didn't tell you? | Sen veteriner misin? Golan söylemedi mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No, must have slipped his mind. | Hayır, unutmuş olmalı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I won't be back till tomorrow. | Yarına kadar dönmeyeceğim. Burada kalıp dinlenebilirsiniz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay. | Pekâlâ. İyi misin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's been so crazy. | Çok delice şeyler. Kaçırıldım. Vuruldun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, the lengths that some people go to | Evet, insanların inançları için yapabilecekleri şeyler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's frightening. | Korkutucu şeyler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
To believe in something so much, | Bir şeye çok derinden inanınca onun için öldürebiliyorsun da. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I almost admire that. | Neredeyse takdir edeceğim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What do you believe in that much? | Peki sen o kadar derin neye inanıyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Love... | Aşk, belki. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Here you go. | İşte burada. Uçuş listesi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Air traffic control faxed them over from Ben Gurion. | Hava trafik kontrol Ben Gurion'dan faksladı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They include all private and commercial | Bu gece İsrail'e inen, tüm uçaklar orada. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I, um, asked if there were any requests made | Özel bir paket için bir ayarlama olup olmadığını sordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They said no. | Hayır dediler. Belki de gizlenmiştir. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need you to check on the security | Birleşik Devletler resepsiyonu... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
of the catering staff | ...yiyecek servisi güvenliğinin kontrolü için sana ihtiyacım var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |