Search
English Turkish Sentence Translations Page 15410
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Well, in that case, I should probably mention | O kadar karmaşanın içinde sana söylemeyi unuttuğum bir şeyi söyleyeyim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're looking incredibly beautiful tonight. | Bu gece inanılmaz güzelsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Please. | Yapma. Sanki fark ettin de. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ne oldu kızıl? Ama çöle olan kısa ziyareti, her şeyi değiştirdi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ne kadar aptalım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Acıktın tabii. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Sana yiyecek bir şeyler ayarlayayım hemen. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ne istiyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Thank you for joining us. | Aramıza katıldığın için teşekkürler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What is this about? | Konu nedir? Joshua artık delikanlılık çağına geldi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
it's time he became acclimated to the real world. | Onu gerçek dünyaya alıştırma zamanı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What do you need us to do? | Bizim ne yapmamızı istiyorsun? Onu şehire götürün... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
buy him ice cream, | ...dondurma alın, oyun salonlarına sokun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Allow him to experience things other kids his age | Bırakın yaşıtlarının neler yaptığını görsün, tecrübe kazansın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And you want both of us to go. | İkimizin de gitmesini istiyorsun. Bir sorun mu var? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll be just a second. | Hemen geliyorum. Dışarıda bekle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Have you forgotten what she has done? | Kızın ne yaptığını unuttun mu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I am perfectly capable of taking Joshua on my own. | Joshua ile tek başıma ilgilenebilirim. Kendime göre sebeplerim var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Just keep your eyes open. | Sen gözlerini dört aç. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can I help you? | Yardım edebilir miyim? Emma Wilson için paket var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, that's... That's me, Wilson Emma. | Evet benim, Wilson Emma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't care. Just sign. | Umurumda değil, imzala yeter. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bilim ve Eski Uygarlıklar Grubu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
'Araman gereken şey bir insan değil' Alon. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
I don't understand how you're smiling. | Nasıl gülümseyebildiğini anlamıyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm just happy to see that Josh is happy. | Josh mutlu olduğu için ben de mutluyum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You made a big mess, Debbie. | Çok büyük bir hata yaptın, Debbie. Bu hareketin her şeyi değiştirdi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I didn't mean for anything bad to happen, Faye. | Kötü bir şey olmasını istemedim, Faye. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bad things did happen, | Kötü şeyler oldu ve... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and I personally had to clean up your mess. | ...senin pisliğini bizzat ben temizlemek zorunda kaldım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
His blood is on your hands, not mine. | Onun kanı senin ellerinde, benim ellerimde değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I must admit, I was surprised by the call. | Kabul etmeliyim ki, aramanıza şaşırdım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Usually when buyers want to contact me... | Genellikle alıcılar benimle bağlantıyı... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bar Kokhba coins are my boss's passion. | Bar Kokhba sikkeleri patronumun büyük tutkusu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
When he sees something he likes, he goes for it. | Beğendiği bir şey görürse hemen peşine düşer. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm very aware of Mr. Onami's reputation. | Bay Onami'nin ününden haberim var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What a spectacular view. | Ne kadar olağanüstü bir manzara. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You sure know how to spoil your guests, Mr. Ingmar. | Misafirlerinizi nasıl etkileyeceğinizi biliyorsunuz, Bay Ingmar. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's a beautiful house. | Çok güzel bir malikane. Haçlı askerlerinin kalesiymiş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It dates back to the 11th century. | Geçmişi 11. yüzyıla dayanıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I bought it for nothing 15 years ago | 15 sene önce bedavaya aldım sayılır. 1 | Dig-1 | 2015 | ![]() |
when no one wanted to live in this neighborhood. | O zamanlar bu bölgede kimse yaşamak istemiyordu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Not a bad place to come to work every day, huh? | İş için her gün gelinebilir bir yer, değil mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
My life's work. | Hayatımın çalışması. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The collection is mostly antiquities | Koleksiyondaki antikaların çoğu... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
unearthed in excavations in Israel | ...İngiliz himayesindeyken İsrail topraklarındaki kazılardan çıkartıldı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This is prehistoric finds | Bu tarih öncesi eserler... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
all the way to the Ottoman Empire, | ...Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalma... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and this is from the Second Temple period. | ...bunlar da İkinci Tapınak zamanından. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You have a very good eye, Mr. Buecker. | Gözleriniz çok sağlam Bay Buecker. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
That's 1 of 12 stones that decorated | Tapınaktaki yüce rahibin göğüslüğünü süsleyen... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
the high priest's breastplate in the Temple. | ...12 taştan bir tanesi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How much is it? Oh, priceless. | Değeri nedir? Paha biçilemez. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And for that reason, it's not for sale. | Bu yüzden satılık değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So... | Gelelim... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bar Kokhba coin. | ...Bar Kokhba sikkelerine. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's exquisite. | Çok zarif. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
When did you first have | Bayan Wilson ile ilk ne zaman görüştünüz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
About a week ago? Maybe ten days. | Bir hafta kadar önce. Belki on gün olmuştur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She told me there's something she wanted me to test. | Test etmemi istediği bir şey olduğunu söyledi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She told me she doesn't want to use | Her zaman kullanılan yolu kullanmak istemediğini... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and that this is a personal favor for her. | ...prosedür dışına çıkmamı, onun için bir iyilik olduğunu söyledi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Is that weird? | Garip değil mi? Evet, garip. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Then why did you agree to do it? | Neden yardım etmeyi kabul ettin o zaman? Ona yardım etmek istedim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She seemed really scared. | Çok korkmuş görünüyordu. Anlamadım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Of what? | Neden korkmuş? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Test etmemi istediği şey işte bu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Kilden yapılmış bir çömleğin içinde bulunan bir madde. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
English, please. | Anlayacağımız dilden lütfen. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She wanted me to run DNA tests on it. | Bunun üzerinde DNA testi yapmamı istedi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We found that the substance was organic, | Maddenin organik olduğunu anladık. Muhtelemen memeli bir hayvana ait. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She got all excited, like she knew. | Sanki biliyormuş gibi, çok heyecanlandı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
She wanted me to find out what it is exactly, | Tam olarak ne olduğunu bulmamı istedi. Biz de gelişmiş testleri yaptık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And... | Sonuç. İnek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The substance came from a cow. | Örnek bir ineğe ait. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What? Speak. | Ne oldu? Konuş. Yiyecek lazım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I can't help. | Yardımcı olamam. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But go to the boys, and maybe you could buy some. | Git çocuklara sor, belki satarlar sana. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
But I gave you... You gave me what? | Ama ben size... Ne verdin bize? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
My money. All of my money. | Paramı, bütün paramı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You want to eat? | Yemek mi istiyorsun? İneğin var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You can all enjoy steak tonight. | Ne güzel işte akşama biftek yeriz. Herkesin işine gelir değil mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, hey, darling. | Buyur hayatım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can we please have three milkshakes? | Üç tane milkshake alabilir miyiz? Sadece vanilyalı kaldı elimizde. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ma'am, I said all we got is vanilla. | Bayan, sadece vanilyalı var dedim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You okay with that? Yes. | Sorun olur mu? Hayır. Zaten vanilyalı severim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, I'll bring it over to your table. | Tamamdır, masanıza getiririm. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hey, Carl, what'll you have? | Selam Carl, ne vereyim? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Coffee fresh. Will be in a minute. | Taze kahve. Bir dakikaya hazır. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And one of those bear claws to go. | Bir tane de şu kurabiyelerden, yolda yemek için. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Where are you going? | Nereye gidiyorsun? Lavaboya. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hello? Charlie? | Alo Charlie. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Charlie. Deb? | Charlie. Deb. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Is that you? Yeah, it's me. | Sen misin? Evet benim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's me. Where are you? | Benim. Neredesin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Um, I think I'm in New Mexico. | Sanırım New Mexico'dayım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
This is... | Bu... Bu çok lezzetli. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Don't drink it too fast. You'll get a stomachache. | Çok hızlı içme, yoksa miden bozulur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You have a lot of nerve calling me. | Hangi yüzle beni arıyorsun? 3 yıldır senden haber almadım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Listen, I don't have time to explain. | Dinle, açıklayacak zamanım yok. | Dig-1 | 2015 | ![]() |