Search
English Turkish Sentence Translations Page 15416
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
There's a protest outside the consulate, ma'am. | Konsolosluğun dışında protesto var, efendim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Traffic... is a nightmare. | Trafik... Tam bir kâbus. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
As opposed to the usual dream it is in this city? | Bu şehirdeki olağan rüyaların tam tersi gibi mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Something funny... Nadav? | Komik bir şey mi var Nadav? Hayır efendim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So you noticed Agent Connelly in my house? | Pekâlâ, Agent Connelly'nin evimde olduğunu farkettin mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yes, ma'am. Will he need a ride? | Evet, efendim. Araca ihtiyacı olacak mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I just gave him one. | Az önce ihtiyacı olan şeyi verdim ona. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No. Hold off on anything with the ambassador | Hayır. Ben buluşmaya hazırlanana kadar... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
until I've had a chance to prepare for the meeting. | ...büyükelçiyi olaydan uzak tutun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. | Evet. Tamam, görüşürüz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, bye. | Temiz misin? Tabii ki! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The consulate is blocked for security, ma'am, | Yol güvenlik için kapatılmış, efendim... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
including the garage. Just turn here. | ...garaj da dahil. Sadece şuradan dön. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can you back up? Ma'am, I can't. | Geri çıkabilir misin? Efendim, yapamıyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Get us out of here! | Çıkar bizi buradan! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Get away from the car! | Araçtan uzaklaşın! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No... Nadav! | Hayır... Nadav! Onu bırakın hemen... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Don't take him... | Bırakın onu... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Nadav! | Nadav! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I was like, "Who is this dude walking in here | Bende tam, "Emanın günlüğüyle oturan... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
with Emma's journal?" | ...bu adam da kim?" diyordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Peter. Rami. | Peter. Rami. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm so sorry for your loss. | Kaybınız için çok üzgünüm. Kaybımızın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Skim milk latte and a cranberry scone. | Kaymaksız sütlü latte ve kızılcık tatlısı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We drifted apart the last few years. | Birkaç yıldır uzaklaşmıştık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, just a group of friends. | Sadece bir grup arkadaş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She sometimes liked to hang out with us. | Bazen bizimle takılmaktan hoşlanırdı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, any chance I could meet some of the others? | Peki, diğerleriyle tanışabilme imkânım var mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know, every little... bit helps. | Bilmiyorum, belki biraz yardımı dokunur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Wanna walk with me? Great. Thanks. | Benimle gelmek ister misiniz? Çok iyi olur. Teşekkürler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hello? I will be late. | Alo? Gecikeceğim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Thanks to your shitty cars and your shitty roads | Boktan arabalarınız ve yollarınız için sağ olun... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You Israelis... so entitled. | Tam bir İsraillisiniz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Just have the boy and the package ready. | Sadece çocuk ve paketi hazırlayın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll probably make it in two hours. | Muhtemelen iki saate orada olurum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Might not be your kind of thing. | Belki size biraz farklı gelebilir. Koskoca adamım sonuçta. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So... how well did you know Emma? | Pekâlâ... Emma'yı ne kadar iyi tanıyordunuz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Not too well. | Yeterince değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
who was he? | ...kim biliyor musunuz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We never met him. She didn't bring him around. | Onunla tanışmadık. Hiç buraya getirmedi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
One for Emma. | Emma için. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The brush is optional, | Saçını tarayıp taramamak sana kalmış... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
but Mr. Billingham says the dress isn't. | ...ama Bay Billingham elbiseyi giymek zorunda olduğunu söyledi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Did you think about | Dün konuştuklarımızı düşündün mü? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, Debbie. | Üzgünüm Debbie. Lütfen. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Before I got here, | Buraya gelmeden önce... Ben... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I did things... | Bazı şeyler yaptım... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
things I had to to survive. | ...yaşamak için yapmak zorunda olduğum şeyler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Things to my body. | Vücuduma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
To my soul. | Ruhuma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Things I regret. | Pişman olduğum şeyler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I had to think on my own. | Kendi kendime düşündüm. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I know now that was God teaching me... | Şimdi Tanrı'nın bana ders verdiğini anlıyorum... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
because I... I know... | Çünkü. Biliyorum ki... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
that what they're doing here | ...burada yaptıkları şeyler... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
isn't just wrong, see, it's evil. | ...sadece yanlış değil, görmüyor musun? Şeytanca. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Listen to your heart, Sandra. | Kalbinin sesini dinle Sandra. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You can think for yourself too. | Kendin için de düşünebilirsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I will pray for you. | Senin için dua edeceğim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I knew that was you yesterday. | Dün gelenin sen olduğunu biliyordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Still gotta find a way | Hâlâ bu kaçık yerden çıkmanın bir yolunu bulmamız gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bye, Sandra. | Hoşça kal, Sandra. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Aw, shit. | Kahretsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So much for going out the way I came in. | Geldiğim yoldan çıkamayız. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Someone is here to see you. | Burada sizi görmek isteyen biri var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ambassador, hello. | Büyükelçi, merhaba. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Lynn, you poor thing. | Lynn, zavallı şey. Sarsılmış olmalısın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Fortunately, it's all something of a blur | Çok şükür, geriye baktığımda her şey bulanık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Looks like we can't catch a break lately, can we? | Görünüşe göre son zamanlarda hiç nefes aldırmıyorlar, değil mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This Yussef Khalid is running us ragged. | Yussef Khalid bizi madara etti. Mozaiklerden birinden bir çeşit taş... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Any idea what that's about? | Ne olduğu hakkında bir fikrimiz var mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No. But I can assure you that we will find him. | Hayır. Ama onu bulacağımızı size garanti edebilirim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, well, we have bigger fish to fry. | Peki, yakalayacak daha büyük bir balık var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Secretary Reynolds is making a visit | Bakan Reynolds barış anlaşması... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
with both sides in the room to help secure the peace accord. | ...güvenliğini sağlamak için her iki tarafla birlikte görüşecek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We're going to have to shift all our focus to security now. | Şimdi tüm dikkatimizi güvenliğe vermeliyiz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Incoming. | Gitmem gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The head trauma was substantial. | Önemli bir kafa travması geçirmiş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He has the stone. | Taş onda. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know, but wherever he is, | Bilmiyorum ama, her nerdeyse... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
if he doesn't make contact soon, it's on you. | ...eğer yakında irtibata geçmezse, bu senin suçun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We may have to wait until things die down | Ortamın yatışmasını bekleyip park yerinden kaçabiliriz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Make 'em think we got away. | Kaçtığımızı düşünürler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You were asking about her boyfriend? | Sevgilisini mi sormuştun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, who's Julie? | Julie kim peki? Emma'nın arkadaşı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She moved to Tel Aviv. | Tel Aviv'e taşındı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Works at a bar called Brad's Pit. | Brad's Pit diye bir barda çalışıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I gotta take this. | Buna bakmam gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, good timing. | Evet, güzel zamanlama. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You'll never guess what I just found out. | Ne bulduğumu tahmin bile edemezsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hopefully something better than what I found out. | Umarım benim bulduğumdan daha iyidir. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Go on. Emma had a boyfriend. | Söyle bakalım. Emma'nın sevgilisi varmış. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What? Who? I don't know. Yet. | Ne? Kim? Bilmiyorum. Henüz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What's going on on your end? | Sende işler ne durumda? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The breastplate is gone. What? | Göğüslük kaybolmuş. Ne? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What do you mean, gone? | Kaybolmuş da ne demek? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How? Well, if I knew that, Peter, | Nasıl? Eğer bilseydim, Peter... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I would have it back in my possession. | ...gidip geri alırdım. Biri imzalamadan almış. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know... I don't have clearance to find out who. | Bilmiyorum... Kimin aldığını nasıl bulacağımı da. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hold on. My office is calling. | Bekle. Ofisten arıyorlar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |