Search
English Turkish Sentence Translations Page 15414
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sorry, never seen her. | Üzgünüm, hiç görmedim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm not sure if she looks exactly like this anymore. | Şimdi tam olarak böyle göründüğünden emin değilim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But then she called me out of the blue, | Sonra beni ankesörlü telefondan aradı, ben de suratına kapattım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, man, but I just haven't seen her. | Üzgünüm, dostum ama onu hiç görmedim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But she looks happy here. | Ama burada mutlu gözüküyor. Evet, bence de öyle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You should eat, Debbie. | Yemelisin, Debbie. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We're all praying for your full recovery. | Tamamem iyileşmen için hepimiz dua ediyoruz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We love you. | Seni seviyorz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There is washroom in this station. | Bu istasyonda bir tuvalet var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Elena, clothes, please. It's okay, I don't need it. | Elena, kıyafetler lütfen Böyle iyiyim, ihtiyacım yok. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Avram, you will draw too much attention, please. | Avram böyle çok fazla dikkat çekersin, lütfen. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Baba, ne yapıyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Excuse me, ma'am? | Afedersiniz bayan? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I was wondering if I could ask you a question. | Size bir soru sorabilir miyim acaba? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Have you seen this woman? Oh, Lord. | Bu kadını gördünüz mü? Tanrım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You know her? Yes, have you seen her? | Onu tanıyor musun? Evet, onu gördünüz mü? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hell, yeah. She beat a woman senseless | Evet. Dün bir kadını tuvalette acımadan patakladı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What? Who? I don't know. | Ne? Kimi? Bilmiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The one that was with her. | Yanındaki bir kadını işte. Yerde baygın hâlde bıraktı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She nearly broke her nose. | Burnunu kırmış sanırım. Nereye gittiğini biliyor musunuz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I figured she went back to the compound. | Büyük ihtimal o binalara dönmüştür. Ne binası? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Tad Billingham's. You know, the pastor. | Tad Billingham'ın Papaz olan. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You've seen him on TV. | Televizyonda falan görmüşsündür. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's got that big operation out there off of Route 7. | 7.'nci Yol üzerindeki operasyonu başlatan adam. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How do I get there? | Oraya nasıl giderim? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There's a cutoff just after mile marker 19. | Işıklardan 30 kilometre sonra bir kestirme var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But I wouldn't go out there if I was you. | Senin yerinde olsam gitmezdim. O insanlarda garip bir şey var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I appreciate the warning. Thank you so much for your help. | Uyardığın için sağ ol. Yardımın için teşekkürler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Please drink. You need your strength. | Lütfen iç. Gücün sana lazım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need your help. I need you to call my mother. | Yardımına ihtiyacım var. Annemi araman gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I haven't talked to her in a little while, but... | Bir süredir onunla konuşmadım, ama... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm pretty sure she'll come and get me. | Eminim beni gelip alacaktır. Gitmek mi istiyorsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They're gonna kill me, Sandra. | Beni öldürecekler, Sandra. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
That's ridiculous. We don't kill people. | Bu çok saçma. Biz katil değiliz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They killed Josh. | Josh'ı öldürdüler. Az önce gördüm, o iyi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know how they created another one. | Nasıl yaptılar bilmiyorum ama bir tane daha yarattılar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You remember those big trucks that removed | Birkaç yıl önce o büyük kamyonların... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
lab equipment a few years ago? | ...laboratuvar malzemelerini götürdüğünü hatırlıyor musun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Something bad is happening here. | Burada kötü şeyler oluyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You need to drink. Listen to me! | İçmen gerek. Beni dinle! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm telling the truth. | Doğruyu söylüyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
These people, they are not who they say they are. | Bu insanlar, olduğunu söyledikleri kişiler değiller. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They killed Josh, they're gonna kill me. | Josh'ı ödürdüler, şimdi de beni öldürecekler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I know you're not involved in anything they're doing... | Yaptıkları hiçbir şeye dahil olmadın bunu biliyorum... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You know what, I'm not even supposed to be talking to you. | Bak ne diyeceğim, bunları seninle konuşmamam gerekiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I just came to... Please... please call my family! | Sadece... Lütfen ailemi ara, lütfen! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Please! | Lütfen! Ailen biziz senin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The War Tablet is not yet on display to the public. | Savaş Tableti şuan da halka sergilenmiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The President of the United States was just here, | Amerikan Başkanı demin buradaydı onun bile görmesine izin verilmedi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I called ahead. | Çağırdım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The curator's meeting us at the vault. | Müdür bey bizimle mahzende buluşacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He should be able to interpret something for you. | Senin için bir şeylere yorum getirebilir. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Shit. Oh, my God. | Kahretsin. Aman Tanrım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Who would do this? | Kim neden yapsın ki bunu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need you to stay right back here, sir, and keep calm. | Geri çekilmeniz gerek, efendim. Lütfen sakin olun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This just happened. | Demin olmuş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The tablet's gone. | Tablet gitmiş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Gimme a boost. | Bir el at. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Kapıyı aç! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
What should we do, sir? | Ne yapmamızı istersiniz, efendim? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Welcome him in. | İçeri alın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm looking for my friend, Debbie. | Arkadaşım Debbie'ye bakmıştım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie? Debbie Morgan. | Debbie mi? Debbie Morgan. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, she's not here anymore. She was, but she left. | O artık burada değil. Buradaydı, ama ayrıldı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Really? Then you won't mind if I take a look around. | Gerçekten mi? O zaman etrafa bakmamda bir sakınca yoktur umarım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie! Where's Debbie? | Debbie! Debbie nerede? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can I help you, my friend? | Yardım edebilir miyim, dostum? Evet, Debbie nerede söyleyebilirsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And you are? Charlie, I'm her friend. | Peki sen de? Charlie, arkadaşıyım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hi, Charlie, I'm Tad Billingham. | Merhaba Charlie Ben Tad Billingham. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I run this global outreach and spiritual retreat. | Bu ruhsal rehabilitasyon merkezini ben işletiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This is Faye. You've met Tina. | Bu Faye. Tina ile zaten tanıştın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I came to take her home. | Onu eve götürmeye geldim. Keşke hâlâ burada olsaydı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Maybe you could help her in ways we clearly could not. | Belki de ona bizim yapamadığımız yardımlarda bulunurdun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She came to us in need, fighting a drug addiction, | Buraya uyuşturucuya karşı savaşırken... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
in very poor physical health, and spiritually lost. | ...fiziksel ve ruhsal olarak kötü bir hâlde geldi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She lived with us for 2 1/2, 3 years? | Burada bizimle 2.5 3 yıl yaşadı sanırım? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But a few days ago, she just left. | Ama birkaç gün önce çekip gitti. Doğru mu bu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You got a problem with me seeing for myself? | Benim bakmam da sorun yok değil mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Go right ahead. | Buyu bak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie? | Debbie? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie! | Debbie! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's me, Charlie! | Benim, Charlie! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie, you here? | Debbie, burada mısın? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Have you seen Debbie? | Debbie'yi gördünüz mü? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She's not here, son. I don't believe you. | Burada değil, evlat. Sana inanmıyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hello, I'm in here! | Buradayım! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Help! Help! Help! I'm in here! | Yardım edin! Buradayım! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Help, help, help! | Yardım edin! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Open this goddamn door. | Şu lanet kapıyı aç. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can you hear me? I'm in here! | Duyabiliyor musun? Buradayım! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Truth is, she started using again. | Gerçek şu ki, tekrar kullanmaya başladı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She smuggled the drugs in somehow. | Nasıl olduysa tekrar o çukura saplandı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
An addict can be very resourceful. | Bağımlı biri ne yapar eder bir sebep bulur zaten. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She broke our hearts too. | Bizim de kalbimizi kırdı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Whoa. Wha... what are you... | Sen ne... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Dinner is almost ready. | Yemek neredeyse hazır. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I brought you blankets for later. | Sana akşam için battaniye getirdim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It gets cold here at night. | Burada gece soğuk olur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I I'll be there soon. | Tamam. Az sonra geliyorum. Kaç yaşındasın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
19. Why? | On dokuz yaşındayım. Neden sordun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |